'Dedik ya İnlerine gireceğiz. Girdik, giriyoruz'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dedik ya 'İnlerine gireceğiz'. Girdik, giriyoruz. Söylüyorum, bu ten bu canda oldukça bu ümmete ihanet eden kim olursa olsun bunların üzerine sonuna kadar gideceğiz"

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 30 Nisan 2016 15:28, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Dedik ya İnlerine gireceğiz. Girdik, giriyoruz'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülke genelindeki 151 şubesi, 129 öğrenci yurdu ve 20 bin öğrencisiyle İlim Yayma Cemiyeti'nin, bugün 78 milyonun tamamına hizmet ettiğini belirterek, "Sizler bu çalışmalarınızla milletimizin umudu oldunuz. Sizler bu ülkenin hayat damarlarının kurutulmaya çalışıldığı bir dönemde millete güç ve kuvvet verdiniz." dedi.

Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen İlim Yayma Cemiyeti'nin 65. Kuruluş Yıl Dönümü Töreni ve 61. Olağan Genel Kurulu'nda konuştu.

Konuşmasına katılımcıların salı gününü çarşambaya bağlayan gece idrak edilecek Miraç Kandili'ni tebrik ederek başlayan Erdoğan, Yunus Emre'nin "Mümin olanların çoktur cefası/Ahirette olur zevku sefası/On sekiz bin alemin Mustafası/Adı güzel, kendi güzel Muhammed/Yedi kat gökleri seyran eyleyen/Kürsünün üstünde cevlan eyleyen/Miracda ümmetin Hak'dan dileyen/Adı güzel, kendi güzel Muhammed" dizelerini okudu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Allah'ın, Miraç gecesinin hürmetine Suriye başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında zulüm gören, acı ve güvensizlik içinde hayatlarını sürdüren Müslümanların yar ve yardımcısı olması dileğinde bulundu.

Bu kutlu gecenin İslam aleminin birliğine, beraberliğine ve kurtuluşuna vesile olmasını Allah'tan temenni eden Erdoğan, İlim Yayma Cemiyeti'nin 65. kuruluş yıl dönümü münasebetiyle katılımcılarla bir arada olmaktan, gurur tablosuna şahitlik etmekten büyük bahtiyarlık duyduğunu söyledi.

Erdoğan, ülkenin en köklü sivil toplum kuruluşlarından İlim Yayma Cemiyeti'nin programının hayırlara vesile olması temennisinde bulunarak, bundan 65 yıl önce 1951'de milletçe, mesut olmanın imkanlarını oluşturmak için cemiyeti kuran 68 hayırsever büyüğü de şükranla ve rahmetle andığını aktardı. Erdoğan, kurucular kurulunun son üyesi merhum Ömer Lütfi Take'ye Allah'tan rahmet, ailesine ve cemiyetin camiasına baş sağlığı diledi.

Milletin üzerine bir karabasan gibi çöken, tek parti dönemin baskılarının ardından tesis ettikleri özgürlük ortamıyla bu cemiyetin kurulmasına vesile olan merhum Adnan Menderes ve yol arkadaşlarını rahmetle anan Erdoğan, Türkiye'de ilk imam hatip okullarını kuran Celalettin Ökten, ilmi, içtimai ve akademik çalışmalarıyla ülkede çığır açan Sabahattin Zaim'i de yad etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Allah'ın onları merhametiyle kuşatmasını, mekanlarının cennet olmasını temenni ederek, milli bilinci ve şuuru yükseltmek, irfanı yaygınlaştırmak, hayrı tesis etmek için ter döken, mesai harcayan cemiyetin mensuplarına başta Yusuf Tülün olmak üzere yönetimin tüm kademesindekilere şükranlarını sundu.

Tam 65 yıl büyük bir özveriyle, hak ve adalet, bilim ve irfan için emek verildiğini, mücadele edildiğini belirten Erdoğan, "Bundan 65 yıl önce kısıtlı imkanlarla yokluk ve yoksulluk içinde ama halis niyetlerle, dualarla toprağa dikilen fidan bugün koca bir çınara dönüştü." diye konuştu.

- "Sadece Türkiye'yi düşünmediler"

Gerek Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş gerek TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın anlattıkları hatıraların sadece konuşulamayacağını, aynı zamanda da yaşandığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bende şöyle bir kısa tarihe gidiyorum. Ama gayet güzel şeyleri zaten anlattılar. Bir Vefa'da atılan tohumlara bakıyorum. O Vefa'daki yerde aldığımız kurs, hazırlık derslerine bakıyorum, ondan sonra da Çarşamba'daki imam hatip okulumuza geldiğimiz dönemi hatırlıyorum. Okulun en üst katı mescit ve yurdumuzdu. O yurtta geceleri, Allah kendilerine rahmet eylesin, bakıyorsunuz ki gece yarısı bir saatte üstümüz açılmış, ya İsmail Niyazi amca gelir üstümüzü örter, ya Yusuf Türel amca gelir üstümüzü örter, ya Nazif amcamız gelir üstümüzü örter, şu anda yurt müdürümüz Yahya hocamız gelir üstümüzü örter. Buralardan buralara geldik, Allah onlara rahmet eylesin. Yahya Kutluoğlu hocamıza da Allah uzun ömürler versin. Nereden nereye nasıl bir nesil hamdolsun yetişti.

Şu anda ülke genelindeki 151 şubesi, 129 öğrenci yurdu ve 20 bin öğrencisiyle cemiyet bugün 78 milyonun tamamına hizmet ediyor. Sizler bu çalışmalarınızla milletimizin umudu oldunuz. Sizler bu ülkenin hayat damarlarının kurutulmaya çalışıldığı bir dönemde millete güç ve kuvvet verdiniz. İlim Yayma Cemiyeti'nin tarihi, bu aziz milletin öz evlatlarının hikayesidir. Şayet bugün, bir dönem öz yurdunda parya muamelesi görenler, özgür, başı dik ve vakur bir şekilde her alanda 'Biz de varız' diyebiliyorsa, bu başarıda sizlerin çok büyük katkısı var. Çünkü İlim Yayma Cemiyeti Türkiye'deki sivil toplum kuruluşlarının anasıdır. Bu ülkede sivil toplum olarak ilk öğrenci yurdu inşası, burs, iftar gibi faaliyetleri başlatan vakıf sizlersiniz. Sizler Türkiye'de ilk kez 'kendi okulunu kendin yap' sloganıyla tüm milletimiz seferber ederek 100'ün üzerinde imam hatip okunulu inşa ettirdiniz."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 65 yıl önce cemiyeti kuranların bu adımı atarken sadece Türkiye'yi düşünmediklerini, onların tasavvurlarının ve hedeflerinin çok daha geniş, büyük olduğunu vurgulayarak, "hayrun-nas men yenfe'un-nas" düsturunu şiar ederek adımlarını attıklarını söyledi.

Bunları da zorluklara, sıkıntılara, ülkenin üzerinde silindir gibi geçen olağanüstü dönemlere rağmen yaptıklarını, sabrettiklerini, azimle, kararlılıkla yollarına devam ettiklerini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Biz hiç bir zaman kendi çocuklarının rızkından, zamanından kısarak bu kutlu çatı altında hizmet etmiş gönül erlerinin hakkını ödeyemeyiz. Yurtlarda, imam hatip okullarında, evlerde geleceğimizin teminatını oluşturacak şuurlu bir gençlik yetiştirmek için fi sebilillah gayret gösteren vakıf insanlarını, o gizli kahramanları asla unutamayız. Bugün bu dava bu aşamaya gelmişse o meçhul kahramanların fedakarlıkları neticesindedir. Bugün İlim Yayma Cemiyeti, Türkiye'nin cemiyeti olmuşsa işte bu vakıf, bu vakıf insanlarının, hayırseverlerin, millet sevdalılarının kararlı çalışmalarının ürünüdür. Türkiye'nin cemiyetinin bu kutlu yolda durmadan ilerleyerek inşallah gelecekte ümmetin cemiyeti de olacağına inanıyorum. İşte şu salondaki tablo, bu muhteşem tablo bunun işareti ve bunun habercisidir."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 3 yıl önce Gezi olayları sırasında yaşananları, sanki "ülkede bir iç savaş yaşanıyormuş gibi" gösteren, bu yönde yayın yapan Batılı medya kuruluşlarının ülkede kamp kurduğunu belirterek, "Sonra manşetlerini, sayfalarını, sütunlarını 'Türkiye teröre destek veriyor' kara propagandasına hasrettiler. Bu arada basın yayın özgürlüğü üzerinden ülkemizi karalamak için her türlü çabayı gösterdiler. Şu anda Paralel Devlet Yapılanması bunu yapmıyor mu? Türkiye'de başarılı olamayınca Batı'nın değişik ülkelerinde Paralel Devlet Yapılanması'nın medya unsurları, oralarda ülkemiz aleyhinde kampanyalar sürdürüyor, aleyhimizde iftira kampanyaları yürütüyor." dedi.

Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen İlim Yayma Cemiyeti 65. Kuruluş Yıl Dönümü Töreni ve 61. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Kut'ül Amare Zaferi'nin 100. yıl dönümünün şanına ve manasına yakışır şekilde kutlandığını hatırlattı.

Kut'ül Amare'nin, bu milletin Avrupa ülkeleri tarafından "hasta adam" olarak ilan edildiği, topraklarının paylaşıldığı, beka mücadelesi kritik bir dönemde kazandığı abidevi bir zafer olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Ama buna 'Hayır ben bunu zafer olarak kabul etmiyorum, etmeyeceğim' diyen bazı ayağı yere değmeyen, kendini bilmez, haddini bilmez tipler de var. Ama onlara rağmen bu zaferi inkar edemeyecekler." diye konuştu.

Yıllarca unutturulmaya, hafızalardan silinmeye çalışılan Kut'ül Amare Zaferi'nin ülkedeki çarpık tarih anlayışını da gözler önüne serdiğini anlatan Erdoğan, bu zaferin ders kitaplarında "kuru birkaç kelime" ile geçiştirilmeye çalışıldığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihin bir milletin hafızası olmasının yanı sıra geleceğine ışık tuttuğunu, ilham verdiğini, yol gösteren kayıtlar olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Biz, tarihimizden sadece ibret almayız, aynı zamanda kuvvet alırız kuvvet. Bu bizim için çok önemli. Bu sebeple bir millet eğer tarih sahnesinden silinmek, müstemleke haline getirilmek isteniyorsa, öncelikle yapılması gereken şey, o milleti tarihsiz hale getirmektir. Bugüne kadar yapılan da budur. Demek ki 'Yalnız Türkleri değil, onların tarihini de yenmek lazım' anlayışıyla hareket edenler, bu milleti tarihinden koparmak, hatta tarihinden utanır haline getirmeyi hedeflemişlerdir. Kut'ül Amare Zaferimizin onca ihtişamına, onca ehemmiyetine rağmen bu milletin kitaplarından, evlatlarımızın zihninden kazınmasının sebebi işte budur. Atiyi karanlık görerek azmi bırakmak alçak bir ölüm varsa işte ancak budur."

- "Onlar istedikleri kadar karalasınlar"

Yenilen tarafın yaşanan hezimetin ve sonuçlarının gayet iyi farkında olduğunu, kaybedeceklerini anladıkları andan itibaren bu utancı gizlemek için büyük çaba sarf ettiğini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:

"Görevlendirdikleri ajanları vasıtasıyla Kut şehrindeki askerlerin salıverilmesi karşılığında Halil Paşa'ya tam 1 milyon pound değerinde altın teklif etmişlerdir. Bunda başarılı olamayınca bu sefer zaferi itibarsız hale getirmek için adeta kendileri kazanmış gibi yansıtmaya çalışmışlardır. 1 Temmuz 1916'da Daily Mail gazetesinin ilk sayfasında basılan ve General Townshend'i bir yanında bir Osmanlı subayı ile otomobil üzerinde gösteren fotoğrafın altında şu ifadeler yer alıyordu: Kut kahramanı İstanbul'da. Halbuki general, İstanbul'da esir olarak bulunuyor. Osmanlı'nın nezaketi sebebiyle kendisine ihtimam gösteriliyordu. Olayın aslı bu. Ancak bu fotoğraf bile o zamanki yönetimi rahatsız etmiştir. Bu fotoğrafın 'temiz dövüşen Türk' algısını pekiştireceğini, Türkleri sempatik göstereceğini düşünen İngiliz Dışişleri Bakanı bunun önüne geçmek ister. Türklerle ilgili şu şekilde tezvirat yapılmasını ister, bunun talimatını verir: Türkler Ermenileri katletti. Lübnan Hristiyanlarını itilaf güçlerine sempati duydukları için kasten açlığa mahkum etti. Bize karşı sempati duyan Türkleri ve Arapları asıyor ya da vuruyorlar. Mısır ve Hindistan'da zorbalık ve suikast hareketlerine giriştiler. İşte bu tür yalanlarla, iftiralarla büyük bir kara propaganda başlattılar. Sonraki yıllarda da basında bu minvalde haberlere sıkça rastlanıyordu. Bugün yok mu? Aynı şeyi bugün yapmıyorlar mı? Aynı şeyi bugün yapıyorlar. Onlar istedikleri kadar karalasınlar, evet biz inanıyoruz, güçlüyüz ve yolumuza aynen bu şekilde devam edeceğiz."

- "Yalanın envaiçeşidi şu anda onlarda var"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bölgeyi kendi çıkarları için dizayn etmek isteyenlerin, o dönemde basın yayın kuruluşlarını silah gibi kullandığını, 100 yıl sonra aynısını bugün de yaptığını söyledi.

Suriye, Irak, Güneydoğu Anadolu'daki olaylar konusunda aynı yaklaşımın ürünü haberlere, manşetlere, sosyal medya kampanyalarına şahit olunduğunu anlatan Erdoğan, "3 yıl önce Gezi olayları sırasında yaşanan hadiseleri, sanki ülkede bir iç savaş yaşanıyormuş gibi gösteren, bu yönde yayın yapan Batılı medya kuruluşları, ülkemizde kamp kurmuşlardı. Sonra manşetlerini, sayfalarını, sütunlarını 'Türkiye teröre destek veriyor' kara propagandasına hasrettiler. Bu arada basın yayın özgürlüğü üzerinden ülkemizi karalamak için her türlü çabayı gösterdiler. Şu anda Paralel Devlet Yapılanması bunu yapmıyor mu? Türkiye'de başarılı olamayınca Batı'nın değişik ülkelerinde Paralel Devlet Yapılanması'nın medya unsurları, oralarda ülkemiz aleyhinde kampanyalar sürdürüyor, aleyhimizde iftira kampanyaları yürütüyor. Yalanın envaiçeşidi şu anda onlarda var. Çünkü onlar da takiyeci ve bunu da başarıyla yürütüyorlar." ifadelerini kullandı.

Söz konusu yapılamadan ciddi bir kısmının cezaevlerinde olduğunu, bir kısmının kaçıp gittiğini belirten Erdoğan, "Dedik ya 'İnlerine gireceğiz'. Girdik, giriyoruz. Söylüyorum, bu ten bu canda oldukça bu ümmete ihanet eden kim olursa olsun bunların üzerine sonuna kadar gideceğiz." dedi.

- "Bu millet, kendi göbeğini kendisi kesecektir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'de bir enstitüde konferans vermek üzere gittiğini hatırlatarak, şunları anlattı:

"O kadar enteresan ki... Konferans vereceğim enstitünün önüne geldik, baktık karşıda PKK bayrakları, bir tarafta ASALA. Bir de baktık ki bir tarafta da Paralel Devlet Yapılanması. Ya bunlar ne zamandan böyle dost oldular? Ne zamandan beri bunlar bu kadar ahbaptılar? Tabii o çok iyi bir fotoğraf karesiydi. Niye? Hala gaflet içerisinde olan o samimi kardeşlerimiz, hani 'Tabanı ibadet' diyoruz ya, o tabanı ibadette kalan kardeşlerimiz temenni ederim ki bu işten kurtulurlar. Çünkü tabanı ibadet, ortası ticaret, tavan ihanet. Bunların yapısı bu."

Adi suçlardan, terör suçlarından, ajanlıktan hüküm giymiş, tutuklanmış kişilerin "Gazeteciler hapse atılıyor" diye dünya kamuoyuna yutturulmaya çalışıldığını belirten Erdoğan, "Hala devam ediyorlar. Peki siz, Suriye rejiminin katlettiği onlarca gazetecinin hiç haber olduğunu duydunuz mu? Gazze'de öldürülen gazeteciler için herhangi bir kampanya yürütüldüğünü gördünüz mü? Kendi ülkelerinde gizli bilgileri ifşa ettikleri için ofisleri basılanlara dair raporlar yayımlandığını, dünyanın ayağa kaldırıldığını hiç işittiniz mi?" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör konusunda da aynı çifte standarda, aynı ikircikli tavra şahit olunduğunu ifade ederek, "Biz, 'PYD, YPG terör örgütüdür' diyoruz, çok enterasan ABD'de savunma bakanı ayrı şey söylüyor, öbür tarafta sözcü ayrı şey söylüyor. Diyor ki "YPG'yi, PYD'yi terör örgütü olarak kabul etmiyoruz'. Bu nasıl bir şeydir? Kendileriyle konuştuğumuzda bize artık farklı konuşuyorlar, ama bakıyorsunuz ki sırtımızı dönüyoruz, bunlar farklı şeyler söylüyorlar. Öyleyse bu millet, kendi göbeğini kendisi kesecektir. Başka bunun çaresi yok. Hani şair diyor ya 'Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz. Gelmişiz dünyaya millet, milliyet nedir öğretmişiz'. İşte bunu yapacağız." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bölücü terör örgütünün mensupları ve destekçilerinin hem ülke içinde hem de dışarıda, Türkiye'nin aleyhine ne varsa hepsinde en başta yer aldığını belirterek, "Şimdi Paralel Devlet Yapılanması dediğimiz ihanet şebekesinin mensupları da bunu yapıyorlar. Aynı saftalar, hiç farklılık yok." dedi.

Erdoğan, İlim Yayma Cemiyeti'nin 65. Kuruluş Yıl Dönümü Töreni ve 61. Olağan Genel Kurulu'nda, bazı terör örgütlerinin parlatıldığını, eylemlerinin görmezden gelindiğini, eli kanlı teröristlerin moda ikonu gibi gösterildiğini ifade ederek, bazı terör örgütlerinin eylemlerinin mercek altına alınarak, uzun uzun anlatıldığını kaydetti.

Türkiye'de herhangi bir terör eylemi olunca "çarşaf çarşaf konuyu işleyen", ekranlarda saatlerce bunu yayınlayanların, benzer olaylar kendi ülkelerinde yaşanınca hemen sorumluluklarını, etik değerleri hatırladığını dile getiren Erdoğan, terör örgütleri, acılar, maktuller ve katiller arasında ayrım yapan bir zihniyetle terörle mücadelenin yapılamayacağını aktardı.

Bunun adının gazetecilik değil ikiyüzlülük ve terör örgütlerine payandalık olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ülkemizdeki bazı kesimlerin de aynı kini, aynı nefreti, aynı düşmanlığı kendi devletlerine, kendi milletlerine karşı sergilediklerini üzüntüyle görüyoruz. Bölücü terör örgütünün mensupları ve destekçileri hem ülke içinde hem de dışarıda Türkiye'nin aleyhine ne varsa hepsinde en başta yer alıyorlar. Şimdi Paralel Devlet Yapılanması dediğimiz ihanet şebekesinin mensupları da bunu yapıyorlar. Aynı saftalar. Hiç farklılık yok. Bu yapı dünyanın hangi ülkesinde etkinliği varsa, orada tüm imkanlarını, tüm gücünü, tüm elemanlarını ülkemizin ve milletimizin aleyhine işler için seferber etmiş bulunuyor. Gittiğimiz ülkelerde bu acı gerçeği bizzat gördüm. Böyle bir parayı bunlar bu ülkelere nasıl aktardılar, böyle bir parayı bunlar nereden buldular, nasıl buldular? Onun için çok çalışacağız. Yanlışımızı telafi etmek durumundayız. Bölücü örgütün paçavralarını taşıyanlar, Ermeni örgütlerinin yandaşları ve Paralel Yapı'nın elemanları, yan yana, omuz omuza, kol kola ülkemizin aleyhine slogan atıyorlar, gösteri yapıyorlar. Hatta fırsat bulduklarında işi saldırganlığa kadar vardırıyorlar."

Bunun için her fırsatta yerli ve milli vurgusunu yaptığını vurgulayan Erdoğan, "Şayet yerli değilseniz, şayet milli bir duruşunuz yoksa Paralel Yapı gibi ruhunuzu ve bedeninizi başkalarının emrine vermişseniz, sizi kendi ülkeniz aleyhine de bağırtırlar, kendi ülkenize karşı silah da çektirirler." dedi.

Erdoğan, Adana'daki MİT tırları meselesinde bu yapının elemanlarının kendi ülkelerine silah çektirme ihanetini sergilediğini belirterek, şöyle konuştu:

"Onların iddia ettiklerinin aksine şayet Türkiye bir hukuk devleti olmasaydı, bu ihanetin cezası çok başka olurdu. Türkiye onlara rağmen bir hukuk devleti olarak kalmayı başardığı için şu anda hesabı mahkeme önünde veriyorlar. Bu sıradan bir mesele değildir. Ülkemizin tarihindeki en açık, en aleni, en cüretkar ihanet teşebbüslerinden birini gerçekleştirenlerin, bu devlete ve bu millete yapamayacakları kötülük yoktur. Kim olursa olsun. Bunun içinde yargı yer aldı mı? Aldı. Bunun içinde ne yazık ki güvenlik güçlerimiz yer aldı mı? Aldı. Bunun içinde medya yer aldı mı? Aldı. Bunları yaşadık. Peki bunların takipçisi olmayacak mıyız? Rabbim onların kirli hesaplarını altüst etmiş, bu ihaneti yapanları kendi kazdıkları kuyuya düşürmüştür."

Türkiye'yi terör örgütlerine yardım eden bir ülke gibi göstermeye çalışanların bugün kendilerinin terör örgütü olarak tescillendiğini kaydeden Erdoğan, paralel ihanet şebekesinin Türkiye'ye verdiği zararın büyük olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Türkiye'nin bilhassa son çeyrek asrının en parlak beyinleri bu örgüt tarafından adeta iğfal edilmiş, şahsiyetsiz, kişiliksiz, riyakar robotlar haline dönüştürülmüştür. Ortaya çıkan bunca ihanet belgesine rağmen hala bu yapının içinde kalmakta ısrar edenler, bak buradan sesleniyorum. Ekranları başında bizi izleyenler hiç kusura bakmasınlar. Başlarına gelecekleri kabul ediyor demektir. Terör örgütünün içinde barınana terörist denir. Ne dedik? Dedik ki legal görünüm altında, illegal yapılanma içerisinde olanlar ki şimdi onu daha da değiştireceğiz, o da şu; illegal terör yapılanması veya illegal terör örgütü diyecek ve bu şekilde de üzerlerine gideceğiz. Türkiye'nin bir daha böyle bir musibete maruz kalmaması için en büyük görev sizlere düşüyor. Siz şunu unutmayın. Türkiye, dünyanın umududur, sizler de Türkiye'nin umudusunuz. İslam dünyası Türkiye'ye bakıyor ama bilesiniz ki sizler de Türkiye'nin umudu olarak bu işi omuzlayacaksınız."

İlim Yayma Cemiyeti'nin 65 yıldır büyük bir mücadele yürüttüğünü ve yürüteceğini anlatan Erdoğan, "Fakat görünen o ki daha fazlasını yapmamız lazım. Açılan imam hatipler, yurtlar her biri birer irfan yuvası olarak çalışan şubeler yeterli değil. Olay sadece fiziki mekan, fiziki şartlar değil." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Paralel Yapı'ya kaptırılan her bir masum evladın vebalini taşıdıklarını belirterek, "Biz, daha fazla çalışarak, hizmet gerçekleştirerek, imkan oluşturarak evlatlarımızın bu tür şer şebekelerinin içine düşmesinin önüne geçmek mecburiyetindeyiz." dedi.

Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen İlim Yayma Cemiyeti 65. Kuruluş Yıl Dönümü Töreni ve 61. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, "rabia"ları olan 4 unsuru hatırlattı.

Gençlerin örnek olmasını isteyen Erdoğan, "Sizler birer ahlak abidesisiniz. İtikadi noktada sağlamsınız. İbadette, inanıyorum ki sağlamsınız. Muamelatta, inanıyorum ki sağlam ve güçlüsünüz. Bundan taviz vermemeniz lazım. Örnek gençler olmanız lazım. Çünkü unutmayın karşımızda çok daha fazla insana ulaşan, çok daha fazla yurt açan, ev açan, faaliyet yürüten yapı var. Şu an onlar aşıldı, hamdolsun. Paralel Yapı'ya kaptırılan her bir masum evladımızın vebali bizlerin üzerindedir. Biz, daha fazla çalışarak, hizmet gerçekleştirerek, imkan oluşturarak evlatlarımızın bu tür şer şebekelerin içine düşmesinin önüne geçmek mecburiyetindeyiz." diye konuştu.

- "Rehavet dönemi olmasın"

İlim Yayma Cemiyeti ve aynı çizgide faaliyet gösteren kuruluşlar için bugünlerin rehavet dönemi olmamasını isteyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"İmam hatiplerde okuyan öğrencilerimizin, diğer meslek liseleri, diğer liselerde okuyan yavrularımızın durumu ortada. Onlara sahip çıkacağız. Sadece imam hatiplerde 600 binden 60 bine düştüğümüz dönemi düşünün. Kahrolmuştuk. Zulümdü. O okulların kapısındaki yavrularımız neler çektiler. Ama şimdi 1 milyon 207 bin sadece imam hatipli var. Nereden nereye. Hamdolsun. Ve sizler diğer orta ve liselerdeki arkadaşlarınızla, bu işi çok daha ileri inşallah, taşıyacaksınız. Yani kapalı sistem değil, açık sistemle onlarla da irtibatlarınızı, ilişkilerinizi geliştireceksiniz. Her şehrimize üniversite kurduk. Bu üniversiteleri kurmamız çok önemli. Asıl bu üniversitelere gelen öğrencilerle ne kadar yakından ilgileniyoruz, onu konuşmamız lazım. İnancını, tarihini, kültürünü, medeniyetini bilen evlatlarımızdan oluşan, karşımda görüyorum, Asım'ın neslini yetiştiremezsek, yaptığımız onca yolun, onca hastanenin, onca hizmetin ne anlamı var ki. Her şey insan için. Şüphesiz ki her şey sizler, bizler için. Her şey insanlığa ait. Eğer biz evlatlarımıza doğruyla yanlışın, iyi ile kötünün, çirkin ile güzelin, hak ile batılın farkını öğretemiyorsak, iman ve amel bakımından onları olgunlaştıramıyorsak neyin mücadelesini veriyoruz ki?"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'un "Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem/Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem/Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım/Boğamazsın ki! Hiç olmazsa yanımdan kovarım/Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam" dizelerini hatırlatarak, "Zağarlık ne biliyor musunuz? Köpeklik yapamam." dedi.

Erdoğan, şiirin "Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam/Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale/Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale/ Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?/Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!/ Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim, onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!/ Adam aldırmada geç git diyemem, aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!/ Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu/İrticaın şu sizin lehçede manası bu mu?" dizelerini de okuyarak, "İşte Asım'ın nesli burada. 'Nasıl olmam gerekiyor diyorsanız?' Bu mısralarla kendinizi tanımlayacaksınız. İnşallah, böyle bir nesil." değerlendirmesinde bulundu.

- "Kaderin üstünde bir kader vardır"

Yeni nesillerin bu anlayışla yetiştirilmesine başlanmadığı müddetçe görevlerini yapmış olmayacaklarını vurgulayan Erdoğan, "Birileri bizleri karalamak, çalışmalarınızı gölgelemek, ak sicilimize kara çalmak için elbette elini arkasına koymayacaktır. İnanın bana bu yazılanların, çizilenlerin, söylenenlerin zerre kadar önemi yoktur. At bir kenara, bas üstüne." ifadelerini kullandı. Erdoğan, gençlere "Kaderin üstünde bir kader vardır. Olay bu kadar" diye seslendi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Şayet biz bunlara kalsaydık, bugün değil Cumhurbaşkanı, muhtar bile olamazdık. Şimdi her ay yüzlerce, binlerce muhtarımızı Cumhurbaşkanlığı Külliyemizde ağırlıyor, birlikte bize bu sözü söyleyenlere hak ettikleri dersi veriyoruz hamdolsun. Geçen hafta itibariyle şu ana kadar Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde 10 bin muhtarımızı ağırladık. 52 bin muhtarımız var. İnşallah onları orada ağırlayacağız. Çünkü aslolan milletin gönlüne girip, giremediğimizdir. Köşe yazarı yazmış, yazmamış. Ne yazarsan yaz, hiç önemli değil. İngiliz şöyle yazmış, Alman böyle yazmış, Amerikalı şöyle yazmış. Ne yazarsanız yazın. Halk ne diyor, hak ne diyor? Aslolan budur.

Biz görevimizi yapmaya devam edeceğiz. Milletin gönlüne girmişseniz yanlışlar düzeltilir, noksanlar tamamlanır, menzile adım adım yaklaşılır. Ama orada tutunamamışsanız dünya kadar imkanınız da olsa beyhude.Yıkılıp gitmeye, unutulmaya mahkumsunuz demektir. İlim Yayma Cemiyetimizin de aynı amaç doğrultusunda faaliyet gösteren teşekküllerimizin de, milletimizin gönlünün baş köşesinde olduğunu çok iyi biliyorum. İlim Yayma Cemiyetimizin çalışmalarına, geçmişte olduğu gibi bundan sonra da destek olmaya devam edeceğim. Bir kez daha kuruluşumuzun 65. yıl dönümünün hayırlı olmasını diliyorum. Bugüne kadar cemiyet çatısı altında çaba gösteren herkese şükranlarımı sunuyorum. Edebiyete irtihal eden büyüklerimize tekrar Allah'tan rahmet diliyorum. Şu anda, bu kongre öncesi hizmet veren kardeşlerimizi tebrik ediyorum Yeni dönemde görev alacak kardeşlerime de şimdiden başarılar diliyorum."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber