Zor meslek: Öğretmenlik!

Türkiye'nin neresinde görev yaparsanız yapın öğretmenlik çok zor bir görev. Ama sanki şu günlerde okulların yakılıp yıkılıp bombalandığı Doğu ve Güneydoğu'da öğretmen olmak çok daha zor...

Kaynak : Milliyet
Haber Giriş : 02 Şubat 2016 22:15, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Zor meslek: Öğretmenlik!

Abbas Güçlü

30 bin öğretmen alımı için başvurular bugün başlıyor. Açık kadroların çoğu da bu zor bölgede.

Her ne kadar anne babaların yüreği cız etse de evlatları yine koşa koşa o bölgelere gidecek. Çünkü öğretmenliği ve öğrencilerini seviyorlar.

Korkularını, endişelerini, yıllardır çektikleri KPSS işkencesini eminim ki öğrencilerine kavuştuklarında unutup gidecekler...

İşsizlik canlarına tak ettiği için başka çareleri yok, mecburen gidecekler diye önyargılı olmamak gerekir.

Kimse kimseyi zorla göndermiyor, tayini çıkan da isterse gitmeyebiliyor ama ona rağmen yine on binlerce öğretmen, ülkemizin en ücra köşelerine kadar koşa koşa gidecek.

Hem de hiç sızlanmadan, hiçbir korkuya kapılmadan. Çünkü bu onların işi ve öğretmenliği kutsal kılan da zaten bu özverileri...

Baş tacı edilmeli

Öğretmenler için şurası ya da burası değil, her taraf zor.

Kalabalık sınıflar, sürekli değişen eğitim sistemi, kaynak yetersizliği, düşük maaşlar ve en önemlisi de yapayalnızlıkları onları kahretmeye yetiyor da artıyor...

Mademki çocuklarımız en değerli varlığımız, mademki onların geleceği her şeyin üzerinde, işte o zaman onları aydınlık yarınlara taşıyacak olan öğretmenlerimizi baş tacı etmeliyiz, onları dokunulmaz kılmalıyız...

Biz onlara ne kadar sahip çıkarsak, onlar da çocuklarımıza o kadar, hatta daha fazla sahip çıkarlar...

İşte bu yüzden, başvuruların yapıldığı şu günlerde kapılarımızı olduğu kadar, yüreklerimizi de onlara açmalıyız...

Açmalıyız ki kafalarındaki tüm tereddütler yok olup gitsin...

Öğretmen yetiştirme sistemi de öğretmen atama yöntemi de kesinlikle değiştirilmelidir. Ama bu yapılırken, bugüne kadar pek çok konuda olduğu gibi, yanlış bir başka yanlışla düzeltilmeye çalışılmamalı yoksa daha da içinden çıkılmaz hale gelebilir...

Öğretmenliği sadece bir iş garantisi olarak görenler değil, bu mesleğe sevdalı olanlar seçilmeli ve kesinlikle uygulamalı eğitime geçilmelidir. Hatta eğitim fakülteleri, tıpkı eski öğretmen okullarında olduğu gibi yatılı hale getirilmelidir...

İntörn doktorluk gibi stajyer öğretmenlik de daha işlevsel hale gelmeli ve mesleğe gönülden bağlı olanlar yola devam etmelidir.

Atamalarda ise KPSS gibi kişilik erozyonu yaratan, meslekten soğutan, kendi branşlarıyla hiç alakası olmayan konularda dayatmalarla karşı karşıya bırakılan bir atama sistemi değil, çok daha seçici ve akılcı yöntemler bulunmalıdır.

Tercihe bağlı atama

Yeni atanan öğretmenler kesinlikle zor bölgelere, kırsala ya da tek öğretmenli okullara gönderilmemelidir. Böylesi noktalar, tercihe ve isteğe bağlı olmalı ve gidenler ödüllendirilmelidir.

Mecburi hizmetler de belli bir yetkinlik sağlandıktan sonra gerçekleşmelidir...

Öğretmen yetiştirme ve atama sistemi konusunda Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok. MEB kurmayları, bakanlık arşivlerine biraz göz atsalar, her şeyin en doğru olanını orada fazlasıyla bulacaklardır...

Yeni atanan öğretmenler, önce donanımlı okullarda, uzman öğretmenlerin yanında mesleğe alıştırılmalı, daha sonra da nereye isteniyorsa oraya gönderilmelidir. Yoksa zorla güzellik olmuyor. Atananların çoğu ya göreve gitmiyor ya da istifa edip mesleğe veda ediyor.

Ve olan, her zamanki gibi onları hiç hazırlamadan ateşin içine attığımız gençlere ve sürekli öğretmen değiştirmekten, eğitimden soğuyan öğrencilere oluyor...

Özetin özeti: Eğitim ve öğretmenlik ciddi bir konu ama hak ettiği değeri ne kadar veriyoruz, işte o tartışılır...

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber