Binbaşı Harman: Paralel yapı bir gece de bizi casus ilan etti

Askeri Casusluk Davası mağdurlarından Kurmay Binbaşı Harman, paralel yapının her yeri ele geçirmek için nasıl saldırdığının en önemli şahitlerinden biri. TCG GÜR projesinde Silah Subayı olarak görev yapan Gürman, şu an zorunlu olarak yurt dışında yaşıyor

Kaynak : Yeni Şafak
Haber Giriş : 19 Aralık 2014 08:34, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Binbaşı Harman: Paralel yapı bir gece de bizi casus ilan etti

Cihat Arpacık

Fırat Güner Harman gelecek vadeden bir kurmay binbaşıydı. Oldukça kritik denizaltı projelerinde çalışan Harman da Askeri Casusluk Davası mağdurlarından. Paralel yapının hışmına uğrayınca soluğu yurt dışında alan Harman, 1997 Deniz Harp Okulu mezunu sınıfın denizaltıcı tek kurmay subayı. Harman'ın, sicili de son derece iyi durumdaydı. İleride amiral olma, hatta 2020'li yıllarda Deniz Kuvvetlerinin karar verici komuta kademesinde yer alabilme ihtimalim yüksekti. Ancak paralel yapı onu da hedef aldı. Harman, bulunduğu ülkeden Yeni Şafak'ın sorularını cevapladı.

BİR GECEDE CASUS İLAN EDİLDİK

"Bazı istisnalar olmakla birlikte komutanlarıma ve silah arkadaşlarıma kırgınım, devletime kırgınım, milletime kırgınım. Yıllarca omuz omuza, sırt sırta bir teneke kutu içinde mavi derinliklerde görev yaptığım silah arkadaşlarım unuttular bile bizi. Kader arkadaşıydık biz" diyen Harman, "Canımızı emanet ederdik birbirimize. Ama unuttular. Devletim, inanmadı bize, sahip çıkmadı. Yıllarca çok iyi, çok başarılı bir subaydım, takdirler, tebrikler, sırt sıvazlamalar vardı, bir gecede herşey değişti. Gece yatarken başarılı subay, sabah kalkınca casus ilan edildi. Hiç dinlemedi devletimiz bizi, hiç düşünmedi bizi, hiç kafa yormadı bize." şeklinde konuştu.

AKLIM VE KALBİM HER AN ORADA

Harman, şöyle devam etti: "Her tür anti-demokratik harekete, haksızlığa, hukuksuzluğa karşı sesini yükselten, protesto için meydanlara koşan halkımız kendi bağrından çıkan askerine hiç sahip çıkmadı. İşte bu yüzden kırgınım. Bugün yurtdışındayım ama inanın aklım ve kalbim her an orada. Adeta sürgün hayatı yaşıyorum. Gerekirse, ülkeme faydası dokunacaksa gelir cezaevine de girerim zira komutanlarım yıllarca bir hiç uğruna yattılar içerde, ben de yatarım, bundan korkumuz yok. Tek isteğimiz adaletin yerini bulması, hakkımızın teslim, itibarımızın iade edilmesidir."

MİLLET MENFAATİNİ GÖZETTİM

"Görev yaptığım 15 yıllık sürede her zaman devletimin ve milletimin menfaatlerini en üst düzeyde koruyacak şekilde görev yapmaya çalıştım." diyen Harman "Yeri geldi, kendimden, ailemden feragat ettim. Gece gündüz demedim, tarafıma verilen görevleri en iyi şekilde yapmaya çalıştım. Komutanlarımın emirlerine her zaman itaat ettim ancak askeri hiyerarşi ve disiplin sınırları içinde görüş ve fikirlerimi de amirlerimle paylaşmaktan geri kalmadım" ifadelerini kullandı.

YERLİ DENİZALTI'NIN KEMİK KADROSUNDA

2002-2005 arasında "11-14 no'lu Denizaltı Projesi" olarak bilinen, Alman menşeili 4 adet GÜR Sınıfı Denizaltı Gemisinden ilki olan TCG GÜR'ün ilk Silah Subayı olarak görev yapan Harman, şunları söyledi: "Bu göreve başladığımda projenin ilk gemisi olan TCG GÜR, henüz Gölcük Tersanesinde inşa halindeydi, hatta denize bile indirilmemişti. Ben de bu geminin ilk Silah Subayı olmam sebebiyle bahse konu 4 denizaltıda da kullanılan silah ve atış kontrol sistemlerinin ilk fabrika, liman ve deniz testlerini bizzat icra ettim."

Devlet tehdit altında

"Deniz Kuvvetleri içinde ciddi anlamda cemaat yapılanması mevcut" olduğunu vurgulayan Harman, "Bugüne kadar da bu şahısların temizlenmesine yönelik hiç bir somut adım atılmamıştır. Bu adım atılmadığı, bu adamlar tek tek tespit edilip, yaptıkları yüzünden yargılanıp hak ettikleri cezalara çarptırılmadıkları sürece Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve milleti tehdit altındadır. TSK içinde bu tür bir yapılanma olmadığına dair yapılan muhtelif açıklamalar kesinlikle yanlıştır. Lütfen bu açıklamalara itibar etmeyiniz." dedi.

Çok kritik pozisyonda

"Söz konusu sistemlerin üretici firma (Alman firmaları) temsilcileriyle sayısız toplantıya katıldım, yazılımlarına yönelik uzun soluklu çalışmalarda bulundum, yazılımların gemilerimizin harp etkinliklerine azami fayda sağlamasına yönelik girdiler yaptım ve söz konusu sistemlerin en temelden en komplike aşamalara kadar çalışma prensipleri ve taktik kullanımlarına yönelik üretici firmada eğitim aldım."

Bu bilgiler bir servet

"Silah Subayı olarak görev yaptığım yaklaşık 3 yıllık dönemde bir denizaltı gemisinin atış kontrol ve silah sistemlerinin dizayn ve taktik özelliklerine yönelik çok ciddi bilgi sahibi olan 2 subaydan biriydim. Zira bir servet dökseniz kolay kolay edinilemeyecek değerlere sahip oldum. Bu bilgiler doğal olarak ileriki dönemlerde hayata geçirilebilecek bir yerli denizaltı projesi için çok önemli kazanımlardı ancak şu an durum ortada."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber