Zeybekçi: AB ligini darmadağın ederiz

Avrupa Birliği'yle (AB) masaya oturarak, 1995'te imzalanan Gümrük Birliği anlaşmasının yeniden düzenlenmesi için temaslarda bulunan Türkiye önemli bir eşiği atlamaya hazırlanıyor. Bunun için kritik tarih 11 Mayıs 2015... O gün Brüksel'de taraflar bir araya gelerek, 'güncelleme' yönünde ciddi bir adım atacak.

Kaynak : Milliyet
Haber Giriş : 04 Mayıs 2015 10:17, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Zeybekçi: AB ligini darmadağın ederiz

Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bila ile birlikte Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) Yenibosna'daki merkezinde bulunan bakanlık ofisinde buluştuğumuz Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, "11 Mayıs'ta çok önemli bir adım atılacak. Tam üyelikle ilgili Türkiye'nin sürecine yeni bir kaldıraç etkisi yapacak" diyor.

"Türk ihraç ürünlerini fiziksel engellemelere tabi tutamazsınız. Bunu çok anlaşılır bir şekilde dile getirdik" diyen Zeybekci, son gelişmeleri şu ifadelerle aktarıyor:

"11 Mayıs'ta en son yapacağımız bir toplantıyla bizim söylediğimiz tüm endişelerin kabul edildiği, Gümrük Birliği anlaşmasının yeniden güncellenmesiyle ilgili resmi bir sürecin başlatıldığı döneme geçmeyi planlıyoruz. Görüşme maddemiz doğrudan şu: AB'nin 3. ülkelerle imzalayacağı serbest ticaret anlaşmalarına Türkiye'nin taraf olması. Otomatik olarak devreye girmesi. Gerçeklemesi halinde bu bizim TTIP'le (ABD ile AB'nin ticaret anlaşması) ilgili endişelerimizi de ortadan kaldıracak. Bunu çok önemsiyoruz."

'Gönlüm AB'den yana'

Bugüne kadar AB'ye üyelikle ilgili tarihler adeta havada uçuştu.

"Peki şimdi, özellikle de ticarette atılacak adımlar sonrası Türkiye'nin kafasında tam üyelik için yeni bir tarih var mı?"

Bakan Zeybekci'nin bu soruya yanıtı esprili bir dille şu oluyor:

"Bir tarih yok. Ben 53 yaşındayım, 53 yıldan beri üyelik görüşmeleri devam ediyor. Benimle yaşıt. Türkiye için önemli olan, ne yapıp edip üyelik sürecinin aşamalarını tamamlamak. Tamamlarsak biz kazançlı çıkacağız. Global bir güç olmak istiyorsak bu şart. Şu da unutulmamalı, tam üyelikle ilgili o günler geldiğinde belki Türkiye referanduma gidecek, belki de "hayır" çıkacak. O günün Türkiye'si... Yerinde duramayan yanardağ ocağı gibi kaynayan bir Türkiye bunu AB ile paylaşmak isteyecek mi? Bunu o gün geldiğinde sormak lazım. Benim gönlüm tam üyelikten yana. Katılım sürecini tamamladıktan sonra tam üyeliği ülkemin menfaatime görüyorum. Çünkü bu maçın galibi biz oluruz."

'Ligi darmadağın ederiz'

Bakan Zeybekci, "AB içerisinde de önemli sorunlar var. Yunanistan, Portekiz, İspanya gibi ülkeler bunu oldukça net yaşıyor, ekonomik krizle karşılaştılar. Bunun sizce sebebi neydi?" sorusuna ise, "Yaşanılan krizi ülkelerin dinamiği olarak görmek gerekiyor. Dinamizm, potansiyel yoksa AB'nin o ülkeyi taşıma gücü de yok. Türkiye olarak AB'ye girdiğimiz zaman biz bu birliğin imkanlarından, fırsatlarından en yüksek kazancı sağlayacak ülke oluruz. Türkiye olarak çok kazançlı çıkarız. O dinamizm, kaynak, güç bizde var. Bu durum AB'nin de çok kazancına olur. Büyümesine, istihdamına..." yanıtını veriyor.

Aslında Zeybekci için tam üyelikten daha fazla önemli olan üyelik sürecinin tamamlanması. Bunu sağladığınız zaman Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği, olsa da olur olmasa da olur...

Bu görüşün hemen ardından Zeybekci oldukça iddialı bir söyleme de imza atıyor: O lige girsek, darmadağın ederiz...

Advertisement: Replay Ad

Ads by ZINC

4 adımda yeni dönem

1. Gümrük Birliği konularında Türkiye de karar alma mekanizmalarına otomatik katılacak.

2. Türkiye AB'nin 3. ülkelerle imzalayacağı serbest ticaret anlaşmalarında bulunacak.

3. Taşımacılıktaki kotalarla ilgili çözüm sağlanacak.

4. Gümrük Birliği'nin kapsamı hizmetler, kamu alımları, tarım ve gıdayı da kapsayacak.

'Bize yeni aşklar yeni sevda lazım'

Türkiye'nin kişi başına 10 bin dolarlık milli gelir, yıllık 170 milyar dolarlık ihracat rakamları etrafında dolanmaya başlamasının oldukça kritik bir risk olduğunun altını çizen Bakan Zeybekci, farklı çevreler tarafından da dile getirilen orta gelir tuzağı konusunda endişeli.

Zeybekci, "bunu aşmak" noktasında ise şunları dile getiriyor:

"Milli gelirimizde, ihracatımızda mevcut rakamlar etrafında dolanmaya başladık. Bize yeni aşklar, yeni sevdalar lazım. Bu da şu: Dünyaya açılmak... Fasoncu bir anlayışla değil, yüksek teknoloji, marka ve inovasyonla yola devam etmek... Yeni pazarlar bulmak. O da, kültür coğrafyası. Orta Asya, Kafkaslar, Rusya ve Ukrayna da bunun içinde görüyorum. Balkanlar... Mesela Rusya ile Türkiye hizmetler ve yatırımlarda serbest ticaret görüşmelerine başladı. Bu çok büyük bir fırsat. Yaptırımlardan kurtulmuş bir İran da bizim için muazzam pazar."

Peki Türkiye'nin AB ve ABD ile siyasi olarak çatıştığı dönemlerde ortaya atılan "Şanghay Beşlisi'ne gireriz" söylemi, bu işlerin neresinde? Zeybekci, "Bundan daha çok Avrasya Ekonomik Birliği'ni yakın ihtimal görüyorum. Bunu da AB ile beraber görüyorum" diyerek, beşliye pek sıcak bakmadığını anlatıyor.

'Tıkanıyoruz...'

İhracatını son 10 yılda yıllık ortalama yüzde 13.1 artıran Türkiye için 2015'te aşağı doğru giden rakamları değerlendiren Bakan Zeybekci, "Geldiğimiz noktada görüyoruz ki tıkanıyoruz" diyor. "Hammaddeyi, enerji kaynaklarını, teknolojiyi, tasarımı, kravatımızın rengini, çocuğumuzun seveceği kahramanı bile başkalarının belirlediği dünyada Türkiye fasoncu bir rol aldı" diyen Zeybekci, bu gidişattan çıkış formülünü şöyle anlatıyor:

"İhracatta 500 milyar dolara çıkacağız diyorsak, fasoncu üretici Türkiye bunu yapamaz. Kendi enerji ve hammadde kaynaklarını, dağıtım kanallarını kontrol eden, teknolojiyi, tasarımı geliştiren bir Türkiye ancak bunu yapar. Bunun için çalışıyoruz."

YERLİ ÜRETİMİ TEŞVİĞE DEVAM

Ayakkabı tuttu sırada mobilya ve oyuncak var

2015'le birlikte ithal ayakkabıya getirilen yüzde 30-50 aralığındaki ek vergi ile yerli sanayiciye ciddi destek sağlandı. "Devamı başka sektörlerde de gelecek mi?"

"Türkiye'de sanayiyi kaybetmemeniz gerekiyor" diyerek söze başlayan Zeybekci, "Yılda 1 milyar dolarlık ithal ayakkabı girerken, ayakkabı sektörü yüzde 50 kapasitenin altında çalışırken bir marka yaratamazsınız. Önce bu haksız rekabeti engellemek gerekiyordu.

2015'in ilk üç ayına bakıldığında, 2014'ün aynı dönemine göre ayakkabı ithalatında 19 milyon çiftten 8 milyon çifte inmişiz. Bu 130 milyon dolarlık bir daralma demek. Şu anda yerli kapasite kullanılmaya başladı. Türk ayakkabı sanayisi için artık ihracat zamanı, marka olma zamanı. Bu dönemde dünyadaki markalar da ele geçirilebilir" ifadelerini kullanıyor.

Peki sıradaki sektörler...

Yanıtı kısa ve net oluyor: "Mobilyada, elektronikte, elektrikli ev aletlerinde, oyuncaklarda... 35 milyar dolarlık bir ithalatı aynı tarz ile azaltmayı planlıyoruz."

5G'nin altından 40 milyar TL çıktı

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 4G ihalesi öncesinde, sürpriz yaparak "4G'yi atlayıp, 5G'ye geçebiliriz" söylemi sonrası, hükümet bu konuda Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun talimatıyla bir inceleme başlattı.

"Önemle takip ettiğimiz bir alan" diyerek konuyla yakından ilgilendiklerini bildiren Zeybekci, "Türkiye bu teknolojileri kendisi üretmeli, altyapı yatırımlarını kendisi yapmalı. Bizim için asıl endişe, yeni teknolojiye geçerken Türkiye'nin kendi cep telefonunu üretmesi. Türkiye'deki telefonların 4G'ye, 5G'ye uyumlu olmaması ne demek? Türkiye'nin bir, iki yıl içinde o kadar telefonu yeniden ithal etmesi demek. 50 milyon adet telefonun yenilenmesi, iyimser tahminle 40 milyar TL'ye denk geliyor. Dehşet, korkunç bir rakam. Bunu görmemiz lazım."

Tek modelle yerli oto olmaz

Cari açığın önemli kalemlerinden biri de hiç şüphesiz otomotiv sektörü. 'Yerli oto' konusunda bir dizi çalışma yürütülüyor. Bakan Zeybekci'nin bu projeye bakışı, 'yapılabilirlik' noktasında önemli ipuçları veriyor:

"Bu teknik ve ticari bir problem aslında. Teknik olarak yüzde 100 yerli oto yapabiliriz. Sembolik olarak da olsa 15 bin, 20 bin otomobil... Ama bunu iç piyasa için yapacaksınız. Uluslararası arenaya çıkmadan kendinizin kullanması şart. Burada da kamu devreye giriyor... Türkiye bunu yapar. Ama iç piyasaya girerken tek modelle giremezsiniz. O markanın 1100 motor, 1200 motor, 1400 motor, hatchback gibi birçok modelini yapmak zorundasınız. Her model 40-50 bin üretim yapmak demek. 4-5 model üretseniz, bu da 200-250 bin otomobil üretmek demek. Buna bakmak lazım!"

Piyasalarda neler olacak?

'8 Haziran, Mayıs ortasında görülür

Merkez Bankası ile yaşanan faiz tartışmaları, doların fırlaması, başta Suriye ve Irak olmak üzere bölgede yaşananların ihracata etkisi... Bakan Zeybekci'nin bu konudaki görüşleri şöyle sıralanıyor:

- Fed'in aksiyonuyla doların bol ve ucuz olmayacağını, olumsuz gelişmeleri olacağını biliyorduk. Avrupa'nın bu dönemde parasal genişlemeye gidecek olmasının Türkiye'yi pozitif etkiyeceğini ifade ettik. 'Endişe etmeye gerek yok' diyoruz.

- Türkiye etrafındaki hengameye rağmen - Rusya, Ukrayna, İran, Irak, Suriye- 2014 yılında ihracatını artırdı. Yüzde 2.9 büyüdü. Yeterli değil asla ama büyük başarı.

- 2015 için iyi bir büyüme bekliyoruz. İlk çeyrek beklentimiz yüzde 1.5 seviyesinde.

- Bu yıl cari açıkta Türkiye iyi anlamda tarihi zirveye çıkacak. Cari açık artık problem olmaktan çıktı.

- Enflasyonda Merkez Bankası'nın yüzde 5.5'ten yüzde 6.8'lik revizyon yapması Türk ekonomisine haksızlık. 2015'in geri kalan aylarında olumlu yönde gelişmeler olacak. Benim 2015 için enflasyon tahminim yüzde 5.5.

- Kurla ilgili dalgalanmalar ABD ve Avrupa'daki para piyasaları kaynaklı. Kur savaşları yaşanıyor. Türkiye olarak bunu bilip hesaplayıp pozisyon aldığınız zaman, bu kavganın dışında kendinizi tuttuğunuz zaman endişelenmeye gerek yok.

- Doların yükselmesinin ihracatı artırıcı, ithalatı azaltıcı etkisi vardır ama ihracatçı, ekonomi sert dalgalanmaları sevmez. Aşırı oynaklıkların zararı vardır.

- Faizin 2014'ün ocak ayında yüzde 4.5-5 aralığındaki artışı piyasaların beklentilerinin üzerindeydi. Türkiye'nin faizi aşağı çekerek piyasaları da önden götürmesi gerekiyordu. Şunu da unutmamak lazım; Türkiye son 1 yılda üç seçim geçirdi. Seçimler insanları endişelendirir. Seçimler ekonomiyi endişelendirir.

- Mayıs ortası seçim sonuçlarını algılayan, 7 Haziran akşamını net bir şekilde algılayan piyasalar 8 Haziran'ı satın alarak davranmaya başlayacak. Kurun üzerindeki spekülatif köpük, faizin üzerindeki endişe marjları gidecek. Her ikisi de sağlıklı bir yere doğru gelecek.

Şükrü Andaç

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber