Depremde sığındığı okula öğretmen oldu

Erman Çolak, 99 depreminde babasını kaybetti, annesi enkaz altından kurtarıldı. Henüz 1,5 yaşındaki kardeşiyle çadırkente sığındı, ardından deprem mağduru çocuklarla birlikte burslu olarak Enka Okulları'na yerleştirildi. Şimdi "evim" dediği okulda matematik öğretmeni olarak görev yapıyor.

Haber Giriş : 24 Kasım 2014 21:58, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Depremde sığındığı okula öğretmen oldu

Sınıfın kapısı, 25 yaşında gencecik bir öğretmenin matematik dersine açılıyor. Erman Çolak 6. sınıf öğrencilerine ders anlatıyor hevesle.

Bu sıralarda 15 yıl önce kendisi oturuyordu.

Gölcük Depreminin ardından çadırkentten çıkıp Adapazarı Enka Okullarına adım attığında henüz 10 yaşındaydı.

Yıllarca burslu ve yatılı okuduğu okulundan mezun oldu ve evim dediği okuluna matematik öğretmeni olarak döndü.

Ailesini depremde kaybetti

Çolak, yaklaşık 18 bin kişinin hayatını kaybettiği 17 Ağustos 1999 Depreminden büyük kayıplarla çıkan çocuklardan sadece biri. Deprem olduğunda henüz 10 yaşındaydı. Babasını depremde kaybetti. Annesi ise enkazdan yaralı olarak çıktı.

Çolak, annesi hastanede müşahede altında tututulurken, bir buçuk yaşındaki kardeşi ve anneannesiyle birlikte çadırkente yerleştirildi.

Çadırkentlerde kendisi gibi binlerce çocuk vardı. Yaşanan büyük kayıpların ve travmanın ardından çocuklar acılarını paylaşarak hayata tutunmaya çalışıyordu. Bir gecede ailelerini, yakınlarını ve evlerini kaybetmişlerdi.

Hayat değiştiren soru

Çolak bir gün çadırda hasta yatarken, kapının önüne iki kişi geldi, Okumak ister misin diye sordular. Özel bir okul açıldığını, ücretsiz olduğunu, isterse yatılı kalabileceğini söylediler. Erman o listeye adını yazdırdı. Çadırkentten kendi gibi ailesini depremde kaybeden çocukların yerleştirildiği Adapazarı Enka Okullarına böylece adım attı.

Altı yıl boyunca Enkada eğitim alan Çolak o günleri şöyle anlatıyor:

Depremden sonra zordu. Kardeşim küçüktü, anneannemin ruh hali iyi değildi. Çadırkenti benimseyememiştim. Anne ve babamı istiyordum. Buraya adım attığımda çadırkentten çıkmak iyi geldi. Diğer arkadaşlarımın da benim gibi kayıpları vardı. Paylaşarak acımızı hafifletiyorduk ve öğretmenlerimiz bize değer veriyordu. Depremden önce okulu sevmeyen başarısız bir öğrenciydim. Annem de birkaç yıl bitkisel hayatta kaldıktan sonra vefat etti. Annem, babam yok. Meslek sahibi olmalıyım diye düşündüm. Burada okulu sevdim ve başarılı da oldum. O yaşta o olgunluğu gösterdiğime hala inanamıyorum."

Huzur bulduğum yerdeyim

Çolak, Sakarya Üniversitesi Matematik Bölümü'nü kazandı. Beş yıldır ise öğrenciliğini geçirdiği Enka Okullarının matematik öğretmeni. Aslında okulun hem eski öğrencisi, hem öğretmeni, hem de velisi. Kardeşi Ertuğrul Çolak da burada okuyor.

Çimlerinden sınıflarına kadar yapımında emek verip, kendisini bir parçası gibi hissettiği okulunda her bir koridorda ayrı bir anısının olduğunu söylüyor ve "Huzur bulduğum yerdeyim" diyor:

Öğretmen olarak girdiğim ilk derste hem heyecanlı hem çok mutluydum. Öğrencilerim de hikayemi duyunca şaşırdılar. Hatta Ben birine senin oturduğun bu sırada otururdum hep deyince çok sevindiler. Evime geri döndüm diyemiyorum. Buradan hiç kopmadım. Üniversitedeyken de Enka Vakfı okul masraflarımı karşıladı. Ben liseye geldiğimde kardeşim burada anaokuluna başlamıştı. Şimdi lisede okuyor. Onun velisi olarak da sık sık okula geliyordum, öğretmen olmadan önce de. Bana bu hayatı sunan okulumdur. Büyük kayıplar yaşadım ama burası olmasa hayata tutunamayacaktım belki. Babam berberdi. Matematik öğretmenim tıraşa gelince, ona hep notumu sorardı. Matematik öğretmeni olduğumu bilse çok mutlu olurdu.

Kes şu bıyıklarını

Çolak bir zamanlar öğretmeni olan eğitimcilerle şimdi meslektaş.

Eski matematik öğretmeni olan Hüsnü Öğretmen'e bakarken "Acaba beni yeterli buluyor mu" diye düşündüğünü söylüyor. Başka bir öğretmenini gördüğünde öğrenciyken onu sınıftan çıkarışını hatırlayıp gülümsediğini anlatıyor.

"İki kere halı sahada kolunu kırmıştın" diyen bilgisayar öğretmeni Kurtuluş Toptaş, "İlginç ve çok keyifli bizim için de Erman ile meslektaş olmak. Hep takılıyoruz birbirimize. Öğrenciliğini bildiğimiz için arada sırada takılıyor, eskisi gibi ol, kes şu bıyıklarını diyoruz" diyor.

Öğrenciyken Nihan abla dediği öğretmen Nihan Kuşçu ise, "Abla kardeş gibiydik. Hala da öğrencimiz gibi görüp haddimizi aşan eleştirilerimiz olur" diyor gülümseyerek...

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber