Müsteşar bey, Meclisten sonra Başbakan'a ayar veriyor

Bir ay önce benzer düzenlemeyi geri çeken Meclis'e, liyakat vurgusu yapan Başbakan'a rağmen, torpille alınan 1709 şube müdürüne özel yasal düzenleme yine Meclis gündemine sokuldu.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 19 Ocak 2015 12:08, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Müsteşar bey, Meclisten sonra Başbakan'a ayar veriyor

Sayın Başbakan ısrarla bizim için aslolan liyakat ve ehliyettir dese de uygulamalar bunu göstermiyor.

Son yılların moda uygulaması ise yönetmelikten öteye kanun hükmünde kararname ile kadro değişimleri yapmak iken yeni moda TBMM'yi de işin içine katıp kanun yapmak yoluyla hukuku dolanmak, amaca ulaşmak.

MEB'de bu konuda tek yetkili gibi görünen MEB Müsteşarı Sayın Yusuf Tekin'in birkaç ay önce söylediği;

"Şu paradigma değişikliğinin altını çizmek isterim; biz milli eğitim bakanlığı olarak doğru olduğuna inandığımız hiçbir şeyde mevzuatı bir engel olarak görmeyeceğiz. Bu noktada bu güne kadar bürokratların çok sıklıkla kullandıkları bilmem ne mevzuatına engel gerekçelerini bizden duymayacaksınız. Böyle bir hukuki engel varsa bu hukuki engeli düzeltecek siyasal iradeye sahibiz. Dolayısıyla yapamadığımız şeyleri için gerekçeler üretmeye gerek yok. Sivil Toplum Örgütlerinin, öğretmen arkadaşlarımızın faydalı olacağına inandığı her ne türlü eylem varsa hepsini legalleştirecek mevzuat değişikliğini yapacağımızı taahhüt ediyorum."

cümleleri her şeyi izah eder nitelikte...

Bu cümlelerin ardından gerçekleşen hükümet değişikliğinde Başbakan Sayın Davutoğlu her konuşmasında liyakat esaslı atamalardan söz ederken meclise gelen bir torba kanunda İl/İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü ve İlçe Milli Eğitim Müdürleri ile ilgili maddeler gündeme gelmişti.

Bu madde ile amaçlanan;

Yargı tarafından iptali söz konusu olan 1709 şube müdürü kadrosuna yapılan atamalarla ilgili olarak yaşanan süreç yılan hikayesine dönmüşken bu konuda isteneni gerçekleştirmek. Yani hukuka uygun veya yargı kararları doğrultusunda uygulama yapmak değil, tüm bu kuralları yapılan yanlışlıklara uyarlamak. Ne de olsa kanun çıkarsa kişiler ve sendikalar iptal için yargıya götüremezler. Ana muhalefet partisi Anayasa Mahkemesine başvursa da hatta ve hatta iptal ettirse bile kararların geriye yürümezlik ilkesi kullanılıp yola devam edilebilir. İşte amaçlanan bu.

Süreç şöyle gelişmişti:

12.10.2013'te yayımlanan şube müdürü ve ilçe milli eğitim müdürü atamalarını da içine alan yönetmeliğe göre;

Şube müdürlüğü için; yazılı sınav yapılacak, yazılı sınavdan başarılı olanlar arasından da sözlü sınavla atama yapılacaktı. Ancak sadece sözlü sınav notu esas alınacaktı.

İlçe Müdürü atamaları da sınav... vs kriter olmaksızın gerçekleştirilebilecekti.

Şube müdürlüğü için prosedür işletildi, sözlü sınavlar da yapıldı ve Sözlü Sınavlar her defasında olduğu gibi tartışma konusu oldu. Sözlü sınavdan başarısız olanlar ya da atanacak kadar puan alamayanların açtığı davalarda şube müdürü adayların lehine kararlar çıktı. (aleyhte çıkan kararlar da mevcuttur.)

Bu arada yönetmelikle ilgili sendikaların açtığı davalar sonucunda Danıştay kararı gündeme girdi. Danıştay kararına göre;

Şube müdürü atamaları; yazılı ve sözlü sınav birlikte esas alınmalıdır, sadece sözlüye dayalı yapılan atamalar doğru değildir derken,

İlçe Müdürleri için; yapılan düzenlemeye de dur dedi ve ilçe müdürü atamaları "yönetmeliğe bağlı olmadan yani keyfi olarak yapılamaz" dedi.

Bu gelişmeleri, sözlü sınavların tümünün iptalini de içeren yargı kararları izledi.

MEB Meclisi devreye sokmak istedi:

Bunun üzerine MEB konuyu Meclis yoluyla çözmek üzere harekete geçti ve torba yasaya eklenecek maddeler ile Şube Müdürlüğüne sadece sözlü sınavla atama yapılabilecek, son olarak yapılan 1709 şube müdürünün ataması ise geçerli sayılarak iptal edilmeyecekti. Yani onlarca mahkeme kararı ve vicdani kanaatlere rağmen yapılan atamalar meşrulaştırılacaktı.

Tasarı Meclisten döndü muhalefet alkışladı...

Bu konu gündeme geldiğinde sayın başbakanın liyakat sözleri hatırlatıldı ve yasa mecliste görüşülürken geri çekildi. Yani MEB müsteşarının her sorunu mevzuatla çözeriz mantığı çürütülmüş oldu. Bu yaklaşım alkış aldı. Muhalefet milletvekilleri dahi bu kararı alkışladılar. Mecliste uzun bir aradan sonra muhalefet iktidar uzlaşması sağlanmıştı.

MEB'in Şube Müdürü maddesi geri çekildi

Meclisten ümidini kesen MEB Yönetmeliği değiştirdi.

Bunun üzerine MEB 10.12.2014 tarihinde yönetmelikte değişiklik yaptı. Şube müdürü atamaları için yazılı sınavın yüzde 50'si, Sözlü sınavların ise yüzde 50'si esas alınarak atama yapılacaktı. Böylece yargı kararı doğrultusunda düzenleme yapılmıştı. Ataması yapılan 1709 şube müdürünün ataması da bu kapsamda yeniden değerlendirilecek diye beklenirken MEB bu konuda adım atamadı.

Atamalarda yapılan dizayndan vazgeçilmek istenmiyordu böyle bir adım atılması halinde, ataması yapılan şube müdürlerinden bazılarının sistem dışında kalması da söz konusu olabilecekti.

MEB Yeniden Meclisi Devreye Sokturuyor...

MEB bu kez Başbakan Davutoğlu'nu ikna etmiş görünüyor...

Meclise gelip meclisten iktidar ve muhalefet milletvekillerinin sağduyusu ile geri çekilen yasal düzenleme yeniden meclise geldi. Bu durum meclisin itibarına da, milletvekillerine de hakaret niteliğindedir. Meclis hatta ve hatta Başbakanın bu oyunu bozması bu kanunun meclisten geçirilmemesi gerekir.

Eğer meclisten geçer ve yürürlüğe girerse;

1- Bundan sonra şube müdürleri yazılı sınavdan başarılı olanların sözlü sınava alınması ve sadece sözlü sınav esasına göre atanmaları mümkün olacak

2- Ataması yapılan 1709 şube müdürünün kadroları güvence altına alınacak ve onlara hiç kimse dokunamayacak... Yani yargı kararları baypas edilmiş olacak

3- İlçe Milli Eğitim Müdürü atamalarında hiçbir kritere gerek kalmayacak, bakanlık istediği şekilde bir atama süreci işletebilecek. (Şu anda Türkiye genelinde kadrolu İlçe Milli Eğitim Müdürü bulunmadığını hatırlatalım.)

4- Daha da ötesi böyle bir girişimde bulunan MEB aşırıya kaçmış olacak, hukuk devleti ilkesi ayaklar altına alınmış, meclisten kişilere özel kanun yapma örneği sergilenmiş olacaktır.

Yani Müsteşar Sayın Yusuf Tekin'in yukarıda da yazdığımız "Sivil Toplum Örgütlerinin, öğretmen arkadaşlarımızın faydalı olacağına inandığı her ne türlü eylem varsa hepsini legalleştirecek mevzuat değişikliğini yapacağımızı taahhüt ediyorum." cümleleri gerçekleşmiş, Başbakan sözlerini çiğnemiş olacak.

MEB'den şube müdürlüğü hamlesi

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber