Eğitimde ulusal program zorunluluğu

7 Haziran sonrası oluşacak yeni parlamentonun öncelikli görevi "toplumsal mutabakata dayalı, etik ve ahlaki temeller üzerine kurulmuş" bir eğitim sistemi için harekete geçmek olmalı.

Haber Giriş : 04 Mayıs 2015 22:16, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Eğitimde ulusal program zorunluluğu

Selçuk Pehlivanoğlu

Eğitim sistemimizin yıllardır farklı alanlarında ortaya çıkan sorunlara "anlık, kısa vadeli" çözüm çabaları, ne yazık ki sorunların daha da kronikleşmesine neden oldu. Sınav sistemlerinden, müfredat düzenlemelerine, okul yaklaşımlarından öğretmen yetiştirme anlayışına kadar yapılan çok sayıda değişiklik, birbirini tamamlayan ve bütünsel bir strateji içerisinde ele alınamadı.

Eğitim konusunda sürekli değişen politikalar, Avrupa'nın en genç nüfuslu ülkesi konumunda olan Türkiye'nin, potansiyeline rağmen dünyayla rekabet edilebilirliğini örseledi. Okullaşma oranları, eğitim harcamaları, genç nüfusun iş gücüne katılımı Avrupa Birliği (AB) ortalamasının altında kaldı.

Bu nedenle Türkiye'de eğitim sisteminin ortak bir felsefe, kuram, model, strateji ve yönteme dayalı ulusal bir programla ele alınması zorunluluğu, artık ertelenemez bir ödev haline dönüştü. Türk Eğitim Derneği (TED) olarak, bu ödevin yerine getirilmesine kolaylık sağlayacağı düşüncesiyle, bir Ulusal Eğitim Programı'nın (UEP) ortaya konulması için harekete geçtik. Düşünce kuruluşumuz TEDMEM, iki yıl boyunca yoğun bir çalışma sürdürdü, çok sayıda bilim insanıyla bir araya gelerek içinde birçok ilki barındıran kapsamlı bir yol haritası oluşturdu.

Bir sivil toplum kuruluşunun önerisi olarak değerlendirilmesi gereken bu program, eğitimin ayrıştırıcı değil bütünleştirici doğasının ortak bir yaşam alanı sağlayacağını, akademik ve teknik açıdan ifade etme çabasıdır. Özellikle siyasetin dikkatine sunmamızın nedeni ise, eğitimde dönüşümün, siyasi partiler öncülüğünde kamu, özel ve sivil sektörün aktif katılımıyla gerçekleşeceğine inanmamızdır.

Ulusal Eğitim Programı, 2015-2022 yılları arasında, okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise basamaklarında gerçekleştirilecek bir dönüşüm programıdır. Yükseköğretim bu programın kapsamına dahil edilmemiştir, çünkü ele alınan öğretim kademeleriyle, yükseköğretimin doğası birbirinden farklıdır. TED olarak ayrıca yükseköğretime yönelik de bir program hazırlamak niyetindeyiz.

UEP'de tüm kademeler için girdi, süreç, çıktı ve sonuç basamaklarını ortaya koymaktayız. Öncelikle programın hedeflerinin ne olduğu anlaşılırsa eğitim sistemimizin kronik sorunlarının büyük ölçüde ortadan kalkacağı görülecektir.

UEP ile, gelir dağılımındaki adaletsizlikten kaynaklanan eşitsizlikleri giderecek bir kamu finansman politikasının izlenmesine dair bir yol haritası sunuyoruz. En alt düzeydeki öğrencileri yukarı çekmek ve ardından en üst seviyeyi sürdürülebilir kılmak hedeflerimizden biri. Eğitimde okulu merkeze alan, merkezi-yerinden yönetim anlayışının yerleşmesi için teknik bir program niteliğinde olan program, öğrenme ve öğretmede pedagojik kültürümüzü, 21. yüzyılın gerekliliklerini dikkate alan, kademeler arası geçişte, eleme-seçme yerine yetenek ve yetkinlik odaklı bir yaklaşım önerisini içeriyor. Okul müdürlerini birer eğitim liderine dönüştürmeyi, öğretmenliğin bir kariyer mesleği olarak değerini artırmayı amaçlıyoruz.

Ülkemizde eğitimle ilgili basit yönetmelik değişiklikleri dahi reform olarak nitelendirildiğinden biz Ulusal Eğitim Programı'nı kapsamlı bir yapısal dönüşüm olarak adlandırmayı daha doğru bulduk. Mevzuat değişiklikleri tavsiyesinde bulunduğumuz, uzak hedeflerin de yer aldığı programda, altı yıl içerisinde gerçekleştirilebilecek sekiz dönüşüm alanı bulunuyor.

Programdaki dönüşüm alanlarında; "her bir okulun parmak izi kadar farklı" olduğu gerçeğinden hareketle merkeziyetçi yönetimin okulu zayıflatıcı yönlerine dikkat çekilerek 2022 yılına kadar hem merkezi hem de yerinden yönetim anlayışına geçişin planlaması yapılıyor.

"Parasız eğitim gerçekten parasız mı?"

sorusundan çıkışla, eşitlik sağlanmasına rağmen ortaya çıkan bölgesel ve yerel farklılıkları ortadan kaldırmak için bazı bölge ve okullara pozitif ayrımcılık yapılarak eğitimde adalet ilkesinin hayata geçirilmesi amaçlanıyor.

Sekreterlikten müteahhitliğe kadar her işi yapmak durumunda kalan okul müdürlerinin birer yüksek lisans sahibi eğitim liderlerine nasıl dönüştürülebileceğinin kademe kademe anlatıldığı programda, öğretmenlik mesleğine yönelik toplumsal algıyı yükseltmek için atılacak temel adımlar sıralanıyor.

Yıl boyu açık okullar,

Anadolu

ve

Bilim Liseleri

olarak iki lise türü,

standart lise diploması

ve

ileri lise diploması

olarak iki diploma türü, okul öncesinin zorunlu eğitim kapsamına alınması, insan odaklı teknoloji anlayışının oturtulması, ekonominin değil çocuğun yararını gözeten, sürdürülebilir, hesap verebilir bir eğitim sisteminin oluşturulmasının böyle bir programla çok da güç olmadığının görüleceğine inanıyoruz.

Siyasi partilere, "toplumsal mutabakata dayalı ülke ödevi" daveti yapıyoruz. UEP, eğitim vasıtasıyla ortak payda üzerine inşa edilmiş bir toplumsal birlikteliğin ilk adımı olarak da değerlendirilebilir. Önerdiğimiz mutabakat, farklılıkları hoş gören ancak ortaklıkları öne çıkaran bir zihniyetin inşası, yeni bir yapı veya sistem kurarken bir grubun, bir kesimin değil, Türkiye'nin birikiminin kullanılması sonucunu doğuracaktır.

Bu nedenle önümüzdeki milletvekili genel seçimleri sonrası, böyle bir ortak paydanın sonucu yeniden yapılandırılacak bir eğitim sistemi, Türkiye demokrasisi ve ekonomisi için de itici güç olacaktır. Biz yaptığımız bu çalışmayla, kesinlikle "tek formül budur" demiyoruz. Biz üzerimize düşen görevi, yerine getiriyoruz. Böylesine kapsamlı bir çalışmanın mutlaka eksiklikleri olacaktır. Bu programa, kamu-özel tüm girişimlerin, siyasetin katkı yapmasını bekliyoruz.

7 Haziran sonrası oluşacak yeni parlamentonun öncelikli görevinin "toplumsal mutabakata dayalı, etik ve ahlaki temeller üzerine kurulmuş" bir eğitim sistemi için harekete geçmek olması gerektiğine inanıyoruz.

TED'in sivil toplum kuruluşu sıfatıyla Türkiye'de bir ilki gerçekleştirdiği bu çalışmanın, bir işaret fişeği olmasını diliyoruz. Unutulmamalıdır ki, eğitim ve öğrenim hakkı herkes tarafından kullanılabilmeli, fırsat ve imkan eşitliği sağlayacak bir eğitim sistemi mutlaka tesis edilmelidir. Ülkemizin kaybettiği zaman, bundan sonra belki bu konuda atılacak hızlı ve kararlı adımlarla telafi edilebilir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber