Terör korkuyla nasıl başa çıkılır?

Patlayan bombalar, bulunan şüpheli paketler, ihbarlar, yayın organları ve sosyal medya aracılığıyla yayılan polis uyarıları, ciddi korku ve kaygıya yol açıyor. Mevcut ortamı değiştirmek belki zor ama bu durumla başetmek için bireysel bazı önlemler alabilirsiniz.

Kaynak : Hürriyet
Haber Giriş : 30 Temmuz 2015 11:18, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:57
Terör korkuyla nasıl başa çıkılır?

Mesude ERŞAN

Kocaeli Üniversitesi Ruhsal travma ve Afet Çalışmaları Birimi'nden Prof. Dr. Tamer Aker, Ebru Toksoy ve Esra Işık ile psikiyatri uzmanı Dr. Muzaffer Uyar'ın son günlerdeki gelişmelerle baş edebilmek için bireylere önerileri şöyle:

Bu tür dönemlerde yaşamın rutin akışı bozulur. Kaygıyı arttıran ve sürdüren faktörlerden birisi de budur. Ayrıca bu durum, manüpülasyona da çok elverişli koşullar oluşturur. O yüzden rutin yaşam akışını bozmamaya özen gösterin.

Normal hayat ritmi ve ilişkilerinizi sürdürün. Tatil, eğlence vs. ihmal etmeyin.

Bilgi ve haberlerin güvenilir kaynaklardan gelip gelmediğini kontrol edin. Dolayısıyla herhangi bir harekete geçmeden önce bilginin doğruluğundan emin olun.

Korku ve kaygı, gerilimi yüksek ortamlar yaratabileceğinden fevri hareketlere, öfke patlamalarına sebep olabilir. Dolayısıyla bunlardan kaçınmaya, sakin olmaya özen gösterin.

Özellikle dezavantajlı olabilecek bireylere karşı daha korumacı önlemlerin alınması gerekebilir. Çocuk ve gençlerin, yaşlıların, hasta bireylerin daha fazla korunmaya ihtiyacı var.

Yaşanan olaylardan etkilenme düzeyi kişiden kişiye değişebilir. Tanık olma, doğrudan başına gelmesi ya da sevdiklerinin başına gelmesi bu etkilerin çok daha yoğun yaşanmasına sebep olabilir. Ayrıca, sadece duymak veya haber kanallarından izlemek de kimilerimiz üzerinde olumsuz ve sarsıcı etkiler yaratabilir. Bütün bu durumlarda ruh sağlığı uzmanlarından yardım istemekten kaçınmayın.

Medyada öne çıkan dehşet ve korku veren yayınlardan uzak durmak koruyucu bir etki yaratır.

Korku ve kaygı, insanların kendilerini yaşamdan izole etmelerine de sebep olabilir. Buna karşı yaşamın olağan akışını sürdürmenin yanısıra, diğer insanlarla destek ve paylaşımda bulunmak da koruyucu olacaktır.

Sakin ve sağduyulu kalmaya çalışın.

Olumlu ve iyimser kalmaya devam edin. Birey olarak olumluluğunuz ve sakinliğinizin tüm toplum iyiyiği için gerekli olduğunu düşünün.

BİREYSEL KONTROL TOPLUM İÇİN DE ÖNEMLİ

Dr. Muzaffer Uyar (Psikiyatri uzmanı): Toplumsal gerginlikler, hem bireyler hem sosyal grup ve topluluklarda büyük riskler taşır. Bireysel alandaki gerginlik, korku ve paniğe dönüşebilir. Bu süreçte anksiyete bozulukları, panik atağa dönüşebilir. En basit anlamda kişilerin hayat ritimleri, eğlence, dinlenme döngüleri değişir. Terör endişesi nedeniyle AVM, sinemeya gitmeme, gece dışarı çıkmama davranışları yaygınlaşır. Bu ve benzeri hayat ritmi değişiklikleri, insan duygularını olumsuz etkiler ve depresyona yatkınlaştırır. Yine kendinden farklı etnik ya da sosyal sınıflara ait insanlara karşı gelişen güvensizlik hisleri, kendi güvenlik algısını bozar. Bir toplumdaki bireylerin yaygın gergin oluşu, toplum bilinaltını olumsuz etkileyerek genel gerginliğe iter. Genel gerginlik ise toplumu ilkel sürü davranışlarına yönelterek daha dramatik sonuçlara yol açar. Kitle davranışları, linç, toplu saldırı, savaşa yönelim gibi kitle histeleri şeklinde görebilir. Kişiler toplu histesi biçiminde davranmaya başladığında tüm bireysel mental kalitelerini ve sağduyalarını yitirir ve yıkıcı davranırlar. Sonuç olarak gergin günlerde kişilerin gerginliklerini yönetebilmeleri, tüm toplumu yanlış yönelimlerden kurtarabilir.

PSİKİYATRİSTLER: SAVAŞ İSTEMİYORUZ

Türkiye Psikiyatri Derneği Merkez Yönetim Kurulu, son dönemde Türkiye'de yaşanan şiddet olaylarının, amacı insanın yaşama ve sağlık hakkını savunmak, ruhsal hastalıkları tedavi etmek ve ruh sağlığını koruyucu uygulamalarda bulunmak olan ruh sağlığı ve hastalıkları hekimlerini (psikiyatrist) derinden etkilediği ve endişelendirdiğini açıklaması yaptı.

Şiddetin yalnızca yaşayanların değil tanık olanların ve hatta medya üzerinden tanık olanların da ruh sağlığı üzerinde ciddi ve bazen onarılması güç tahribat yaratabildiği uyarısı yapan dernek, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

"Şiddeti önlemenin yolu daha fazla şiddet kullanmaktan geçmiyor. Şiddetin şiddeti doğurduğu biliniyor. Şiddet olayları insanlarda çeşitli ruhsal bozuklukların oluşması ve tetiklenmesi, bireyde şiddet ve saldırganlık davranışlarında büyük bir artışa neden olması, temel insani değerlerin kaybedilmesi, bireyin kendine ve topluma giderek yabancılaşması, gelişmekte olan yeni kuşakların kişilik gelişimi üzerinde olumsuz ve kalıcı değişikliklere neden oluyor."

Tüm ilgilere sağduyu çağrısı yapan dernek, cinayetlerin bir an önce sonlandırılmasını istedi. Dernek, "Her şeyden önce insanın yaşama hakkına saygı çağrısı yapıyoruz" dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber