Bahar ayları reflü hastalığını tetikliyor

Reflü hastaları, baharda dikkatli olmalı. Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Pata: "Baharda mide asit üretiminde artış olur, bu da reflü oluşumunu tetikler. Hastalar baharda dikkatli olmalılar" diyor

Kaynak : Sabah
Haber Giriş : 30 Mart 2015 09:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Bahar ayları reflü hastalığını tetikliyor

DİDEM SEYMEN

Bahar kapıyı çaldı. Vücudumuz baharın ritmine ayak uydurmaya çalışıyor. Bahar ve yaz aylarında ülser, reflü ve gastrit gibi mide hastalıklarına daha sık rastlanıyor. Liv Hospital İstanbul Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Pata, reflü hastalığı ile ilgili bilgiler verdi...

Reflü coğrafyaya göre değişiklik gösterir mi?

Gastroozofagial reflü hastalığı özellikle Batı toplumlarında daha sık görülüyor. Toplumun yaklaşık yüzde 15'i reflü şikayetlerini yaşıyor. Gelişme düzeyi yüksek toplumlarda modern hayatın getirdiği zorunluluklar reflü hastalığını tetikliyor. Az hareket etmek ve fast food tüketilmesi gibi alışkanlıklar, hastalığı ilerletiyor.

Reflünün sebepleri nelerdir?

Mide ile yemek borusu alt ucu arasında kapakçık benzeri bir alan vardır. Bu yapı; lokmaları yuttuktan sonra mideye geçişe izin verir ama normal şartlarda mideden yemek borusuna kaçışı engeller. Reflü hastalığında asıl sorun, doğuştan bu kapakçık benzeri yapının gevşek olmasıdır. Ayrıca karın içi basıncı artıran tüm olaylar (şişmanlık, gebelik, dar giyecek, ağır spor vb.) reflü hastalığının gelişmesini hızlandırır.

HAMİLELİKTE ŞİKAYETLER ARTIYOR

Reflünün sık görülen belirtileri neler?

Gevşek alandan yemek borusuna kaçacak ilk materyal mide asididir. Bu asit, mide dışında nereye değerse, tahriş edici yakıcı etki yapar. İşte reflü hastalarının en sık karşılaştığı bulgu, kaçan aside bağlı gelişip yemek borusu hizasında oluşan yanma hissidir. Hastalar sıklıkla 'Ağzıma acı su geliyor', 'Göğsüm yanıyor, ağrıyor' şikayetleri ile hekime başvururlar. Gögüs ağrısı ve yanma hissi nedeni ile reflü hastalarının bir kısmı kalp hastalığı endişesi ile öncelikle kardiyoloji bölümlerinde değerlendiriliyor. Reflünün diğer belirtileri arasında; yemeklerin geri kaçması ve yemeklerin ağza doluyormuş hissi oluşması da bulunuyor.

Tipik belirtileri dışında atipik belirtiler nelerdir?

Mideden kaçan asidin ilk yolculuğu yemek borusunda olur ama asit bazen ses tellerine, gırtlağa, kulak yollarına, akciğerlere ve ağza da kaçabilir. Bu gibi durumlarda ses kısıklığı, boğaz ağrısı, geçmeyen kuru öksürük nöbetleri gibi şikayetler görülür. Ayrıca nadir görülse de diş çürümesi ve diş renklerinde sararma gibi sorunlar da reflü hastalığının belirtisi olabilir.

Reflüyü tetikleyen unsurlar nelerdir?

Reflü hastalığını tetikleyen unsurların başında karın içi basıncının artması geliyor. Birçok kadın reflü hastasının şikayetleri hamilelikte belirginleşir, doğum sonrası ise kaybolmaya başlar. Kilo alımı da benzer etki yapar. Bele kuşak sarılması, dar elbise, korse benzeri dar iç çamaşırlar da reflüyü artırır. Karın kaslarını geliştirmek için yapılan hareketler de reflüyü tetikler. Ayrıca yaş ilerlemesi de olumsuz bir faktördür. Mide asidini artıran durumlar da reflü hastalığı gelişimini kolaylaştırır.

Reflü hastalığı mevsimlerden etkilenir mi? Bahar ayları geldi; alınması gereken önlemler var mı?

Asit, reflü hastalığının temeli. Midedeki asidi artıran durumlar, reflü hastalığını şiddetlendiriyor. Bahar aylarında mide asit üretiminde artış olur, bu da reflü oluşumunu tetikler. Reflü hastaları bahar aylarında daha dikkatli olmalılar; diyetlerine daha dikkat etmeli, kışın aldıkları fazla kiloları hızla vermeli, eğer şikayetlerde belirginleşme varsa ilaç tedavisine başlamalı ya da var olan tedavinin dozunu artırılmalılar.

Reflü hastalığı nasıl tedavi edilir?

Öncelikle diyet yapılmalı ve yaşam tarzında değişikliklere gidilmeli. Ayrıca az az, sık sık yenilmesi, akşam yemeklerinin hafif geçiştirilmesi, yağlı-salçalı ağır yemeklerden kaçınılması, alkol ya da sigara kısıtlaması gibi önlemler alınabilir. Yine kilo alımından kaçınılması, fazla kiloların verilmesi, yüksek yastıkla yatılması, karın kaslarını geliştirecek sporlardan kaçınılması gerekir. İkinci basamak, ilaç tedavisidir. Bu ilaçların asıl görevi asit oluşumunu engellemektir. İlacın kesilmesi tekrar asit oluşumu ile sonuçlanacağı için hayat boyu bu ilaçları kullanmak gerekebilir. Diğer tedavi yöntemleri ise gevşek olan kapakçık benzeri yapının sıklaştırılmasıdır. Bu amaçla endoskopik tedavi yöntemleri (Stretta) ve cerrahi müdahale (fundiplikasyon ameliyatı) düşünülebilir.

Asit baskılayıcı ilaç kullanımına rağmen reflü hastalığı geçmiyorsa ne yapmak gerekir?

Reflü hastalarının bir kısmında geri kaçan materyal ağrılıklı olarak safra ya da pepsin gibi alkali sıvılar içerir. Reflü tanısı olup klasik asit baskılayıcı ilaçlarla düzelmeyen hastaların kesinlikle reflü konusunda uzmanlaşmış bir gastroenteroloji kliniğine başvurarak gerekli testleri ve İmpedans pH metri yaptırmaları doğru olacaktır. Çok yoğun reflüsü olanlara standart dozlar yetmeyebilir, doz artırımı ya da ilaç kombinasyonları gerekebilir.

DÜZENLİ KONTROLLERLE KANSER OLUŞUMUNU ÖNLEMEK MÜMKÜN

Reflü hastalığı kansere neden olur mu?

Aside maruz kalan yemek borusunun alt kısmındaki mukoza, zamanla değişime uğrayıp barret özofagusu denilen farklı bir hastalığı oluşturur. Bu hastalığın tanısı, deneyimli bir gastroenterolog tarafından kolaylıkla konabilir. Eğer barret özofagus oluşmuşsa yüzde 0.2-1 oranında kanser gelişme ihtimali vardır. Barret tanısı; bir kanser tipini değil, kansere öncül bir hastalığı ifade eder. Bu hastalığa bağlı kanser oluşumu da tipine göre değişmekle birlikte ortalama üç-beş yıllık bir süre gerektirir. Yani reflü hastasında barret özofagusu gelişmediyse kanser ihtimali yoktur, geliştiyse de belirli aralıklarla takip edip kanser gelişiminin engellenmesi mümkündür.

50 YAŞ ALTI HASTALAR İÇİN TEDAVİ YÖNTEMİ

Stretta yöntemi nedir? Hangi hastalara uygulanabilir?

Stretta yöntemi, uygun hastalarda kullanıldığında cerrahi tedaviye yakın başarı sağlıyor. İşlemin yapılması hasta için son derece zahmetsiz, adeta normal gastroskopi yaptırır gibidir. Özel bir endoskopla yemek borusunun alt kısmındaki gevşek alana yüksek rezolusyonlu elektrik akımı verilir. İşlem, yaklaşık yarım saat sürer. İlk gün hastamız yemek kısıtlaması olduğu için hastanede kalır. 24 saat sonra ise her şey serbesttir, normal hayata döner. Bu tedavide ilk önemli nokta, yemek borusu alt ucundaki gevşekliğin 3 santimin altında olmasıdır. Bu yöntemi; öncelikli olarak 50 yaş altı, sürekli ilaç kullanması gereken hastalara uyguluyoruz.

BUNLARA DİKKAT ETMELİSİNİZ

Gece yatmadan iki saat önce yemek yemeyin.

Öğünlerde az az yemelisiniz.

Geceleri yüksek yastıkla yatın.

Dar giyecekler giymeyin.

Kilo probleminiz varsa, ideal kilonuza inmelisiniz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber