Yaşım uygun olsa üç üniversite daha bitiririm

Mihriban Aktarı 61 yıl aradan sonra üniversiteye döndü, resim bölümünü bitirdi, 84 yaşında diplomasını alıyor. Torununun deyişiyle 'Dünyanın en öğrenci babaannesi' olan Aktarı, "Önüm açık, yaşım uygun olsa üç üniversite daha bitiririm" diyor

Kaynak : Hürriyet
Haber Giriş : 31 Mayıs 2015 13:03, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Yaşım uygun olsa üç üniversite daha bitiririm

Güliz ARSLAN/ Fotoğraflar: Murat ŞAKA

Üniversite başvuru formundaki gençlik fotoğrafını göstermek için çantasını açıyor. Biraz önce çıktığı son sınavın ders notlarını ve transkriptini çıkarıyor önce. Cüzdanını açıyor, içinden öğrenci kartı düşüyor. Biraz derinlerden buluyor fotoğrafı. Kendi ifadesiyle 'kara kuru' ama gözleri ışık saçan bir genç kız... Mihriban Aktarı o fotoğrafı çektirdikten kısa bir süre sonra eğitimine ara vermek zorunda kalmış. Ama mücadelelerle geçen bir hayata rağmen okul defterini hiç kapatmamış. 2011'de yürürlüğe giren af yasasıyla 61 yıl aradan sonra 80 yaşında okula dönmüş! Şimdi de mezun oluyor. Mihriban Hanım'la okulu Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde buluştuk. Her şeyin yerinde ve zamanında yapılmasını seven Mihriban Hanım bizi kırmadı, mezuniyet töreninden önce cüppe ve kep giydi.

61 yıl aradan sonra üniversiteye döndünüz. 84 yaşınızda, başarıyla mezun oluyorsunuz. Kendinizle gurur duyuyor musunuz?

-Yaptığım şeylerin zaten yapılması lazımdı. Öyle geliyor bana. Resim tahsili yapamadığım için çok eksiklik duyuyordum. Şimdi tamamım.

Eğitiminiz neden yarım kalmıştı?

-Maddi durumumuz çok bozuktu. Öğretmen okulundan mezun olduktan sonra Fransızca bölümüne girdim. Okulun açıldığı gün evden babamın cenazesi çıktı. Ben de öğretmenliğe başladım. Bir yıl Doğu'da görev yaptım. Sonra anneciğimle İstanbul'a döndük. Babamın çalıştığı matbaanın müdürü beni matbaaya yerleştirdi. Orada çalışırken imtihanlara girdim. Resim bölümünü kazandım. Üç-dört ay hem okudum hem çalıştım. Ama sonra okul ve iş arasında tercih yapmak zorunda kaldım. Çünkü okulda devam zorunluluğu vardı.

Nasıl etkiledi okulu bırakmak sizi?

-Üzüntüden verem oldum. Sonra öğretmenliğe devam ettim, kendime başka meşgaleler buldum ama okul defterini hiç kapatmadım.

Eğitimine devam etmek isteyenler için bir af çıktığını nasıl öğrendiniz?

-Televizyon açık, hem haberleri dinliyorum hem ortalığı topluyorum. "Hükümet hiç koşulsuz af çıkardı" diye bir haber duydum. Ne yapabilirim diye düşünmeye başladım. Yemek yiyemiyorum, uyuyamıyorum... 15 gün kimseye bahsetmeden bir çözüm aradım. Sonra eşime "Sen bu af konusunu duydun mu" dedim. Duymuş. "Hiç düşünmez misin devam etmeyi" diye sordum. O da hukuku yarıda bırakmıştı. "Ben hayatımdan memnunum" dedi. "Ama ben isterim" dedim.

Şaşırdı mı?

-"Sen bilirsin ama ben olsam yapmam bu yaştan sonra. Rahat mı batıyor?" dedi. Oğlumun bu okulda bir doçent arkadaşı var. Ona durumu anlattım. Bir hafta sonra aradı "Senin işin oldu" deyince ben yere oturuvermişim. Okulun açılmasını beklerken çılgın gibiydim. Hep "Tanrı bana bir dört sene daha verir de okur, mezun olur muyum" diye düşündüm.

Duyanlar nasıl tepkiler veriyordu?

-"Başlasın, yarın bırakır", "Bu yaşta bu olur mu" dediler hep.

YOK ÖYLE VAZGEÇMEK

Okulun ilk günü nasıldı?

-Sınıfa girdim, oturdum. Çocuklar gelmeye başladı. Sonra hocamız geldi, çizmemiz için bize bir konu verdi. Başımın içinde çanlar çalmaya başladı. Tansiyonum kim bilir kaça çıktı? Kağıdın neresinden başlayıp o nesneyi kağıda nasıl yerleştireceğimi katiyen bilemedim. Hocamız baktı, "Olmamış" dedi. Eve gittim. Attım çantayı. Eşime "Bugün bu iş bitti" dedim.

O da "Ben sana demiştim" mi dedi?

-Hayır. "Yok öyle vazgeçmek" dedi. Başta karşı çıkmıştı ama sonra çok destekledi. İlk zamanlar başarabilecek miyim endişesinden zona oldum. Yine de okulu bırakmadım. Her gün evden çıkıp üç vesaitle okuluma gittim.

Öğrenciliğin tatlı-yaramaz taraflarıyla aranız nasıldı? Bir gün olsun okulu astınız mı? Kopya çektiniz mi? Sınıf arkadaşlarınızla çimlerde oturdunuz mu?

-Çok ciddi bir öğrenciydim. Devamlılığa düşkündüm. Öğrenci dediğin devamlılığından belli olur. Kopya çekmek de aklımın ucundan geçmedi. 40 sene öğrencilerime kopyanın zararını anlattım çünkü.

"RESİM DERSLERİNDE ÇOK SIKINTI ÇEKTİM"

Notlarınız nasıldı?

-En önemli özelliğim çalışkan olmam. Bir-iki çizim dersi dışında bütün notlarım fevkalade güzeldir. Ama resimde çok sıkıntı çektim. Bir dört sene daha okursam bu sene mezun olacakların seviyesine gelebilirim belki. Öyle görüyorum kendimi. (Mihriban Hanım böyle deyince yanında oturan eşi Şahap Bey hemen "Ben seni beklerim" diye fısıldadı, Mihriban Hanım da bana dönerek "Bekler, biliyorum" dedi.)

Nasıl çalışırdınız derslere?

-Kitaplarım yatak odamda, başucumda durur. Her akşam yatmadan bir defa okurum konuları.

Sınıf arkadaşlarınızla aranız nasıldı?

-Beni görünce deli divane olurlar. Ben de onları çok severim. Evime çaya geliyorlar, gülüşüyoruz, oynaşıyoruz. Mezun olmanın sevinci var ama onlardan ayrıldığıma çok üzülüyorum. Bu dört yıl ömrümün en güzel yıllarıydı. Okulun kapısından girince cennete girmiş gibi oluyordum.

80'li yaşlarda öğrenci olmakla daha erken yaşlarda olmak arasında nasıl bir fark var?

-İnsan sanıyor ki 20-25 yaşındaki aklı hep onunla kalacak. Oysa öyle değil, o kadar çok azalıyor ki... Kemik erimesi gibi, nasıl yaşlandıkça kemikleriniz eriyorsa zekanızda da kayıplar oluyor. Öğretmenken öğrencilerimin isimlerini hemen ezberlerdim, burada sınıf arkadaşlarımın isimlerini öğrenmem zaman aldı.

BİR SAATİM BİLE BOŞ GEÇMEDİ

"Sınıftan arkadaşlarım 'Mihriban Teyze bıkmadın mı aynı kişiyle 62 yıldır birlikte yaşamaktan' diye sorarlar. Şimdiki nesil çok değişik düşünüyor. Biz daha 62 sene yaşarız beraber."

Torununuz da sizin gibi üniversite öğrencisiydi bu dönemde değil mi?

-Evet, son sınavıma girmeden önce telefonda "Dünyanın en tatlı, 'en öğrenci' babaannesi, seninle iftihar ediyorum. Hadi şimdi sen bitir, arkadan da ben bitireceğim" dedi.

Tanrı o dört seneyi size verdi. Ondan başka bir isteğiniz var mı?

-Kalan ömrümün sağlıkla geçmesini istiyorum. Eşimle, çocuklarımla, torunlarımla...

Neler yapacaksınız bundan sonra?

-Önüm açık ya, yaşım uygun olsa daha üç üniversite bitiririm. Ama artık son durağa geliyoruz. Bu okulda öğretim görevlisi olayım isterdim. "Kal, danışman ol" diye ısrar ediyor hocalar ama gücüm yetmez. Eşimin de bana ihtiyacı var.

Bundan sonra ne yapabilirim bilmiyorum. Sanıyorum ki boş oturmam. Çünkü hayatta bir saatim bile boş geçmedi.

Mezuniyet için heyecanlı mısınız?

-Çok. Elbisesini daha geçen seneden aldım. Bakıp bakıp yerine asıyorum bazen.

Eğitimi yarım kalanlara tavsiye eder misiniz okula devam etmelerini?

-Herkese tavsiyem bu. O kadar üzülüyorum ki hanımların bir evde toplanıp oyunlar oynamasına... Çay içsinler, eğlensinler, bu olur. Ama o güzelim vakitlerini boşa harcamasınlar.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber