Başbakan ne demek istedi?

Suriye'de insanlık dışı gelişmeler yaşanıyor. Ruslar, her türlü insani değeri rafa kaldırmış durumda. Masum insanların tepesine bomba yağdırıyor, yakıyor, yıkıyorlar. Bu, tam bir Rus klasiği!...

Kaynak : Akşam
Haber Giriş : 11 Şubat 2016 20:59, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Başbakan ne demek istedi?

Emin Pazarcı

Yakın tarihte, aynı insanlık dışı trajediyi Afganistan'a da yaşatmışlardı. O dönemde, devletin başında bulunan Babrak Karmal'ın daveti üzerine ülkeyi işgal ettiler. Afgan halkına kolay kolay unutulmayacak büyük bir zulüm uyguladılar.

Babrak Karmal'ın yerini bugün Beşşar Esad aldı. Şimdi de Suriye'de aynı uygulamaları tekrar ediyorlar.

İşte, Başbakan Ahmet Davutoğlu da geçmişte yaşanan Afganistan trajedisine işaret etti. Rusları aynı akıbetin beklediğini söyledi:

-Afganistan'a giden Sovyetler Birliği'nin zelil bir şekilde geri çekildiğini kimse unutmasın. Suriye'de de öyle olacak.

Bizzat ve yerinde yaşadım o günleri. Gerçekten de koca Sovyetler Birliği karizmayı alabildiğine çizdirmiş, Afganistan'dan çekilmek zorunda kalmıştı.

Afganistan işgali, 1980'in başlarında başlamıştı. 1989'ın başında ise sona ermişti. Ruslar için Başbakan Davutoğlu'nun kullandığı "zelil" kelimesi bile yetersiz kalırdı.

Ruslar çekilmeden birkaç ay önce oradaydım. Dağlar mücahitlerin elindeydi. Yol kontrollerini mücahit gruplar sağlıyorlardı. Rusların öncülük ettiği Sovyet birlikleri, Kabil gibi birkaç şehirde sıkışıp kalmıştı. Sürekli olarak baskın yiyorlar, hareket edemiyorlardı.

Ülkenin büyük bölümü Peştunların elindeydi.

Kuzeyde Mezar-ı Şerif, Cevizcan ve Vilayet-i Kunduz gibi önemli şehirlerde kontrolü Özbekler sağlıyordu. Hatta bir ara özerklik ilanı noktasına kadar gelmişlerdi.

Yine kuzey bölgelerde Tacikler de son derece etkiliydi.

Sovyet birlikleri, yani Ruslar, kelimenin tam anlamıyla sefil durumdaydı. Ne yapacaklarını şaşırmışlardı. İşgal birlikleri içinde ne ast, ne üst ilişkisi kalmıştı. Başıbozukluk tamamını sarmıştı.

Generaller bile firar edip kaçıyordu. Şimdi sıkı durun, inanılması güç, ama kaçarken silahlarını da satıyorlardı. Bıraktıkları toplar, tanklar Pakistan sınırındaki Dara denilen yerde, uyuşturucu çuvallarının yanında işportaya düşmüştü.

Oradaydım, gördüm. O tanklardan biri için bizzat pazarlık bile ettim. Sonra, Türkiye'ye dönüp, yazdım bütün bunları. Tercüman Gazetesi'nde yazı dizisi olarak yayımlandı.

İşte Ruslar böyledir. Tek değerleri paradır. Para muslukları kesildiği an biterler. Afganistan bunun en önemli göstergesi ve delili.

Bitmedi, yaşadıklarım bu kadarla sınırlı da değil... Sovyetler Birliği'nin çöktüğü 1991 Yılı'ndan sonra da gelişmelere yerinde tarihe tanıklık ettim.

Çöküşün hemen ardından Azerbaycan, Kırgızistan ve Türkmenistan'a gittim. Rus askerleri sudan çıkmış balığa dönmüşlerdi. Askerliği bırakmış, fuhuş dahil değişik sektörlere yönelmişlerdi. Sadece para kazanmayı düşünüyorlardı.

Azerbaycan'da bir yüzbaşıya üç-beş dolar verip, "Çıkar üzerindekileri bana ver" dedim. Birkaç saat sonra getirdi, teslim etti üniformasını. Hala, o günün hatırası olarak evde dolabımda durur.

Kırgızistan'da ise, şoförüm rütbeli bir Rus askeriydi. Sabah otele koca bir askeri araçla gelir, beni alır ve gideceğim yere götürürdü. Üç-beş dolar karşılığında akşama kadar da üniforması ile hizmetimde olurdu.

Yaşadık biz bunları. Ne yalan söyleyeyim, onca zumlun ardından düştükleri bu durum çok da hoşuma gitmişti.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ruslar için "Zelil bir şekilde Suriye'yi de terk edecekler" sözlerini durup dururken söylemedi. Başbakan da yaşadı o yılları. O da uzaktan da olsa şahit oldu bütün bu gelişmelere.

Ruslar, Afganistan'da 10 yıl kaldılar. Afganistan'dan 25 bin insanı götürüp, Sovyet coğrafyasında eğittiler. Hatta Afganistan'da yüzbaşı rütbesinin altındaki bütün subayları, Sovyet stratejisine göre yetiştirdiler.

Buna rağmen olmadı, Afganistan'da tutunamadılar. Zulüm ilelebet sürmedi. Sonuç ortada, çekilirken silahlarını bile alıp götüremediler. Orada bıraktılar.

Bugün de benzer gelişmeler yaşanıyor. Rus ekonomisi yine sıkıntıda. Böyle gider ve Putin belini doğrultacak bir çare bulamazsa, ikinci bir Afganistan yaşanması kaçınılmaz. İşte o yüzden Başbakan Davutoğlu'nun söylediklerini yabana atmamak lazım!

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber