'Verilemeyecek hesabım yok' diyen Bakan Çelik'ten önemli açıklamalar...

Kaynak : Bugün
Haber Giriş : 03 Ekim 2006 06:15, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Bakanlıkta büyük bir dinamizm yaşandığını, bunun da anamuhalefetin hoşuna gitmediğini kaydeden Hüseyin Çelik, ?CHP hakkımızda gensoru önergesi verdi. İçeriği hakikaten komik. Halkımızı da Meclisimizi de gerektirdiği şekilde bilgilendireceğiz. Bundan da sonuç alamayacaklar? dedi

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, kamuoyunda son dönemde Milli Eğitim Bakanlığı'nın icraatı ve CHP'nin kendisi hakkında gensoru önergesi hazırlamasını değerlendirirken, ?Bu komik iddiaların hepsinin bende cevabı var. Türk milletine ve onun temsilcilerine veremeyecek hesabım yok. Alnım açık, başım dik? dedi. Çelik, CHP'nin gensoru önergesindeki iddialara ilişkin BUGÜN'e şunları söyledi:

İCRAATIMIZ MUHALEFETİN HOŞUNA GİTMİYOR CHP'nin bana neden yüklendiğini kamuoyu üç aşağı beş yukarı zaten biliyor. Milli Eğitim Bakanlığı toplumun her kesimiyle ilgili olan bir bakanlık. Burada yaptığınız her icraatın toplumu bire bir ilgilendirmesi, gündem oluşturması kaçınılmazdır. Son dönemde Milli Eğitim Bakanlığı'nda çok büyük bir dinamizm yaşanıyor. Türkiye'yi baştan sona kamu, özel sektör ve vakıflarla adeta şantiyeye çevirdik. Büyük ses getiren icraatlar yaptık. ?Fakirim, okuyamıyorum' mazeretini ortadan kaldırdık. Bunların hiçbiri muhalefetin hoşuna gitmedi. Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde siyasi gerginlik yaratmaya yönelik bir strateji güdülüyor.

GENSORUNUN İÇERİĞİ İLGİNÇ Gensorunun içeriğine baktığınız zaman hakikaten gülersiniz. Haklı bir zemine dayanmadığı kesin. Biz halkımızı da Meclisimizi de gerektirdiği şekilde bilgilendireceğiz. Bundan da sonuç alamayacaklar. Benim Meclis'e, millete veremeyeceğim hiçbir hesabım yoktur. Alnım açık, başım diktir.

NEDEN ÜÇÜNCÜ YERLEŞTİRME OLMADI Önergede iddiaların başında Orta Öğretim Kurumlar Sınavı'nda (OKS) üçüncü yerleştirme yapılmayacağını defalarca duyurduk. Bu sene OKS'den önce yayınladığımız kılavuzda ?Resmi Fen liseleri, Anadolu Öğretmen Liseleri, Anadolu Liseleri ve Sosyal Bilimler Liselerine ikinci yerleştirmeden sonra herhangi bir şekilde öğrenci alınmayacaktır' dedik. Bu kılavuz, bizim öğrencilerimiz ve onların velileriyle yaptığımız bir sözleşmedir. İhale şartnamesi gibidir. Bu şartnamenin bir maddesine aykırı bir işlem yaparsanız bu ihale iptal edilir. Üçüncü yerleştirme yapılırsa, daha önce yerleşen bir öğrenci okulunu beğenmeyip İdare Mahkemesi'ne giderse bütün sistem allak bullak olur. OKS ile ÖSS benzer sistemler, kimse ?ÖSS'de üçüncü yerleştirme neden yapılmadı?? diye sormuyor.

İMAM HATİP OKULLARININ PANSİYONLARI KULLANILIYOR CHP'liler, Yatılı İlköğretim Bölge Okullarından (YİBO) 20 bini aşkın öğrenciyi imam hatip okullarına kanalize ettiğimi söylediler. Bu iddialara sadece gülüyorum. YİBO'lardan mezun olan öğrenci sayısı zaten bu kadardır. YİBO öğrencisinin kırsala geri dönmemesi için 5 tercihin yanına bir de 6. tercih yaptırdık. ?Pansiyonu olan herhangi bir okula yerleştirilmek istiyorum' maddesini koyduk. Tartışmalar çıkınca ?Kast edilen şey pansiyondur. Bir YİBO öğrencisi bu sınavla girilen okullardan birini kazanamazsa, herhangi bir okulun pansiyonuna yerleşmek istiyorsa kendisinin ve velisinin rızasıyla bu öğrencileri yerleştirebiliriz' dedim. Altıncı tercihini yapan çocukların hepsi İmam Hatip Okulları'nın pansiyonlarına gitse toplam kapasite bin 780'dir. Bir genel lisede, endüstri meslek lisesinde okuyup İmam Hatip Lisesi pansiyonunda kalabilir. Sonuçta imam hatip okullarında okuyup bu pansiyonlarda kalan öğrenci sayısı İstanbul hariç 491'dir. 100

TEMEL ESERİN İRTİCA İLE NE İLGİSİ VAR İlköğretim ve ortaokuldaki öğrencilerimiz için 100'er adet kitap belirlendi. Bu kitapları, Türkiye'nin bu konuda birikimi olan bilim, sanat ve edebiyat adamlarını bir araya gelip, belirledi. Türk klasiklerinden, Batı klasiklerinden, Doğu klasiklerinden ve anonim eserlerden oluşan bir liste yapıldı. Bu kitaplardan hangisi irticai kavramlar içermektedir? Hangisi Türkiye Cumhuriyeti'nin ruhuna aykırıdır, eğitimin amacı olacak dışına çıkabilecek eserlerdir? Bir de bunların haricinde derlemeler, deyimler, atasözleri, ninniler diye sıralamışız. Gözü açığın biri bazı maniler derlemiş. Devlet büyüklerine hakaret anlamına gelebilecek maniler de konulmuş. Kitabın kapağına da ?Milli Eğitim Bakanlığı'nın tavsiye ettiği 100 Temel Eser' demişler. Bu yayınlar çıktıktan sonra ben arkadaşlara talimat verdim ve bu türden kitapların okullara sokulmaması için gerekli yazışmaları yaptık. İkinci problem de tercümede bazı sıkıntılar yaşandı. Peter Pan dediğimiz bir kitap var. A yayınevi biraz farklı, B yayınevi biraz farklı tercüme etmiş. Orijinalinde ?Oh My Good' cümlesini birisi ?Tanrım' diğeri de ?Aman Allahım' diye çevirmiş. Bir savcı da sokağa çıkıp da, ?Tutuklayacağım birileri var mı?' diye dolaşmaz. Bir savcı bir basın yayın organında çıkan haberi ihbar kabul eder. Benim yaptığım da budur. Bana bu bildirildiği zaman bu konuda kayıtsız kalırsam o zaman gerekli hassasiyeti göstermemiş olurum.

DİN ÜZERİNDEN SİYASET BASİTLİK

Hurafeler, dogmalar bizim ayaklarımızın altındadır. Türk Milli Eğitimi'nin olmazsa olmazlarından biri laiklik ilkesidir. Bu iddiaların tamamı din üzerinden bize muhalefet geliştirme strateji çabasıdır. Bizim muhafazakar bir iktidar olmamızdan kaynaklanıyor. ?Hükümeti dini unsurları ön plana çıkararak vururuz' gibi anlayış içinde olmalarını da yadırgıyorum. Din üzerinden, imam hatip üzerinden, türban üzerinden siyaset yapmayı biz hafiflik, basitlik kabul ederiz. Din üzerinden muhalefet yapmayı da basitlik, hafiflik kabul ederiz. Biz bunlar üzerinden siyaset yapmıyoruz. Bunlar üzerinden bize muhalefet yapılıyor.

AMAÇ ÜZÜM YEMEK DEĞİL BAĞCI DÖVMEK

Din Kültürü Ahlak Bilgisi kitaplarında yer alan bazı ifadelerden dolayı yayınlar yapıldı. Biz bu yıl 474 çeşit ders kitabı hazırladık ve dağıttık. Bu binlerce sayfa yapar. Birileri çıkıp da ?Acaba buradan hangi satırları Milli Eğitim Bakanlığı aleyhine kullanabilirim' gibi bir gayret içine girerse bu ayıptır. Çıkan yazıları değerlendirdik. 1999'da bizden önceki hükümet döneminde Talim ve Terbiye Kurulu'ndan geçmiş 2002 yılında imam hatip okullarında ders kitabı olmuş bir temel Din Bilgileri Kitabı'nda Einstein'in bir sözünden yola çıkarak bize veryansın edildi. Amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olunca insanlar bir yerlerden bir şeyler buluyorlar. Abdest suyu eleştirisinde bir yazar, ?Bu yazarın orijinal ifadesinde böyle bir cümle yokmuş' diyor. Eğer bir yorum yapılmışsa ve eserin orijinalinde olmayan bir tasarrufta bulunulmuşsa ilgililer hakkında, usulden dolayı gerekli soruşturmayı açarım. Sonuçta bu kitaplar da bir olgunlaşma evresi yaşıyor. Türkiye'nin abdest suyuna takılıp gitmesi hakikaten çok ayıptır. Orada su ile temizliğin insan sağlığı ve bedeni üzerindeki faydası aktarılmıştır.

NEDEN GÖREVDEN ALMADI

Milli Eğitim Temel Kanunu'na göre yardımcı ders kitaplarının Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı'nın onayından geçmesine ilişkin maddeyi ben kaldırmadım, Meclis kaldırdı. CHP de bunu Anayasa Mahkemesi'ne götürdü. Bu bir hükümet tasarısıydı. Ben de bunu gerekli gördüm. Çünkü 8 bin CD inceleme bekliyordu. Bugün internetin her eve girdiği ortamda, ?Şu kitaba bak, şu kitaba bakma' diyemezsiniz. Daha önce her iktidar döneminde, iktidara yakın olan yayınevlerinin, yazarların kitapları TTK'nın onayından geçiyordu. Tebliğler dergisinden yayınlanıyordu, avantaj elde ediyorlardı. Peki ben bunu yapamaz mıydım? Partizan davranmadık, demokratikleşme adına ?A yazarın kitabı TTK'dan geçiyor, B yazarın kitabı geçmiyor' mantığını ortadan kaldırdık. Bütün öğretmenlerimize sorumluluk yükledik. Her öğretmen her dönem öğrencilere tavsiye edeceği yardımcı ders kitaplarını beyan ediyor. Bu arkadaşlarımıza güvenerek hata mı yaptık? TTK'da bu incelemeyi yapanlar da sonuçta öğretmendir.

BÖLGECİLİK AYIRIMI ÇOK AYIP

Benim bakanlığım dönemimde üst düzey yöneticiliği atamalarında bölgecilik ve etnik kökeni temel kriter aldığımı da iddia etmişler. Burada belirtilen iddia ancak bu iddianın sahibine yakışır. Bana yakışmaz. Bir kere bir insanın etnik kökeni araştırarak atama yapmam. Bu çok ayıp bir yaklaşım olur. Bir parti böyle bir iddiada bulunursa bunu ispat etmek zorundadır. Bu arkadaşlar yıllardır Milli Eğitim Bakanlığı'nın çeşitli birimlerinde yıllarca çalıştılar. Bu insanlar gökten zembille inmediler ki. Etnik kökene ve bölgeciliğe göre atama yaptığım hakikaten çok çirkin bir iddiadır. Şimdi Milli Eğitim Bakanlığı'nı idare ederken, tepeden tırnağa etnik kökeni nedir diye nüfus kayıt örneğini alacak halim yok. Bu iddialar geldikten sonra ben bu insanların nereli olduğunu öğrendim. Böyle bir iddianın ortaya konmuş olması son derece gayri ciddidir. Bakanlığımda 38 üst düzey yönetici kadrosu var, bunlardan sadece 6-7'si Doğu ve Güneydoğulu'dur.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber