Arınç: Cizre olaylarında Hüda-Par mağdur

BAŞBAKAN Yardımcısı Bülent Arınç, Cizre'de çıkan olayların nedeninin, Uludere'nin yıl dönümü ve Kobani'de ölenlerin cenazesine yönelik provokasyon olduğunu söyledi

Kaynak : Hürriyet
Haber Giriş : 27 Aralık 2014 23:21, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Arınç: Cizre olaylarında Hüda-Par mağdur

Yaşananların çözüm sürecine engel olmak gibi ağır bir suç olduğunu belirten Arınç, "Şu anda bölgede asayiş sağlandı. Emniyet güçlerimiz, kolluk güçlerimiz orada hakim. HÜDA-PAR'ı evlerine giderek yakmak istediler, HÜDA-PAR mazlum ve mağdur. Hem 6-7 Ekim olaylarında hem de şimdi. PKK bölgede kendisinden başka hakimiyet istemiyor. Biz bu olayın elbette üstüne gideceğiz, adli soruştuma başladı" dedi.

DARBEYE TEPKİ GÖSTERMEK GÖREVDİR

Katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin soruları da yanıtlayan Arınç, özetle şunları söyledi:

"Demokrasiye inanmış her ülke için darbeye tepki göstermek görevdir. Mısır konusunda Türkiye'nin tavrına herkesin katılmasını beklemek doğruydu. Batı, Mursi'ye karşı bir sahiplenme içine girmedi, Sisi'yi meşru cumhurbaşkanı olarak kabul etti. Bir ülkenin dış politkasını o ülkenin milli çıkarları belirler. Darbelere karşıyız ama Türkiye'nin çıkarları için yeni atmamız gerekebilir. Bizim yeni bir Mısır politikasını uygulamamızda fayda vardır diye düşünüyorum.

PARALEL YAPI TARTIŞMASI

Risaliye Nur hareketi, Bediüzzaman Said Nursi'nin eserleriyle ortaya koyduğu yani Kuran ve imkan hakikatlerini anlatma meselesi farklı bir şey. Bediüzzaman hazretlerinin en yakınlarından bir talebi Abdülkadir Badıllı bugün defnedildi. Urfa'da kendi arzu ettikleri yere gömdüler. Biz de Bakanlar Kurulu kararını çıkardık. Kabristanların dışında başka bir yere gömülecekse bunun için bir Bakanlar Kurulu kararı çıkması lazım. Cumhurbaşkanımız 'Aldatılmışız' dedi, aynı şeyleri benim de söylemem lazım, çünkü o benden daha az tanıyor, daha mesafeli durmuş olabilir. Ama biz kendilerine ne söylemişsek o da samimiyetle buna inandı.

KİTAPLARDAN YOLA ÇIKARAK NETİCEYE VARAMAYIZ

Ahmet Şık, Nedim Şener ve Hanefi Avcı tutuklandığında da bunun yanlış olduğunu söyledim. Yazılan kitaplardan yola çıkarak bir neticeye varamayız. Bu tutuklamaların yanlış olduğunu söyledim. Özellikle kitapla, televizyonla, diziyle suç işlenmesinin istisnai olabileceğini, bunun unsurlarının ne kadar mevcut olduğunu bilmediğimi ifade ettim. Ancak bir örgüt bağlamında herkesin üzerine düşen rolü oynayarak belli bir suç meydana getirme çabası varsa bunu hakimler tayin eder.

HİZMET HAREKETİ OLARAK BİLİYORDUK

Cemaat dedğimiz olguyu biz hizmet hareketi olarak biliyorduk. İsterseniz çok safmışsınız diyebilirsiniz. Dolayısıyla biz olan bitene bakalım. Bir devlet içinde farklı yapılanmalar oluşmuşsa buna müaade edilemez. Cemaat eğer örgüt haline gelmişse, yapılanması da devlete paralelse bu yok edilmelidir. Cemaatler sosyolojik bir olaydır ve hepsi mübarektir ama bu artık cemaat olarak değerlendirilemez.

BEN KALBİMİ DİNLEYECEĞİM

Şimdiye kadar pek çok bakan ve başbakan hakkında soruşturma açılması istendi. Soruşturma Komisyonu aynı zamanda adli görev yapar. Bunun hukuki ve siyasi sonuçları olacak, bizim hukuka dikkat etmemiz lazım. Karar vermem gerektiğinde ben kalbime sorarım. Dört eski bakan hakkında Genel Kurul'da gizli oylama olacak, ben kalbimi dinleyeceğim."

ZULMETMEYİZ HUKUK İÇİNDE KALMAYA MECBURUZ

ARINÇ, "Fuat Avni isimli Twitter hesabı ile mücadeleniz var mı?" sorusuna ise, şu cevabı verdi:

"Dünyanın her yerinde istihbarat vardır ve bu istihbarat örgütlerinin içine sızmış ajanlarda bulunabilir. Sizin en yakınınızdaki insanları elde edebilir, en yakınınızdan alan dinlemesinden konuşmalarını dinleyebilirler. Bunları en aza indirmeye çalışacağız. Ama sıfırlamak mümkün değil. Bunların çoğu yapılan hesaplardır ve içeriye bunları nakledilmesi çok kolay oluyor. Mücadele hukuk içinde olacak kim ne yaptı, inceleyeceğiz. Biz zulmetmeyiz, hukuk içinde kalmaya mecburuz."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber