'Merkez Bankası gelişen konjonktüre ayak uyduramadı'

Gümrük ve Ticaret Bakanı Canikli: "Merkez Bankası gelişen konjonktüre ayak uyduramadı ve eski dönemlerdeki gibi korku ve hassasiyetiyle hareket ediyor"

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 05 Mart 2015 21:03, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Merkez Bankası gelişen konjonktüre ayak uyduramadı'

Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, Merkez Bankasının faiz politikasıyla ilgili, "Merkez Bankası gelişen konjonktüre ayak uyduramadı ve eski dönemlerdeki gibi korku ve hassasiyetiyle hareket ediyor" dedi.

Ülke TV'de yayımlanan Ankara Gündemi programında soruları yanıtlayan Canikli, dolar kurundaki hareketliliğe ilişkin, kurdaki hareketlilik ile Merkez Bankası üzerinden tartışmalarla ilişki olmadığını ya da minimum seviyede olduğunu söyledi.

Tartışmaların piyasa hareketlerini etkileyecek bir altyapısı bulunmadığını belirten Canikli, "Dolardaki artışın temel nedeni Amerikan Merkez Bankasının (Fed) faiz artışıyla ilgili kamuoyuna enjekte ettiği beklentilerdir. Hareketlilik sadece dolardadır ve sadece Türk lirasına karşı değildir" ifadesini kullandı.

Merkez Bankasının faiz politikasına dair de değerlendirmelerde bulunan Canikli, Banka'nın 2003'ten beri ekonomik değişmelere ayak uydurur tarzda faiz politikası üretmekte zorlandığını ve biraz "korkak" davrandığını kaydetti.

Hemen hemen tüm gelişmiş ekonomilerde faizlerin dip seviyede bulunduğunu anlatan Canikli, "Bunu yatırımları canlandırmak, talebi artırmak için yapıyorlar. Böyle dönemler 100 yılda 200 yılda bir gelir. Merkez Bankası gelişen konjonktüre ayak uyduramadı ve eski dönemlerdeki gibi korku ve hassasiyetiyle hareket ediyor" değerlendirmesini yaptı.

-PKK'ya silah bırakma çağrısı-

PKK'ya yönelik silah bırakma çağrısı hakkında da konuşan Canikli, Çözüm Süreci'nin çağrıyla birlikte artık dönülemez noktaya geldiğini ifade etti.

Projenin temel amacının silahın bırakılarak tartışmaların daha özgür, daha demokratik bir ortamda yapılması olduğunu belirten Canikli, şunları söyledi:

"En önemli aşaması silahın bırakılması. Silah bırakıldığı zaman zaten yüzde 80, yüzde 90 amaca ulaşılmış demektir. Dolayısıyla bu açıklama bu nedenle önemli. Bugüne kadar her şey söylendi ama gücü olan taraflardan bir tanesinin silah bırakma çağrısı dönüm noktasıdır, kritik bir eşiktir ve tarihi bir andır bu yönüyle."

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "çatışma ortamının devamından yana görüşü" bulunduğunu kaydeden Canikli, şöyle devam etti:

"Bu güne kadarki benzer açıklamaları da var. 6-7 Ekim olaylarında özellikle provoke eden, tahrik eden, kışkırtan ve o insanların sokağa dökülmesini sağlayan o açıklamaların da mimarı olarak aynı zamanda ve diğer başka açıklamalarıyla birlikte Sayın Demirtaş'ın uç noktada olduğunu görüyoruz. Ama o yapı içerisinde tam tersine silahların bırakılması ve artık özgür ortamlarda bunların tartışılması demokratik siyasetin hakim olmasını savunan birçok insan olduğunu biliyoruz. Aynı zamanda yine dolayısıyla bu şekilde farklı görüntüyü, bu birbirine uç gibi görünen görüntüyü bu şekilde değerlendirmek gerekiyor. Bu açıklamalara rağmen Sayın Demirtaş ve onun gibi düşünenlerin tavrı sürse dahi bu sürecin artık geriye döndürülmesinin mümkün olmadığını söylememiz gerekiyor.

Bu artık bir hak gibi, yani silahın bırakılması, önemli bir taleptir. Bu talebin nasıl bir sonuç doğuracağı bilinerek yapılmıştır. Çünkü en iyisi bu noktada hem örgüt üzerinde hem de bölge insanı üzerinde nasıl bir iz bırakacağını en iyi bilenlerden bir tanesi de Abdullah Öcalan'dır. Dolayısıyla onun bu çağrısı bu anlamda basit bir çağrı değildir."

-10 maddeye muhalefet partilerinin tavrı-

HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in açıkladığı ve "hem gerçek bir demokrasinin hem de büyük barışın temel omurgasını teşkil edecek olgusal başlıkları" içeren 10 maddeye muhalefet partilerinin tavrına ilişkin soru üzerine Canikli, MHP'nin bu konudaki yaklaşımlarını başından beri bildiklerini söyledi.

MHP'nin sürecin bu aşamaya geleceğini pek tahmin edemediğini düşündüğünü belirten Canikli, "Yani silah bırakılma çağrısı aşamasına gelemeyeceğini arada provokasyonlarla bu sürecin kesileceğini veya biteceğini tahmin ediyordu. Muhtemelen bunu sadece MHP değil birçok kesim böyle tahmin ediyordu" değerlendirmesinde bulundu.

Canikli, CHP'nin tavrına ilişkin de "CHP tabii 'Silahların bırakılmasına memnun oluruz' diyor. Bir ucuyla söylüyor ağız ucuyla. Ama ilk defa Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu sorunun çözümüne yönelik bir ışık çıktı. Bir ihtimal belirdi. Bunu herkes söylüyor. Ama bu ihtimale destek verecek bir adım atmıyor. Her noktada hem yasal anlamda Meclis'teki tartışmalarda görüşmelerde hem de genel siyaset olarak" dedi.

-İç Güvenlik Paketi-

İç Güvenlik Paketi'ne dair görüşlerini de paylaşan Canikli, Türkiye'nin polis devleti olma yolunda gitmediğini, paket ile gelen düzenlemelerin daha ağırlarının İngiltere, Almanya, ABD olmak üzere bütün gelişmiş demokratik ülkelerde bulunduğunu kaydetti.

Türkiye'nin kriterler açısından kanun çıktıktan sonra bile gelişmiş demokrasilerin önünde yer aldığını ifade eden Canikli, "Dolayısıyla öyle bir tehlike söz konusu değil. Biz AK Parti hükümetleri olarak bugüne kadar 4-5 tane demokratikleşme paketi adı altında düzenlemeleri hayata geçirdik ve Meclis'ten uygulamaya koyduk. O düzenlemeler sonrasında bugünkü aşamaya geldik" diye konuştu.

Canikli, başkanlık sistemiyle ilgili olarak da 1982 Anayasası'nın parlamenter sistemlerde cumhurbaşkanlarına verilmeyen birçok yetkiyi barındırdığını bildirdi.

2007'de yapılan değişiklikle cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesini kabul ettiklerini anımsatan Canikli, "Yetki zaten var. Yine yarı başkanlık ve başkanlık sistemlerindeki en önemli hususlardan bir tanesi de başkanların ya da yarı başkanların doğrudan halk tarafından seçilmesidir. O da getirildi. Dolayısıyla biz zaten şu an da hem fiilen hem hukuken yarı başkanlık sisteminin içindeyiz, göbeğindeyiz" dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber