Uyuşturucu tedavisi görene iş verilecek

Uyuşturucuyla mücadelede devlet yeni yöntemler üzerinde çalışıyor. Pek çok kurum bir araya gelip İtalya'daki 'San Patrignano' modelini mercek altına aldı. Yeni modelde uzun rehabilitasyon merkezleri kurulacak, tedavi gören kişiye iş bulunacak, aile ve toplumsal ilişkilerini yeniden düzenlemesi için yardım edilecek

Kaynak : Milliyet
Haber Giriş : 04 Temmuz 2015 21:17, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Uyuşturucu tedavisi görene iş verilecek

Ayşegül Kahvecioğlu

Yeni modelde uzun rehabilitasyon merkezleri kurulacak, tedavi gören kişiye iş bulunacak, aile ve toplumsal ilişkilerini yeniden düzenlemesi için yardım edilecek

Son 10 yılda bini aşkın genci hayattan koparan uyuşturucu bağımlılığı, alınan tüm sıkı önlemlere karşın hala büyük bir sorun olarak duruyor. Uyuşturucu sorunu ile mücadelede sağlık Bakanlığı, yeni bir projeyi değerlendirmeye aldı. Bağımlılık tedavisi görmüş kişilerin, AMATEM'lerden ayrıldıktan sonra başlayacak yeni hayatlarının profesyonellerce planlandığı, "Uzun, yataklı rehabilitasyon merkezleri" modelini değerlendiren bakanlık, İtalya'daki "San Patrignano" modelini mercek altına aldı. İncelenen sistemde tedavisi tamamlanmış kişilere, eğer devam edecekleri bir işleri yoksa meslek edindiriliyor, para kazanmaları sağlanıyor; kişilerin, aileleri ile yeniden kaynaşması sağlanıyor. Devlet tarafından kiralanan evlere çıkarılan söz konusu kişilerin, komşuluk ilişkileri, insanlarla etkileşimi düzenleniyor. Uyuşturucu ile mücadelede 1 yılda alınan önlemleri, planlamaları inceledik ve mağdurlarla konuştuk.

Yöntem değişiyor

Hükümet, geçen yıl giderek artan genç ölümleri üzerine harekete geçerek, Uyuşturucu ile Mücadele Eylem Planı hazırladı. Birçok ayağı bulunan plan kapsamında bütün bakanlıklar hem güncel sorunlara eğilmeye başladı hem önümüzdeki yıllarda yaşama geçirilecek projeler hazırladı. Bu projelerden en dikkat çekeni, Sağlık Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın, uyuşturucu bağımlılarını hayata yeniden kazandırmak üzere yaşama geçirmeyi tasarladığı, halen üzerinde çalıştığı model. Bu modele göre AMATEM'lerde ilk 15 günde yapılan "detoksifikasyon" süreci ve hastanın normal serviste geçirdiği kısa sürenin ardından, hastaları devralacak yeni "sosyal uyum merkezleri" kurulacak. Peki, bu merkezlerde neler yapılacak?

Yeni bir hayat

Bu yeni sistem, kişinin yeniden uyuşturucu kullanmasına neden olabilecek hayatındaki boşlukların doldurulması için bir önlem modeli aslında. AMATEM'lerde tedavileri tamamlandıktan sonra, bu merkezler hastaları devralacak. Burada yeni bir hayata başlangıç için çalışmalar yürütülecek. Bu merkezlerde herhangi bir işi ya da mesleği olmayan hastalara İŞKUR işbirliğinde meslek edindirilecek.

Bağımlılık tedavisi görmüş kişilerin aileleri de grup terapilerine alınacak, onlara bundan sonraki süreçte hastanın nasıl yanında olmaları gerektiği, onlara hangi zamanda hangi cezaları ya da mükafatları vermeleri gerektiğine dair eğitimden geçirilecekler. İş uyumu olmayan kişilere de işe nasıl adapte olacağı, bu maddeye gereksinim duyduğu zaman neler yapabileceği yönünde takipler yapılacak. Kişiler spora yönlendirilecek. Aile ilişkileri düzenlenecek. Kendisine bir yuva kurabilmesi için nasıl bir desteğe ihtiyacı varsa, o sağlanmaya çalışılacak. Sosyal uyum merkezleri, bu yılın sonuna kadar faaliyete geçmiş olacak.

Uzun rehabilitasyon

Bakanlık, bu modelin biraz daha geliştirilmiş versiyonunu da 2016 sonrası için değerlendirmeye almış durumda. Adı "Uzun, yataklı rehabilitasyon merkezleri" modeli. Yeşilay, benzer bir projeyi önümüzdeki günlerde pilot olarak İstanbul'da başlatacak; halihazırda Gaziantep'te belediyeye bağlı böyle bir tedavi merkezi bulunuyor. Ama bakanlığın mercek altına aldığı asıl model, İtalya'daki "San Patrignano" modeli. 2-3 yıl süren programlar şeklinde ilerleyen bu sisteme göre, bağımlılar uyuşturucu tedavi merkezlerinde gerekli medikal ve psikiyatrik tedavileri gördükten sonra, evlerine dönmek yerine rehabilitasyon merkezlerine alınıyor. Burada tedavisi tamamlanmış kişilere, eğer devam edecekleri bir işleri yoksa meslek edindiriliyor, para kazanmaları sağlanıyor; kişilerin, aileleri ile yeniden kaynaşmaları sağlanıyor. 2-3 yıl süren rehabilitasyon sürecinde, bir sonraki adım bağımlılıktan kurtulmuş kişilerin sosyal hayata adaptasyon sürecinin tamamlanması oluyor.

Devlet tarafından kiralanan evlere çıkarılan söz konusu kişilerin, komşuluk ilişkileri, insanlarla etkileşimi düzenlenecek. Sağlık Bakanlığı Tütün ve Diğer Bağımlılık Yapıcı Maddelerle Mücadele Daire Başkanı Sertaç Polat, söz konusu merkezleri, "Tıpkı bir bebek gibi. Nasıl anne baba zamanı geldiğinde çocuğunu kontrollü bir şekilde hayatından uzaklaştırıyorsa, madde bağımlılarına da böyle bir yol izlenmesi değerlendiriliyor" diye anlatıyor.

MAĞDURLAR ANLATIYOR

Aklımı yitirmiş gibiydim

Uyuşturucu bağımlıları yaşadıklarını, "cehennem" olarak tanımlıyor. Büyük bölümü mevcut tedavi yöntemlerinden hiç sonuç alamamış. AMATEM'ler yetersiz kalmış, çevresel etkiler bağımlılıklarını daha da derinleştirmiş. Milliyet, mağdurlarla da konuştu. Ankara'da yaşayan 22 yaşındaki H.D., yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

"16-17 yaşlarındaydım eşim eroinden öldü. Beni de o alıştırmıştı zaten zorla. İlk denediğimde her tarafım uyuştu. Dondum resmen. Ama ilk seferden 1-2 saat sonra kendimi çok rahatsız hissettim. Çarpıntılarım oldu sonra etlerim çekilir gibi hissettim. Sonraki dönemde 2-3 saatte bir almaya başladım. Etlerim çekiliyordu sanki, felç gibi oluyordum. Aklımı yitirmiş gibi hissediyordum.

'Kızımla ilgilenmiyordum'

Eşim öldükten sonra eroin alabilmek için önce evde eşya falan kalmadı her şeyi satıyordum para bulabilmek için. Daha sonra hırsızlık yaptım, ailemden alıyordum. Sonra erkeklerle para karşılığında birlikte olmaya da başladım. Ailem o zaman kendisi para vermeye başladı. Uyuşturucu diye fare zehiri bile satıyorlar.

Bulamadığım zaman kimseye zarar vermedim ama kızımla hiç ilgilenmiyordum. Çocuğum da benden çok uzaklaştı. Özel bir şirkette sekreter olarak çalışıyordum ama çevremden de işimden de uzaklaştım. Zaten mecburen uzaklaşıyorsun. Aşırı zayıfladım, gözlerimin altı morardı. Hiç yemek yiyemiyordum. Çökmüş bir halde geziyordum.

Eşim yanımda can çekişerek öldü. Bir keresinde doktora gitmişti doktor 'böyle gidersen ölürsün' demişti. Gizlice iğne almış gözümün önünde öldü. Kızıma baktım babası uyuşturucu belasından öldü, annesi de bu yüzden ölecek; bırakmaya karar verdim.

Bırakalı 2 sene oldu. Her şey o kadar değişti ki, eski halimden eser yok. Artık işimde gücümdeyim. Düzenimi kurdum. Kızıma yaklaşmaya başladım; anne olduğumu fark ettim. Hayat genç yaşlarda güzel, hayat yaşamaya değer. Herkes mücadele etmeli. Kimse arkadaş kurbanı olmasın. Kötü şeylere bulaşmasın. Kesinlikle yaşadıklarımı bir kez daha yaşamak istemem. Kızım için iyi bir anne olmak, onun geleceği için yaşamak, artık iyi bir insan olduğumu göstermek istiyorum."

'Asla umutsuzluğa kapılmayın'

AMATEM'de Uzm. Dr. Volkan Şahiner, uyuşturucu kullanımında, Türkiye'nin durumunun diğer birçok ülke kadar iç karartıcı olmasa da, artan bir hızla yaygınlaşmasının endişe verici olduğunu söyledi. AMATEM'e yakın bir zamana kadar belli başlı şehirler dışından hasta başvurusu olmadığını ancak artık küçük Anadolu şehirlerinden de hastalar geldiğini anlatan Şahiner, şunları kaydetti:

"Ülkemizdeki sorun uyuşturucunun tedavi edilememesi değildir. Halk arasındaki yanlış inançlar, kulaktan dolma bilgiler bazı hastalarımızı umutsuzluğa ve karamsarlığa itmektedir. Ülkemizdeki en önemli sorun kolektif ve toplumsal bazda uyuşturucu kullanımını ve teminini engelleyen eğitici ve koruyucu yaklaşımların ve tedavi sonrası kişinin tekrar uyuşturucuya başlamasını engelleyecek, kişiyi rehabilite edip, topluma yeniden kazandırılmasına aracılık edecek olan kurum ve kuruluşların azlığıdır. Uyuşturucu kullanan vatandaşlarımıza ve yakınlarına söyleyebileceğimiz en önemli şey, umutsuzluğa kapılmamaları ve mücadelelerini sürdürmeleridir. Tıbbın gelişmesine rağmen hipertansiyon gibi bir rahatsızlığın bile kontrol altına alınması en az üç dört kontrol ve düzenli takip gerektirirken, madde bağımlılığı gibi biyolojik, psikolojik ve sosyal yönü karmaşık bir hastalığın tedavisi zaman, emek ve toplumsal destek gerektiriyor. Hastaneye ilk başvuruda bırakma oranları yüzde 20 gibi düşük bir oran olsa da bu oran bir senelik düzenli takip sonrası yüzde 75'lere kadar çıkabilmektedir.

Hasta ve yakınlarına tavsiyem halktan değil, konu ile yakından ilgilenen bilgi sahibi kişilerden yardım almaları."

Genç nüfus risk altında

Uyuşturucu ile mücadele çalışmalarının başındaki isim, TBMM Sağlık, Aile ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Necdet Ünüvar da unları kaydetti:

"Uyuşturucu ile mücadele devletin anayasal görevlerinden biri ve yeni başlayan bir mücadele de değil. Fakat uyuşturucu, diğer bağımlılık yapıcı maddeler olan sigara ve alkole göre daha tehlikeli. Uyuşturucu ile mücadeleyi zaman zaman gözden geçirip yeni önlemlerin alınması gerekiyor. Uyuşturucuyu hayatında 1 kez deneme oranlarına bakıldığı zaman Avrupa Birliği ortalamasının yüzde 29,7 olduğunu görüyoruz. Türkiye'de bu oran yüzde 2,7. Rakamlar düşük gibi görünebilir ama Türkiye'nin kritik bir önemi var. Birincisi istatistiklere göre uyuşturucu daha çok 30 yaş altında kullanılmaya başlanılıyor. Türkiye'de nüfusun ortalama yaşı 29,7. Yani nüfusumuz genç. İkincisi de BM Suç ofisinin rakamlarına göre yasadışı afyon üretiminin yüzde 92'si Afganistan'da gerçekleştiriliyor ve batıya Türkiye üzerinden götürülüyor. O nedenle Türkiye'nin bu konu üzerinde ciddi olarak durma zaruriyeti var."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber