Modern dünyanın en büyük korkusu: Hack'lenerek ölmek!

Forbes Dergisi'nin belirlediği en etkili 20 sosyal medya kanaat önderi arasında gösterilen Glen Gilmore, uluslararası platformlarda Sosyal Medya Kanaat Önderi ve Dijital Pazarlama Stratejisti kimliğiyle tanınıyor

Kaynak : DHA
Haber Giriş : 05 Mayıs 2016 12:05, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Modern dünyanın en büyük korkusu: Hack'lenerek ölmek!

Nesnelerin İnterneti (Internet of Things, kısaca IoT), sensörler üzerinden internete bağlı olan, bu sayede web ile bilgi paylaşan ve süreçleri otomatikleştiren çok fazla fiziksel eşyayı temsil eden bir terim. Nesnelerin İnterneti, iş dünyası, hükümetler ve günlük hayatlarımız söz konusu olduğunda ise karışıklığa sebep veren bir gücü temsil ediyor.

Birbirine bağlı eşyaların sayısı, birbirine bağlı insanların sayısının üç katı

İlk kez 2008 yılında, internete bağlı olan 'eşyalar'ın sayısı dünya nüfusunu aştı. 2020 yılına kadar da internete bağlı olan eşyaların sayısının 21-34 milyar arasında olacağı tahmin ediliyor; aynı süreçte dünya nüfusuna yönelik beklenti ise 7,7 milyar.

Kullandığımız "akıllı" eşyaları göz önünde bulundurduğumuzda, insanların sayısını geçmiş olmalarına şaşırmamak gerekiyor. Akıllı telefonunuz da "bağlı" bir cihaz sayılıyor. Bankamatikler de, havaalanlarında biletinizi basan makineler de ve büyük ihtimalle kullandığınız otomatlar da "bağlı" eşyalar. Bir spor bilekliğiniz veya akıllı saatiniz var mı? Dört bir yanımızda internete bağlanan eşyalar var.

1982 yılında, ABD'deki Carnegie Mellon Üniversitesi'nin öğrencileri ilk "akıllı" içecek otomatını oluşturdu. Dereceyi ve malzemeleri denetlemek için sensörler kullandılar. Bugün, farklı alanlarda faaliyet gösteren işletmeler, Nesnelerin İnterneti sayesinde ürünlerini uzaktan denetleyebiliyor, bazı onarım, ikmal ve diğer aktivitelerini uzaktan, otomatik olarak yapabiliyor.

Trilyon dolarlık bir sektör.

Nesnelerin İnterneti söz konusu olduğunda, karşımızda trilyon dolarlık bir sektör var. Akıllı evlerimiz, eve ne zaman gelip gittiğimizi bilecek ve ısıyı da buna göre ayarlayabilecek. Malzemeler azaldığında, akıllı buzdolabımız en sevdiğimiz yemekleri otomatik olarak sipariş verebilecek. Akıllı arabalarımız bizi trafiğin en az olduğu yollara yönlendirmelerinin yanı sıra nereye park edebileceğimizi gösterecek ve herhangi bir kaza olmasında otomatik olarak acil yardım arayabilecek.

Buzdolabınız hacklenmiş olabilir

Eğer internete bağlı bu cihazların hacklenmeye karşı hassas olduğuna dair korkularınız varsa haksız değilsiniz. 2014 yılında "akıllı" bir buzdolabının hacklendiği ortaya çıktı ve bunun nedeni o kadar da "akıllı" olmayan sahiplerinin kurulum rehberini takip etmemesi ve önceden tanımlanmış şifreleri kullanmış olmalarıydı.

"Hacklenerek Ölmek"

Implant olarak uygulanmış tıbbi cihazların veya ulaşım/taşıma sistemlerinin hacklenmesine dair korkular olmasıyla "hacklenerek ölmek" hayatımıza eklenen yeni bir terim oldu.

Peki ya gizlilik ve siber güvenlik?

İnsanların, bağlı cihazlara dair pek çok korkusu var; farkındayız ki bu cihazlar günlük hayatlarımızı çok yakından izliyor ve bununla ilgili ayrıntılı bilgiler paylaşıyor. Mobil telefonlarımız, her hareketimizi izliyor.

Spor bilekliklerimiz ve akıllı saatlerimiz, paylaşılan bilgilerin daha da derinleşmesini sağlıyor; ne kadar egzersiz yaptığımız, uyuduğumuz hatta kalp atışlarımızla ilgili bilgileri bile paylaşıyorlar. Her şeyin internete bağlanarak bilgi paylaşmaya başlamasıyla birlikte mobil inovasyon kapsamında siber güvenliğe yatırım yapılmasına her zamankinden daha çok ihtiyaç var çünkü kaybedecek çok şeyimiz var.

İki tarafı keskin kılıç

"Akıllı" eşyaların istihdam üzerindeki etkilerini de göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Taşımacılık sektörünü örnek vermek gerekirse, şoförsüz kamyonların nakliyat maliyetlerini yüzde 40 azaltacağı öngörülüyor. Bu iyi bir haber. Kötü haber ise iyi maaşlı pek çok iş fırsatının kaybolacak olması.

Über gibi bir şirketin yarattığı iş fırsatlarına sevinirken, şirketin en büyük yatırımcılarından biri olan Google'ın şoförsüz araçlara en fazla yatırım yapanlardan biri olduğunu da unutmamak lazım. Über'in her an şoförsüz bir araç filosu kurduğunu açıklamasını bekleyebiliriz.

"Nesnelerin İnterneti" konusundaki sohbetin kapsamını genişletmeliyiz

Hepimizin Nesnelerin İnterneti ve hayatımızı nasıl etkileyeceği konusundaki sohbete katılması gerekiyor. Birbirine daha bağlı bir dünya, işsizlik ve gizlilikle ilgili sorunlarla karşı karşıya iken daha fazla karışıklığa sebep verebilir.

"Nesnelerin İnterneti," "Her Şeyin İnterneti" olacak şekilde evrilirken, sorunlarla ve yeni fırsatlarla yüzleşmemiz gerekiyor. Pazarlamacıların, tüketicilerle bir saatin ekranından nasıl iletişime geçebileceklerini çoktan öğrenmiş olmaları lazım. İşletme sahiplerinin, gerçek zamanı bilgi akışını temel alan, kişiselleştirilmiş ve kusursuz deneyimler yaratmayı öğrenmesi lazım. Hükümetlerin ise vatandaşları için daha fazla dijital gizlilik, güvenlik ve online erişim fırsatları sunarken daha şeffaf ve verimli olmaları lazım.

Daha verimli, inovatif ve şeffaf bir dünya sunduğundan "Nesnelerin İnterneti"nden korkmamalıyız. Ancak Nesnelerin İnternetini şekillendirmek ve iyiye kullanılmasını sağlamak konusunda hepimiz harekete geçmek zorundayız.

Örneğin Google Gözlük, bakıldığında komik bir cihazmış gibi görünebilir ancak dünyanın öbür ucundaki bir cerrahın rehberlik ettiği bir ameliyatla hayatı kurtulan hastaya böyle gözükmeyecektir. Şoförsüz araçların ise tehlikeli olmanın tam tersine kaza sayılarının azalmasını sağlayarak milyonlarca hayat kurtarması bekleniyor. Nesnelerin İnternetini kullanarak pazarlama yapmayı öğrenmek, günlük hayatımızdaki etkisinin yanında çok küçük bir ayrıntı olarak kalacak.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber