AYM'den 'gizli tanık' ayarı

Mahkumiyet kararının yalnızca gizli tanık ifadesine dayandırılamayacağını vurgulayan AYM, "tanığın kimliğinin neden gizlendiği hususunda bir gerekçeye yer verilmemesinin" adil yargılanma hakkının ihlali olduğuna hükmetti

Kaynak : Milliyet
Haber Giriş : 26 Haziran 2015 08:30, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:01
AYM'den 'gizli tanık' ayarı

Kemal Göktaş

Van Cumhuriyet Başsavcılığı, "PKK üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek, görevli memura etkin direnme ve örgüt propagandasını yapmak" suçlarından Baran Karadağ hakkında yürüttüğü soruşturma kapsamında kimliğinin gizlenmesi konusunda herhangi bir gerekçe göstermeden bir gizli tanığın beyanlarına başvurdu.

Karadağ hakkında bu suçlardan açılan davada da Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi gizli tanığı dinledi. Ancak gizli tanığın ifadesinin alınacağını sanık ve avukatına bildirmedi. Mahkeme de tanığın kimliğinin gizlenmesi ile ilgili bir gerekçe göstermedi. Ayrıca karara dayanak olabilecek hukuki ve fiili nedenlere de yer vermedi.

'Adil yargılama ihlali'

Mahkemenin hapse mahkum ettiği Karadağ, Yargıtay'a yaptığı temyiz başvurusundan da sonuç alamayınca, "gizli tanığın gerçeği yansıtmayan beyanlarına dayanılarak mahkümiyetine karar verildiği" iddiasıyla AYM'ye başvurdu.

AYM 2. Bölümü, Karadağ'ın başvurusunu kabul ederek gizli tanık ifadelerine dayanan mahkumiyetin adil yargılama hakkını ihlal ettiğine karar verdi.

Tanığın kimliğinin sanıklar tarafından bilinmesinin tehlike doğurduğu durumlarda ve örgütlü suçlarla mücadele için tanığın kimliğinin gizli tutulmasının mümkün olduğu belirtilen kararda şu değerlendirmeler yapıldı:

'Belirleyici değil'

"Ancak, mahkümiyet kararı yalnızca kimliği açıklanmayan tanığın ifadesine dayandırılamaz. Bu ifade mahkümiyetin belirleyici delili konumuna da yükseltilemez. Gizli tanık beyanlarına ancak savunma için, tanığın ve ifadesinin inanılırlığını ve güvenilirliğini sorgulama fırsatını teminat altına alan telafi edici önlemlerin sağlanması durumunda başvurulabilir.

Bunun için savunma hakkı kısıtlamalarının asgari düzeyde tutulması gerekir. Sanığın çıkarlarının ona karşı ifade veren tanığın çıkarlarıyla dengelenmesi gerekir.

Çünkü bu hallerde savunma, kimliği gizlenen kişinin, önyargılı, düşmanlıkla hareket eden veya güvenilmez biri olup olmadığını sınama veya söyleyeceklerinin inanırlığını sorgulama imkanından yoksun kalabilir."

Somut olayda, patlayıcı madde bulundurma ve mala zarar verme suçlarına ilişkin mahkümiyet kararı yönünden gizli tanık beyanlarının belirleyici delil olarak kullanıldığına dikkat çekilen kararda savcılık ve mahkemenin gerekçe göstermeden, sanığa haber vermeden gizli tanığı dinledikleri belirtildi. Sanık ve avukatının gizli tanığı sorgulayamadıkları ifade edilerek, "Tanığın kimliğinin neden gizlendiği hususunda bir gerekçeye yer verilmediği, hükmün belirleyici ölçüde gizli tanığın ifadesine dayandırıldığı ve bu durum nedeniyle sanık lehine mahkemece alınan teminatların da yetersiz kaldığı, dolayısıyla tanığın menfaatleri ile sanığın savunma hakkının adil bir şekilde dengelenmediği sonucuna varılmıştır.

Bu sebeplerle, başvurucunun anayasanın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir" denildi. AYM, tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması bakımından yeniden yargılama yapılmak üzere kararın ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verdi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber