Başbakan yardımcılarının görev alanları belli oldu

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, başbakan yardımcılarının görev alanları ile bağlı kurum ve kuruluşları açıkladı

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 25 Mayıs 2016 19:49, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Başbakan yardımcılarının görev alanları belli oldu

'Sayın Davutoğlu'na şükranlarımızı sunuyoruz'

Kurtulmuş şunları söyledi: "64. Hükümet'e reform hükümeti demiştik. Bu hükümete de reform ve atılım hükümet demek daha doğru olur. Pazar günü TBMM'de güven oyu olarak ümit ediyoruz ki hükümetimiz resmen de kuruluş aşamasını tamamlamış olur. Zor bir süreçte Başbakanlık yapan sayın Ahmet Davutoğlu'na en kalbi duygularımızla şükranlarımızı sunuyoruz" dedi.

Başbakan yardımcılarının görev dağılımı

Başbakan yardımcılarının görevlerinin de belirlendiğini açıklayan Kurtulmuş, görevlendirmelere ilişkin şu ifadeleri kullandı

: "Başbakan Binali Yıldırım kendisine bağlı kurum ve kuruluşlar,
- MGK Genel sekreterliği,
- MİT Müsteşarlığı,
- TOKİ Başkanlığı,
- Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanlığı,
- Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü,
Tanıtma Fonu Kurulu Genel Sekreterliği.

Nurettin Canikli Yatırımların izlenmesinden sorumlu

Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli'nin görevleri;
- TBMM ile ilişkiler, reformların ve yatırımların koordinasyonu ve izlenmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesi.

İlişkili kurum ve kuruluşlar ise
- Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanlığı,
- Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK),
- Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF).

Mehmet Şimşek'e bağlı kurumlar

Başbakan yardımcısı Mehmet Şimşek'in görevleri;
- Hazine Müsteşarlığı,
- TC. Merkez Bankası,
- TC. Ziraat Bankası,
- Türkiye Halk Bankası,
- Türkiye Vakıflar Bankası,
- Türkiye Kalkınma Bankası.

Tuğrul Türkeş MGK kararları ve Kıbrıs'la koordinasyondan sorumlu

Başbakan yardımcısı Tuğrul Türkeş'in görevleri; Milli Güvenlik Kurulu'nun tavsiye kararlarının ve görüşlerinin değerlendirilmek üzere Bakanlar Kurulu'na sunulması kabulü halinde bu tavsiye kararanlarının uygulanmasının koordinasyonu ve izlenmesi. Kıbrıs ile koordinasyon işleri, Medeniyetler İttifakı Projesi'nin yürütülmesi, 100. Yıl anmaları ile ilgili konuların koordinasyonu.

Bağlı kurum ve kuruluşlar,
- Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile
- Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanlığı

Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak'ın görevleri,

- İnsan hakları ve ilgili konular ve
- insan hakları ile ilgili konuların koordinasyonu olarak belirlendi.

Bağlı kurum ve kuruluşlar ise
- Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu,
- Kişisel Verileri Koruma Korulu,
- Vakıflar Genel Müdürlüğü,
- Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı,
- Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı.

Numan Kurtulmuş; RTÜK, TRT'den sorumlu

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un görevi,
- Hükümet sözcülüğü,
- Kamu diplomasisi ile ilgili işleri yürütülmesi ve Danıştay ile ilgili ilişkiler,
- Diyanet İşleri Başkanlığı,
- Türkiye Radyo Televizyon Üst Kurumu Genel Müdürlüğü,
- Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğü,
- Radyo Televizyon Üst Kurulu."

Ayrıca, Avrupa Birliği Makamları ile yapılacak tam üyelik müzakerelerinde "Müzakere Heyeti Başkanlığı" ve "Başmüzakereci" görevi Avrupa Birliği Bakanı'na verildi. Kamu görevlileri sendikalarıyla ilgili faaliyetlerin koordinasyonuyla kamu toplu iş sözleşmelerinin koordinasyonu da Başbakan adına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından yürütülecek.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkının önünü açan da AK Parti hükümetleridir. İsteyen, Anayasa Mahkemesine müracaat eder, Anayasa Mahkemesi de her bir dosyayla ilgili, bireysel başvurularla ilgili herhangi bir şekilde karar verebilir. Ancak dokunulmazlık dosyalarıyla ilgili, mahiyetiyle ilgili verilecek karar, bu dosyaların açılacağı mahkemeleri ilgilendiren bir husustur." dedi.

Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan 65. Hükümet'in ilk Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Çaldıran- Doğubeyazıt yolunda tuzaklanan patlayıcıların infilak ettirilmesinin ardından şehit olan 6 askere Allah'tan rahmet dileyen Kurtulmuş, "İnşallah terörle mücadele en kısa süre içinde başarıyla tamamlanacak bütün bu şehitlerin hakkı hukuku hesabı sorulacaktır." diye konuştu.

AK Parti'nin 22 Mayıs'ta gerçekleştirilen 2. Olağanüstü Büyük Kongresi'nin ardından çok hızlı şekilde yeni hükümetin kurulma çalışmalarının tamamlandığını ifade eden Kurtulmuş, dün itibariyle yeni hükümetin kurulması için atılan adımların sonuçlandığını söyledi.

Bugün 65. Hükümetin ilk Bakanlar Kurulu'nu yaptıklarını ifade eden Kurtulmuş, "Hükümete başarılar diliyoruz. 65. Hükümet inşallah çok güzel çalışmalara imza atacak, halkın kendisinden beklediği adımları atacak. 64. Hükümet'in ismi reform hükümetiydi. Bu hükümete bir isim koymak gerekirse, herhalde reform ve atılım hükümeti demek daha doğru olur. Bundan sonra atılacak büyük adımların hesapları da gayet iyi bir şekilde planlanarak bu çalışmalar sürdürülecek. İnşallah önümüzdeki cuma günü Meclis'te yapılacak görüşmelerin ardından pazar günü güvenoyu alarak ümit ediyoruz ki 65. Hükümet resmen de kuruluş aşamasını tamamlamış olur." ifadelerini kullandı.

Kurtulmuş, 64. Hükümet'in başbakanı olan ve geçiş döneminde anayasal zorunluluk gereği kurulan hükümete de başbakanlık yapan Ahmet Davutoğlu'na 65. Hükümet adına şükranlarını sundu. Davutoğlu'nun zor bir süreçte 62. 63. ve 64. hükümetlere başbakanlık yaptığını dile getiren Kurtulmuş, "Davutoğlu, 20 aylık süre içinde fedakarca çalışmaları sonucunda Türkiye'de büyük hizmetlerle anılacak bir başbakan olarak süreci tamamladı. Kendilerine milletimiz ve hükümetimiz adına teşekkür ediyoruz." dedi.

Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu'nda öncelikli olarak yeni hükümetin programı üzerinde çok detaylı görüşmeler yaptıklarını, hükümetin ana perspektifi, atacağı adımlar, anafikri etrafında durulduğunu, ilgili bakanların da katkılarıyla çok önemli bir müzakere yapıldığını dile getirdi.

Daha sonra Türkiye'nin iç ve dış güvenlik konularıyla ilgili Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın sunumlar yaptığını aktaran Kurtulmuş, Türkiye'ye yönelik iç ve dış güvenlik tehditlerinin uzun bir şekilde değerlendirildiğini vurguladı.

Kurtulmuş, başbakan yardımcılarının görev alanlarına ilişkin açıklamasının ardından, "Türkiye'nin önündeki meselelerinin fevkalade önemli, fevkalade zor meseleler olduğunu ama arkasındaki kamuoyu desteğiyle birlikte hükümetin, çok ciddi bir kararlılıkla bu konuların üstesinden geleceğini her birimizin, bütün hükümet üyelerinin canla, başla, fedakarca bütün birikimleriyle ellerinden geleni yapacaklarını ve Türkiye'yi daha ileriye taşımak için mücadele edeceklerini biliyorum. Allah utandırmasın, Allah mahcup etmesin, yolumuz açık olsun, milletimize vermiş olduğumuz sözleri yerine getirmek nasip olsun." ifadelerine yer verdi.

Kurtulmuş, açıklamasının ardından bir gazetecinin, dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili anayasa değişikliğinin Meclis'te kabul edildiğini anımsatmasının ardından "HDP ve CHP'den bazı milletvekillerinin, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yapacaklarına ilişkin bazı açıklamaları oldu, bireysel başvuru yapacakları belirtildi, nasıl değerlendirirsiniz?" şeklindeki sorusu üzerine, dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda kamuoyunun fevkalade, ciddi bir beklentisinin olduğunu anımsattı.

- Dokunulmazlıkların kaldırılması

Kamuoyu beklentisinin de çok doğal olarak parlamentoya yansıdığını ve parlamentoda 374 milletvekilinin oyu ile dokunulmazlıkların tamamı, mevcut dosyaların tamamının kaldırıldığını dile getiren Kurtulmuş, "Dolayısıyla TBMM, yasama faaliyeti bakımından üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmiştir. Bir kere daha bu sorumlulukta pay sahibi olan bütün milletvekillerini tebrik ediyorum." diye konuştu.

Bundan sonra herhangi bir kimse, herhangi bir milletvekilinin bireysel başvuru hakkını kullanmasının da yasal hakkı olduğunu dile getiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkının önünü açan da AK Parti hükümetleridir. İsteyen, Anayasa Mahkemesine müracaat eder, Anayasa Mahkemesi de her bir dosyayla ilgili, bireysel başvurularla ilgili herhangi bir şekilde karar verebilir. Ancak dokunulmazlık dosyalarıyla ilgili, mahiyetiyle ilgili verilecek karar, bu dosyaların açılacağı mahkemeleri ilgilendiren bir husustur. Bunun da altını çizmek isterim. Böylece TBMM, başından itibaren söylediğimiz siyasi sorumluluğu kendi üstüne almadan, milletin beklentilerini karşılamış, bu dosyalardaki dokunulmazlıkları kaldırarak, ilgili dosyalar bundan sonraki süreçte ilgili mahkemelere gidecek, o mahkemeler karar verecek. Kimisi için lehe, kimisi için aleyhe verecek. Mahkemenin ne karar vereceğini bilmiyoruz. Ama Anayasa Mahkemesinin, bu bireysel talepleri değerlendirmesi başka bir konudur. Hatta değerlendirmeye uygun olup olmadığı kararı da Anayasa Mahkemesinin kendisinin alacağı bir karardır. Ama dosyanın münderecatıyla ilgili karar vermek yetkisi Anayasa Mahkemesinde değildir. O tamamıyla dokunulmazlıklar kaldırıldıktan sonra mahkemelerin kendi yargılamaları sonucu alacakları kararlardır."

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Özellikle Sabancı suikastı gibi çok önemli bir suikastın zanlısı olan Fehriye Erdal'ın Türkiye'de yargılanması en doğal durumdur. Bu doğal durumun sağlanması için Belçika makamlarının hiçbir siyasi mazerete sığınmaksızın Fehriye Erdal'ın iadesi, karşılıklı ilişkilerin, dostluğun ve hukukun gereğidir" dedi.

Kurtulmuş, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken, açıklamalarda bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin, "Belçika yargısı, işadamı Özdemir Sabancı suikastının faillerinden Feyriye Erdal'ın Türkiye'de işlediği suçtan dolayı yargılanmasına karar verdi. Bakanlar Kurulunda bununla ilgili bir değerlendirme söz konusu oldu mu? Ayrıca Belçika yetkilileriyle bir temas söz konusu mudur?" sorusuna Kurtulmuş, şu karşılığı verdi:

"Fehriye Erdal'ın Türkiye'ye iadesiyle ilgili talep defaatle Belçika makamlarına iletilmiştir. Türkiye, bu konuda suçluların iadesi teamülleri çerçevesinde nasıl hareket edilmesi gerekiyorsa Fehriye Erdal ile ilgili bu talepleri sıklıkla tekrarlamıştır. Dolayısıyla biz Türkiye olarak üzerimize düşeni yapıyoruz" diye konuştu.

Suçlunun, suçu işlediği yerde yargılanması gerektiğine dikkat çeken Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Hükümet Sözcüsü olarak da bir kere daha bu görüşümüzü tekrarlıyoruz. Fehriye Erdal'ın, özellikle Sabancı suikastı gibi çok önemli bir suikastın zanlısı olan Fehriye Erdal'ın Türkiye'de yargılanması en doğal durumdur. Bu doğal durumun sağlanması için Belçika makamlarının hiçbir siyasi mazerete sığınmaksızın Fehriye Erdal'ın iadesi, karşılıklı ilişkilerin, dostluğun ve hukukun gereğidir. Ümit ederiz ki, bu temennimizi tekrarlıyoruz, Belçika makamları gereğini yerine getirir."

Kurtulmuş, "64. Hükümet ve 62. Hükümet arasında, Diyanet, başbakana bağlıydı. Değişikliğe gidilmesinin nedeni var mı?" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Bu kurumların tamamı, Başbakanlıka bağlı kurumlardır. Bu kurumların hangisini bizzat başbakan kendisi yönetecek, hangisini başbakan yardımcıları vasıtasıyla yönetecek bu her Bakanlar Kurulu kurulduktan sonra ortaya çıkan teamüldür. Sayın başbakan, sayın başbakanlar, diledikleri kurumları kendilerine bağlarlar, diledikleri kurumların yönetilmesini ise başbakan yardımcılıkları eliyle yaparlar. Bu Türkiye'nin klasikleşmiş, geleneksel anlayışlarından birisidir. Geçtiğimiz hükümetlerde evet, 62, 63, 64. hükümetlerde, Diyanet İşleri Başkanlığı, sayın başbakana bağlıydı. Daha doğrusu, 63 ve 64'te, başbakan kendisine bağlamıştı. Dolayısıyla bu yeni başbakanın bir tasarrufudur. Diyanet İşleri Başkanlığı diğer bütün kurumlar gibi Başbakanlıka bağlı kurumlardan birisidir. Bundan sonra bu şekilde yönetilmesi uygun görülmüştür."

- "Lafı eğip bükmeden konuşuyoruz"

Başbakan Binali Yıldırım'ın, yeni anayasa konusunda muhalefet partilerine, "Gelin bu anayasayı birlikte yapalım" diye çağrıda bulunduğu anımsatılarak, "Muhalefet ile bundan sonraki süreçte görüşme olur mu, böyle bir şey konuşuldu mu?" sorusunun yöneltilmesi üzerine Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Biz anayasa meselesinde lafı eğip bükmeden konuşuyoruz. Türkiye'nin yeni anayasa talebi sadece AK Parti'yi, sadece hükümeti ilgilendiren bir konu değildir. Türkiye'nin yeni anayasa talebi, Türkiye'de 79 milyon vatandaşımızı ilgilendiren taleptir. Türkiye'nin, reformcu, sivil, demokrat, katılımcı Türkiye'nin önünü açan, bütün askeri darbelerin ve vesayetlerin gölgesinden kurtulmuş yeni bir Anayasa yapma mecburiyeti vardır. Bu talep ertelenemez, bu talep yok sayılamaz. Dolayısıyla biz başından itibaren diyoruz ki, bütün diğer siyasi partilerle bu anayasa çerçevesinde yeni anayasa ihtiyacı çerçevesinde kendi görüşlerini getirsinler, masanın üstüne koysunlar, tartışalım, 'Türkiye daha iyi nasıl yönetilir' diye. Türkiye hem yönetim sistemi bakımından hem denge mekanizmalarının kuruluşu bakımından hem Türkiye'de diğer alanlardaki hukuk reformları, kamu reformları, bütün bu reformlar alanında anayasa perspektifimizi bunu hepimiz ortaya koyalım. Bundan hiç kimse kaçamaz."

Yeni anayasada hükümet sistemiyle ilgili her partinin farklı bir formül önerebileceğini dile getiren Kurtulmuş, "Ama kategorik olarak yapılan bu tekliflere kulakları tıkayarak, bunların üzerinden 'Herhangi bir şekilde biz görüşmeyiz, herhangi bir şekilde bunları gündeme getirmeyiz' demek, kabul edilebilir bir şey değildir." ifadesini kullandı.

- "Hiç kimsenin kendisini millet yerine koyma hakkı yoktur"

"Anayasa tartışmalarının olduğu bir yerde herkes görüşlerini masaya getirir, tartışır. Bu görüşler, milletimiz tarafından karşılık bulursa sonuçlanır" diyen Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Nihayetinde, bütün bu sistem teklifleri anayasadaki değişiklik tekliflerinin birinci derece ve yegane muhatabı milletin kendisidir. Millet istiyorsa başımızın üstüne, millet istemiyorsa zaten hiçbir değişiklik yapılamaz. Ancak hiç kimsenin de kendisini millet yerine koyma hakkı yoktur. 'Efendim, ben şöyle bir değişikliğe müsaade etmeyeceğim'. Hele hele anayasa tartışmaları söz konusu olduğu zaman, anayasayı tartışıyoruz, bu bir tarafıyla siyasi bir meseledir bir tarafıyla hukuki, ilmi, meseledir. Böyle bir mesele söz konusu olduğu zaman lafı dönüp dolaşıp kana getirmek, kan üzerinden kurulan cümlelerle anayasa değişikliğinde tartışmaya taraf olmak asla demokratik değildir, asla kabul edilemez, asla izah edilemez. Dolayısıyla biz bu anlamda bütün partilerle her türlü uzlaşıyla her türlü diyaloğa açık olduğumuzu bir kere daha ifade ediyoruz. Nihayetinde anayasa meselesi millete karşı sorumluluk meselesidir. Ortaya çıkar, milletçe kabul edilir, eyvallah. Millet kabul etmezse milletin sözünün üstüne de kimsenin söyleyeceği bir şey yoktur. Anayasa meselesinde görüşümüz net. Türkiye'de kendi anayasa çalışmalarımızda son noktaya doğru geliyoruz. Bunları tamamladıktan sonra gerekli adımları atmak için harekete geçeceğimizi bir kere daha ifade etmek isterim."

- "Hiçbir siyasi teamül bakımından kabul edilemez"

Bir gazetecinin, CHP'nin TBMM Grup toplantısında, Cumhurbaşkanı'na hakaret içeren sloganlar atılması ve bu konu ile ilgili açılan soruşturmaya ilişkin sorusuna Kurtulmuş, "Böyle bir basit mesele Türkiye Cumhuriyeti'nin gündemine gelecek kadar önemli değildir. Ancak anamuhalefet partisinin grup toplantısında Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanına, halk tarafından seçilmiş olan bir Cumhurbaşkanına ağza alınmayacak küfürlerle hakaretlerin yapılması asla kabul edilemez. Bunu hiçbir vicdan, hiçbir akıl, hiçbir insaf kabul etmez. Hele hele bu hakaretler yapılırken anamuhalefet partisinin başındaki zat, sanki bu hakaret ve küfürleri onaylıyormuşçasına sessiz kalması hiçbir siyasi teamül bakımından kabul edilemez." değerlendirmesinde bulundu.

Kurtulmuş şöyle devam etti:

"Demokraside siyasi rakip olmak başka bir şeydir, siyasi hasım olmak başka bir şeydir ama siyaseti bu kadar seviyesiz, bu kadar edepsiz, bu kadar düşük bir vaziyette yapmak ise bambaşka bir şeydir. Dolayısıyla evet biz birbirimize rakibiz, birbirimize siyasi görüşler bağlamında en ağır şeyleri söyleyebiliriz ama hiç kimsenin rakip siyasi partilerin mensuplarına küfretmesi, hakaret etmesi, hele hele şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin en üst makamında bulunan zata Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı akla hayale gelmeyecek, ağza alınmayacak hakaretlere seyirci kalınması ve bu hakaretlerin yapılması asla kabul edilemez. Çok doğal olarak da bu hakaretleri yapanlar ve seyirci kalanlar mahkemelerin önünde de bu yaptıklarının hesabını verirler."

64. Hükümet'in programında, cemevlerinin irfan merkezleri sayılması, Alevi dedelerine maaş bağlanması gibi eylem maddelerinin olduğunu belirten bir gazetecinin, dün Başbakan Binali Yıldırım tarafından açıklanan 65. Hükümet programında böyle bir düzenlemenin yer almadığı, bu konunun çalışmalardan çıkarılıp çıkarılmadığına ilişkin sorusuna Kurtulmuş, şöyle cevap verdi:

"Geçen hükümet de AK Parti hükümetiydi, bu hükümet de AK Parti hükümetidir. Dolayısıyla Türkiye'de toplumsal bütünlüğün sağlanması, farklı toplum kesimlerinin hak ve özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesi anlamında atılacak adımlar konusunda belli bir tutarlılık içerisinde hareket ettiğimizi söylememiz gerekir. Hükümetimizin değişmiş olması bu anlamda toplumsal bütünlüğü sağlayacak adımların atılmasına engel bir durum değildir. Biz Türkiye'de her bir vatandaşımızın mezhebi, meşrebi, dini kökeni ne olursa olsun, herkesin kendisini eşit ve birinci sınıf yurttaş hissedeceği bir Türkiye kurmakla yükümlü olan bir hükümetiz.

Bu çerçevede 65. Hükümet'in de tabii ki eylem planı içerisinde Türkiye'deki farklı toplumsal kesimlerin hak ve hukuklarının geliştirilmesi, özgürlüklerinin geliştirilmesi, bu anlamda gündeme gelen taleplerin değerlendirilerek bunlarla ilgili adımların atılması da yer almaktadır. Bunun bir zamanlaması, bir siyasi sıralaması, önceliği olacak. Dolayısıyla zaten dün Sayın Başbakanın Meclisteki okuduğu hükümet programı, çoğunu atlayarak okuduğu bir hükümet programıdır, diyebilirim ki, yarısına yakınını okumamıştır. Dolayısıyla birçok madde kendisinin TBMM'deki sunumu içinde zaten yer almadı. Ancak bu meseleyi böyle değerlendirmenizi istirham ederim. Bir süreklilik içerisinde Alevi yurttaşlarımızın da hak ve özgürlükleri konusunda diğer toplumsal kesimlerin hak ve özgürlükleri konusunda da gerekli duyarlılık gösterilecek, gerekli adımlar atılacaktır. Bununla ilgili çalışmalarımız son noktaya doğru geliyor."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber