Spor Bakanlığı ile Diyanet arasında işbirliği

Diyanet İşleri Başkanı Görmez: -"Hepimizi can evinden vuran Özgecan kardeşimizin cinayetini bu topraklarda hiç unutturmamamız lazım. Benzer hadiseleri hiçbir zaman unutmamamız lazım"

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 26 Şubat 2015 14:23, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Spor Bakanlığı ile Diyanet arasında işbirliği

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın öldürülmesine ilişkin, "Hepimizi can evinden vuran Özgecan kardeşimizin cinayetini bu topraklarda hiç unutturmamamız lazım. Benzer hadiseleri hiçbir zaman unutmamamız lazım" dedi.

Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç ile Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı Konferans Salonunda, kurumlar arasında işbirliğini öngören protokol imzaladı.

Görmez, imza töreninde yaptığı konuşmada, Malatya'da düşen uçaklarda şehit olan pilotlar ile Afganistan'ın başkenti Kabil'deki bombalı saldırıda şehit düşen askere Allah'tan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve millete başsağlığı diledi.

Diyanet İşleri Başkanlığı personelinin büyük bir kısmının gençlerden oluştuğuna dikkati çeken Görmez, tüm çalışanlar olarak gençlerin ruh ve gönül dünyasına hitap etme konusunda kendilerini yetiştirmeye çalıştıklarını söyledi.

Görmez, Adalet, Aile ve Sosyal Politikalar ve Sağlık bakanlıklarıyla da işbirliği protokolleri imzaladıklarını anımsatarak, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile geleceğin teminatı gençlere yönelik merkezler, kamplar ve yurtlarda yürütecekleri hizmetlerin de büyük önem arz ettiğini belirtti.

-"Hepimizin üzerine düşen büyük vazifeler var"

Son zamanlarda tüm dünya genelinde yaşanan hadiselere değinen Görmez, "Bu hadiseleri dikkate aldığımız zaman sevgi eğitimine, şefkat eğitimine, merhamet eğitimine insanlarımızın ne kadar muhtaç olduğunu hep birlikte müşahede ediyoruz. Bütün insanlık sevgisizlik girdabında, bir merhametsizlik girdabında, bir şefkatsizlik girdabında dönüp dolaşıyor. Bilhassa eğitim müfredatımızı, insan yetiştirme düzenimizi gözden geçirelim derken, merhamet eğitimi, şefkat eğitimi, can taşıyan bütün varlıklara karşı sevgi, şefkat ve merhameti kazandırma konusunda hepimizin üzerine düşen büyük vazifeler var" değerlendirmesinde bulundu.

Görmez, Mersin'in Tarsus ilçesinde üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın öldürülmesine değinerek, "Hepimizi can evinden vuran Özgecan kardeşimizin cinayetini bu topraklarda hiç unutturmamamız lazım. Benzer hadiseleri hiçbir zaman unutmamamız lazım" dedi.

Sorumlulukları hatırlatması bakımından daima canlı tutulması gerektiğine dikkati çeken Görmez, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Hepimiz, toplum olarak, millet olarak şu soruyu kendimize sormalıyız. Bizim içimizden, 20-21 yaşında bir genç, nasıl bu kadar şefkatsiz, merhametsiz, sevgisiz büyüyebildi? Nasıl bu hunharca cinayeti işleyebildi? Hangi sahipler onu bu noktaya getirdi? Bu tür hadiseleri yaşamamak için mutlaka eğitimimizin bilhassa Gençlik ve Spor Bakanlığımızın gençlik merkezlerinde, kendisine bağlı bütün müesseselerde ısrarla durduğu değerler eğitimini son derece önemli bulduğumu ifade etmek istiyorum. Bu değerler eğitimi içerisinde sevgi eğitiminin ayrı bir yeri olmalı, merhamet eğitiminin ayrı bir yeri olmalı, şefkat eğitiminin ayrı bir yeri olmalı. Can taşıyan her varlığa karşı sevgiyi, şefkati, merhameti gönüllere yerleştirmek için birlikte çok fazla şey yapmamız lazım."

-"Herkes seferber olmalı"

Mehmet Görmez, sevgiyi, şefkati ve merhameti yeniden yüreklere yerleştirmek için herkesi seferber olması gerektiğini anlattı.

Görmez, toplumda, dindarlık kavramının çokça tartışıldığını ve konuşulduğunu dile getirerek, aslında tartışmanın bütün taraflarının, bu kavrama müspet ve olumlu bir anlam yüklediğini aktardı.

Bunun, son derece önemli olduğunu ve Diyanet İşleri Başkanlığı olarak da işlerini kolaylaştırdığını vurgulayan Görmez, şunları kaydetti:

"Ancak hep birlikte şunu da sorgulamalıyız. Hangi dindarlık? Nasıl bir dindarlık? Her şeyden önce dindarlık sadece belli bazı ritüelleri yerine getirmekten ibaret değildir. Dindarlık sadece bazı dini unsurları bir gösteriş aracı haline getiren bir hayat tarzı hiç değildir. Dindarlığı bazı ahlak filozofları ikiye ayırır: Değer üreten dindarlık, değer tüketen dindarlık. Biz hep birlikte değer üreten bir dindarlık üzerinde durmalıyız. Nasıl ki sosyal içerikli din hizmeti diyoruz, ahlak eksenli dindarlık demeliyiz. Çünkü bütün ibadetlerin gayesi ve maksadı, yeryüzünde bütün kainata şefkat ve merhametle bakan ahlaklı bireyleri ve toplumları yetiştirmektir. Onun için bilhassa bu çalışmaları yürütürken aynı zamanda değerler eğitimi kavramı başlığı altında değerleri tüketen değil, değerleri üreten bir değerler manzumesi, bir dindarlık üzerinde hep birlikte durmalıyız."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber