Korkuya yenilmek teröre verilebilecek en büyük destek

Suruç'taki saldırı ve sonrasında yaşanan olaylar terör korkusunu hortlattı. Toplumca korkuyu bekliyoruz; metroya binmiyor, sokaktaki her poşetten şüpheleniyor, terleyenleri bile canlı bomba sanıyoruz. Fakat uzmanlara göre bu halimizle bilmeden teröre destek veriyoruz

Kaynak : Milliyet
Haber Giriş : 02 Ağustos 2015 10:00, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:57
Korkuya yenilmek teröre verilebilecek en büyük destek

Fırat Karadeniz

Suruç'ta gerçekleşen intihar saldırısı Türkiye için bir zaman makinesi görevi gördü maalesef. Bir anda kendimizi 1990'lı yılların OHAL'li günlerinde bulduk. Her gün gelen şehit haberleri, askeri üslerden havalanan F-16'lar ve haber bültenlerinde açıklanan rakamlar: "Şu kadar hedef vuruldu, bu kadar terörist öldürüldü!"

Yöresel kıyafetli gençlere gözaltı

1990'lara döndüğümüzü düşünmenin bir kanıtı da annelerimiz. "Kalabalık yerlerden uzak dur", "Boşver, o konsere de gitme", "Ne işin var sinemada" cümlelerini tekrar duyar olduk. Üstelik bir de geçtiğimiz pazartesi günü sosyal medyada kendine yer bulan bir haber İstanbul metrosunda terör saldırısı ihtimali olduğuna ilişkindi. Çoğu insan metroya ya da metrobüse binmedi. Toplu taşımadan vazgeçildi, hususi araçlar garajlardan çıkarıldı. Toplumca "korkuyu bekler" olduk bir anda. Sokaklarda unutulan her paket, para çekip gelinceye kadar bir kenara bırakılan her bavul "şüpheli" oldu. Fünyeyle patlatıldı hepsi. İçleri boş çıktı.

Üstelik bu sadece başlangıçtı. İstanbul, Ümraniye'de İETT otobüsünün içinde sıcaktan terlemeye başlayan Pakistanlılar canlı bomba sanıldı. Polis arandı. Gelen ekipler Pakistanlıları gözaltına aldı. Yapılan incelemede suç unsuruna rastlanmadı. Bir diğer gün yöresel kıyafetli altı gencin arabası durduruldu. Gençler gözaltına alındı. Bir karakola baskın yapmak için hazırlandıkları açıklandı önce. Daha sonra gençlerin düğüne gittikleri anlaşıldı. Gençler serbest bırakıldı.

Liste daha da uzatılabilir. Tüm bunlar terörün bir sonucu çünkü. Terör üzerine yapılan akademik çalışmaların çoğu terörün halkı korkutup sindirmeyi ve halkın gündelik yaşamından uzaklaştırılmayı amaçlandığını gösteriyor.

Bunun en büyük örneği 11 Eylül saldırıları. Saldırıların ardından Amerika'daki birçok kişiye stres bozukluğu teşhisi konuldu.

"Yayılan yalan yanlış haberler teröriste özgüven veriyor"

İçinde bulunduğumuz bu durumu terör üzerine çalışmış akademisyenlere sorduk. "Terör-Korku Hali" kitabının yazarı Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan konu hakkında "Teröriste en büyük destek, yalan yanlış üretilen 'Şurada bomba patlayacak', 'Bugün böyle yerler güvenli değil' biçimindeki haberlerin yayılmasıyla gerçekleşir. Terörist bu yolla kendi reklamını yaparak ne kadar güçlü olduğunu, her şeye muktedir olduğu duygusunu pekiştirir" diyor.

"Şiddeti olağanlaştırmak istiyorlar"

Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın

(Özyeğin Üniversitesi'nde uluslararası terörizm dersleri veriyor)

-İlk önce IŞİD terörü ile PKK ve DHKP-C gibi diğer aşırı sol örgütlerin terörünü birbirinden ayırmak gerekir. IŞİD Türkiye'yi, Batı ile ittifak yaptığı gerekçesiyle cezalandırmak istiyor. Savurdukları tehditlerin nedeni budur. PKK ve diğer aşırı sol örgütler ise bölücü terörün örnekleri. İki tür terörün de benzer amaçları var. Birincisi halkı korkutup sindirmek. Böylece şiddeti günlük yaşamın olağan bir öğesi haline getirmek istiyorlar. Eylem yapmalarına gerek yok. Patlamayan bombalar, şüpheli paketler bunun bir parçası.

-Benzer şekilde ekonomiye sekte vurmayı da amaçlar terör örgütleri. Turizm sektörü bunlardan biridir. Bazı havayollarına yapılan ihbarlar da bunun bir parçası. Yabancı turistlerin

bu uçaklara binmesini istemiyorlar. Son olarak halkla hükümet arasında bir gerginlik yaratmak gibi bir amaçları da var. Yapılan her eylemin Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni güçsüz göstereceğini biliyorlar.

"PKK artık ağır silahlara sahip"

-Bir konu daha var: Herkes 1990'lara atıfta bulunuyor ama o günlerden bu günlere bölgesel konjonktür değişti. Bölgede parçalanmış bir Irak ve parçalanmak üzere olan bir Suriye var. O zamanlar emperyal güçlerin düşmanı Saddam'dı. Şimdi bu düşman IŞİD. Biliyorsunuz Saddam'ın muhafızlarından ve yabancı düşmanlardan oluşuyor

IŞİD de. Türkiye, İncirlik Üssü'nü Amerika'ya açacak. Bölgede insansız hava araçları (İHA) da kullanılıyor. Bunun tehlikesi, hedefe otomatik olarak kilitlenen İHA'ların sivil kayıplara da sebebiyet vermesi. IŞİD, "Türkiye Müslümanları öldürüyor" üzerinden propaganda yapabilir. Bunun sonucunda da terör eylemleri düzenleyebilir. Bu tehlike 1990'larda yoktu. Ayrıca

PKK, 1990'lardan farklı olarak ağır silahlara sahip artık.

IŞİD'le mücadele etsin diye verdiler bu silahları YPG'ye. Fakat Türk ordusu hazırlıklıdır, gereken cevabı verir.

"Bir eylem, bir sürü tehdidi tetikler"

Prof. Dr. Doğu Ergil

(Fatih Üniversitesi'nde siyaset sosyolojisi dersleri veriyor)

-Terör örgütlerinin amacı toplumun belirli şeyleri yapmasını ya da yapmamasını sağlamaktır. Bu genellikle siyasi bir amaç uğruna yapılır. İnsanları farklı bir yolla ikna edemedikleri zaman onları yıldırmayı amaçlarlar. Bu aslında örgütün çaresizliğinden kaynaklanır. Şiddet tehdidiyle amaca ulaşmaya çalışmak çaresizliğin göstergesidir. İnsanlar sokağa çıkmaktan korkar hale geldiyse, anneler çocuklarına kalabalık yerlerden uzak durmalarını söylüyorsa o toplumun ulus olma bilinci zaafiyete uğramış demektir; ulusal birliğin geleceği krizdedir. Bir de bu durum, yönetimin yönetme kabiliyetini kaybettiğinin de işaretidir.

-Örgütlerin korku yaratmak için sürekli saldırı düzenlemesi gerekmez. Yapılan tek saldırı örgütün istediği an halkı vuracağını göstermiştir. Bir eylem, bir sürü tehdidi tetikler yani. Asıl mesele örgütün ne kadar ölümcül olabileceğinin bilinmesidir.

"Korkuyla toplum cemaatleşir"

-Bir toplum bu korkuyla yaşayabilir. Fakat ancak şöyle yaşar: Birlik olma duygusunu kaybeder, cemaatleşir, insanlar üst kimliklerindense alt kimliklerine sığınır. Toplum bölünmüş bir şekilde varlığını sürdürür. Bu bir iç savaş halidir. Çekilecek çile değildir.

-Geçici hükümet terör örgütlerini cesaretlendirir mi; olabilir. Fakat asıl mesele bu şiddetin yetkisini parlamento yerine kendisinden alan bir yönetime tepki olarak gelişebileceği gerçeğidir.

-Yaşadığımız bu günlerin 1990'larla benzerliği sadece terör olaylarının olması değil. Benzer olan şey belirsizlik. Belirsizlikten nasıl çıkacağımızı da bilmiyoruz. Ortada siyasi bir konsensus da yok. Şiddetin bizi nerede ve nasıl yakalayacağına dair yaygın bir endişe de var benzer olarak. 1990'ları çağrıştıranlar bunlar.

"Toplumda terörize olmuşluk yok; bıkkınlık, öfke ve tahammülsüzlük var"

Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan

(İstanbul Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler bölümünde öğretim görevlisi)

-Terör örgütleri farklı siyasi gerekçelerle faaliyet gösterirler. Etnik, ideolojik, dini ya da farklı çıkarsal nedenler söz konusu olabilir. Dünyada bir an önce kıyamet gününün gelmesini hedefleyen örgütler bile var. Bu örgütlerin içinde direkt olarak halkı paniğe ve dehşete sevk etmek üzerinden hedeflerine ulaşmayı arzulayanlar olduğu gibi, spesifik olarak belli kişilere mesela politik şahsiyetlere dönük eylemler yapanlar da bulunuyor. Bazıları da devletin güvenlik görevlilerine veya memurlara saldırıyor. Her bir eylem türünün farklı etki ve sonuçları var kuşkusuz. Yapılan eylemlerin ekonomik, sosyo-kültürel ve siyasi alanda pek çok değişikliğe sebep olduğu biliniyor. 11 Eylül gibi yapısal ve global etkileri olan terör eylemleri de var. Amerika'nın savunma harcamalarını 250 milyar dolardan 750 milyara kadar ulaştıran bir ekonomik milat olmuştur bu saldırı. Aynı zamanda dünya sathında İslam kimliğinin yeniden şekillenmesine ve ötekileştirilmesine sebep olduğu gibi siyaseten demokratik kültürle bağdaşmayan güvenlik önlemlerine meşruiyet sağlayan bir aracı olmuştur.

"Korku seçmen davranışını etkiler"

-Terörün amacı eylemin kendisi değildir; yani terörist bir bombayı patlatarak onlarca insanı öldürmeyi amaçlamaz. Oradaki ölümler bir iletişim dilidir. Bu yolla geniş kitlelere mesajını ulaştırmayı, onları belirli davranışlara sevk etmeyi hedeflerler. Yani terörde temel hedef etki değil, tepkidir. Bu nedenle eylemin sadece dedikodusu üzerinden bile bir tepki oluşacağını bilirler. Teröriste en büyük destek, yalan yanlış üretilen "Şurada bomba patlayacak", "Burada yangın çıkacak", "Bugün böyle yerler güvenli değil" biçimindeki haberlerin yayılmasıyla verilir. Terörist bu yolla kendi reklamını yaparak ne kadar güçlü, her şeye muktedir olduğu duygusunu pekiştirir. Terör örgütleri bu nedenle zaman zaman yapmadıkları eylemleri de üstlenirler. Terör eylemlerinin matematik sonuçlarıyla yarattıkları etki arasındaki büyük fark, bu iletişimin çarpan etkisinden kaynaklanır. Trafik kazalarında hayatını kaybeden

beş kişiyle terör eyleminde hayatını kaybeden beş kişi arasındaki fark toplumsal dehşet üretme kapasitesidir.

-PKK eylemleri direkt olarak sivil halkı hedeflemediğinden toplumsal bir panik yerine kayıpların yarattığı öfke ve kızgınlık üzerinden şekilleniyor. Esas olarak devletin güvenlik güçlerine yönelen saldırılar kendilerini dünya sathında milis güç olarak konumlandırmak istemelerinden kaynaklanıyor. Buna karşın zaman zaman sivil kayıplara da yol açan saldırılar söz konusu olabiliyor. IŞİD direkt sivil halka yönelebiliyor. Tıpkı El Kaide gibi onlar da tahrip gücü çok yüksek intihar bombacılarını kalabalık alanlara yönlendiriyorlar. DHKP-C ise güvenlik güçleriyle çatışmaya girip sokak hareketlerini tahrik etmeye çalışıyor. Türkiye toplumunda terörize olmuşluk ve panik yok henüz. Bıkkınlık, öfke ve tahammülsüzlük daha belirgin psikolojiler. Ama IŞİD'inki gibi halka dönük eylemler artarsa bunun içerisine korku da dahil olacaktır kuşkusuz. Bu seçmen davranışını da, ekonomik davranışı da etkiler.

"Kurulacak hükümet Oyunu değiştiremez"

-Geçici hükümet zayıf hükümet demektir. Lakin bizde esas yönetim yetkisi Cumhurbaşkanlığı makamında olduğu için bu boşluk fazla hissedilmiyor. Sanki seçim olmuş da hükümet devrilmiş gibi bir psikoloji yok. Kurulacak hükümetin oyun değiştirici bir etkisi olacağını sanmıyorum. Örgütlerin seçim öncesinde eylem sayılarını artırmaları ya da azaltmaları seçmen davranışına etki etmeye yönelik. Enteresan olan seçim öncesinde iktidar partilerinin halkın dehşete düşmesine zemin hazırlayacak haberleri durdurmaya çalışması, sükunete davet etmesi gerekirken şimdilerde bunun tam aksine bir durumla tersinin gerçekleşiyor olması, terör haberlerinin parlatılarak aktarılması.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber