Bozdağ: Cumhurbaşkanı, ölüme uçmuştur

Gazeteler, medya, siyaset kurumu, hepsi, daha işin başında darbenin başarılı olup olmayacağı belli değilken, demokrasiden yana tavır koymuşlardır. Cumhurbaşkanı, ölüme uçmuştur. Hükümet hakeza. Herkes bu girişimin karşısında durmuştur, bu da bir ilktir. Demek ki demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, milli irade, millet sahip çıktığı sürece tankla, topla, uçakla, helikopterle, bombayla, otomatik silahlarla yok edilemez.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 26 Temmuz 2016 18:07, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Bozdağ: Cumhurbaşkanı, ölüme uçmuştur

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Bu darbe teşebbüsü milleti birleştirme noktasında da önemli bir fonksiyon ortaya koydu. İnsanlarımız darbeye karşı yekvücut oldu. Partiler adeta ortadan kalktı herkes demokrasi ve milli irade partisinin bir üyesi oldu." dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda, 15 Temmuz'daki Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) darbe girişimiyle ilgili araştırma komisyonu kurulmasına dair partilerin verdiği araştırma önergelerinin birleştirilerek, görüşmelerinin bugün yapılmasına yönelik, Danışma Kurulu kararı kabul edildi.

Hükümet adına söz alan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Türkiye'nin tarihi bir dönemden geçtiğini belirterek, 15 Temmuz 2016'nın demokrasi tarihi bakımından "kara" olduğunu ifade etti.

Bu kara güne karşı milletin, Meclis'in, siyasetin, medyanın, toplumun her kesiminin birlikte ayağa kalkmasının, demokrasi, milli irade, anayasaya sahip çıkmasının da önemine değinen Bakan Bozdağ, bu açıdan da 15 Temmuz'un tarihi bir gün olduğunu vurguladı.

Darbe teşebbüsünü gerçekleştirenlerin her şeyi göze aldıklarını ifade eden Bozdağ, "İki TÜRKSAT çalışanını şehit eden darbeci asker, şehit ettikten sonra su istiyor, suyu alıyor, diz çöküyor, besmele çekiyor ve üç yudumda su içiyor. Bunu gören çalışanlar 'sünnete bu kadar uyuyor sununuz da bu masum insanları niye öldürüyorsunuz' diye sorduğunda 'İyi ya şehit oldu' diyor. 'Biz de şahadet şerbetini içtik yola çıktık' diyor. Zihniyete bakın. Öldürdüğü sivil masumun cennette gittiğine, kendi öldürülürse de şehit olduğuna inanıyor. Bunun DEAŞ mantığından ne farkı var?" diye sordu.

Bu olanların sapkın bir din anlayışı ve itikadi yapının da varlığını gösterdiğini belirten Bozdağ, "Böylesine bir yapıyla mücadele etmek kolay değil. Sivillere hedef gözeterek ateş etme emri veren ve bundan da rahatsız olmayan bir yapı var. Bu yapı karşısında toplumun bütün kesimleri birlikte direndi ve kazandı." değerlendirmesinde bulundu.

- "Cumhurbaşkanı, ölüme uçmuştur"

Bu darbe teşebbüsünün milleti birleştirme noktasında da önemli bir fonksiyon ortaya koyduğunu aktaran Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İnsanlarımız darbeye karşı yekvücut oldu. Partiler adeta ortadan kalktı, herkes demokrasi ve milli irade partisinin bir üyesi oldu. Tankların önüne koşanlar bütün siyasi partilerden aziz vatandaşlarımız oldu. Türkiye'nin geçirdiği aşamalardan sonra demokrasimizin ulaştığı olgunluk, milletimizin demokrasiyi benimsemede geldiği seviye ve bilinçlenme dolayısıyla, darbeye şakşakçılık yapacaklar dahi, inanmasalarda darbenin karşısında olduğunu söylemek zorunda kalmıştır. Gazeteler, medya, siyaset kurumu, hepsi, daha işin başında darbenin başarılı olup olmayacağı belli değilken, demokrasiden yana tavır koymuşlardır. Cumhurbaşkanı, ölüme uçmuştur. Hükümet hakeza. Herkes bu girişimin karşısında durmuştur, bu da bir ilktir. Demek ki demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, milli irade, millet sahip çıktığı sürece tankla, topla, uçakla, helikopterle, bombayla, otomatik silahlarla yok edilemez. Ne zaman ki millet buna sahip çıkmaktan vazgeçerse, işte o zaman yok edilir."

"Bugün bizim ortak değerlerimiz arasına yeni bir ortak değer daha katılmıştır. Vatan, bayrak, devlet, millet yanında artık bundan sonra demokrasi, milli irade de bu milletin ortak değerlerinden biri haline gelmiştir." ifadesini kullanan Bakan Bozdağ, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bunda bir tartışma yoktur. Demokrasi, artık hepimizin kırmızı çizgisi haline gelmiştir. Demokrasi tehlikede olduğu zaman, millet, siyaset, nasıl bir dayanışma gösterdi, hep beraber gördük. Kurtuluş Savaşı'nda Türkiye'nin düşman orduları tarafından işgali sırasında nasıl Atatürk'ün arkasında aziz milletin saf tutup o gün bağımsız bir Türkiye'yi kurmayı başardıysa bu sefer de 15 Temmuz 2016'da Kurtuluş Savaşı'ndan yüz yıl sonra demokrasiyi, anayasal düzeni, milli iradeyi korumak için yeniden ayağa kalkmıştır. Bundan sonra demokrasimizin üzerinde kara bulutlar estirmek isteyenler, demokrasiyi kesintiye uğratmak isteyenler niyetlenmeden önce trilyonlarca defa düşünmek zorunda kalacak, asla niyetlenmeyecek."

- CHP'nin önerisi kabul edildi

Öte yandan, CHP Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın, kimyasal madde bulundurulan birden çok organize sanayi bölgesinin yer aldığı illerde, yangın söndürme uçağı ve helikopter barındıran tam donanımlı yangın söndürme kuruluşlarının oluşturulmasını amaçlayan Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin, doğrudan Genel Kurul gündemine alınması önerisi kabul edildi.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Eğer biz, 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünden sonra tedbir alamazsak yeni bir darbe teşebbüsünün geri sayımı başlamış demektir." dedi.

TBMM Genel Kurulundan Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimiyle ilgili araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin verilen önergede hükümet adına konuşan Bozdağ, darbe girişiminden sonra, "her şey geçti, bitti" denilip durulursa, o zaman yenilerinin geleceğini söyledi.

Bozdağ, 27 Mayıs 1960'ın olduğunu, tedbiri alınmadığından yeni darbe için geri sayımın başladığını, 9 Mart'ta tedbir alınmadığından 12 Mart'ın geldiğini, 12 Mart muhtırasının arkasından yine tedbir alınmamasından 12 Eylül darbesinin geri sayımının başladığını vurguladı.

Bakan Bozdağ, "Eğer biz, 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünden sonra tedbir alamazsak yeni bir darbe teşebbüsünün geri sayımı başlamış demektir. Bu parlamentoya düşen, demokrasiye sahip çıkma konusundaki ittifakımızı, bundan sonra Türkiye'de darbe yapılmaması için yapılması gereken ne varsa bunları tereddütsüz hayata geçirene kadar ve netice alana kadar sürdürmektir." diye konuştu.

Halkın kendilerinden istediği 3 şey olduğuna işaret eden Bozdağ, şöyle devam etti:

"Bir: 'Bu darbe teşebbüsünü püskürttünüz, bu darbe teşebbüsüne kalkışanları yargının huzuruna çıkarın, millete hesap versinler. Bunların uzantıları, bunların destekçilerini devlet aygıtı içerisinden tek tek temizleyin.' Hesap sorun ve bunları temizleyin. Bu ihanet içerisinde olanlarla, devletin birlikte yaşama imkanı artık kalmamıştır, öyleyse bunların devletin yönetim aygıtı içerisinden de hukuka uygun biçimde temizlenmesi son derece önemlidir.

İki: Bu darbe teşebbüsünün artçı darbeleri olabilir. Bu darbe teşebbüsünü sevk ve idare eden FETÖ'nün elebaşı Fetullah Gülen, video vasıtasıyla açıklamalarda bulundu. Ne diyor, şu anda yargının elinde bulunanlara, 'aman dik durun eğilmeyin, itirafçı olmayın, siz böyle dik durursanız tarih sizi şerefle yazacak...' diye onlara gaz veriyor. Güya motive ediyor. Şimdi de kendisi Amerika Birleşik Devletleri yönetimine, 'Beni Türkiye'ye iade etmeyin' diye yazılar yazıyor, adeta yalvarıyor."

Bozdağ, Fetullah Gülen'in Türkiye'ye gelmesini isteyerek, "Ben de diyorum ki gaz vereceğine çık gel. Senin gelmen onlar için daha iyi bir motivasyon olur. Gel Türkiye'ye onlar mutlu olurlar, tarih yazacaksa o zaman sizi daha güzel harflerle yazar. Ama onu yapmıyor. Oradan, Türkiye'nin içerisinde beyinlerini yıkadığı, taraftarlarını gaza getirmek, tahrik etmek için oradan mesajlar veriyor." ifadelerini kullandı.

"Darbe teşebbüsünü, akim kılan aziz milletimizin her bir ferdine, 'ahmak' diyerek onların darbenin başarısız olması nedeniyle ortaya koyduğu sevinç gösterileriyle alay ediyor, 'bu iş bitmedi, arkası gelecek, sevinçlerinizi kursağınızda bırakacağım' dercesine milleti tehdit ediyor" diyen Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sağ kalırlarsa nasıl rezil olacaklar, nasıl bir zillete düşecekler. Yok eğer ölürlerse keşke keşke diyecekler' diyor. Yani ahirette ne olacağımıza da o karar veriyor. Dünyada ne kadar yaşayacağımıza da o karar veriyor. Benim inancıma göre, bu aziz milletin inancına göre de insanların ömrünün ne olduğuna karar verecek yegane merci, yegane zat Cenab-ı Hak'tır. Onun dışında hiçbir kimse karar veremez. Bir diğer konu da milletimizin verdiği mesaj; bu artçıları önleyin ama arkasından bir daha Türkiye'de ne asker, ne yargı, ne sivil, ne başka birisi darbeye dair bir düşünce sahibi olmasın. 'Darbe yaparız, başarılı oluruz' diye aralarında sohbette kurmasınlar. Bu açıdan da bir mesajı vardır."

- "Yargı süreci devam edecek"

Bu yapının bir başka önemli özelliğinin de gizli örgütlenmesi olduğunu vurgulayan Bozdağ, bunun da önemine işaret etti. Bozdağ, Genelkurmay Başkanının en yakınındaki, şoförü, emir subayı, özel kalemi ve korumalarının oradan çıktığını, Cumhurbaşkanı'nın arabasının önünde yıllarca oturanın da oradan çıktığını, 17 Aralık'tan sonra onca tedbire rağmen 3 yaver olduğunu, 3'ünün de oradan çıktığını kaydetti. Bozdağ, "O kadar gizli bir yapı var ki buna karşı da hepimizin açıkça durması lazım. Şeffaflığın, demokrasinin, aleniyetin hepimiz için ne büyük teminat olduğunu bu olaylar bir kez daha göstermektedir." ifadelerini kullandı.

Hükümet olarak araştırma önergesinin kabulünün ardından kurulacak komisyonu çok önemsediklerini anlatan Bozdağ, yargı sürecinin devam edeceğini ve bunun pek çok hakikati ortaya çıkaracağını söyledi. Bozdağ, şu anda ifadelerin alındığını, pek çok bilgi ve belgenin toplanmış durumda olduğunu, bunların tasnifi ve analizi ile değerlendirilmesinin, bugün sahip olunan bilgiler dışında, FETÖ hakkında, Türkiye içerisindeki nüfusu, gücü hakkında da kendilerine çok fikir vereceğini kaydetti.

Meclis'in millet adına bu konuyu enine boyuna araştırmasının son derece önemli olduğuna dikkati çeken Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Nasıl evlatlarımızı kandırabiliyorlar? Babasını, anasını, kardeşlerini reddedecek hale nasıl getiriyorlar? Gözünü kırpmadan, yıllardır hizmetinde bulunduğu, her gün yanında olan bir komutanını yere yatırıp, ayağıyla kafasına basacak kadar bir ahlaksızlığı, bir ihaneti, vicdansızlığı yapacak bir canavara nasıl dönüştürüyorlar? Bunun elbette araştırılması, ortaya konulması lazım. Devlet içerisine nasıl sızıyorlar, nereden, nasıl örgütleniyorlar, elde ettikleri bilgileri ne yapıyorlar, devlete hakim olmak için niye bu kadar çırpınıyorlar? Ona bakmak lazım. Bu devlet hepimizin, devlet milletin hizmetkarıdır. Biz gideceğiz, başkaları gelecek. Bu devlet, bu milletin olmaya kıyamete kadar inşallah devam edecek.

Birileri gelip, 'benimdir' diyorsa onun karşısında hepimizin dimdik durması lazım. Bu konuda hepimizin geçmişte söyledikleri var. Geçmişte bize bu Fetullahçı yapıyla ilgili çok şeyler söyledi dostlarımız, biz onlara inanmadık. 17 Aralık'tan sonra da biz çok şey söyledik. Sayın Kılıçdaroğlu'na da söyledim. 17 Aralık'tan sonra da siz bize inanmadınız. Diyoruz ki; Artık biz birbirimize inanarak, söylediklerimizi çek ederek yola devam edersek ben eminim ki bundan sonra böylesi yapılar, devlet için böylesi bir tehlike ve tehdit oluşturmazlar."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber