Davutoğlu: Tek dertleri AK Parti'yi engellemek

Başbakan Davutoğlu, daha önce hiç görülmemiş bir şekilde partiler ve paralel çetelerin AK Parti karşısında güç birliği yapmasına dikkat çekti. "AK Parti Cumhuriyet tarihinin en büyük güç temerküzünü yaptı" diyen Davutoğlu, "Buradan kriz çıkarmak istiyorlar" değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak : Star Gazetesi
Haber Giriş : 30 Mayıs 2015 06:45, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Davutoğlu: Tek dertleri AK Parti'yi engellemek

Ahmet Taşgetiren

Başbakan Davutoğlu, 7 Haziran seçimleri yaklaşırken CHP,, MHP ve HDP'nin Paralel çete liderliğinde HDP ve Kandil'in de katılımıyla bir AK Parti karşıtı cephe oluşturduklarını söyledi. Davutoğlu, bu cephenin hedefinin 'Cumhuriyet tarihinin en büyük güç temerküzünde bulunan AK Parti'yi engellemek ve kriz çıkarmayı hedeflediğini" dile getirdi. Davutoğlu seçim mitingi için gittiği Malatya'da kaldığı otelde gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu:

KENDİNİ YENLİYEBİLEN BİR PARTİYİZ: 12 yıl kesintisiz iktidar olan bir parti için herkesi aynı zamanda memnun etmek çok zor. Ancak AK Parti'nin en büyük başarısı zamanın yıpranmalarına direnebilme ve kendini yenileyebilme kabiliyeti. Bir de bizim hiç rahat bir dönemimiz olmadı. Hep araya mahalli seçimler, referandumlar, cumhurbaşkanlığı seçimleri girdi. Siyaset hep yüksek tansiyonda seyretti. AK Parti bu yüksek tansiyonu da idare edebildi.

GENEL BAŞKAN DEĞİŞİMDEN MEDET UMDULAR: AK Parti'nin karşısında olan güçler için AK Parti'yi yıpratabilmek açısından bu üç seçim bir şanstı. Biz bayrak yarışını sürdürmeye çalışıyoruz birileri de ayağımıza çelme takmaya çalıştı. Gezi olayları ile başlayan ve tansiyonu yükselten gerilim böyle bir şey. 30 Mart seçimlerine alışılmış yapımızla girdik. Bir değişim geçiren her yapıda bir sancı yaşınabilir. Başbakanlık, genel başkanlık değişimlerinden sonra bir de 'üç dönem' sebebiyle hep bir hesap içinde oldular bu çevreler. Ama ben partimizin performansını çok başarılı buluyorum.

ŞİMDİ 3 PARALEL OLDU: Eskiden bir paralel vardı. 17 Aralık'ta bu yana üç tane paralel olduğunu görüyorum. Paralelden kastım şu: Siyasi parti olmamakla birlikte siyasi parti gibi davrananlar. Biri Pensilvanya. Bir başka paralel Kandil. HDP'nin kararlarını Demirtaş mı, Kandil mi alıyor? Üçüncü bir yapı DHKP-C. Grup Yorum'un solisti, CHP'den Hatay 1. sıra adayı. Bakıyorsunuz DHKP-C'den tutuklanan biri HDP'ye saldırı yapıyor, HDP saldırıyı AK Parti'ye yüklüyor. Faili ortaya çıkınca HDP "DHKP-C yapmamıştır" diyor. DHKP-C de "HDP'yi destekliyoruz zaten" diyor. CHP'ye verdikleri destek de malum.

CHP'NİN NİYETİ BOZUK

(CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'sandıklarda hile yapılacak' iddiası üzerine) Ajitasyon yapıyor. Sandıkta umut kalmayınca ne yapsın. İktidarda olan bir partiyiz. Suhuletle gireceğimiz bir seçimi tehlikeye atar mıyız? Aylar önce bunun planlamasını yaptık. 6-7 Ekim'den sonra biz teyakkuz halindeyiz. 7 Haziran öncesinde her türlü senaryoya hazırız. CHP niye böyle diyor? Kendisinin niyeti bozuk olduğu için, 46 (1946 seçimlerini kastediyor) zihniyeti olduğu için elinden gelse bunları yapacağı için başkasının da yapacağını sanıyor. AGİT gözetiminde bir seçim yapıyoruz. Her sandıkta her partnin temsilcisi var. Ama şöyle bir oyun yapabilirler. Sahte oy pusulaları basıp bir yere atarlar. Bunu yaptılar geçmişte.

PKK BASKISINA DİRENEN BELEDİYE BAŞKANI

MUMCU VE AĞAR OPERASYONU: Şimdi HDP diye bir fenomen var desteklenen. İlk kez karşılaştığımız bir şey değil. 2002'de tepki oylarını görüp, bizi engellemek için Genç Parti'yi, Cem Uzan'ın çıkardılar. Ama Allah öyle bir denklem getirdi ki DYP'den ya da ANAP'tan oy aldığı için onlar aşağıya indi. 2007'de de bizim içimizde operasyon yapmaya kalktılar. Erkan Mumcu, Mehmet Ağar, bir oluşuma yöneldiler. 2011'de de Kılıçdaroğlu'nu Gandi diye sundular. Hiçbiri tutmadı. Şimdi de HDP'yi böyle takdim ediyorlar. Mesele temerküz eden bir gücü engellemek. AK Parti 12 yıl içinde Cumhuriyet'in en büyük güç temerküzünü yaptı. Bundan bir kriz çıkarmak istiyorlar.

'AK PARTİ KARARSIZLARI' DİYE BİR KAVRAM ÇIKTI

"AK Parti kararsızları" diye bir kavram çıktı şimdi. Bu tabir sadece AK Parti ile ilgili değil bütün seçimler öncesinde insanlara sorduğunuzda kararsızım diyebilir... Yani genel tepki bir kararı açıklamak olmaz. Şunu görmek lazım: İlk defa 12 yıl içinde karşımızda çok konsolide bir cephe oluşturmaya çalışıyorlar. Daha önce birbirleriyle mücadele eden taraflar şimdi tek bir hedefe kilitlenmiş durumdalar: AK Partiyi iktidardan indirmek. Legal üç siyasi parti ile mücadele ediyoruz, bu normal. Anormal olan şey birbirleri ile anlaşması çok zor olan bu üç partinin birbirine hiç bir eleştiri yöneltmemesi. MHP ve CHP'nin ulusalcı söylemlerinin HDP ile birleşmesi mümkün değil. Gizli bir el sanki birleştiriyor bunları... Gizli bir bilinç... "AK Parti'yi zayıflatmadan bizim önümüz açılmayacak" diyorlar.

ALGI OPERASYONU YAPILIYOR: Son zamanlarda anketler üzerinden "AK parti kitlesi kararsız..." Mesajı vermek isteniyor. Diyelim ki olabilir... Ak Parti 2009'da yüzde 38'e kadar düşmüştü. Yönetim değişmemişti, üstelik "one minute"un rüzgarı vardı. AK Parti öldü mü? Şimdi öyle bir hava estiriyorlar ki AK Parti yüzde 44'e inse bitti sayacaklar. CHP 100'de 35'e çıksa zafer kazanmış olacak. Biz yüzde 42'ye insek AK Parti bitmiş mi olacak. Bu bir algı operasyonu.

PKK BASKISINA DİRENEN BELEDİYE BAŞKANI: HDP ve PKK'nın baskılarıyla ilgili elimizde delil var. Ama sıkıntı olan nokta şu. Hukuk devletiyiz. Bir vatandaş gelip bunları şikayet etmedikçe bir şey yapmak mümkün değil. Bir belediye başkanımız, 6-7 Ekim olaylarında direndi. Bir olay nedeniyle PKK ile kan davasına varan bir sonuç doğdu. Geçenlerde barışalım diye görüşmüşler. Demişler ki "Bu kan davasına son verecegiz. Ama sen de AK parti'den, HDP'ye geçeceksin." Masaya yumruğunu vurmuş arkadaşımız, "canım pahasına da olsa böyle birşey olmaz" demiş. Bütün valilere seçim güvenliğinin sağlanması konusunda talimat verildi.

O AYDINLARA SORUM VAR

Bildiriyi imzalyana 200 aydının bir çoğu tanıdığım isimler. Bu aydınlardan bir kısmı "bir şey yazarken 'PKK'yla arana mesafe koy' diye yazalım" diyecek kadar makul olmasını beklediğiniz isimler. Yani sen demokrasi için bir çağrıda buluyorsun ama "silahı bırak" diyemiyorsun. Bu bir aydın vicdanı açısından o kadar ağır bir şey ki. Ben bunlarla karşılaştığımda soracağım. Senin üniversitene birisi ders vermeye gelse yanında da silahlı bir adam olsa ikisini birlikte amfiye sokar mısın? Buradaki mesele bizim kitlenin güvenini sarsmak.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber