'Kimsenin bir karış toprağında gözümüz yok'

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş: Biz, 'Hiç kimsenin bir karış toprağında gözümüz yoktur' lafını sadece laf olarak söylemiyoruz. Samimi olarak ortaya koyuyoruz. 'Hiçbir kimsenin toprağının bölünmesinden, parçalanmasından yana değiliz' görüşümüzü samimi olarak ortaya koyuyoruz ama en az bunun kadar hassas olduğumuz bir konu da Türkiye'nin egemenliği ve Türkiye'nin bütünlüğüdür.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 08 Şubat 2016 20:34, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Kimsenin bir karış toprağında gözümüz yok'

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Şırnak'ın İdil ilçesinde öğretmenlere SMS ile seminer çağrısında bulunulması ve İdil'de bir operasyon hazırlığı olup olmadığına ilişkin, "Bazı hareketliklerin olduğu, yasa dışı işlerin takip edildiği ve tespit edildiği yerlerde bu operasyonlar yapılacağı biliniyor. Milli Eğitim Bakanlığımız da İdil'den öğretmenleri çok farklı yerlerden, Malatya'dan Muğla'ya kadar öğretmenlerimizi meslek içi eğitim dolayısıyla göreve çağırdı" dedi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu'nun gündemine ilişkin basın toplantısı düzenledi. Toplantıda Suriye'de yaşanan gelişmelerle ilgili olarak Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve AFAD Başkanı Fuat Oktay'ın hükümet üyelerini bilgilendirdiğini belirten Kurtulmuş, "Bütün gelişmeler detaylarıyla ele alınmış oldu. Türkiye'nin sınırına yakın bölgelerde son bir hafta içinde son derece ciddi olaylar gelişmektedir. Türkmendağı, Azez Cerablus'ta yaşanan gelişmeler ve muhtemelen daha sonra Rakka'da yaşanacak gelişmeler de Türkiye'yi ilgilendirecektir. Halep'in kuzeyinde ve kenar semtlerinde olan gelişmeler de Türkiye'yi yakından ilgilendiriyor. Özellikle Ruslar'ın Eylül sonu itibarıyla savaşa fiilen müdahil olması, Rus savaş uçaklarının bombardımanları altında sivil yerleşim yerlerinin de hedef alınması ve bunun sonucu olarak kuzey ve kuzeybatı Suriye'de ciddi gelişmeler yaşandığını biliyoruz. Rus uçaklarının havadan vermiş olduğu destekler, 6 bin 200 sortinin yaklaşık yüzde 85'i sivil mevzilere yapılmış, sadece yüzde 15'lik kısmı DAEŞ hedeflerine yapılmış. Bir taraftan Rus uçaklarının bombardımanları, rejimin karadan saldırıları ile Lazkiye, Halep, İdlip'teki ciddi şekilde sahadaki gelişmeler izlenmiş. 65 bin kişinin Türkiye'ye, 135 bin kişinin Suriye içerisindeki bu bölgelerdeki gelişmelerden etkilenerek yaklaşık 200 bin kişinin Türkiye'ye göç ettiğini görüyoruz. Ayrıca Azez, Cerablus arasındaki bölgede ise 770 bini Sünni, Arap, 135'i Türkmen olmak üzere yaklaşık 960 binlik nüfus var. Bu nüfus her an göç dalgası oluşturmaya ciddi şekilde muhatap olan kitledir" ifadelerini kullandı.

Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Buradaki askeri gelişmeler, sivil vatandaşların hareketliliğini ve buradaki askeri gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Türkiye teyakkuz içerisinde, bu gelişmeleri yakınen değerlendiriyor. Buradan Türkiye'nin ulusal güvenliği başta olmak üzere Türkiye'nin sınırları ve egemenliğinin korunması olmak üzere mülteciler de dahil bütün konularla yakından ilgilenmek üzere bu konuda Türkiye ciddi hassasiyet gösteriyor. Yakın dönemde bu bölgelerde olabilecek en kötü senaryo da, 600 bine yakın yeni bir mülteci dalgasının Türkiye sınırlarına gelmesinin muhtemel olduğu bilinmektedir. AFAD'ın organize ettiği kamplarda ve diğer sivil kamplarda 77 bin kişi ikame etmektedir. 5 bin 600 Suriyeliyi de son bir hafta içinde Türkiye sınırları içine almış olduk. Öncelikli hedefimiz, bu göç dalgalarını Türkiye sınırının dışında ağırlamak, verilecek olan hizmetlerin tamamını oradan vermek, STK'ların hizmetlerinin sürdürülmesini sağlamak. Buradan gelecek insanları Suriye sınırının dışarısında ağırlamak öncelikli hedefimiz olacaktır."

Cenevre görüşmelerindeki gelişmelerin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından aktarıldığını anlatan Kurtulmuş, "Cenevre görüşmelerinde Türkiye, PYD'nin masada oturmasını, Cenevre görüşmelerinin bir tarafı olmasını yapmış olduğu diplomatik girişimler sonucu engellemiştir. Bu, Türkiye açısından önemli bir adımdır. Türkiye, başından itibaren ılımlı muhaliflerin Cenevre görüşmelerinde yer almasını Türkiye telkin etmiştir. Rejim ve Rusya'nın yapmış olduğu saldırıların bitirilmesini muhalifler sonlandırılmasını talep etmişlerdir. Ümit ederiz ki görüşmeler belli noktaya gelir" şeklinde konuştu.

TERÖRLE MÜCADELE SONRASINDA ORTAYA ÇIKAN SÜRECİN İYİLEŞTİRİLMESİ İLE İLGİLİ EYLEM PLANI

Kurtulmuş, "Geçtiğimiz haftalarda da gündeme gelen 6 Ocak'tan itibaren resmi olarak Bakanlar Kurulu'nda ilgili bakanlıklar arasında koordinasyonla sürdürülen terörle mücadele sonrasında ortaya çıkan sürecin iyileştirilmesi, rehabilite edilmesiyle ilgili eylem planıdır. Mardin'de kardeşlik buluşmaları adı altında yaptığımız toplantıda Sayın Başbakanımız bu eylem planının ana hatlarını belirledi. Bu eylem planı, bütünüyle bitirilmiş ve bu budur, bundan başka bir şey yapılamaz' diyebilecek bir şey değildir, dinamik bir süreçtir. İnsanlar sürece katıldıkça, ihtiyaçlar değiştikçe, değişen ihtiyaçlar ortaya çıktıkça bütün bunları değerlendireceğiz. Son derece dinamik bir süreç yönetimiyle, ilgili bakan arkadaşlarımızla, Doğu ve Güneydoğu'daki illerimizde vakit geçirerek, oradaki sorunları yerinde görerek, o bölgedeki faaliyetlere nezaret ederek bu süreci tamamlayacağız" dedi.

"BU SÜREÇ BİR İHYA VE İNŞA SÜRECİDİR"

Bu sürecin bir ihya ve inşa süreci olacağına dikkati çeken Kurtulmuş, "İhyadan kasıt insanların bu süreçte gönüllerinin, ruhlarının bir an evvel ihya edilmesidir. Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır'dan gelen bir hanımefendinin, STK temsilcisinin yapmış olduğu yardımlar konusundaki hatırası hepimizi etkiledi. Şunu söyledi, 'Bu süreçte psikososyal destek verdiklerimizle konuşuyorduk, bir eve gittiğimizde evin hanımı şunu söyledi; 'Çocuklar endişe duydukları için halının dışına adım atmıyorlar'. Günlerdir çatışma ortamının çıkardığı bombalama sesleriyle çocukların psikolojisi bozulmuş ki. Orada insanlarımızın gönüllerinin, zihinlerinin yeniden ihya edilmesi zorunluluğu vardır. Silopi'de terör bitti, Silopi'den başlayarak insanlarımız gönüllerinin ve zihinlerinin ihya edilmesi süreci başlayacaktır" diye konuştu.

"HER HAFTA KONUYU DEĞERLENDİRECEĞİZ"

Aynı zamanda inşa sürecinin de zorunlu olduğunu belirten Kurtulmuş, "Şehirlerin de kendi ruhlarıyla yeniden inşa edilmesi, canım şehirlerin yeniden ayağa kaldırılması hükümetimizin eylem planının öncelikli hedefleridir. Hangi bakanlıklarımızın hangi adımı atacağı bellidir. Koordinasyon çalışmalarını yaparak konuyu takip edeceğiz. Bundan sonra her hafta benim başkanlığımda bakan arkadaşlarımızla konuyu değerlendireceğiz. Bu çalışmayla ümit ediyorum ki bölgemiz en kısa zamanda ihya ve inşa edilecektir. İnsanlarımız, esenlik ve huzur içinde normal hayatlarına devam edeceklerdir. Bu eylem planının uygulanmasında kamu kurum ve kuruşları diğer tarafta toplumda söz sahibi olan herkesi söz söylemeye davet ediyoruz. Kanaat önderleri, STK'ların bu süreçte önemli katkıları olacaktır. Siyasetin, terörü reddeden sivil aktör olarak bütün siyasi partilerin de bölgede aktif olmasını, halkın beklediği çözümlere yardımcı olmasını temenni ediyoruz. Sadece burada Ankara'da oturarak değil, bölgeyi yakınen takip ederek bu süreci yaşayacağız. En kısa zamanda bölgede yaşananlar dolayısıyla yeniden ihya ve inşayı sağlayacağız" ifadelerini kullandı.

YEREL YÖNETİMLERİN YETKİ ALANLARININ GENİŞLETİLMESİ

Kurtulmuş, açıklamaları sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin master plan kapsamında yerel yönetimlerin yetki alanlarının genişletilmesine ilişkin sorusuna Kurtulmuş, "Yerel yönetimlerle ilgili çalışmalar yapıldı, bu anlamda Büyükşehir Yasası ile birlikte yerel yönetimlerin özellikle büyükşehirlerde yetkileri artırıldı. Biz, yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılmasının yanındayız ama yerel yönetimlerin vazifesi de halkın hizmetlerini yapmaktır. Eğer belediyeler halka hizmet yerine teröre destek vermek için ellerindeki bütün imkanları mobilize ediyorsa terörle mücadele kapsamında bunlara mani olunacaktır. Hukuk dışına çıkmış belediyelerle ilgili bütün uygulamalar yapılacak, kim hukukun dışına çıkarak teröre destek vermişse onlardan hesap sorulacaktır" karşılığını verdi.

Şırnak'ın İdil ilçesinde öğretmenlere SMS ile seminer çağrısında bulunulması ve İdil'de bir operasyon hazırlığı olup olmadığının sorulması üzerine Kurtulmuş, "Bu muhtemel operasyonların nerelerde olacağı zaten çok önceden belli. Bazı hareketliklerin olduğu, yasa dışı işlerin takip edildiği ve tespit edildiği yerlerde bu operasyonlar yapılacağı biliniyor. Milli Eğitim Bakanlığımız da İdil'den öğretmenleri, çok farklı yerlerden, Malatya'dan Muğla'ya kadar öğretmenlerimizi meslek içi eğitim dolayısıyla göreve çağırdı" şeklinde konuştu.

Başka bir gazetecinin Suriye'deki gelişmelere ilişkin sorusu üzerine Kurtulmuş, "Biz, Türkiye olarak Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanayız. Suriye'nin bölünüp parçalanmasına ne gönlümüz razı olur ne de siyasetimiz böyle bir şeyin olmasına cevazeder. Türkiye, 911 kilometre sınırı olan Suriye'de bütün toplumsal kesimlerle dosttur, akrabadır. Biz, buradaki bütün toplumsal kesimlerle ilgileniriz. Türkiye'nin güvenliğini zedeleyecek olan saldırı ihtimaline karşı Türkiye her zaman tedbirlidir, teyakkuz halindedir, gereğini yapar. Hiçbir kimsenin toprağının bölünmeden, parçalanmasından yana değiliz. Görüşümüzü samimi olarak ortaya koyuyoruz" dedi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Oradaki insanlarımızın gerçekten gönüllerinin, zihinlerinin ihya edilmesi zorunluluğu vardır. Silopi'de terör bütünüyle bitti. Hemen Silopi'den başlayarak, diğer ilçelerimizde ve yerleşim yerlerinde insanlarımızın zihinlerinin ve gönüllerinin yeniden ihya edilmesi için gerekli adımlar atılacaktır. Aynı şekilde bir inşa süreci de zorunludur" dedi.

Kurtulmuş, Çankaya Köşkü'nde Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu Toplantısı devam ederken gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Toplantıda Cenevre görüşmelerindeki gelişmelerin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından detaylı bir şekilde aktarıldığını ifade eden Kurtulmuş, görüşmelerde Türkiye'nin, PYD'nin masada oturmasını, Cenevre görüşmelerinin bir tarafı olmasını, diplomatik girişimler sonucu engellediğini belirtti.

Bunun Türkiye açısından önemli bir adım olduğunu söyleyen Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Türkiye, başından itibaren ılımlı muhaliflerin Cenevre görüşmelerinde yer almasını her zaman telkin etmiştir. Bu çerçevede rejim ve Rusya Federasyonu'nun yapmış olduğu saldırıların bitirilmesini, muhalifler sürekli talep etmişlerdi. Sonuçta, Cenevre'de bir görüşme başladı. Başladığı gibi de bitti. Ümit ediyoruz ki, Suriye'de devam eden bu savaşı, bir türlü savaşa dahil olan unsurların, Suriye'de bütün sosyal kesimlerin katılımıyla yeni bir sayfanın açılması için iradelerini ortaya koyması gerekir. Artık lime lime edilmiş, bütün coğrafyası parça parça edilmiş Suriye'nin daha fazla bu durum içerisinde kalmaması gerekir. Suriye'de bir an evvel gerçekten insan onuruna yakışan, insanların Suriye'de uzun süredir rejime karşı ve son zamanlarda da ülke dışından gelen birtakım güçlere karşı mücadele eden muhaliflerin istediği doğrultuda, Suriye halkının istediği doğrultuda, bir onurlu barış sürecinin açılması ve bu süreçte mesafe alınması, Türkiye olarak temel isteklerimizden birisidir. Ümit ederiz ki, görüşmeler belli bir noktaya gelir ve Suriye'de barışı sağlayacak adımların atılması mümkün olur."

- Teröre karşı mücadele ve rehabilitasyon eylem planı

Bakanlar Kurulunda, terörle mücadele sonrası ortaya çıkan sürecin iyileştirilmesi ve rehabilite edilmesine yönelik eylem planının da olduğunu aktaran Kurtulmuş, geçen hafta içerisinde Ankara'da, Başbakan Davutoğlu'nun başkanlığında bölgeden gelen sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleri, bölge milletvekilleri ve bölgedeki bütün ilgili insanlarla seri toplantılar yapıldığını anlattı.

Bu toplantılarda çok önemli görüşlerin dile getirildiğini, bunların bir kısmının kamuoyu ile paylaşıldığını dile getiren Kurtulmuş, arkasından da Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da teröre karşı mücadeleden sonraki süreçte yeniden inşa ve ihya sürecini başlatmak üzere yapılacak işlerin neler olduğuna ilişkin Mardin'de Kardeşlik Buluşması adı altında ilk toplantının yapıldığını anımsattı. Kurtulmuş, bu ilk toplantıda Başbakan Davutoğlu tarafından eylem planının ana hatlarının açıklandığını belirtti.

Eylem planının, bütünüyle bitirilmiş ve "Budur. Bundan başka bir şey yapılamaz" denilebilecek bir plan olmadığına vurgu yapan Kurtulmuş, "İnsanlar sürece katıldıkça, sahadaki insanların karakterini aldıkça, ihtiyaçlar geliştikçe, değişen ihtiyaçlar ortaya çıktıkça, bütün bunların hepsini değerlendireceğiz. Son derece bir dinamik süreç yönetimiyle ilgili, bakan arkadaşlarımızla birlikte hep beraber Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki illerimizde sürekli vakit geçirerek oradaki sorunları yerinde birebir görerek çözümlerin uygulanması amacıyla da o bölgedeki faaliyetlere nezaret ederek oradaki ilgili kurum ve kuruluşların koordinasyonunu sağlayarak, inşallah bu süreci tamamlayacağız" ifadelerini kullandı.

- "Süreç, ihya ve inşa süreci olacak"

Bu sürecin bir ihya ve inşa süreci olacağını bildiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Bu iki kelimenin altını çizmek isterim. İhyadan kasıt; insanların bu süreçte gönüllerinin, ruhlarının gerçekten insanların dağılmış olan algılarının bir arada ihya edilmesidir. Geçtiğimiz haftaki toplantılar içerisinde Diyarbakır'dan gelen, bir sivil toplum kuruluşu temsilcisi hanımefendinin insani faaliyetler, yardım faaliyetleri, psikososyal faaliyetleriyle ilgili bir hatırası hepimizi etkiledi. Şunu söyledi, 'Bu süreçte psikolojik destek vermek istediğimiz insanlarla oturup konuşuyorduk. Bir eve gittiğimizde evin hanımı şunu söyledi, çocuklar endişe duydukları için halının dışına adım atmıyorlar. Günlerdir teröristlerin oradaki açtıkları ateşlerle, o çatışma ortamının çıkardığı bombalama sesleriyle, patlatılan bombalarla, hendeklerdeki tuzakların sesleriyle, silah sesleriyle çocukların psikolojisi o kadar çok bozulmuş ki çocuklar o halının dışına çıkmıyorlar.' Bu çok önemli bir anekdot. Dolayısıyla insanlarımız gerçekten gönüllerinin, zihinlerinin yeniden ihya edilmesi zorunluluğu vardır. Silopi'de terör bütünüyle bitti. Hemen Silopi'den başlayarak, diğer ilçelerimizde ve yerleşim yerlerinde insanlarımızın zihinlerinin ve gönüllerinin yeniden ihya edilmesi için gerekli adımlar atılacaktır. Aynı şekilde bir inşa süreci de zorunludur. Bu inşa sürecinden kastımız, sadece şehirlerin alt yapılarının, fiziki mekanlarının iyileştirilmesi değildir, tabii ki bunları yapacağız, bunlar en güzel şekilde yapılacak. Ama şehirlerin de kendi ruhlarıyla yeniden inşa edilmesi, yeniden güzel şekilde ayağa kaldırılması hükümetimizin eylem planının öncelikli hedeflerinden birisidir."

- Bakanlarla her hafta toplantı yapılacak"

Bundan sonraki süreçte de hangi bakanlığın hangi adımı atacağı, hangi süreçte ne işler yapılacağının belli olduğunu ifade eden Kurtulmuş, "Zaman zaman Ankara'da bakanlıklar arasında koordinasyon çalışmalarını yaparak konuyu sürekli takip edeceğiz. İnşallah bundan sonra her hafta benim başkanlığımda bakan arkadaşlarımızla toplantı yapacağız. Bir haftayı değerlendireceğiz, önümüzdeki haftanın da ne yapılacağını eylemlerini tek tek tasarlayacağız. Bu ana plan çerçevesinde ümit ediyorum ki en kısa zamanda yaralar sarılacaktır, en kısa zamanda bölgemiz yeniden ihya ve inşa edilecektir. İnsanlarımız kabus gibi yaşadıkları bu şartları en kısa zamanda geride bırakacaklar, esenlik ve huzur içerisinde normal hayatlarına devam edeceklerdir" açıklamasında bulundu.

- "Bu süreci hep beraber yaşayacağız"

Eylem planının uygulanmasında, işin bir tarafında kamu kurum ve kuruşluları olduğu gibi diğer tarafında da toplumun her kesiminden herkesi, söz söylemeye, bu sürece katkı sunmaya, bu sürecin içerisinde yer alamaya davet ettiklerini söyleyen Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Sivil toplumun, kanaat önderlerinin bu süreç içerisinde önemli katkıları olacaktır. Aynı şekilde siyasetin normalleşmesinin de, siyasetin güçlü bir siyasi aktör, sivil aktör olarak da teröre destek veren bir sivil aktör olarak değil, tamamıyla terörü reddeden, terörün karşısına çıkan sivil aktör olarak bütün siyasilerin de siyasi partilerin de bölgede aktif olmasını ve halkın beklediği çözümlere yardımcı olmasını, destek olmasını temenni ve ümit ediyoruz. Bu çerçevede inşallah yüksek bir koordinasyonla büyük bir titizlikle sadece Ankara'da oturarak değil, sahadaki gelişmeleri de birebir yakinen takip ederek bu süreci hep beraber yaşayacağız ve kısa süre içerisinde, 'O yaralar sarılacak' gibi klasik bir söz söylemek istemiyorum, en kısa zamanda inşallah bölgede yaşananlar dolayısıyla yeniden ihya ve inşayı hep beraber sağlayacağız."

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Suriye'deki her gelişme, Türkiye'yi yakından ilgilendiriyor. 911 kilometre sınırımız var. Bilmem kaç bin kilometre öteden gelen, 10 bin kilometre öteden, 4 bin kilometre öteden, 6 bin kilometre öteden gelenler Suriye ile yakından ilgileniyorlar. Hatta fiilen Suriye'deki çatışmanın içerisinde yer alıyorlar. Hatta Suriye'nin bir vekalet savaşları üzerinden lime lime edilmesinin tarafı oluyorlar. Bölünmesinin, parçalanmasının tarafı oluyorlar" dedi.

Kurtulmuş, Çankaya Köşkü'nde, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Bir basın mensubunun, Terörle Mücadele Eylem Planı kapsamında yerel yönetimlerin yapısı ve teröre destek veren belediye yönetimleriyle ilgili düzenlemelerin söz konusu olup olmadığını sorması üzerine, Kurtulmuş şu yanıtı verdi:

"Yerel yönetimlerle ilgili çalışmalar yapıldı. Bu anlamda zaten Büyükşehir Yasası ile birlikte aslında yerel yönetimlerin önemli ölçüde özellikle büyükşehirlerde yetkileri artırıldı. Bu anlamda biz yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılmasından yanayız ama yerel yönetimlerin vazifesi de halkın belediye hizmetlerini yapmaktır. Eğer belediyeler halka hizmet sunmak yerine başka işlerle uğraşıyor, teröre destek vermenin peşinde koşuyorlarsa, teröre destek vermek için ellerinde bütün imkanları mobilize ediyorlarsa tabii ki terörle mücadele kapsamında bunlara da mani olunacaktır. Ancak bunu yaparken de hukukun içerinde kalınarak, hukuk dışına çıkmış olan bütün belediyelerle ilgili olarak zaten zaman zaman yapılıyor biliyorsunuz. Bütün uygulamalar yapılacak. Kim hukukun dışına çıkarak teröre destek vermişse ondan da bunun hesabı sorulacaktır."

Bir başka basın mensubunun, Şırnak'ın İdil ilçesinde görev yapan öğretmenlerin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından eğitim seminerine çağrıldığından hareketle, bu ilçede bir operasyonun söz konusu olup olmadığını sorusuna Kurtulmuş, muhtemel operasyonların nerede olacağının zaten çok önceden belli olduğu karşılığını verdi.

Bazı hareketliliklerin olduğu, yasa dışı işlerin takip ve tespit edildiği yerlerde söz konusu operasyonların yapılacağının bilindiğini belirten Kurtulmuş, "Milli Eğitim Bakanlığımız da tedbiren İdil'den belli yerlere, sadece İstanbul'a değil, Malatya'dan Muğla'ya kadar çok farklı illerde öğretmenlerimizi meslek içi eğitim dolayısıyla göreve çağırdı" dedi.

- "Türkiye, Suriye'de bütün toplumsal kesimlerle dosttur, akrabadır"

Kurtulmuş, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye'ye yönelik operasyonel bir hazırlığı var mı?" sorusu üzerine şunları kaydetti:

"Suriye'deki her gelişme Türkiye'yi yakından ilgilendiriyor. 911 kilometre sınırımız var. Bilmem kaç bin kilometre öteden gelen, 10 bin kilometre öteden, 4 bin kilometre öteden, 6 bin kilometre öteden gelenler Suriye ile yakından ilgileniyorlar. Hatta fiilen Suriye'deki çatışmanın içerisinde yer alıyorlar. Hatta Suriye'nin bir vekalet savaşları üzerinden lime lime edilmesinin tarafı oluyorlar. Bölünmesinin, parçalanmasının tarafı oluyorlar. Önce ilkelerimizi söyleyelim. Biz Türkiye olarak Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanayız. Suriye'nin hiçbir şekilde falanca bölgesi, filancaların bölgesi diye bölünüp, parçalanmasına ne gönlümüz razı olur, ne siyasetimiz böyle bir şeyin olmasına cevaz verir."

Türkiye'nin başka ülkelerin aksine Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanmasından yana olduğunu bildiren Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Bu çerçevede de siyasi faaliyetlerimizi sürdürürüz. Ancak Türkiye 911 kilometre sınırı olan Suriye'de bütün toplumsal kesimlerle dosttur, akrabadır, hatta hısımdır. Dolayısıyla biz buradaki bütün toplumsal kesimlerle ilgileniriz ama en çok ilgilendiğimiz husussa Türkiye'nin güvenliğidir, Türkiye'nin egemenliğidir. Türkiye'nin güvenliğini zedeleyecek, Türkiye'nin egemenliğine zarar verebilecek olan herhangi bir saldırı ihtimaline karşı Türkiye her zaman tedbirlidir, teyakkuz halindedir ve bunun gerektirdiği bütün hazırlıkları da yapar.

Biz, 'Hiç kimsenin bir karış toprağında gözümüz yoktur' lafını sadece laf olarak söylemiyoruz. Samimi olarak ortaya koyuyoruz. 'Hiçbir kimsenin toprağının bölünmesinden, parçalanmasından yana değiliz' görüşümüzü samimi olarak ortaya koyuyoruz ama en az bunun kadar hassas olduğumuz bir konu da Türkiye'nin egemenliği ve Türkiye'nin bütünlüğüdür. Bu anlamda Türkiye'ye doğrudan ya da dolaylı saldırı anlamına gelebilecek her türlü gelişmeyi de çok yakinen takip eder, onlarla ilgili de gerekli tedbirlerimizi alırız."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber