Memur Sen, YÖK raporunu açıkladı

Ali Yalçın, Eğitim-Bir-Sen'in hazırladığı "Yükseköğretim Kanunu'na İlişkin Öneriler" raporunu açıkladı.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 12 Mayıs 2016 11:57, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Memur Sen, YÖK raporunu açıkladı

Ali Yalçın, Eğitim-Bir-Sen'in hazırladığı "Yükseköğretim Kanunu'na İlişkin Öneriler" raporunu açıkladı.

Genel Merkez'de düzenlenen basın toplantısında konuşan Yalçın, darbe ürünü olan 2547 sayılı Kanun'la oluşturulan yükseköğretim sisteminin ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğu; üniversitelerin kendilerinden beklenen toplumsal faydayı sağlayamadıkları; toplumun ve ekonominin ihtiyaçlarına yeterince cevap veremedikleri üzerinde mutabık kalınan bir gerçek olmasına rağmen, şimdiye kadar herhangi bir adım atılmadığını belirterek, "Yakın tarihe kadar ülkemizde insanı merkeze alan bir politik yapı veya toplumsal düzen kurulamadı ne yazık ki. Tanzimat döneminden Kurtuluş Savaşı'na kadar uzanan dönemdeki emperyalist çevrelere karşı var olma kaygısı, jakoben anlayış elinde, Cumhuriyet döneminde devleti yücelten, halkı devletin amaçlarına amade kılan, devlet fetişizmi nedeniyle vatandaşını ezen ve görmezden gelen bir siyasal ve sosyal yapıya evrildi. Vatandaşın haklarını koruması gereken kurumlar ve toplumsal yapılar, ya özgürlüklerine ve özlük haklarına müdahale ederek ya da haklarını kısıtlayarak vatandaşı ezmeye çalıştı. Üniversitelere, özellikle de YÖK'e gelince, 2000'li yıllara kadar genel olarak bakıldığında, YÖK, merkez ve çevre ayrımında ideolojinin ve devletçiliğin yanında yer aldı. Araştırmalara ve araştırmacıların görüşlerine değil, darbecilerin yönlendirme ve sözlerine kulak verdi. Uluslararası başarıya sahip üniversiteleri değil, askeri okulları örnek aldı. Pedagojiyi değil, toplum mühendisliğini esas aldı. Maalesef, 2008 yılına kadar üniversiteler kışla gibi görüldü; rektörler, dekanlar ve öğretim elemanları da emir subayı. Öğrenciler, toplum mühendisliğinin laboratuvar araçları gibi, sağ ve sol ideolojinin nesneleri haline getirildi. Bu nedenle, YÖK; çevreyi, toplumu ve bireyleri temsil ve onlara hizmet etmekten çok, merkezin katı uygulamalarının beyni ve aracı haline gelerek toplumla, kültürüyle arasına ciddi mesafeler koydu. Toplumun değerlerine, kültürüne yasaklarla meydan okudu ve bu durum maalesef üniversitelerin yabancılaşmasını beraberinde getirdi" ifadelerini kullandı.

Ali Yalçın'ın açıkladığı raporda yer alan önerilerden bazıları şöyle:

-Yükseköğretim yönetimi anayasal bir konumdan çıkartılmalı, yasal düzenlemelere bırakılmalıdır.

-Yeni anayasada yükseköğrenimin temel bir vatandaşlık hakkı olduğuna dair temel hak ve özgürlükler kapsamında bir düzenlemeyle yetinilmelidir.

-Yeni anayasa sürecinin yapımı ve kabulünün uzun bir zaman dilimine yayılma ihtimalinin belirdiği mevcut durumda ivedilikle 1982 Anayasası'nın yükseköğretim kurumları ile yükseköğretim üst kuruluşlarını düzenleyen 130 ve 131. maddeleri yürürlükten kaldırılmalıdır.

-Yeni anayasa ya da anayasa değişikliği sonrası, yükseköğretimin amacını, niteliklerini, temel kurumlarını, kurumların kuruluş ve işleyişlerini, mali yapılarını, yükseköğretime girişleri, akademik, idari özerkliği, denetimi, kalite ve akreditasyon işlemlerini düzenleyen temel kanun niteliğinde bir Yükseköğretim Kanunu çıkarılmalıdır.

-Bu kanunun temel unsurları, yasaklayıcı olmayan ama şeffaf ve hesap verilebilir yapılar oluşturmak; yükseköğretimin girdileri kadar çıktılarına da odaklanmak; yükseköğretim kurumları arasında tek tip bir yapı yerine çeşitliliği sağlayan; akademik, bilimsel ve idari özerkliği evrensel standartlar ekseninde tanımlayan, rekabetin yanında iş birliğini, katılımcılığın yanında müşterek karar mekanizmalarını öngören bir sistem tasarlamak olmalıdır.

-YÖK kaldırılmalı; ancak yükseköğretimde stratejik planlamadan, kalite güvencesi mekanizmaları oluşturulmasından ve üniversiteler arası eşgüdümden sorumlu bir koordinasyon kurulu/kurumu bulunmalıdır.

-Üniversiteler, üç temel vizyon üzerinden kurgulanmalıdır:

Yükseköğretim Vizyonu: Sürdürülebilir kalkınma için gerekli bilgi, beceri ve yetkinlikle donanmış, hayat boyu öğrenme becerilerine sahip, girişimci ve yenilikçi, kendini sürekli yenileyebilen ve geliştiren, kültürel ve manevi değerlere duyarlı, demokratik toplumun aktif yurttaşları olan bireyler yetiştirmek,

Araştırma-Geliştirme Vizyonu: Yerel, ulusal ve küresel düzeylerde, entelektüel merak ve sorunlar ile ekonomik, teknolojik ve sosyolojik sorunlara yönelik bilgi ve teknolojiler üretmek,

Kamu Hizmeti Vizyonu: Kamunun ihtiyaç ve beklentileri doğrultusunda, kamu hizmetinin yürütülmesi için gerekli araştırma ve eğitim-öğretim taleplerine, toplumun değer yargılarını göz ardı etmeksizin cevap vermek.

-Araştırma özgürlüğünü ve bu çerçevede temel bilgi yöntemlerini serbestçe kullanma hürriyetini, araştırma için gerekli araçlara ve şartlara sahip olma hakkını ve bilimsel üretme, bilgilendirme, öğrenme ve yayma hakkını içerecek şekilde akademik özgürlüğün hem anayasal hem de yükseköğretim kanunu ekseninde güvence altına alınması gereklidir.

-Akademik ve idari konularda farklı karar alma mercilerinin bulunması yerinde bir yaklaşımdır. Bu doğrultuda icra makamı olan rektörün yanında Akademik konularda karar organı olarak Senato, idari konularda karar organı olarak Yönetim Kurulu şeklindeki yapılanma yerindedir.

-Senato üyeleri, yardımcı doçent, doçent ve profesör unvanına sahip kişiler arasından üniversitedeki akademik personel tarafından seçimle belirlenmelidir. Ancak temsilde adaleti sağlamak için fakülte, enstitü, yüksekokul gibi birimler bazında aday kotası konulmalıdır.

-Dekan, bölüm başkanı, enstitü ve yüksekokul müdürü gibi idari üst yönetim görevi yürütenler senatoda oy hakkına sahip olmaksızın yer almalı; eğitim, öğretim ve bilim hizmet kolunda üniversitede yetkili sendikanın temsilcisine yer verilmelidir.

-Üniversite yönetim kurulu ise rektör, dekan, enstitü ve yüksekokul müdürleri ile akademik personel ve idari personelin kendi aralarından seçecekleri eşit sayıda üyeden oluşmalı; akademik unvana sahip olmak kaydıyla eğitim, öğretim ve bilim hizmet kolunda üniversitede yetkili sendikanın temsilcisine yer verilmelidir. Seçimle gelecek üyeler açısından temsilde adaleti sağlamak için fakülte, enstitü, yüksekokul gibi birimler bazında aday kotası konulmalıdır.

-Üniversitelerin kamu kaynağı kullanıyor olmasından hareketle yönetim, denetim ve hesap verilebilirlik süreçlerine halk iradesinin yansıtılacağı; diğer taraftan üniversite yönetim kurulunun ağırlıklı olarak üniversitenin akademik ve idari personeli tarafından kendi aralarından seçimle belirledikleri kişilerden oluştuğu tasarım dikkate alınarak üniversitede görev yapanların seçimlerinin ve tercihlerinin yansıtılmasına imkan sağlanan bir atama süreci tasarlanmalıdır. Bu kapsamda üniversite yönetim kurulu tarafından en az 3 yıl süreyle o üniversitede fiilen görev yapan ve profesör unvanına sahip kişiler arasından aday göstereceği 5 kişi arasından Cumhurbaşkanınca atama yapılmalı; Cumhurbaşkanınca bu adayların uygun görülmemesi durumunda herhangi bir üniversitede görev yapan profesör unvanına sahip ve en az 3 yıldır bu unvanda çalışan kişiler arasından doğrudan Cumhurbaşkanınca atama yapılmalıdır.

-Alternatif olarak, herhangi bir üniversitede görev yapan profesör unvanına sahip ve en az 3 yıldır bu unvanda çalışan kişiler arasından doğrudan Cumhurbaşkanınca atama yapılması ya da üniversite yönetim kurulu tarafından en az 3 yıl süreyle o üniversitede fiilen görev yapan ve profesör unvanına sahip kişiler arasından aday göstereceği 5 kişi arasından Cumhurbaşkanınca atama yapılması şeklinde tekil bir model de değerlendirilmelidir.

-İdari personeli atama yetkisi üniversite yönetim kurullarına verilmeli, ancak idari personel kadrolarının gereği olan görevlerin haricinde görevlendirilmeleri, üniversite yönetim kurulunun kararıyla mümkün olabilmeli; görevlendirme gerekçesi açık, somut ve net olarak ortaya konulmalı ve haklı bir gerekçeye dayandırılmalıdır. Kötüye kullanımı önlemek adına görevlendirmelere karşı itiraz yolu açılmalıdır.

-Yükseköğretime girişte merkezi sınavın yanı sıra ölçülebilirliği, denetlenebilirliği ve hesap verilebilirliği sağlanmak kaydıyla, lise çağındaki akredite edilmiş kurumlar nezdindeki bilimsel, sanatsal, kültürel ve sportif faaliyetlerin; lise öğrenimi boyunca elde ettiği notların ortalamasının, ulusal veya uluslararası projelere katılımın, lise öğrenim alanına ilişkin katıldığı stajların, lise öğrenimi sırasında aldığı ödül ve cezaların, öğretmen değerlendirme puanlarının da değerlendirmeye esas alınabildiği bir sistem yerinde olacaktır.

-Yükseköğretimin kalitesini etkileyen mevcut sorunların tespit edilip, bu sorunların çözüme kavuşturulması için çaba sarf etmek, bağımsız bir akreditasyon kurumu kurmaya göre, yükseköğretimin kalite sorunlarını çözmek adına daha anlamlı olacaktır.

-Yükseköğretim kurumlarının mali ve idari işlemlerinin denetimi, iç denetim ve dış denetim olmak üzere iki farklı şekilde gerçekleştirilmeli; iç denetim doğrudan yükseköğretim üst kuruluşuna bağlı iç denetim birimince sürekli ve düzenli olarak yerine getirilirken, dış denetim Sayıştay ve bağımsız denetim kuruluşlarınca gerçekleştirilmelidir.

-Yükseköğretim programları ile onun temeli olan ortaöğretim programlarının öğrenme kazanımlarının birbirini tamamlar nitelikte olması, öğretmen istihdam stratejilerine uygun öğretmen yetiştirme politikaları geliştirilmesi gibi yükseköğretim politikaları ile Milli Eğitim Bakanlığı politikalarının tamamlayıcı ve uyumlu bir şekilde geliştirilmesine imkan sağlayacak, ortak karar alma sürecini temin edecek mekanizmalar yasal statüye kavuşturulmalıdır.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber