'Eline geçen parayı Kandil'e nasıl ulaştırırım? gayretindeler'

Erdoğan: "Örgütün emrine girmiş olan siyasetçi görünüşlü elemanları, çok yakında yargının önüne çıkacak hesabı verecekler"

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 23 Haziran 2016 21:57, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Eline geçen parayı Kandil'e nasıl ulaştırırım? gayretindeler'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Etnik köken istismarı yapanları da inanç istismarı yapanları da dış güçler adına taşeronluk yapanları da Allah ıslah etsin, hepsine de Rabbim hak yolunu göstersin.' diyorum. Şu mübarek günlerde kan döken, can alan, insanların hayatını zindana çeviren hiç kimsenin bu milletle, bu topraklarla bu ülkeyle en küçük bir bağı, en küçük bir ilişkisi olamaz. Aynı şekilde hemen yanı başımızdaki Suriye'de ramazan ayında kan akıtan, katliamlar gerçekleştirenler yalnızca Müslümanların değil, topyekün insanlığın düşmanıdır." dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde kanaat önderleriyle iftarda bir araya geldi.

İftar sonrası yaptığı konuşmaya "Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne, milletin evine hoşgeldiniz." diyerek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımcıların ramazanı şeriflerini tebrik ederek, tutulan oruçların, yapılan hayır ve hasenatın kabul olmasını diledi.

"Bin aydan hayırlı Kadir Gecenizi ve bayramımızı şimdiden tebrik ediyorum." ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Rabbimden bu mübarek günlerin hürmetine ülkemize ve milletimize birlik, beraberlik, kardeşlik, huzur, güven ve refah getirmesini diliyorum. Allah'tan, isimleri ve amaçları ne olursa olsun tüm terör örgütlerinin eylemlerinden, şerrinden, belasından ülkemizi ve milletimizi korumasını niyaz ediyorum. Etnik köken istismarı yapanları da inanç istismarı yapanları da dış güçler adına taşeronluk yapanları da Allah ıslah etsin, hepsine de Rabbim hak yolunu göstersin diyorum. Şu mübarek günlerde kan döken, can alan, insanların hayatını zindana çeviren hiç kimsenin bu milletle, bu topraklarla bu ülkeyle en küçük bir bağı en küçük bir ilişkisi olamaz. Aynı şekilde hemen yanı başımızdaki Suriye'de ramazan ayında kan akıtan, katliamlar gerçekleştirenler yalnızca Müslümanların değil, topyekün insanlığın düşmanıdır."

- "Terörün karşısında dimdik durmaya devam edeceğiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dikkat edilmesi gereken üç tehlikenin bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Bir, mezhepçilik. Bizim dinimizde mezhep ayrımı olamaz. Yok Sünnilik, yok Şia böyle bir şey söz konusu değil. Mezhepler bizim dinimiz değildir, sadece bir yoldur. İkincisi ırkçılık, yine Rabbimizin men ettiği, dinimizin men ettiği bir unsur, bir tehlike. Ne Arap'ın Arap olmayana, ne Arap olmayanın Arap'a üstünlüğü yoktur. Üstünlük sadece ittika iledir, takva iledir. Bu bakımdan buradaki hassasiyetimize de dikkat edeceğiz. Az önce değerli Tillo Grubu gayet güzel dillendirdiler, biz Türk'üyle Kürt'üyle Laz'ıyla Çerkes'iyle Gürcü'süyle Abaza'sıyla Boşnak'ıyla Arnavut'uyla velhasıl bu ülkede 79 milyon 'yaratılanı yaratandan ötürü sevenler' topluluğu olarak, bir millet olarak birbirimizi seviyoruz, birbirimize böyle bakacağız. Ve üçüncüsü terör, işte bu iki yanlışa düşüldüğünde arkadan gelen terördür ve biz terörün karşısında dimdik durmaya devam edeceğiz."

Devletin görevinin can, mal, namus ve neslin güvenliğini sağlamak olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu görevi yerine getirmek için bütün güç ve imkanlarla seferber olduklarını ve buna devam edeceklerini söyledi.

Milletin huzurunu tesis etmenin asli görevleri olduğuna işaret eden Erdoğan, "Yaşadığımız coğrafya, özellikle de terör olaylarının yoğun olduğu bölgeler bin 400 yıldır semalarından ezan sesinin eksik olmadığı İslam beldeleridir. Bu bölgelerde benim Kürt kardeşlerim özellikle İslam medeniyetinin oralardaki yılmaz savunucuları olmuşlardır. Hiçbir zaman geri adım atmamışlardır. Onlar kendi içinden bir Selahaddin-i Eyyubi'yi çıkarmıştır, bunu bir kenara koymak mümkün değildir ve Selahaddin-i Eyyubi'nin nerelere, hangi inançla, niçin dayandığı hepimizin malumudur." dedi.

- "Bin yıllık kardeşliğimizi bozmayı amaçlayan bir oyun oynanıyor"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kars'tan İzmir'e, Trabzon'dan Diyarbakır'a kadar tüm Anadolu hangi kökenden hangi meşrepten olursa olalım hepimizin bin yıldır kardeşçe yaşadığı, korumak için bedelini hep birlikte ödediği topraklardır. Bugün vatan topraklarımızın birliğine, bütünlüğüne yönelik çok ciddi tehditlerle karşı karşıyayız. Aynı şekilde millet olarak bin yıllık kardeşliğimizi bozmayı amaçlayan bir oyun oynanıyor. Bu coğrafyada yaklaşık bin yıldır, bilhassa son 600 yıldır hep aynı devletin çatısı altında yaşadık. Hiçbir ayrımcılığa, hiçbir ötekileştirmeye, hiçbir asimilasyona maruz kalmadan yüzlerce yıl boyunca inancımızı, kültürümüzü koruyarak, aynı medeniyet çınarının altında hayatımızı birlikte sürdürdük. Bu uzun tarihi birlikteliğimizi bozmaya çalışanlar kimi zaman doğudan, kimi zaman batıdan, kimi zaman kuzeyden pek çok saldırıya, hücuma uğradık. Hepsine karşı da sesimiz sesimize, terimiz terimize, kanımız kanımıza karışarak birlikte mücadele ettik, birlikte sevindik, birlikte üzüldük. İşte böyle bir kader birlikteliği ile bugünlere geldik. Kim der ki 'Bu coğrafyada sömürgecilik izi vardır', vallahi yalan söylüyorlar, kim der ki 'Bu coğrafyada asimilasyon işareti vardır', vallahi iftira ediyordur, kim der ki 'Bu coğrafyada ötekileştirme, ikinci sınıf insan veya vatandaş muamelesi yapma ayıbı vardır', vallahi bühtandır. Sorunlar, sıkıntılar yaşanmamış mıdır? Elbette yaşanmıştır. Hem de her dönemde yaşanmıştır ama bu sorunların, bu sıkıntıların hiçbiri münhasıran bir kökene, bir meşrebe yönelik olmamıştır. Farklı dönemlerde, farklı sebeplerle ülkenin her köşesinde hemen her kökenden her meşrepten insanlar mutlaka sıkıntıya düşmüştür. Dönem değişmiş sıkıntıların sebepleri ve muhatapları da değişmiştir."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, HDP'li belediyelere yönelik olarak, "Onlar eline geçen parayı 'Ben dağa nasıl ulaştırırım, Kandil'e nasıl ulaştırırım?' bunun gayreti içerisindeler ama bugünler onların iyi günleri, onu söyleyeyim. Bunların bedelini ödeyecekler ve devlet bütün bunların arkasını hassas bir şekilde takip ederek, bunlara gerekli olan bu bedeli ödetecektir. Çünkü tüyü bitmemiş yetimin hakkını, sen terör örgütlerine çeşitli hilelerle gönderemezsin." dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde kanaat önderleriyle iftarda bir araya geldi. İftar sonrası konuşan Erdoğan, "Dünyanın hiçbir yerinde dikensiz gül bahçesi misali bir devlet yönetimine rastlayamazsınız. Tüm eksikliklerine, hatta hatalarına rağmen bu topraklarda hep birlikte kurduğumuz, Anadolu Selçuklu, Osmanlı ve son olarak Türkiye Cumhuriyeti devletleri coğrafyamızdaki en güçlü, en müreffeh, en huzurlu devletlerdir." diye konuştu.

Almanya'nın Viernheim kasabasındaki bir sinema salonunda bugün öğleden sonra yaşanan silahlı saldırıyı anımsatan Erdoğan, "İşte bakın bugün Almanya'da olanları duydunuz, Fransa'nın ne halde olduğunu görüyorsunuz, Amerika'da olanları gördünüz. Dünya, farklı bir geleceğe doğru bir arayışın içerisinde yürüyor." ifadesini kullandı.

"Terörü savunmak mümkün mü?" diye soran Erdoğan, "Ama hep ne dedik, şunu özellikle söyledik, teröre karşı amansız bir mücadele sürdüren Türkiye'ye sessiz kalanlar şunu bilmelidir dedik, 'bir gün bu terör bumerang gibi döner onları da vurur' dedik. Daha da bulur, niye? Sen eğer teröristlere yataklık yaparsan, sen eğer teröristleri vermen gereken yere vermezsen, onların cezalarını anında vermezsen, tam aksine onlara yataklık yaparsan, onlara mali destek verirsen, kapılarını açar onların paçavralarını Avrupa Birliği'nin binasının duvarlarına asmaya kalkarsan bilesiniz ki bunlar iyi günlerindir, daha beter günler gelecektir, daha beter günler gelecektir. Biz yaşıyoruz, biz damdan düştük, bunlar bunu görmedi." değerlendirmesinde bulundu.

- "Hep birlikte ülkemize sahip çıkmak zorundayız"

"Son 14 yıldır geçmişte sancıları çekilen sorunların büyük ölçüde ortadan kaldırıldığı, demokrasinin, hak ve özgürlük standartlarının yükseltildiği bir ülkede yaşıyoruz" ifadesini kullanan Erdoğan. "Onun için hep birlikte ülkemize sahip çıkmalıyız." dedi.

Terör örgütlerinin ne bu ülkenin, ne de bölgenin daha iyiye, güzele ve hayırlıya kavuşması gibi bir amacının kesinlikle olmadığını vurgulayan Erdoğan, misafirlerine "Güneydoğu bölgemizde yaşıyorsunuz, Allah aşkına, şu belediye hizmetlerinden memnun olmanız mümkün mü? Memnun musunuz? Altyapısından memnun musunuz? Üstyapısından memnun musunuz?" diye sordu.

- "Bu günler onların iyi günleri"

Erdoğan şöyle devam etti:

"Ben belediye başkanlığından gelmiş birisiyim. Çöp dağlarının hakim olduğu bir İstanbul'a devralmıştım, hava kirliliğinin hakim olduğu bir İstanbul'u devralmıştım, altyapısı tamamen felç bir İstanbul'u devralmıştım. Ama şimdi Güneydoğu'ya gittiğim zaman, bakıyorum ki Güneydoğu çok daha beter, çok daha berbat. Niye? Onlar benim Kürt kardeşimin temiz bir şehirde yaşamasını istemiyor ki şöyle suyu akan bir şehirde yaşamasını istemiyor ki öyle bir derdi yok bunların, onlar eline geçen parayı, 'Ben dağa nasıl ulaştırırım, Kandil'e nasıl ulaştırırım' bunun gayreti içerisindeler. Ama bu günler onların iyi günleri onu söyleyeyim. Bunların bedelini ödeyecekler, ödeyecekler ve devlet bütün bunları arkasını hassas bir şekilde takip ederek, bunlara gerekli olan bu bedeli ödetecektir. Çünkü tüyü bitmemiş yetimin hakkını sen, terör örgütlerine çeşitli hilelerle gönderemezsin."

Örgütlerin tüm derdinin, Türkiye'yi zayıflatarak, kendi vatandaşlarına, bölgesindeki ve dünyadaki diğer mazlumlara sahip çıkmasını, destek vermesini engellemek olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Çünkü dünyada tüm gücünü zulümden, çatışmadan, savaştan, kandan, acıdan alan karanlık bir ittifak vardır. Bu karanlığın gerisinde yüzyıllardır süren gizli-açık sömürgecilik düzeni vardır, insani ve iktisadi kölelik vardır. Bu ittifakın emrine girerek ülkemizi ve bölgemizi bu güçlerin taşeronluğu altında yönetmek isteyenler, topraklarımızı kurtarmak değil, sömürge haline getirmek, insanları özgürleştirmek değil, köleleştirmek peşindeler. Nitekim Suriye'de ister DAİŞ olsun, ister PYD-YPG, ister rejim hiç fark etmiyor. Hangi bölgede hakimiyet sağlarlarsa sağlasınlar, hepsinin de aynı yöntemleri izlediğini görüyoruz, aynı senaryoyu uyguladığını görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

"Tavşana kaç tazıya tut"

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ne yapıyorlar? Hemen insanların ellerinde avuçlarında ne varsa el koyuyorlar. Bununla yetinmiyor namuslarına tasallut ediyorlar, ardından baskıyla, sindirmeyle evlerinden yurtlarından ettikleri insanların yerlerine kendi taraftarlarını yerleştiriyorlar. Karşı çıkanları da katlediyorlar, bunun adı zulümdür. İpleri aynı güçlerin ellerinde olan bu terör örgütleri, 'tavşana kaç tazıya tut' diyebileceğimiz basit bir oyunla coğrafyamızı acıya ve kana bulamayı sürdürüyorlar. Şimdi biz göz göre göre aynı senaryonun ülkemizde oynanmasına izin mi vereceğiz? DAİŞ içindeki yabancı teröristleri bunların hangi ülkelerden geldiklerini sizler de biliyorsunuz. PKK ve PYD içindeki yabancı teröristleri biliyor musunuz? Çatışmalarda öne sürdükleri cahil gençler ölürken bu işleri organize eden, kaynak sağlayan, araç-gereç sağlayan, strateji belirleyen hatta zaman zaman fiilen çatışmalara giren o yabancıların ne işi var oralarda. Batı'nın değişik ülkelerinden gelenleri biliyorsunuz değil mi?"

Terör örgütünün güdümündeki partinin mensuplarının, ülkede olduklarından daha fazla yurt dışında gezdiklerine dikkati çeken Erdoğan, "Ülkemizde yaptıkları görüşmelerin kat kat fazlasını yurt dışında yapıyorlar." dedi.

- "Bölücü terör örgütü suçüstü yakalandı"

"Mesele bu ülkenin meselesiyse, bu ülkenin insanlarının meselesiyse sizin dışarıda ne işiniz var?" diye soran Erdoğan. "Bir süredir terör örgütü de güdümündeki parti de bölgedeki hadiseleri uluslararası platformlara taşıyabilmek için uğraşıyor. Cizre ile ilgili bir kitapçık hazırlamışlar. Utanmadan, arlanmadan, sıkılmadan devletin ilçeyi yakıp-yıktığını, sivil vatandaşları öldürdüğünü öne sürüyorlar. Bölücü terör örgütü Cizre'de de Nusaybin'de de, Yüksekova'da da diğer ilçelerde de suçüstü yakanlanmıştır. Örgüt bu ilçelerde vatandaşlarımıza zulüm ederken, onlara hayatı zehir ederken, evlerini yıkarken, mallarını gasbetmek, çocuklarını zorla ellerinden alırken devletin müdahalesiyle karşılaşmıştır. Olay bu kadar basit, bu kadar açıktır. Ama bunlar ne yapıyor? Akıl almaz bir yüzsüzlükle, ahlaksızlıkla, haysiyetsizlikle kendi yedikleri haltları devlete mal ederek üste çıkmaya çalışıyorlar." ifadelerini kullandı.

- "Herkesi kör, alemi sersem mi sanırsınız?"

Ziya Paşa'nın, Terkib-i Bend şiirinden "Siz herkesi kör, alemi sersem mi sanırsınız?" dizelerine atıfta bulunan Erdoğan, "Yanınıza aldığınız ve aynı projenin birer aktörü olmanın ötesinde karşılıkları bulunmayan kuruluşlarla milleti de dünyayı da kandırabileceğinizi mi sanıyorsunuz? O günler geride kaldı." diye konuştu.

Terör örgütü ve uzantılarına karşı her alanı kapsayan topyekün bir mücadele yürüttüklerinin altını çizen Erdoğan, "Elinde silahı olan, karşısında güvenlik güçlerimizi bulacak, bunu böyle bilsinler. Silahıyla can alanın arkasında duran siyasetçi, belediye başkanı, sivil toplum kuruluşu mensubu karşısında idari birimlerimizi, savcılarımızı, hakimlerimizi bulacak. Yurt dışında aynı yalanları pazarlamaya çalışanlar karşılarında diplomatlarımızı, bu konularla ilgili çalışan sivil toplum kuruluşlarımızı bulacak. Hiçbir alan boş bırakılmayacak, hiçbir iftira cevapsız kalmayacak, hiçbir yalan gerçeğin ışığından kaçırılmayacak." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Devlet, meseleyi suhuletle, kimsenin burnu kanamadan, kimse acı yaşamadan çözsün diye her türlü çabayı gösterdi, göstermeye gayret ediyor. Şehitlerimiz oldu. Şu anda yaklaşık 600 civarında şehidimiz var ama 8 bine yakın da etkisiz hale getirilen terörist var. Bu bir mücadelenin sonucudur." dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde kanaat önderleriyle iftarda bir araya geldi.

Buradaki konuşmasında, terör örgütüne yönelik operasyonların tamamlandığı bölgelerdeki rehabilitasyon çalışmalarına işaret eden Erdoğan, "Şu anda 11 ilçe, 1 il, buralardaki operasyonlar neticesinde ortaya çıkan tablo bu haliyle kalmayacak. Şu anda ilgili bakan arkadaşlarımız, tüm ilçe ve ilde, alt yapı çalışmalarına başladılar ve buraları temmuzun başından sonraki dönemle mukayese edilmeyecek bir güzelliğe kavuşturacaklar." ifadesini kullandı.

Atık su, yağmur ve içme suyu kanallarına varıncaya kadar bu bölgelerde her türlü adımın atılacağını bildiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Şu anda Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın bu alanlarda yaptığı çalışmalar, bunun yanında TOKİ'nin yaptığı çalışmalarla yoğun bir şekilde oluşturulacak rezerv alanları dahil buralardaki vatandaşlarımız isterlerse TOKİ'nin değişik yerlerindeki konutlarında yer alabilecekler, isterlerse kira bedellerini devlet kendilerine ödemek suretiyle, kendileri eski yerlerinde oturmak istiyorlarsa oradaki inşaatların bitişini bekleyecekler ve daha sonra da inşaatlar bitince gelip kendi yerlerinde oturabilecekler. Ondan sonra televizyonların ekranlarında şunu göreceksiniz, 'böyleydi, böyle oldu.' Bunu yapacağız."

- "Namuslular namussuzlar kadar cesur olmazsa vay bizim halimize"

Kanaat önderlerinden de bir beklentisi olduğunu ifade eden Erdoğan, "Dik duracağız, dikleşmeyeceğiz. Sizler buraların kanaat önderlerisiniz ve sizin duruşunuz birçok şeyi değiştirir. Namuslular namussuzlar kadar cesur olmazsa vay bizim halimize, o kadar ve bunu yapacağınıza inanıyorum." dedi.

Erdoğan, bölgede yaşanan hadiselerin sadece devletin veya hükümetin değil, bölge halkı başta olmak üzere milletin tamamının meselesi olduğunu bildirdi.

Bu sıkıntıların çözümü için herkesin sorumluluk üstlenmesi, görev alması ve elini taşın altına koyması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "İşler sadece devlete havale edildiği zaman gecikebiliyor, istenildiği gibi yürüyemeyebiliyor, başka sıkıntılar çıkabiliyor öyleyse devlet kendi yapacağı işleri elbette kendisi yürütecek ama asıl kılcal damarlara, iç dokulara, derinlere sizler nüfuz edeceksiniz." ifadesini kullandı.

Van depremi sırasında koordinatörlük görevinin dönemin Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'da olduğunu anımsatan Erdoğan, bölgede sadece depreme yönelik yapılan yatırımın eski parayla yaklaşık 6-7 katrilyonu bulduğunu dile getirdi.

- "Bu irade Allah'ın izniyle Güneydoğu'yu rahatlıkla yapar"

"Adeta yeni şehirler kurduk orada." diyen Erdoğan, kanaat önderlerine şu çağrıda bulundu:

"Şimdi az önce bir kardeşim Erciş'ten bahsediyor da kusura bakma, vebal sizde. Yoksa Erciş'e girerken Van Denizi'ne nazır yapılan konutlar, oraya bambaşka bir güzellik getirdi. Bunu görmemezlikten gelemeyiz. Edremit'e geldiğin zaman, Edremit'ten Van Denizi'ne bir başka güzellik görüyorsun. Hastaneleriyle, şehir içindeki düzenlemeleriyle bambaşka bir güzelliğe oralar kavuştu ve fazla sürmedi, 1,5 senede 17 bin konut inşa edildi. Bu irade Allah'ın izniyle şu anda da Güneydoğu'yu rahatlıkla yapar, çözer. Devletimizin bu iradesi var fakat şimdi sizler evlerdesiniz, sokaktasınız, dükkandasınız, ibadethanelerdesiniz, tarladasınız, çay ocağındasınız velhasıl her yerdesiniz. Sizler milletin ta kendisisiniz. Eğer siz her yerde hakkı ve hakikati anlatırsanız ne örgütün ne de güdümündeki yapıların yalanları karşılık bulamayacak, kendi ellerine, yüzlerine bulaşacaktır."

- "8 bine yakın terörist etkisiz hale getirildi"

Bir dönem örgütün ve kurduğu paralel yapıların, bölge insanı üzerinde ciddi baskılar oluşturduğunu ama bu dönemin artık geride kaldığını vurgulayan Erdoğan, "Devlet, meseleyi suhuletle, kimsenin burnu kanamadan, kimse acı yaşamadan çözsün diye her türlü çabayı gösterdi, göstermeye gayret ediyor. Şehitlerimiz oldu. Şu anda yaklaşık 600 civarında şehidimiz var ama 8 bine yakın da etkisiz hale getirilen terörist var. Bu bir mücadelenin sonucudur." değerlendirmesinde bulundu.

"Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet" ilkesini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Şehit niye vardır? Dini için, vatanı için, bu uğurda mücadelesini verir. Kuru toprak vatan olmaz, şehit kanlarıyla yoğrulursa vatan olur. Onun için hep tek millet dedik. Türk'ü ile Kürt'ü ile Laz'ı ile Çerkes'i ile Gürcü'sü ile Abaza'sı ile 79 milyon tek milletiz. Türk, Kürt, Laz, Çerkes hep beraber tek millet olarak yürüyeceğiz. Kürt Kürtlüğü ile sevinsin, övünsün Türk de Türklüğü ile övünsün ama Kürt'ün Türk'e, Türk'ün Kürt'e üstünlüğü yok. Hepsi takva ile. Buna bakacağız ve birbirimizi de Allah için seveceğiz. Onun için bizim etle tırnak gibi olduğumuzu unutmayacağız. Ve tek bayrak, bizim bayrağımızın rengi şehidimizin kanı, hilal bağımsızlığımızın ifadesi, yıldız şehidimizin ta kendisi. İkinci bir alternatif tanımıyoruz. 'Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.' Aksi takdirde olmaz. İşte 780 bin kilometrekareyle bu ülke tek vatandır. Dördüncüsü o da tek devlet. Devlet içinde devlet, asla. Çıkarmışlar bir paralel devlet. Ne paralel devleti, böyle bir şey söz konusu olamaz. Bizim tek devletimiz var, Türkiye Cumhuriyeti devleti. O kadar. İşte görüyoruz ki bu örgüte silah bıraktırmak için çalışması gerekenlerin kendileri ellerine silah almışlar. Elleri kolları silahla, bombayla dolu olarak karşınıza dikilen kişilerle artık musafaha yapmak için kolunuzu, elinizi uzatamazsınız. Onlara anladıkları dilden konuşmak gerekirdi, nitekim de öyle yaptık."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ülkemiz ve bölgemiz kendi tarihine, kendi kültürüne, kendi inancına, kendi topraklarına yabancı başka projelerin ürünü olan bu yapıdan artık tamamen inşallah kurtulacaktır. Bunların bölgede 30-35 yılı bulan müktesebatlarında sadece acı vardır, kan vardır, gözyaşı vardır. Ne bölge insanı için ne ülke için hayırlı tek bir hizmetleri, tek bir icraatleri yoktur. Ağızlarından ülkenin ve bölge halkının hayrına çıkmış tek bir söz bulamazsınız. Sadece yalan, sadece iftira, sadece istismar, sadece ideolojik saçmalıklardan ibaret bu yapı en büyük zararı bölge halkına verdi, vermeye devam ediyor." dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde kanaat önderleriyle iftarda bir araya geldi. İftar sonrası konuşan Erdoğan, terör olaylarına vurgu yaptı. Güvenlik güçlerinin operasyonlar sırasında masum insanların zarar görmemesi için kendi hayatları pahasına çok titiz davrandıklarının altını çizen Erdoğan, kanaat önderlerine şöyle seslendi:

"Sizlerden iki konuda özellikle yardım rica ediyorum. Birincisi terör örgütünün ve uzantılarının gerçek yüzünü milletimize ve bölge halkına sürekli anlatmanız gerekir. Sizler sadece kendiniz değilsiniz, sizler binleri temsil ediyorsunuz, sizler on binleri temsil ediyorsunuz. Öyleyse temsilcisi olduğunuz kardeşlerimize bunu anlatmanız gerekir. Ülkemiz ve bölgemiz kendi tarihine, kendi kültürüne, kendi inancına, kendi topraklarına yabancı başka projelerin ürünü olan bu yapıdan artık tamamen inşallah kurtulacaktır. Bunların bölgede 30-35 yılı bulan müktesebatlarında sadece acı vardır, kan vardır, gözyaşı vardır. Ne bölge insanı için ne ülke için hayırlı tek bir hizmetleri, tek bir icraatleri yoktur. Ağızlarından ülkenin ve bölge halkının hayrına çıkmış tek bir söz bulamazsınız. Sadece yalan, sadece iftira, sadece istismar, sadece ideolojik saçmalıklardan ibaret bu yapı en büyük zararı bölge halkına verdi, vermeye devam ediyor."

Lice'de dev bir operasyonun yapıldığını anlatan Erdoğan, "8 bin kişiyle yapılan bu operasyonla bütün o tarlalar, ne tarlaları olduğunu benim anlatmama gerek var mı, oralar temizleniyor. Çünkü terör örgütünün en büyük gelir kaynağı oydu." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, halka hizmeti Hakk'a hizmet kabul ettiklerini ve bu şekilde çalışmalarını sürdürdüklerini belirtti.

- "Arabasının arkasında terör örgütüne silah taşıyanlar bu ülkede milletvekili olamaz"

"Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu unutmadık" ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kim, hangi yanlışı yaparsa yapsın onunla hukuk sınırları içinde mücadele edilmesi gerekiyor ve bunu yapacağız. Devlet olarak bu istismarların önüne geçmek için gereken yasal düzenlemeleri çıkarmaya başladık. Dokunulmazlıkları kaldırdık. Ne diyordu o terör örgütünün arkasında olduğu parti? 'Getirin dokunulmazlıkları kaldıralım' peki şimdi niye kaçmaya başladınız? Niye kaçıyorlar? Çünkü bu bir suçluluğun ifadesidir. Arabasının arkasında terör örgütüne silah taşıyanlar bu ülkede milletvekili olamaz. Tabutlarda silah taşıyanlar bu ülkede milletvekili olamaz. Sözde mezarlarda yargı ofisleri kuranlar bu ülkede samimi olamaz. Örgütün emrine girmiş olan siyasetçi görünüşlü elemanları çok yakında yargının önüne çıkacak, hesabı verecekler."

Belediyelerle ilgili düzenlemeyi de Meclis kapanmadan çıkarmış olacaklarını dile getiren Erdoğan, "Bunun ardından belediyelerin de örgütün birer şubesi gibi çalışmalarının önüne inşallah geçmiş olacağız." dedi. Diğer hususlarda da benzer tedbirleri alacaklarını belirten Erdoğan, şunları söyledi:

"Bu gelişmelerin üzerinizdeki baskının ortadan kalkmasını sağlayacağına, görüşlerinizi rahatça ifade etmenize, çalışmalarınızı rahatça sürdürmenize imkan vereceğine inanıyorum. Sizlerden ikinci ricam şudur, bölgede yaşanan olayların gerçek yüzünü yurt dışında irtibatta olduğunuz, yurt dışından gelerek sizinle irtibata geçen ve sizin bizzat irtibata geçeceğiniz kişilere kurum temsilcilerine aktarmanızdır. Biz devlet olarak bunu elbette yapıyoruz ama benzer bilgileri bölge halkının temsilcilerinin vermesi etki derecesini çok çok arttıracaktır. Bu konuda sizlere inanıyorum, sizlere güveniyorum. İnşallah terörün son bulduğu, huzurun, refahın hakim olduğu yeni Türkiye'yi hep birlikte inşa edeceğiz."

- Katılımcılara formlar dağıtıldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımcılara görüş, düşünce ve taleplerinin yazılacağı formların dağıtıldığını belirterek, bu formlarda ifade edilen hususların takip edileceğini ifade etti.

İftarda bulunan bakan ve bürokratlarla ilgili konuların hemen kendilerine iletileceğine işaret eden Erdoğan, diğer konuların ise muhataplarına en kısa sürede ulaştırılarak, değerlendirmelerinin sağlanacağını söyledi.

Benzer bir çalışmayı muhtarlarla da yaptıklarını dile getiren Erdoğan, "Çünkü biz halka hizmetin Hakk'a hizmet olduğuna inanıyor, insanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışıyla hareket ediyoruz. Şayet herhangi bir yerde bir eksik bir hata varsa onu tespit edip gereğini yerine getirmek boynumuzun, boynumun borcudur. Bundan sonra da ilgili arkadaşlarımıza bildirdiğiniz görüş, düşünce ve taleplerinizin takip edilip, neticeye kavuşturulacağından emin olabilirsiniz. Eğer bu takip sürecinde bir eksiklik, aksaklık ortaya çıkarsa meseleyi bizzat benim özel kalemime iletmenizi rica ediyorum. Gerekirse bizzat kendime ulaşmanızı istiyorum." diye konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber