İstanbul sözleşmesi rafta duruyor

Kadına yönelik şiddetle mücadele için 25 ülkenin 2014'te imzaladığı İstanbul Sözleşmesi'ne Türkiye maalesef bugüne kadar cinayet davalarında daşiddet vakalarında da uymadı. Sözleşme hükümlerine uyulsa birçok davanın başka türlü sonuçlanacağını görmek için ise sadece dört dosyaya bakmak yeterli

Kaynak : Milliyet
Haber Giriş : 30 Mayıs 2016 09:05, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
İstanbul sözleşmesi rafta duruyor

Ceren ŞİMŞEK - KONUK YAZAR - Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu- Avukat

Türkiye'nin taraf ve hatta ilk imzacısı olmakla övündüğü, 25 ülkenin imzacı olduğu Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi) 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girdi. O tarihten bugüne kadar 496 kadın öldürüldü, 213 kadın ve kız çocuğu tecavüze uğradı, 530 kadın ve kız çocuğu cinsel tacize uğradı, kayıtlara göre en az 689 kadın şiddet gördü. İstanbul Sözleşmesi'ne taraf olmamız ve uyma yükümlülüğümüz olmasına rağmen şiddet olaylarında mahkemelerin ve devlet aktörlerinin uygulamalarında sözleşmeye hiç başvurulmadığını görüyoruz. Örnek dosyalar üzerinden tabloyu özetlemek de mümkün:

ARZU BOZTAŞ DAVASI

Kocasından boşanmak istediği için kollarından ve bacaklarından yakın mesafeden vurulan ve bacaklarını kaybeden Arzu Boztaş'ın Yozgat Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davasında ağırlaştırılmış müebbet cezası verildi. Davaya "zarar gören" olması nedeniyle Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu müdahillik talebinde bulundu ancak 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunu gerekçe göstererek talebi mahkeme reddetti. Ancak İstanbul Sözleşmesi'nin hükümlerine uyulmuş olsa idi kadına karşı şiddet dosyalarında toplumdaki her kadının suçtan zarar gördüğü ve faillerin yargılanmasında aktif ve etkin bir rol oynamak istemeye hakları olduğu düşünülerek sivil toplum örgütlerine ve kurumlara bu davaya müdahil olma ve davayı takip etme imkanı sağlanırdı.

İYİ HAL İNDİRİMİ

T. Ş. adlı sanık, kadının yaşadığı yere zorla girerek şiddet uygulamış ve onu balkondan atmaya çalışarak öldürmeye teşebbüs etmiştir. Çameli Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davasında sanık iyi hal indirimi alarak 100 gün hapse mahküm edilmiştir. Sanığın, dosyaya giren adli sicil kayıtlarından daha önce bir başkasına karşı aynı suçları işlediği tespit edilmiştir ancak buna rağmen iyi hal indirimi uygulanmıştır. İstanbul Sözleşmesine uyulmuş olsa idi öncelikle bu sözleşmenin ortaya çıkış amaçlarından biri olan "caydırıcılığı"nı ve" suçun veya ilgili suçların defalarca işlenmesi" ağırlaştırıcı sebep olduğu dikkate alındığında sanığa iyi hal indirimi uygulanamayacaktı.

HATİCE KAÇMAZ DAVASI

Daha önce görüştüğü kişiyle evlenmek istemediği için öldürülen Hatice Kaçmaz'ın dosyası Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Mahkeme, Kaçmaz'ı parkta buluşmak için çağırdığı esnada çorabının içine sakladığı bıçak ile 16 yerinden bıçalayarak öldürdü. Sanığa müebbet hapis cezası veren mahkeme, neden ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vermediğini, gerekçeli kararında, "...tutku derecesinde aşırı sevgiden kaynaklı duygusallığın etkisi ile cinayeti işlediği anlaşılmıştır" şeklinde açıkladı. Sözleşmeye uyulmuş olsaydı "mağdurun kültürel, dini, sosyal veya geleneksel olarak kabul gören davranış normlarını veya törelerini ihlal ettiği iddiaları"nın gerekçe olarak kullanılmamasını temin edilmesi gerekeceğinden; ağırlaştırıcı ceza vermekten kaçınılamazdı.

HÜLYA ÇELİK DAVASI

Boşandığı eski eşi tarafından öldürülen Hülya Çelik'in Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davasında sanığa tasarlayarak ve kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmiş olsa bile iyi hal indirimi uygulanarak müebbet hapis cezası verilmiştir. Sanığın daha öncesinde maktüle ve ortak çocuklarına karşı uygulanmış fiziksel ve psikolojik şiddetten dolayı almış olduğu hapis cezaları mevcut iken yine iyi hal indirimi almış olması İstanbul Sözleşmesi'nin hükümlerine aykırıdır. Sözleşme hükümlerine uyulmuş olsa idi şiddet içerikli suçların defalarca işlenmesi nedeniyle ağırlaştırıcı sebep olduğu dikkate alınmalıydı.

"İstanbul Sözleşmesi diye bilinen Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi'ne uyma ve iç hukuk kurallarını bu sözleşmeye uygun hale getirme zorunluluğumuzun olması aşikardır. Kadına karşı şiddetin tüm çözüm yolu sadece hukuki düzenlenmelerden geçmiyor ancak caydırıcılık esasında önemli bir noktadır."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber