Erdoğan: Uygur Türkleri görüntüleri yalan

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda büyükelçilere verilen iftarda konuştu. Çin seyahati öncesi İstanbul'da Doğu Asya'lılara yönelik saldırıları manidar bulduğunu söyleyen Erdoğan, "Medyada dolaşan, büyük bir kısmı da yalan ya da istismar olan bu haberlerden sonra İstanbul'da asla tasvip etmediğimiz olaylar yaşandı. Ülkemize gezmeye, yaşamaya gelen Doğu Asyalı insanlar bizim dostumuzdur. Onlar bizim misafirimizdir. Bu olaylar bize yakışmaz. Provokatörlerin oyununa gelmeyin" dedi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 09 Temmuz 2015 22:32, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Erdoğan: Uygur Türkleri görüntüleri yalan

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "DEAŞ, demokrasi, özgürlük ve onur mücadelesi veren Suriye halkına karşı kullanılmak üzere rejim tarafından desteklenen bir terör örgütüdür. Bu örgütün insanlık dışı, barbarca eylemlerini buradan bir kez daha kınıyorum" dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde büyükelçiler ile bir araya geldiği iftar programında yaptığı konuşmada, ramazanın barış, huzur, uyum ve kardeşlik mesajlarını hatırlattığını belirterek, bu mesajlara dünyanın her yerinde her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulan bir dönemin yaşandığını söyledi.

Türkiye'nin Irak, Suriye, Ukrayna ve Yunanistan'da yaşanan sıkıntılar ve buhranları izlemek yerine elini taşın altına koyduğunu ve sorunların çözümüne katkı verdiğini ifade eden Erdoğan, bu kararlı duruşun sergilenmesinde son 12 yılda siyasi ve ekonomik alanda elde edilen başarıların büyük rolünün olduğunu vurguladı.

Kararlılıkla uygulanan politikalar sonucunda ülkenin 2003-2014 döneminde ortama yüzde 5 büyüdüğünü ve ülkedeki doğrudan uluslararası sermaye yatırımının 150 milyar doları aştığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bölgemizin içinde bulunduğu tüm sıkıntılı duruma rağmen geçtiğimiz yıl ülkemize 12,1 milyar dolar uluslararası yatırım geldi. 2014 sonu itibariyle ülkemizde yaklaşık 40 bin uluslararası sermayeli şirket faaliyet gösteriyor. Çok sayıda uluslararası marka bölgesel merkezlerini İstanbul'a taşıdı. Yine bu süreçte EFTA ülkelerinin yanı sıra 22 ülkeyle serbest ticaret anlaşması, 80 ülkeyle çifte vergilendirmenin önlenmesi anlaşması, 93 ülkeyle yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması anlaşması imzaladık. Açılım politikalarımız sayesinde 2002 yılında 36 milyar dolar olan ihracatımız 2014 yılı sonu itibariyle 158 milyar dolara ulaştı. 2023 yılında bu rakamı 500 milyar dolara çıkartmayı hedefliyoruz."

- "Afrika'ya açılım ve ortaklık politikamız devam edecek"

Erdoğan, Türkiye'nin ekonomik kalkınmasına paralel olarak az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere sağladığı kalkınma yardımlarını da giderek artırdığını dile getirerek, geçen yıl bu çerçevede yapılan yardımların 4,5 milyar doları bulmasının beklendiğini söyledi.

Dünya İnsani Zirvesi'nin ilk kez 2016'nın mayıs ayında Türkiye'nin ev sahipliğinde düzenleneceğine dikkati çeken Erdoğan, "Bu zirve uluslararası insanı hukuk, insani müdahale ve yardımlar gibi alanlarda geleceğin gündeminin belirlenmesine önemli katkıda bulunacaktır" dedi.

Türkiye'de son 13 yılda yüzden fazla yeni diplomatik temsilciliğin açıldığını, farklı şehirlerde 259 yabancı misyonun faaliyet gösterdiğini ve fahri konsoloslukların sayısının 342'ye ulaştığını bildiren Erdoğan, Türkiye'nin 228 temsilcilikle dünyada en yaygın şekilde temsil edilen 6. ülke olduğunu vurguladı.

Söz konusu rakamların belirli bir siyasi ve diplomatik gücü resmettiğini ifade eden Erdoğan, "Sadece Afrika ülkeleriyle son yıllarda gelişen ilişkilerimiz dahi Türk dış politikası için başlı başına bir başarı öyküsüdür. Afrika'da izlediğimiz insani diplomasi odaklı dış politikanın en güzel örneği Somali'de kendisini gösteriyor. 2011'de uluslararası toplumun dikkatini Somali'ye çekmek ve Somali halkıyla dayanışmamızı göstermek için yaptığım ziyaretten beri bu ülkede yeni bir dönem başladı. Afrika açılım ve ortaklık politikamız bundan sonra da kıtanın tamamını kapsayacak şekilde devam edecektir" diye konuştu.

-"Suriye'ye sadece DEAŞ merceğinden bakmak bırakmalı"

Erdoğan, Suriye'de 5 yıldır devam eden olaylar nedeniyle hem Türkiye'nin hem de uluslararası toplumun güvenliğinin ciddi tehdit altında olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"DEAŞ demokrasi, özgürlük ve onur mücadelesi veren Suriye halkına karşı kullanılmak üzere rejim tarafından desteklenen bir terör örgütüdür. Bu örgütün insanlık dışı, barbarca eylemlerini buradan bir kez daha kınıyorum. Bu yapılanların bizim dinimizle, ahlakımızla, vicdanımızla, kültürümüzle hiçbir ilişkisi yoktur. İnşallah bu kanser hücresinden beraber mücadeleyle her birlikte kurtulacağız. Türkiye sınırlarının yanı başında ne terörün kök salmasına, ne de tek yanlı oldu bittilere rıza göstermeyecektir. Suriye'de demografik yapıyı değiştirme girişimlerini asla kabul edemeyiz. Bu noktada uluslararası toplum Suriye'ye sadece DEAŞ merceğinden bakmayı bırakmalıdır. Suriye'de gerçek bir çözüme varılmadığı ve bu zeminde ülkede istikrar yeniden tahsis edilmediği müddetçe terör örgütlerinin etkinliği devam edecektir. 300 bin insanın ölümüne neden olan bir rejimi savunmak insanı ve vicdani değildir. İslami de değildir. Böyle bir noktada hala Suriye rejimini savunmanın uluslararası anlamda da takdir edersiniz ki asla yeri olamaz."

-"2 milyon insana ülkemizde ev sahipliği yapıyoruz"

Türkiye'nin başından beri Suriye'de gerçek bir siyasi çözümü savunduğunu, bu çerçevede Cenevre Bildirisi'nden sapılmaması ve tam yetkili bir geçiş hükümeti marifetiyle Suriye'de istikrarın seçimler yoluyla demokraside aranmasını istediğini vurgulayan Erdoğan, Türkiye'nin her zaman olduğu gibi bundan sonra da Suriye halkının haklı mücadelesine destek vermeye devam edeceğini bildirdi.

Erdoğan, ülkelerindeki şiddetten kaçan Suriyeliler için din ve etnik köken ayrımı gözetmeden açık kapı politikasının izlenmeye devam edildiğini belirterek, "Şu anda Irak'tan 300 bin kişi, Suriye'den 1 milyon 700 bin olmak üzere 2 milyon insana ülkemizde ev sahipliği yapıyoruz. Ülkelerini terk eden Suriyelilerin yarıdan fazlası şuanda ülkemizde barınıyor. Tüm Batı'da acaba ne kadar Suriyeli var? Yaklaşık 250 bin civarında" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Her ülke adı ister DEAŞ ister El Kaide ister PKK ister DHKP-C olsun teröristlere karşı bilgi paylaşımı dahil etkin işbirliği yapmak mecburiyetindedir. 'Benim teröristim iyi seninki kötü', böyle bir anlayış olamaz. Teröristlerin hepsi vahşidir, hepsi kötüdür" dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde büyükelçiler ile bir araya geldiği iftar programında yaptığı konuşmada, ülkelerini terk eden Suriyelilerin yarıdan fazlasının Türkiye'de barındığını söyledi.

Tüm batıda yaklaşık 250 bin civarında Suriyeli olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "İşin ekonomik boyutunu düşündüğümüz zaman Türkiye'nin ekonomik gücü ortada, batının ekonomik gücü ortada ama batı yaklaşık 250 bin kişiye ev sahipliği yaparken biz 2 milyon insana ev sahipliği yapıyoruz. Şu ana kadar yaptığımız harcama 6 milyar doları aşmıştır. Sadece Tel Abyad'daki gelişmelerden dolayı haziran ayının ilk iki haftasında çoğu hasta, çocuk, kadın ve yaşlı olmak üzere 20 bini aşkın Suriyeli sığınmacıyı topraklarımıza kabul ettik" diye konuştu.

Kobani'den gelen yaklaşık 190 bin kişiye de etnik veya dini ayrım yapmadan kapıların açıldığını vurgulayan Erdoğan, "Fakat bu olaylar üzerinden bize ve ülkemize karşı bir kara propaganda başlatıldı. Oradaki kardeşlerimize Kürt oldukları için sahip çıkmadığımız gibi alçakça bir yalan ortaya atıldı, bize bu söylendi. Benim 'Kobani düştü, düşüyor' bu şekildeki ifademi bambaşka bir noktaya çekerek adeta bir Türkiye düşmanlığı pompalandı. Türkiye'nin ve bölgenin huzurunu barışını ve kardeşliğini gölgelemek isteyen bu tür kampanyalara karşı hepimizin dikkatli olması gerekir" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyükelçilere bu işi kaynağından özellikle Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden öğrenmelerinin, ülkelerinde sağlıklı bilgi akışını sağlayacağını anlattı.

- "Harcadığımız 6 milyar doları aştı"

Türkiye'de geçici koruma altına alınan Suriyeliler için bugüne kadar uluslararası kaynaklardan yaklaşık 400 milyon dolar geldiğini dile getiren Erdoğan, "Harcadığımız 6 milyar doları aştı ama bize gelen 400 milyon dolar. Beklentilerimizin çok altında kaldı ama buna rağmen biz yardım elimizi asla çekmeyeceğiz. İnsani yardıma devam edeceğiz" dedi.

Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres ile Mardin Midyad'daki Suriyeli mültecilerin bulunduğu kampa gittiklerini ve Guterres'in konuşmasında "Dünyanın hiç bir yerinde böyle bir kamp göremediğim için üzgünüm" dediğini anımsatarak, "İşte biz bu hassasiyet içerisinde bunu sürdürüyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Diğer yandan terörizmle mücadelede ayrım gözetilmemesi ve terörizmin her hangi bir kültürel aidiyetle dini, etnik ilişkiden dirilmemesi gerektiğine inanıyoruz. Her ülke adı ister DEAŞ, ister El Kaide, ister PKK, ister DHKP-C olsun teröristlere karşı bilgi paylaşımı dahil etkin işbirliği yapmak mecburiyetindedir. 'Benim teröristim iyi seninki kötü' böyle bir anlayış olamaz. Teröristlerin hepsi vahşidir, hepsi kötüdür.

Türkiye, Suriye ve DEAŞ bağlamında terör şüphesiyle bin 300 den fazla yabancıyı tutukladı ve sınır dışı etti. Terörle ilgili faaliyetlerinden şüphelenilen 14 binden fazla insanın ülkeye girişi yasaklandı. Türkiye bir yandan sınırları içindeki milyonlarca Suriyeli vatandaşın yükünü omuzlarken bir yandan da uzun kara sınırı boyunca güvenliğini sağlamanın çabası içindedir. Bizim sadece Suriye sınırımız 910 kilometre ve buranın güvenliğini sağlamak durumundasınız. Bu yöndeki çalışmalarımız bütün kurum ve kuruluşlarımızın eşgüdümüyle devam edecektir. Bu mücadelenin başarısı için teröristlerin geldikleri ülkelerin de üzerilerine düşeni yapması gerekiyor. Bize kimse 'Benim ülkemden böyle bir terörist geliyor, dikkat edin' demiyor. Derse zaten biz anında tutukluyoruz. DEAŞ'a potansiyel terörist akışı ancak bu şekilde durdurulabilir, bu dayanışmayla durdurulabilir."

Mısır'daki yaşananlarda değinen Erdoğan, hapisteki Cumhurbaşkanı Mursi başta olmak üzere ülkedeki muhalif sesleri susturmaya yönelik girişimlere son verilmesinin şart olduğunu ifade eden Erdoğan, meşru siyasetin alanının daraltılması ve her türlü muhalif sesin terör damgası vurularak, baskı altına alınmasının ülkede sadece istikrarsızlığın artmasına sebep olacağını, böylesi bir tablonun terör örgütlerinin zemin kazanmasından başka bir amaca hizmet etmeyeceğini bildirdi.

- Mısır'da İhvan üyelerinin öldürülmesi

Mısır'da 9 kişinin öldürüldüğünü hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi:

"9 tane alimi, ilim adamını beyinlerine kurşun sıkarak öldürenler, onları terörist olarak göstermenin senaryosunu da kendileri hazırlıyorlar. Bizim adli tıbbımız bu konuyla ilgili onlar da bir çalışma yaptılar. Ve gerçekten orada bu insanların, bu ilim erbabının acımasızca öldürüldüklerini tevsik ettiler. Nitekim son zamanlarda yaşanan bu gelişmeler endişelerimizi maalesef haklı çıkarıyor. Mısır halkı bizim kardeşimizdir, kadim dostlarımızdır. Bir dostun görevi acıda olsa dostuna hakkı ve hakikati söylemek ve samimiyet ve iyi niyetle doğru bildiklerini ifade etmektir. Biz Mısır halkının dostu ve kardeşi olarak konuşuyoruz."

- Yemen'de yaşananlar

Yemen'deki gelişmeleri de yakından izlediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkenin bugün içinde bulunduğu ve mezhepçi yaklaşımların ürünü olan durumdan üzüntü duyuyoruz. Yemen'deki sorunların çözümü siyasi diyalog yoluyla mümkündür. Gerek sorunun siyasi çözümü, gerekse Yemenli kardeşlerimizin ihtiyaçlarının giderilmesi için üzerimize düşeni yapıyoruz ve tırlarla oraya da gıda yardımı, giyecek gönderiyoruz. İslam dünyasında bir mezhep savaşı çıkarmak isteyenlere karşı hep birlikte akıl ile ahlak ile vicdan ve idrak ile mücadele etmek zorundayız. Sünni, Şii kim olursa olsun hiç bir kimse mezhebinden, etnik kökeninden yahut dininden dolayı ayrımcılığa ve haksızlığa maruz kalamaz" şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ortadoğu'da yaşanan diğer gelişmeleri de değerlendirirken, Libya'da akan kanın durması için BM öncülüğünde devam eden siyasi diyalog sürecinin tarafların mutabakatıyla bir an önce sonuçlandırılmasını diledi.

İsrail-Filistin ihtilafının Ortadoğu'da barış ve istikrarın tesisini engelleyen sorunların başında geldiğini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Filistin halkının karşı karşıya olduğu tarihi adaletsizlik bir an önce giderilmeli ve Filistin topraklarındaki işgal sonlandırılmalıdır. 1967 yılı öncesi sınırlar içerisinde başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti'nin kurulması ertelenemez bir ihtiyaç halini almıştır. Uluslararası toplumlar ve özellikle BM Güvenlik Konseyi'nden Filistinli kardeşlerimizin onurlu özgürlük mücadelesine gerekli desteği vermelerini bekliyoruz. Türkiye olarak bütün Avrupa ülkeleriyle ilişkilerimizi daha ileriye götürmek, güçlendirmek ve zenginleştirmek arzu iradesine sahibiz. Avrupa Birliği ile tesis ettiğimiz çok yönlü ilişkilerin geliştirilmesi ve durgunluk içerisindeki müzakere sürecimizin canlandırılması tüm tarafların çıkarınadır. Bu bakımdan yenifasılların açılmasına ve üyelik sürecinin hızlandırılmasına büyük önem addediyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa ve Amerika'da ırkçı ve Müslüman karşıtı tutumlarda görülen artış eğiliminin derin bir endişeye sevk ettiğine işaret ederek, "Avrupa ülkelerinin büyük bir bölümünde Müslüman toplulukların çoğunluğunu ya da önemli bir bölümünü Türkler oluşturuyor. Dolayısıyla Türkler İslamofobiden en çok etkilenen kesimlerin başında geliyor" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye, tüm soydaşları ve kardeşleri gibi Çin'deki Uygur Türkleri'nin de sonuna kadar yanındadır. Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşayan kardeşlerimizle ilgili sıkıntıları en üst düzeyde dile getiriyoruz, getirmeye devam edeceğiz" dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde büyükelçiler ile bir araya geldiği iftar programında yaptığı konuşmada, bir çok Avrupa demokrasisinde tehlike haline gelen popülist aşırıcı sağcı partilerin kaygı verici bir unsur olduğunu belirterek, "Bu gelişmelerin önüne geçebilmek için okullarda Avrupalı ve Amerikalı genç nesillere, Türkler, İslamiyet, Müslümanlar ve göçmen topluluklar hakkında objektif bilgiler verilmelidir. Bu sorunla birlikte mücadele etmemiz ortak bir çaba sergilememiz gerekiyor" dedi.

Osmanlı Ermenileri'nin Birinci Dünya Savaşı'nın olağan dışı koşullarında yaşadıkları acıları paylaştıklarını çeşitli vesilelerle dünyaya ilan ettiklerini belirten Erdoğan, "Türkiye 1915 olayları konusunda yapılacak akademik çalışmalara tüm arşiv belgelerini açarak her türlü desteği vermeye kararlıdır. Ortak Komisyon önerimiz geçerliliğini hala koruyor. Buna rağmen son dönemde yaşanan gelişmeler konunun tarihi bir mesele olmaktan çıktığına aşırı, derecede siyasallaştığına işaret ediyor. Türkiye, kültürler, inançlar ve medeniyetler arasında uyum, huzur ve dostluk için büyük bir gayretle çalışmıştır ve çalışmaya da devam edecektir" diye konuştu.

-"Sıkıntıları en üst düzeyde dile getiriyoruz"

"Yaklaşık 2 yıldır Paralel Devlet Yapılanması diye adlandırdığımız legal görünüm altında illegal faaliyetler yürüten bir örgütle mücadele içindeyiz. Fakat burada son günlerdeki bir gelişmeyi özellikle sizlerle paylaşmak istiyorum" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Bu ay sonu itibariyle bir Çin seyahatim söz konusu. Ve bu Çin seyahati öncesinde özellikle ülkemizdeki gelişmeler manidardır. Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı olarak dünyanın her köşesinde bizim soydaşlarımız var. Balkanlardan Orta Asya'ya, Kırım'dan Kuzey Afrika'ya her bölgede bütün yaşanan hadiseler bizi doğrudan ilgilendiriyor. Bu çerçevede Çin Halk Cumhuriyeti'nin Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşayan kardeşlerimize baskı yapıldığı iddiaları kamuoyumuzda hassasiyetlere yol açtı. Bilhassa medyada dolaşan önemli bir bölümünde yalan veya yanlış olan görüntüler ve haberler bu duyarlılığı ister istemez istismara açık hale getirdi. İstanbul'da küçük de olsa asla görmek istemediğimiz, asla tasvip etmediğimiz hadiseler yaşandı. Öncelikle şunu ifade etmek isterim ki Türkiye, tüm soydaşları ve kardeşleri gibi Çin'deki Uygur Türkleri'nin de sonuna kadar yanındadır. Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşayan kardeşlerimizle ilgili sıkıntıları en üst düzeyde dile getiriyoruz, getirmeye devam edeceğiz."

Türkiye'nin hassasiyetinin Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçisine iletildiğini bildiren Erdoğan, ay sonunda yapacağı Çin ziyaretinde meseleyi muhataplarının dikkatine getireceğini söyledi.

Erdoğan, "İstanbul'da yaşanan provokatif olaylar ne bizim misafirperverliğimize yakışır ne de Uygur kardeşlerimizin dertlerine derman olur. Bu konuda ülkemiz kamuoyunu dikkatli olmaya çağırıyor, provokatörlerin oyununa gelinmemesini rica ediyorum. Ülkemize iş, için gezmek için, yaşamak için gelen Doğu Asya'lı tüm misafirlerimizin can ve mal ve güvenliği bizim namusumuzdur. Bu insanlara zarar veren herkes milletimizin en kadim töresi olan misafirperverliğine ihanet etmiş demektir. Güvenlik güçlerimizin de bu konuda çok daha dikkatli, çok daha hassas olacaklarına inanıyorum" diye konuştu.

-"Dostlarımızı yanımızda görmek istiyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşık 2 yıldır ulusal güvenliği tehdit eden "Paralel Devlet Yapılanması" adı altındaki legal görünüm altındaki illegal örgütle mücadele içinde olduklarını belirtti.

"Bu örgüt 40 yıldır kendisini gizleyerek devletin kritik noktalarına sızmış, milletimizin iyi niyetini istismar etmiş, son derece karmaşık bir yapıdır. Devletin meşru hiyerarşisi dışında örgütlenen bu yapı son yıllarda milli kurumlarımıza çok ciddi zararlar vermiştir" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Faaliyetlerini okul, dernek, vakıf gibi kuruluşlar arkasına gizleyerek yürüten Paralel Yapı, 2013 yılı sonunda hükümeti hedef alan darbe girişimi sonrasında deşifre oldu. Büyük bir titizlikle devam eden idari ve hukuki süreçler bu yapının gerçek yüzünün hep devletimiz, hem milletimiz nezdinde görülmesini sağladı. Artık bu yapıyla ilgili ve ilişkili kuruluş ve şahısların milletimizin nazarında hiç itibarı ve meşruiyeti kalmadı. Bu yapının mensupları gayri meşru yöntemlerle elde ettikleri bilgileri çarpıtarak dünyanın her yerinde ülkemiz aleyhinde bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. Avrupa'dan ta Amerika'ya kadar. Afrika ülkelerinin her birinde bunu yapıyorlar. 40 yıllık bir hazırlıktır bu. Bu karanlık örgütle mücadelemizde siz dostlarımızı yanımızda görmek istiyoruz. Artık Milli Güvenlik Siyaset Belgesi içerisinde de bu örgüt yerini almıştır. İfade şudur; 'Ulusal güvenliğimizi tehdit eden legal görünüm altındaki illegal örgütler.' Buda bu örgütlerden bir tanesidir."

Erdoğan, dünyanın zor bir dönemden geçtiğini belirterek, küresel sorunlarla baş edebilmek için küresel bir bakış açısına, stratejik vizyona ve siyasi karara ihtiyaç olduğunu söyledi.

Suudi Arabistan eski Dışişleri Bakanı Suud el Faysal'ın bu akşam vefat ettiğini bildiren Erdoğan, Faysal'a Allah'tan rahmet diledi.

Erdoğan, büyükelçilerin önümüzdeki hafta kutlanacak Ramazan Bayramı'nı da tebrik etti.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber