Emekli ikramiyesinde 30 yıl davasını KESK açmış

Anayasa Mahkemesi bugün Emekli ikramiyesine ilişkin davayı görüşecek

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 25 Aralık 2014 14:12, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Emekli ikramiyesinde 30 yıl davasını KESK açmış

30 yılda fazla süreler için emekli ikramiyesi verilmemesini öngören Kanun hükmünün iptal istemi, bugün Anayasa Mahkemesinde görüşülecek.

Söz konusu kanun hükmünün iptali için Anayasa Mahkemesine başvuran ise Ankara 10. İdare Mahkemesidir.

Ankara 10. İdare Mahkemesi ise KESK'e bağlı Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası vekilinin başvurusu üzerine davayı açmıştır.

Bu dava bazı sendika üyelerince, Memur Sen ve konfederasyona bağlı sendikalar ile ilişkilendirmektedir. Dava olumlu sonuçlanır mı, sonuçlanmaz mı bilmiyoruz ama davanın Memur Sen'le bir ilgisi bulunmamaktadır.

İşte KESK vekili tarafından memurlar.net'e iletilen Ankara 10. İdare Mahkemesinin kararı


T.C.
ANKARA
10. IDARE MAHKEMESI

ESAS NO : 2013/296

ITIRAZ YOLUYLA ANAYASA MAHKEMESI'NE BASVURULMASINA ILISKIN KARAR

Elektrik Üretim A.S. Genel Müdürlügü, Maden Sahaları Daire Baskanlıgı'nda tekniker olarak görev yapmakta iken istegi üzerine emekliye ayrılan ve 5434 sayılı Kanuna tabi 36 yıllık hizmetinin 30 yıla kadarki kısmı için emekli ikramiyesi ödenen davacı tarafından, 36 yıllık hizmetinin kalan 6 yıllık kısmı için de tarafına emekli ikramiyesi ödenmesi istemiyle yapmıs oldugu 10.10.2012 tarihli basvurusunun reddine iliskin 31.12.2012 tarih ve 026 sayılı islemin iptali istemiyle Sosyal Güvenlik Kurumu Baskanlıgı'na karsı açılan davada, davacının Anayasaya aykırılık iddiasında bulunması üzerine, uyusmazlıgın çözümünde uygulanacak olan 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandıgı Kanunu'nun 89. maddesinin 4. fıkrasında yer alan ''... verilecek emeklilik ikramiyesinin hesabında 30 fiili hizmet yılından fazlasüreler ... dikkate alınmaz.'' hükmündeki ibarenin Anayasaya aykırı olduguna iliskin iddia ciddi görülerek, isin geregi düsünüldü:

Anayasamızın 2. maddesinde; Türkiye Cumhuriyetinin, toplumun huzuru, milli dayanısma ve adalet anlayısı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiligine baglı, baslangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti oldugu, "Kanun Önünde Esitlik" baslıklı 10. maddesinde ise; Herkesin, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düsünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde esit oldugu, Devlet organlarının ve idare makamları bütün islemlerinde kanun önünde esitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda bulundukları kurala baglanmıstır.

Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve islemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu gelistirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini baglı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir. Diger taraftan, Anayasa Mahkemesi kararlarında vurgulandıgı üzere göre esitlik ilkesinin amacı, hukuksal durumları aynı olanların kanunlarca aynı isleme baglı tutulmalarını saglamak ve kisilere kanun karsısında ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kisi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karsısında esitligin çignenmesi yasaklanmıstır. Bu ilke ile eylemli degil hukuksal esitlik öngörülmektedir. Kanun önünde esitlik, herkesin her yönden aynı kurallara baglı tutulacagı anlamına gelmez. Durum ve konumlarındaki özellikler, kimi kisiler ya da topluluklar için degisik kuralları gerekli kılabilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara baglı tutulursa Anayasa'nın öngördügü esitlik ilkesi zedelenmis olmaz.

Dosyanın incelenmesinden; davacının Türkiye Kömür Isletmeleri, Orta Anadolu Linyitleri Isletmesinde 04.01.1979 tarihinde göreve basladıgı, son olarak Elektrik Üretim A.S. Genel Müdürlügü, Maden Sahaları Daire Baskanlıgı'nda tekniker olarak görev yapmakta iken 20.07.2012 tarihindekendi istegi üzerine emekliye ayrıldıgı,davacının 33 yıl, 3 ay, 14 gün fiili hizmeti, 2 yıl, 5 ay, 15 gün fiili hizmet zammı, 3 ay, 1 gün de borçlanma olmak üzere toplamda 36 yıl T.C. Emekli Sandıgına tabi hizmetinin bulundugu, davacıya 36 yıllık hizmetinin sadece 30 yıllık kısmı üzerinden 52.039,22 TL emekli ikramiyesi ödemesi yapıldıgı, 36 yıllık hizmetinin kalan 6 yıllık kısmı için de tarafına emekli ikramiyesi ödenmesi istemiyle yapmıs oldugu 10.10.2012 tarihli basvurusunun reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldıgı anlasılmaktadır.

Uyusmazlıgın çözümünde uygulanacak olan 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandıgı Kanunu'nun 89. maddesinin 4. fıkrasında kamu görevlilerinin emeklilik ikramiyelerinin hesabında azami 30 hizmet yılının dikkate alınacagı, bu süreyi asan hizmetin, ikramiye miktarının hesabında dikkate alınmayacagı hükme baglanmıstır.

Isçiler bakımından, kıdem tazminatını düzenleyen 1475 sayılı Kanun'un 14.maddesinde ise, isçinin ise basladıgı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için isverence isçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenecegi kurala baglanmıstır. Ancak, anılan maddede isçiler için ödenecek kıdem tazminatının hesaplanmasında süre bakımından herhangi bir sınırlama bulunmamaktadır. Örnegin, is sözlesmesi uyarınca 35 yıl boyunca hizmet görmüs bir isçiye, çalısmıs oldugu her yıl için 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenecektir. Kıdem tazminatının hesaplanmasında herhangi bir süre sınırlamasının bulunmaması karsılık, 5434 sayılı Kanuna tabi görev yapmıs kisilerin emekli ikramiyesinin hesaplanmasında 30 yıllık süre sınırlamasına gidilmis olması ise,Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerinde yer alan hukuk devleti ile esitlik ilkesine aykırılık arzetmektedir.

Nitekim, 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birlestirilmesi Hakkında Kanun'un 12. maddesinin 1. fıkrasında; "Son defa T.C. Emekli Sandıgı'na tabi görevlerden emekliye ayrılan ve kendilerine bu Kanun'un 8. maddesi uyarınca birlestirilen hizmet süreleri üzerinden aylık baglananlara, T.C. Emekli Sandıgı'na tabi daire, kurulus ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen sürelerinin toplamı üzerinden, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandıgı Kanun'u hükümlerine göre emekli ikramiyesi ödenir." hükmü yer almakta iken; anılan Kanun'un 12. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Son defa T.C. Emekli Sandıgı'na tabigörevlerden emekliye ayrılan ve..." ibaresi, Anayasa Mahkemesi'nin 05.2.2009 gün ve E:2005/40, :2009/17 sayılı kararıyla, farklı sosyal güvenlik kurumlarındaki hizmet süreleri birlestirilerek emekli olanlara aylık baglandıgı halde, son defa baglı olunan sosyal güvenlik kurumuna göre ayırım yapılarak Emekli Sandıgı'na tabi görevlerden emekliye ayrılmayanlara 5434 sayılı Kanun'a tabi çalısma süreleri için emekli ikramiyesi ödenmemesinin Anayasa'nın 10. maddesindeki esitlik ilkesi ile 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı oldugu gerekçesiyle iptal edilmistir.

Açıklanan nedenlerle, Mahkememizce bakılmakta olan davada uygulanması gereken 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandıgı Kanunu'nun 89. Maddesinin 4. fıkrasında yer alan "...verilecek emeklilik ikramiyesinin hesabında 30 fiili hizmet yılından fazla süreler .... dikkate alınmaz." ibaresinin Anayasanın 2. ve 10. maddelerine aykırı oldugu kanaatine ulasıldıgından, Anayasanın 152. ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kurulusu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 40. maddeleri uyarınca söz konusu ibarenin iptali istemiyle itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine basvurulmasına, 19/07/2013 tarihinde karar verildi.

HAKIM
BERKAN AYTURAN
138927

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber