Erdoğan: Osmanlıca öğrenilecek ve öğretilecek

Osmanlıca dersi için gösterilen eleştirililere tepki gösterilen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İsteseler de istemeseler de Osmanlıca öğrenilecek, öğretilecek" dedi.

Haber Giriş : 08 Aralık 2014 11:44, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Erdoğan: Osmanlıca öğrenilecek ve öğretilecek

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle;

Benim asıl ilgi alanım, pek tabii biçimde meselenin pratik boyutlarıdır. Şahsen bu alanda bir başka vazifem daha olduğunu düşünüyorum, Cumhurbaşkanı olarak bu ülkede, dine ait tüm meselelerin, tüm konuların artık özgürce ve özgüvenle ele alınabilmesi için ilgili tüm kesimleri cesaretlendirmekle mükellef olduğum inancı içindeyim.

İslamafobi sürekli körüklendi. Bilimde ve teknolojide geri kalmanın yolu İslamafobiklere göre dindir. Bizim ülkemizde bazı kişiler akıl ve ilimden başka bir şey tanımamışlardır. İlmi reddeden bir din varmış gibi sunmaya çalıştılar. Aklı inkar eden bir din varmış gibi gösterilmeye çalışılmıştır.

Başörtüsü, din eğitimi yasaklanmıştır. Camiler kapatıldı. Ezanın aslıyla okunması yasaklanmıştır. Dindarların en tabi haklarını savunanlar gerici din istismarcısı yaftalarına maruz bırakılmıştır.

Sahte hocaların, sahte dindarların adeta toplumu zehirlemek için yaptıkları mücadele, bu ülkede maalesef desteklenmiştir, hatta ve hatta teşvik edilmiştir. Resmi ideolojinin dar kalıpları içinde kalan sözüm ona alimler teşvik edilmiş, sırtları da sıvazlanmıştır. Vatanına ihanet şebekesi kuran, din adamı maskesi altındaki şarlatanlar, ulusal ya da uluslararası teşviklere mazhar olabilmiştir. Dini özünden ruhundan kopartmayı çalışanlara, dini menfaatleri için kullananlara ekranlarda imkanlar sağlanmıştır.

Biz bu millete özgüven aşılamanın mücadelesini verdik ve veriyoruz. Biz bu millete cesaret aşılamanın mücadelesini verdik ve veriyoruz. Eğer hedef yapılıyorsak, boşuna yapılmıyoruz. 200 yıldır sorulamayan soruları sorduğumuz için hedef yapılıyoruz. Kadınlar için eşit kavramın çeviri bir kavram olduğunu, anlamın eşdeğer olduğunu söylediğim için saldırıya maruz kaldım.

İlim siyasetin emrinde olmaz. Siyaset ilmin hizmetkarı olur. İşler tersine dönmüş vaziyette. İslam dünyasında bir söylem birliği yok, bir dayanışma yok. Bunu başarmamız lazım. Türkiye bu konuda öncü bir rol oynayabilir.

Geçenlerde Afrika'da bir açıklama yaptım, rahatsız oldular. İslam dünyasında petrol zengini ülkeler zekatını yoksul ülkelere verseler bu ülkeler de gelişir.

Biliyoruz üzerimize gelecekler. Gerek uluslararası medyayla, gerek içerideki taşeronlarıyla üzerimize gelecekler. Devşirdikleri, kendi topraklarına yabancı hale getirdikleri, yazarlarla, sanatçılarla, ellerindeki tüm araçlarla üzerimize gelecekler. Besleyip büyüttükleri Müslüman görünümlü misyonerleriyle, ihanet şebekeleriyle üzerimize gelecekler. Allah'ın izniyle korkmayacağız, ürkmeyeceğiz, geri adım atmayacağız. İnşallah Allahımıza mahcup olmayacak. Biz normalleşme istiyoruz, normalleşmenin mücadelesini veriyoruz.

İslam dinine ve onun kamusal alandaki görünümüne husumet besleyenler aslında kendi elleriyle din icat ettiklerinin farkında değiller. 'Kabe Arap'ın olsun, Çankaya bize yeter' diyenler oldu. Kendileri yaptılar, kendileri taptılar. Mücadelemiz Müslüman dindarlar için değildir. Biz bütün derdimizi tüm insanlık için görüyoruz. İnsan kutsaldır. Biz insan için, can için mücadele vermeyi sürdüreceğiz.

Osmanlıca'nın bu ülkenin evlatları tarafından öğrenmesinden rahatsız olanlar var. Diyorlar ki, 'mezar taşının okunmasını mı öğreteceğiz?' O mezar taşlarında bir medeniyet, bir tarih yatıyor. Bunu bilmekten büyük bir aciz olur mu? Bu bizim şah damarımızın koparılmasıydı, şah damarımızı koparttılar. İsteseler de istemeseler de Osmanlıca öğrenilecek, öğretilecek.

Ben bir Müslüman olarak şunu biliyorum, bu dinin sahibi var.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber