Danıştay'ın, okul polisi uygulamasına dair kararı

Danıştay, okul polisi uygulamasına dair protokolün iptal istemini reddetti

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 23 Haziran 2016 11:00, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:01
Danıştay'ın, okul polisi uygulamasına dair kararı
Danıştay 10. Daire Başkanlığı
Esas No : 2011/9509
Karar No : 2015/4848

Davanın Özeti : ile arasında 20.9.2007 tarihinde imzalanan Okullarda Güvenli Ortamın Sağlanmasına Yönelik Koruyucu ve Önleyici Tedbirlerin Arttırılmasına İlişkin İşbirliği Protokolü' nün 5.1. maddesinin (f) bendi ile bu protokole dayalı olarak, Ankara İli genelinde 'okul polisi' uygulamasının usul ve esaslarını göstermek amacıyla İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İl Emniyet Müdürlüğü arasında 11.9.2009 tarihinde imzalanan işbirliği protokolünün iptali istemiyle açılmıştır.

Savunmaların Özeti : Güvenli eğitim ortamının oluşturulması için koruyucu ve önleyici güvenlik tedbirlerinin alınması amacıyla imzalanan protokol hükümlerinin eğitim ve öğretimin temel ilke ve kuralları ile uyumlu olduğu, protokol hükümlerinin okul çevresinde yapılacak çalışmalara ilişkin olduğu, okul içinde, eğitim ve öğretim faaliyetlerini kapsamadığı, yapılan düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

Düşüncesi : Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren, 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun Ek 1 inci maddesi uyarınca, Danıştay Onuncu ve Sekizinci Dairelerinden oluşan Müşterek Kurulca, gereği görüşüldü:

Dava; ile arasında 20.9.2007 tarihinde imzalanan Okullarda Güvenli Ortamın Sağlanmasına Yönelik Koruyucu ve Önleyici Tedbirlerin Arttırılmasına İlişkin İşbirliği Protokolü' nün 5.1. maddesinin (f) bendi ile bu protokole dayalı olarak, Ankara İli genelinde 'okul polisi' uygulamasının usul ve esaslarını göstermek amacıyla İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İl Emniyet Müdürlüğü arasında 11.9.2009 tarihinde imzalanan işbirliği protokolünün iptali istemiyle açılmıştır.

Anayasa'nın "Ailenin Korunması ve Çocuk Hakları" başlıklı 41. maddesinde "Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır." hükmüne yer verilmiştir.

Türkiye'nin onay ve katılma yoluyla taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 33. maddesinde, taraf devletlerin, çocukların uluslararası anlaşmalarda tanımlandığı biçimde uyuşturucu ve psikotrop maddelerin yasadışı kullanımına karşı korunması ve çocukların bu tür maddelerin yasadışı üretimi ve kaçakçılığı alanında kullanılmasını önlemek amacıyla, yasal, sosyal ve eğitsel niteliktekilerde dahil olmak üzere her türlü uygun önlemlerin alınacağı, 34. maddesinde, çocukların her türlü cinsel sömürüye ve cinsel suistimale karşı korunması amacıyla her türlü önlemlerin alınacağı, 36. maddesinde, çocukların esenliğine herhangi bir biçimde zarar verebilecek her türlü sömürüye karşı korunacağı belirtilmiştir.

4.7.2006 tarih ve 26218 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2006/17 sayılı "Çocuk ve Kadınlara Yönelik Şiddet Hareketleriyle Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi İçin Alınacak Tedbirler" konulu Başbakanlık Genelgesinde, çocuğa yönelik şiddetle ilgili yasaların ve çocuk hakları sözleşmesinin okullarda öğretilmesi ve okullardaki şiddeti ortadan kaldırmak için çok yönlü çalışmaların başlatılması gerektiği belirtilmiş, yine bu konuya ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Araştırma Komisyonunun 10/337,343,356,357 numaralı komisyon raporunda; çocukların okul çevresinde kendilerini güvenli hissetmeleri için uygun düzenlemelerin yapılması, çocuk ve gençlerin yaşama alanlarında güvenli hislerini geliştirmek için kolluk kuvvetlerinin aile ile işbirliği içinde çalışma yapılması, kolluk kuvvetlerinin, çocuk ve gençler konusunda eğitimlerinin artırılması hususunda çözüm önerileri getirilmiştir.

ile arasında 20.9.2007 tarihinde imzalanan Okullarda Güvenli Ortamın Sağlanmasına Yönelik Koruyucu ve Önleyici Tedbirlerin Arttırılmasına İlişkin İşbirliği Protokolünün 1. maddesinde, güvenli eğitim ortamlarının oluşturulması, muhtemel şiddet olaylarının önlenmesi için ilgili tarafların işbirliği ve koordinasyonunda, mevcut güvenlik durumunun belirlenerek koruyucu ve önleyici güvenlik tedbirlerinin artırılmasının amaçlandığı belirtilmiş, iptali istenilen, 5.1. maddesinin (f) bendinde; " okullarda meydana gelebilecek olay ve kriz durumlarında müdahale amacıyla ekipler oluşturulacak ve bu kapsamda okul irtibat görevlileri krize müdahale ekipleri ile ihtiyaç duyulacak diğer kişilere eğitimler verilecektir." kuralına yer verilmiştir.

Ana protokolde nın ( kolluk kuvvetlerinin ) yükümlülükleri; güvenli eğitim ortamlarının oluşturulması, muhtemel şiddet olaylarının önlenmesi için tarafların işbirliğiyle mevcut güvenlik durumunun belirlenerek koruyucu ve önleyici güvenlik tedbirlerinin artırılması amacıyla, okul giriş çıkış saatlerinde asayiş ve trafik denetimleri, okul çevresinin güvenliği, okul servislerinin denetimi, suç şiddet, madde bağımlılığı, zararlı alışkanlıkların denetimi amacıyla yakın çevrede denetim, okul çevresinde müstehcen yayınların denetimi, okul önü ve çevresinde kesici delici patlayıcı ürünlerin satılmasının denetimi, yasadışı örgüt ve ideolojik faaliyetlerin denetimi ve bu kapsamda görev yapacak polislerin eğitimi olarak belirtilmiştir.

İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İl Emniyet Müdürlüğü arasında 11.9.2009 tarihinde imzalanan işbirliği protokolünde ise; ana protokoldeki amaçlar doğrultusunda yapılacak çalışmalara ve okul polisi projesine yer verilmiş, proje kapsamında tarafların yükümlülükleri düzenlenmiş, ayrıca Ankara Emniyet Müdürlüğünün yükümlülükleri arasında, okulda görev yapacak polislerin okul bahçesi ve okul binası içindeki olaylar karşısında okul müdürünün koordinesinde, işbirliğiyle hareket edeceği belirtilmiştir.

Dava konusu protokol; görev yapacak polis memurlarının eğitim kurumlarında sürekli beklemesi sonucunu doğurmadığı gibi, yürütülecek çalışmaların okul yönetimi ile işbirliğiyle gerçekleştirileceği, bu kapsamda verilecek hizmetin etkinliğinin artırılması için emniyet bünyesinde çocuk şube müdürlükleri oluşturulduğu görülmektedir.

Buna göre, çocukların sağlıklı gelişimlerinin sağlanması, güvenli eğitim ortamlarında yetiştirilmesi, güvenli eğitim ortamlarının oluşturulması ve muhtemel şiddet olaylarının önlenmesi amaçları doğrultusunda, eğitimli personel ile okul çevresinde alınacak önlemleri düzenleyen dava konusu işbirliği protokollerinde hukuka ve kamu yararına aykırılık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, yasal dayanağı bulunmayan DAVANIN REDDİNE, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelerden ve 'na verilmesine, artan posta avansının kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 (otuz) gün içinde İdari Dava Daireleri Kurulunda temyiz edilebileceğinin taraflara bildirilmesine esasta oybirliği, vekalet ücretine ilişkin kısmı yönünden oyçokluğuyla 11.11.2015 tarihinde karar verildi.


KARŞI OY :

659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname uyarınca, hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ya da avukatlar tarafından idarelerin vekili sıfatıyla yürütülen davaların idareler lehine neticelenmiş olması halinde, idareler lehine vekalet ücreti takdir edilecek olmakla birlikte, 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca idareler lehine vekalet ücreti takdirinin, ancak bu Kanun Hükmünde Kararname'nin yürürlüğe girdiği 2.11.2011 tarihinden sonra açılan davalarda söz konusu olabileceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Bakılmakta olan davanın, 659 sayılı KHK'nin yürürlük tarihi olan 2.11.2011 tarihinden önce açıldığı dikkate alındığında, davayı hukuk müşaviri eliyle takip etmiş olmasına rağmen, davalı idareler lehine vekalet ücreti takdir edilemeyeceği gerekçesiyle vekalet ücretiyle ilgili olarak çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber