'Necdet Paşa sıkı bir telefon diplomasisi yürüttü'

"Bu arada, bundan evvel de bir önceki Genelkurmay Başkanımız Necdet Özel Paşa'yı aradım. Sağ olsun Necdet Özel Paşa da zaten meseleyi son derece ciddi bulduğunu, birçok kuvvet komutanına ulaşamadığını söyledi. 'Sizin zaten önceki birçok arkadaşınızdır, şu anda illa en üstte olmayabilirler, ama kime ulaşabilirseniz ulaşmaya çalışın.' dedik. Sağ olsun Necdet Paşa da o akşam sıkı bir telefon diplomasisi yürüttü. Hemen arkasından Çankaya'ya geldik"

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 27 Temmuz 2016 20:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Necdet Paşa sıkı bir telefon diplomasisi yürüttü'

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz gecesine ilişkin, "Ben hemen bakan arkadaşlarımızı, başta Milli Savunma Bakanımızı ve İçişleri Bakanımızı aradım. Sayın Başbakanımıza ve Cumhurbaşkanımıza, telefonlarına ulaştım. Başbakanımızın Özel Kalem Müdürü çıktı, Cumhurbaşkanımızın telefonuna da Sayın Berat Bey çıktı. Onunla konuştuk." dedi.

Kurtulmuş, TGRT Haber'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

15 Temmuz gecesi, nerede olduğu ve neler yaşadığı sorulan Kurtulmuş, "Hakikaten çok kötü, çok korkunç bir geceydi, ama o gecenin en koyu anında dahi bağlandığımız televizyon kanallarında da şunu söyledik; 'Evet, Türkiye kötü bir gece yaşıyor, ama yarın inşallah çok hayırlı, çok güzel bir sabaha, günün ışımasıyla birlikte uyanacağız.' Hakikaten çok zor bir geceydi." ifadesini kullandı.

Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, olayın yaşandığı ilk andan itibaren kararlılık ve cesaret gösterdiğini belirtti. Daha sonra darbe girişimine direnen yaralıları hastanelerde ziyaret ettiğini anlatan Kurtulmuş, "Her biri muhteşem bir kahramanlık öyküsü. O kahramanlık öyküleri, medyanın çok ciddi dik duruşu... sizin aracılığınızla bütün medya kuruluşlarını tebrik ediyorum. Aynı şekilde Bakanlar Kurulunun, milletvekillerinin, parlamentonun son derece dik duruşu ve bu anlamda da Türkiye'deki bütün sivil toplum kuruluşlarının gerçekten darbeye karşı durmasıyla Türkiye bir beladan, tahminlerimizin çok üstündeki bir beladan kurtulmuş oldu. Allah'a çok şükür." diye konuştu.

- "Arkadaşlar telefon açmaya başladılar"

Kurtulmuş, 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını şöyle anlattı:

"O akşam ne oldu? ilk andan itibaren şunu çok net söylemek lazım; Cumhurbaşkanımız 'Eniştemden öğrendim.' dedi, Sayın Başbakanımız 'Eşten dosttan öğrendim.' dedi. Ben de akşam eve gitmiştim, tam üstümü çıkarmak üzereydim, hakikaten bizim evden, uzak olduğu için sesler duyulmuyor. Arkadaşlar telefon açmaya başladılar, dediler ki 'Efendim ne oluyor, uçaklar uçmaya başladı.' Çok kısa bir süre içinde bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kaldığımızı öğrendik, anladık. Ben hemen bakan arkadaşlarımızı, başta Milli Savunma Bakanımızı ve İçişleri Bakanımızı aradım. Sayın Başbakanımıza ve Cumhurbaşkanımıza, telefonlarına ulaştım. Başbakanımızın Özel Kalem Müdürü çıktı, Cumhurbaşkanımızın telefonuna da Sayın Berat Bey çıktı. Onunla konuştuk. Bu arada, bundan evvel de bir önceki Genelkurmay Başkanımız Necdet Özel Paşa'yı aradım. Sağ olsun Necdet Özel Paşa da zaten meseleyi son derece ciddi bulduğunu, birçok kuvvet komutanına ulaşamadığını söyledi. 'Sizin zaten önceki birçok arkadaşınızdır, şu anda illa en üstte olmayabilirler, ama kime ulaşabilirseniz ulaşmaya çalışın.' dedik. Sağ olsun Necdet Paşa da o akşam sıkı bir telefon diplomasisi yürüttü. Hemen arkasından Çankaya'ya geldik."

Çankaya Köşkü'ne geldiğinde yolların kesildiğini ve vatandaşların gelmeye başladığını belirten Kurtulmuş, "Biz hatta durduk, vatandaşlar bizim olduğumuzu anlayınca geçişe müsaade ettiler. Geçtik ve bir müddet sonra Çankaya'da sabah 05.30'a kadar Sayın Tuğrul Türkeş Bey, İsmet Yılmaz Bey, Süleyman Soylu ve diğer bakan arkadaşlarımız orada oldu. Gelen gidenlerimiz oldu." dedi.

- "Vatandaşlar tankı püskürttü"

Kurtulmuş, Çankaya Köşkü çevresinden silah sesleri geldiğinin hatırlatılması üzerine, "Bir kez tanklar girmeye çalıştı, önce 1 numaralı kapıdan. Vatandaşlar tankı püskürttü. Arkasından daha geç saatlerde, zannediyorum 02.30-03.00 civarında da tanklar 5 numaralı kapıdan girmeye çalıştı. Yine vatandaşlarımız püskürttü. Bu sefer tanklar havaya üç el tank atışı yaptılar. Arkasından sürekli uçaklar geçiyor, hatta bir keresinde bomba atıldı zannettik. O 'süper sonik blast' dedikleri şey oldu." dedi.

Bütün bunlar yaşanırken korumaların, "Sığınağa inelim." dediklerini aktaran Kurtulmuş, bazı bakanlarla beraber sabaha kadar Çankaya Köşkü'nün üst katında, saldırıya en açık olan yerinde olduklarını dile getirdi.

15 Temmuz gecesi, Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, Başbakanlık Müsteşarı Fuat Oktay, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Seyfullah Hacımüftüoğlu ve Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ile birlikte Çankaya Köşkü'nde olduklarını, ilerleyen saatlerde de diğer bakanların Köşk'e geldiğini anlatan Kurtulmuş, "Orada sabaha kadar herkes elindeki telefon bilgisiyle ulaşabileceği herkese ulaşmaya gayret etti." dedi.

Kurtulmuş, "Muhafız Alayı'ndan bir hamle geldi mi?" şeklindeki soruya, "Olanları sonra öğrendik. Öyle bir hamlenin geldiğini sonradan öğrendik. Çok sayıda silah sesleri oldu. Ayrıca helikopterlerin üstümüzden geçerken taciz ateşleri attığını öğrendik. Aşağıdaki polis arkadaşlar da gerekli cevapları verdiler." karşılığını verdi.

- "Gerçekten zor bir geceydi"

"O gece mesela saat 05.30'da çıkıp TRT'ye yayına giderken orada şunu gördüm, insanlar, yaşlı amcalar, gencecik çocuklar sabaha kadar orada bekliyorlar ve ola ki birileri gelir diye, o halde, orayı hiçbir şekilde terk etmeden, orada duruyorlardı. Gerçekten çok zor bir geceydi." ifadesini kullanan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Şunu çok net söyleyeyim; ne bakan arkadaşlarımız ne de milletvekili arkadaşlarımızın hiçbiri, en ufak bir karamsarlık, en ufak bir üzüntü içinde olmadılar. İlk andan itibaren ben ve diğer arkadaşlarım, telefon ve televizyon bağlantıları yaptık. İlk andan itibaren hep şunu gördük, büyük bir saldırı, boyutlarının henüz ne olduğunu bilmiyoruz, ama sabaha inşallah çok iyi şeyler olacak.' Bu moralimizi, bu inancımızı hiç kaybetmedik. Allah razı olsun milletimizin kahramanlığı, cesareti sayesinde Türkiye büyük bir belayı savuşturmuş oldu."

Sabah saatlerinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın Çankaya Köşkü'ne geldiğini söyleyen Kurtulmuş, "O kişinin (Mehmet Dişli) de orada olduğunu biliyoruz. Daha sonra ilgili bakan arkadaşlarımız geldiler. Sayın Başbakanımızın yaptığı basın toplantısı öncesi ve sonrasındaki süreçte de orada hep beraber durum değerlendirmeleri yaptığımız toplantılar oldu." şeklinde konuştu.

- TSK'nın yeni yapısı

Numan Kurtulmuş, "Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığının İçişleri Bakanlığına bağlanacağını biliyoruz. Oradaki yapı nasıl olacak? Türk Silahlı Kuvvetlerinin yapısına ilişkin gücün tek elde toplanmaması, gücün yayılmasını duyuyoruz. Bu ne demek?" şeklindeki soruya yanıt verirken de şöyle dedi:

"Neyi söylüyorduk hep, 'Bu darbe artık son darbedir, Türkiye bir daha darbelerle karşılaşmayacak.' 12 Eylül'de söylediğimizi hatırlıyorum. Gençlik yıllarımızda hep bu konuşuluyordu. Arkasından 28 Şubat oldu, arkasından 27 Nisan muhtırası oldu. 'Artık çok güçlü ve istikrarlı bir hükümet var, bu kararlılıkla bir daha darbeler olmayacak' diyorduk. Şimdi darbe üreten bir sistem olduğu gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu sistemi değiştirmediğimiz sürece, bu sistemin yapısını değiştirmediğimiz sürece Türkiye bundan sonra da darbelere gebe olur. Evet, çok hain, çok gerçekten Türkiye'nin şimdiye kadar karşılaşmadığı şekilde, gerçekten Türkiye'yi bir iç savaşa ve belki bir dış işgale müsait hale getirmek üzere yapılmış olan bir darbe teşebbüsünü savdık.

Ama şimdi öyle yapalım ki bir daha hiç kimse aklının ucundan dahi darbe yapmayı geçirmesin. Bu, yapısal değişiklikleri ve bunun da öncesinde bir zihniyet değişikliğini gerektiriyor. Zihniyet değişikliği nedir, Türkiye'de bütün gücün sivil iradede olduğunu ortaya koyabilecek bir değişikliğe ihtiyaç var. Bu, bir taraftan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yapısal dönüşümünü gerekli kıldığı gibi, bir taraftan da Türk siyasetinin yapısal dönüşümünü gerekli kılıyor."

- "Dört nokta önemli"

Bu konuda dört noktanın önemli olduğuna işaret eden Kurtulmuş, "Onlardan bir tanesi... inşallah o istikamette gelişmeler olacak, sivil-asker ilişkilerinde, milli iradenin belirleyici olması. Birincisi bu. İkincisi, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin bir reorganizsayon çalışmasına girmesi. Zaten daha önceki Bakanlar Kurulu sırasında Genelkurmay Başkanlığından da bu konuda bir brifing aldık. TSK'nın 2030 perspektifi yani TSK'nın uzman orduya dönmesi." dedi.

Kurtulmuş, "Profesonel ordu" tartışmalarının hatırlatılması üzerine, "Profesyonel lafını kullanmayalım. Bizim milletimizin tabiatına uymaz. Uzman ordu. Yani çok az sayıda ordu. Yüz binler değil, az sayıda ordu ama uzman insanlar ve bunların gerçekten artık özellikle 21. yüzyılın savaşlarına hazır hale gelebilecek bir niteliğe kavuşması. Zaten ordunun böyle bir çalışması var. Bunun hızlandırılması, ciddi bir reorganizasyon çalışması." değerlendirmesinde bulundu.

Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Üçüncü olarak TSK'nın kaynağının çeşitlendirilmesi. Sadece bir tek kaynaktan değil, çeşitli kaynaklardan TSK'ya personel sağlayabilecek imkanların ortaya konulması. Bununla ilgili olarak da gerekli adımların atılması. Dördüncü alan ise bu anlamda kaynağı çeşitlenmiş olan TSK'nın da tek elde toplanmaması. Yani bu anlamda gücün gerçekten ilgili profesyonellik, reorganizasyon çerçevesinde bu gücün bir şekilde desantralize edilmesi.

Bununla ilgili çok sayıda şey konuşulabilir. Birliklerin şehir dışına çıkarılması... Bunlara girmiyorum ama şu andaki temel meselemiz, öncelikli meselemiz, TSK içinden bu virüslerin temizlenmesi, FETÖ'cü eşkiyanın dışarıya çıkarılması. Eyvallah, yeter mi? Yetmez. Öyle bir hale getirelim ki Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türk siyasal sistemi bir daha bir darbe üretmeyecek hale gelsin. Bu anlamda TSK'nın bu yapısal dönüşümü sağlaması gerçekten zorunludur. Bununla ilgili olarak da ortaya özellikle bu Yüksek Askeri Şura toplantısından sonra hızla çalışmalar yürüyecek."

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Hrant Dink, Uludere ve Rus uçağının düşürülmesi soruşturmalarına ilişkin dosyaların yeniden açılıp açılmayacağı" konusunda, "Bu FETÖ'cü çetenin, bu kadar çok millet ve vatan düşmanı olduğu herhalde anlatılmak istense anlatılamazdı. Herhangi bir şey bildiğim için söylemiyorum. Olmuş mudur? Olabilir. Onun için bu dosyaların çoğunun açılması lazım. Bunlar, bu milleti zora sokmak için, bu ülkenin başını belaya sokmak için, bu milleti darda koymak için her türlü hile, desise, fitne içinde olmuş olabilirler." dedi.

Kurtulmuş, TGRT Haber'de katıldığı canlı yayında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Numan Kurtulmuş, "Darbenin görünen yüzünün yanında, görünmeyen yüzünün de araştırılması gerektiğini mi söylüyorsunuz?" sorusuna karşılık, soruşturmayı yürütecek savcıların bütün bunları araştırması gerektiğini söyledi.

"Darbe girişimi gecesi TBMM'yi vuran pilotun kimliğinin tespit edilip edilmediğine" ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, "Bildiğim kadarıyla o gün havalanan uçakların her birinde hangi pilotların uçtuğu, uçakların nereden kalktığı bunların hepsi belli. Dolayısıyla burada herhangi bir karışıklığın olmaması gerekir diye düşünüyorum. Hangi uçağın nereden kalktığı, nereye havalandığı, ne yaptığı, nereye konduğu bellidir. Bunlar herhalde soruşturmalarla ortaya çıkar." dedi.

- "Stratejik yerlerin hepsinin çok iyi korunması lazım"

Kurtulmuş, "Beştepe'deki Külliye'nin, TBMM'nin ve Çankaya Köşkü'nün hava savunma sistemleriyle korunmasına yönelik hangi adımlar atıldı" sorusunu da şu şekilde yanıtladı:

"Bundan sonra bu stratejik yerlerin hepsinin çok iyi korunması lazım. Özellikle devletin en üst düzeyinin içinde olduğu parlamentomuz, Cumhurbaşkanımızın Beştepe'deki Külliyesi, Külliye ve Çankaya Köşkü, Başbakanlığın ve başka yerlerin de bunların da çok iyi, üst düzey korunması gerekiyor. Hani derler ya 'bir musibet bin nasihattan evladır.' Bunlar hiç kimsenin aklına gelmez, ama demek ki olabiliyor. Hem bu anlamda devletin bundan sonra daha güvenlikli bir şekilde tedbir alması bakımından hem de devletin yeniden yapılandırılarak, sistemin yeniden yapılandırılarak bir daha hiçbir kimsenin darbe yapacak zemini olmaması bakımından 15 Temmuz darbe girişimi, 15 Temmuz Türkiye'yi işgal girişimi, elimize çok güzel imkanlar vermiştir. Ümit ederim bundan ders çıkarırız, hızlı bir şekilde yolumuza devam ederiz."

-"Dün belki olağan şüphelilerdi, bugün olmuş şüpheliler"

"Hrant Dink cinayeti, Rus uçağının düşürülmesi ve Uludere soruşturma dosyalarının yeniden açılıp açılmayacağına" ilişkin değerlendirmesi sorulan Kurtulmuş, "Bu FETÖ'cü çetenin, bu kadar çok millet ve vatan düşmanı olduğu herhalde anlatılmak istense anlatılamazdı. Herhangi bir şey bildiğim için söylemiyorum. Olmuş mudur? Olabilir. Onun için bu dosyaların çoğunun açılması lazım. Bunlar, bu milleti zora sokmak için, bu ülkenin başını belaya sokmak için bu milleti darda koymak için her türlü hile, desise, fitne içinde olmuş olabilirler." dedi.

"Dün belki olağan şüphelilerdi, bugün olmuş şüpheliler" ifadesini kullanan Kurtulmuş, "Geçmiş dönemlerde ellerindeki devlet yetkisini, gücünü kullanarak, neler yaptı hepsinin ortaya çıkarılması lazım. Bütün bu şaibeli konuların hepsinin üstünün açılması, bunların, kara kaplı defterlerin açılması.. Belki içinde bunlar da var. Oralardan eskiye doğru gittiğimiz zaman belki bugünkü darbe teşebbüsünün de bu işgal teşebbüsünün de birtakım ipuçları ortaya çıkacak. Dolayısıyla bunlar da zaman içinde ortaya çıkar diye düşünüyorum. Hızlı bir şekilde temizlik operasyonunu devlet yapıyor ve bundan sonra kimsenin şüphesi kalmayacak şekilde şeffaf bir devlet yapılanmasını ortaya koymamız lazım." diye konuştu.

Kurtulmuş, OHAL'in süresiyle ilgili bir soruya ise "Şu anda üç aylık bir olağanüstü hal var. Bu süre içinde bunu yapmaya çalışacağız. Öyle görünüyor ki çok yoğun ve çok ağır işlerimiz var. Dolayısıyla bu üç ayı inşallah verimli şekilde kullanırız." karşılığını verdi.

Kurtulmuş, kanun hükmündeki kararnamelerle ülkeyi yöneterek, olağanüstü hali suistimal edecek zihniyette olmadıklarını da vurguladı.

- "Bizim için asıl olan, demokratik sistemin varlığını korumaktır"

"Darbe girişiminin toplumda birleşme ve bütünleşmeye neden olduğu, bunun gerisinin gelip gelmeyeceğine" ilişkin düşüncelerinin sorulması üzerine Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Meclis'teki partilere bu anlamda teşekkür ediyorum. Hem darbe akşamı gösterdikleri, bütün partilerden milletvekili arkadaşlarımızın göstermiş olduğu dirayet ve cesaret hem de hemen ertesi gün Meclis'in olağanüstü toplanarak bu darbe teşebbüsünü kınamış olması, ayrıca dört partinin ortak imza vermiş olması çok önemlidir. Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Bahçeli'nin Cumhurbaşkanımızın davetiyle Beştepe'de ortaya konulan o tablo, Türkiye için çok değerlidir, çok önemlidir.

Biz hep siyasette birbirimize rakip olabiliriz, ama düşman değiliz. Hep bunu söylüyorduk. Şimdi bundan sonra siyasette düşmanlık dili değil, rekabet dili hakim olacaktır. Bu süre içinde de bütün partiler şunu görmüştür ki, demokratik zemin ortadan kalktıktan sonra siyasi tartışmanın hiçbir anlamı kalmaz. Siyasette sonuna kadar tartışacağız."

Bu anlamda CHP, MHP, diğer bütün partilerin, makul ve meşru demokratik zemin içinde yaptıkları her türlü öz eleştiriye, muhalefete de açık olduklarını ifade eden Kurtulmuş, "Eğer bu darbeciler başarılı olsaydı, Cumhurbaşkanımızı buldukları yerde infaz edeceklerdi, Bakanlar Kurulu üyelerini, bizleri buldukları yerde infaz edeceklerdi. Ne Sayın Kılıçdaroğlu'na, ne Sayın Bahçeli'ye, ne diğer partilerin yöneticilerine hiçbir şekilde müsamaha göstermeyeceklerdi. Adamların amacı bizatihi bu milleti zora sokmaktı, bizatihi bu ülkeyi karmaşıklığın içine sokmaktı. Ülke içinde karar alacak bir mekanizma olarak siyaseti bırakmamaktı. Muhalefetine de iktidarına da düşmandır. Şimdi bunu herkes gördü, herkes gördü ki bizim için asıl olan demokratik sistemin varlığını korumaktır." diye konuştu.

- "Şu anda çok net, çok somut görünen bir FETÖ'cü tehdit var"

Darbe girişimine karşı, siyasi partilerden medyaya, sivil toplum kuruluşlarından vatandaşlara kadar başarılı bir sınav verildiğine dikkati çeken Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Bu sınavı aynı şekilde 28 Şubat'ta vermek mümkün olsaydı, keşke 27 Nisan'da vermek mümkün olsaydı. Keşke 27 Mayıs'ta vermek mümkün olsaydı. 27 Mayıs'ta siyaset güçlü bir gösteride olsaydı belki rahmetli Menderes'in idamı olmayacaktı, Polatkan'ın, Zorlu'nun idamları olmayacaktı. Milletimiz de çok şükür bütün geçmiş dönemlerde yapamadıklarının hıncını da alır bir şekilde meydana çıktı ve bu darbeyi durdurdu. Ama siyasete de çok teşekkür borçluyuz.

Bundan sonra üzerimize düşen, bu dili, bu zemini korumak, bunun kıymetini bilmek. Bu sadece bir günlük ya da bir toplantıya has bir mesele değildir. Bundan sonra Meclis'te birçok yasayı beraber çıkaracağız, birçok adımı ortak bir şekilde atacağız. Şu anda çok net, çok somut görünen bir FETÖ'cü tehdit var ama bu tehdidin dışında da bütün antidemokratik tehditleri hep beraber düşüneceğiz ve buna karşı da demokratik sistemin gücünü artıracağız."

Kurtulmuş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Fetullah Gülen'in iadesiyle ilgili sözlerinin hatırlatılması üzerine de "Biz, Fetullah Gülen'i sadece hoşumuza gitmeyen bir adam olduğu için talep etmiyoruz. Fetullah Gülen artık bu son operasyonda da görülmüştür ki eli kanlı bir canidir. Türkiye'de 246 vatandaşımızın katili olan çetelerin komutanıdır, çetelerin başındaki isimdir. Bunu ana muhalefet partisi lideri olarak da Sayın Kılıçdaroğlu'nun söylemiş olması son derece önemlidir, değerlidir. Bu, iktidarıyla muhalefetiyle bütün Türkiye'nin talebidir." dedi.

- "Amerikalılar için stratejik bir karar"

Fetullah Gülen'in, ABD tarafından verilip verilmeyeceğinin kendilerine de sorulduğunu söyleyen Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Ben şöyle söylüyorum; Amerika Birleşik Devletleri'nin yöneticileri empati yapmak durumundadır. Biz Türkiye olarak Amerika ile uzun yıllardır müttefikliğimiz var, NATO çerçevesinde iş birliğimiz var, stratejik iş birliklerimiz var, DEAŞ ile mücadelede iş birliklerimiz var. İki ülke arasında böyle ilişkilerimiz var. Zaman zaman çok inişli çıkışlı olmuş bir ilişki, hiçbir zaman düz bir çizgide seyretmedi Türkiye-Amerika ilişkileri, ama sonuçta genel kapsam itibariyle müttefik olan iki ülkeden bahsediyoruz. NATO çerçevesinde de iş birliği olan iki ülkeden bahsediyoruz.

Amerika Birleşik Devletleri'ni yıkmak için harekete geçen bir örgüt ve o örgütün başında olan bir papaz gelse, burada, Çankaya'da, İncek'te bir yerde otursa, bir konutta otursa, bir villada otursa ve biz bunu yıllarca burada korusak, yıllarca burada tutsak, Amerikalı dostlarımız ne hissediyorsa biz de onu hissediyoruz. Bunu görmeleri lazım, empati yapmaları lazım. Şu kararı vermeleri lazım; üç beş tane çete bozuntusunun geleceği mi önemlidir, onun başındaki çete liderinin geleceği mi önemlidir, yoksa 79 milyon Türkiye'nin, Amerika ile uzun yıllardır müttefiklik ilişkisi olan bir ülkenin 79 milyon yurttaşı mı önemlidir? Bu kararı vermek de Amerikalılar için stratejik bir karardır."

- Darbe girişiminin yurt dışı ayağı

Numan Kurtulmuş, "Darbe girişiminin yurt dışı ayağı, destekçisi var mı? Bu darbenin arkasında bir ülke var mı? Size böyle bir bilgi ulaştı mı?" şeklindeki soruya da "Biz devleti yönetiyoruz. Devlet yönetimi spekülasyonla, birtakım dedikodularla olmaz. Elimizde bu tür bilgiler, belgeler olursa bunları değerlendiririz. Bu tür spekülasyonlar üzerinden konuşmanın doğru olmadığı kanaatindeyim. Bu anlamda da elimizde bilgi olsa bunu da gizlemeyiz, kamuoyuyla paylaşırız." yanıtını verdi.

Darbe girişiminin her yönüyle soruşturulduğuna işaret eden Kurtulmuş, "Duyumlarla hareket ederek bir noktaya gelmek, bir sonuç elde etmek ve bunu söylemek durumunda değiliz." dedi.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin, "Ana hedefin Cumhurbaşkanımızın şahsı, onun temsil ettiği dava ve fikriyat ile onun ortaya çizdiği 'Yeni Türkiye' ideali olduğu aşikardır. Her türlü haltı işleyecek niyette olduklarından zerre miktarı şüphemiz yoktur. Vazgeçmiş değillerdir ama onların o gücü olmayacak." dedi.

Kurtulmuş, TGRT Haber'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

"15 Temmuz darbe girişiminde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın uçağının rotasının bazı yabancılar tarafından çeşitli platformlarda paylaşıldığı" iddiaları üzerine Kurtulmuş, "Bu, bir söylenti olarak var. Sayın Cumhurbaşkanımız cesaret ve kararlılıkla uçağını havalandırdıktan sonra o uçağın nereye, ne şekilde gideceği birçok merkez tarafından takip edilebilirdi, bilinebilirdi. Ne olursa olsun, İstanbul'a gelme kararı vermiş bir Cumhurbaşkanı, Başkomutan var. Dolayısıyla bunlar teferruat. Tabii ki hepsinin üstünde Allah'ın takdirinin olduğunu söylememiz lazım." diye konuştu.

- "Bunlar kendilerinden olmayanı Müslüman kabul etmeyenler"

Kurtulmuş, Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki liderler zirvesinde varılan "Anayasa'da sınırlı değişiklik mutabakatı"na ilişkin de asıl önemli olanın Türkiye'nin tehditten arındırılması olduğunu, bununla ilgili bazı alanlarda Anayasa değişikliğine gidileceğini, bunların sağlanması için muhalefet partilerinin vereceği destekten bahsedildiğini belirtti.

"FETÖ'nün, dini, İslamiyet'i nasıl kullandığına ilişkin Diyanet İşleri Başkanlığınca geniş kapsamlı bir çalışma ve açıklama yapılacak mı?" sorusu üzerine Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:

"15 Temmuz darbe girişiminin ardından Diyanet İşleri Başkanı ve yardımcılarını toplayarak bu konuda talimat verdim. Meselenin teolojik kısmını, ilahiyat kısmını anlatmak onlara düşer. Maalesef bu yapının dini tarafıyla ilgili kısım hiç konuşulmadı. Bu FETÖ'cü yapının teolojisi ile IŞİD'in teolojisi arasında hiçbir fark yoktur. Her ikisi de tekfircidir. Başındaki birisini halife, diğeri de mehdi hatta mehdinin üstünde görüyor. Bu, İslam dünyasının başına bela olan bir teolojidir. Bunlar şimdiye kadar kendilerini takiye ile gizleyerek, her kurumun içinde saklanabilmişlerdir. Bunlar kendilerinden olmayan kimseyi Müslüman kabul etmeyenler. Bunların deşifre edilmesi lazım. Bu diyanet teşkilatının ve ilahiyat fakültelerinin vazifesidir."

Kurtulmuş, "FETÖ'nün darbe girişimi nedeniyle gözaltına alınanların üzerlerinden ve aranan noktalardan çıkan bir dolarlarla ilgili soru üzerine de "Çok enterasan bu. Bunu biz de bu vesileyle öğrenmiş bulunuyoruz. Hakikaten bunun bir maneviyatı, okunup üflendiği falan anlaşılıyorsa ki bu gerçekten paranoyak bir hezeyandır. Bu insanların buna inanması ayrıca vahim bir konudur. Bunun üzerinden en azından bir haberleşme sağlanmış." diye konuştu.

- "Korku dolu bir geceyi bize yaşattılar"

Darbe girişiminin ardından ekonomideki durumun sorulması üzerine Kurtulmuş, bu kadar büyük bir darbe girişimi sonrasında ülke ekonomisinin hallaç pamuğu gibi dağılması gerektiğini ancak böyle bir şeyin olmadığını dile getirdi.

Gelecek haftadan itibaren doların 3 liranın altına ineceğini tahmin ettiğini belirten Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Bu tür ortamlarda herkes Türk parasını bozdurur ve döviz alır. Yaklaşık 9 milyar dolara yakın döviz bozduruldu ve Türk parası alındı. Türkiye'deki yabancı ortaklı şirketlerin önemli bir kısmı yabancı ortaklarına durumun iyi olduğunu, buradan sermaye çekilmesi gibi bir durumun olmadığını anlatıyorlar. Borsa İstanbul'un 5 yıllık ve 10 yıllık devlet tahvilleri faizlerindeki dalgalanmaların makul seviyede olduğunu görüyoruz. Bu, şu demektir: Türkiye ekonomisi büyük bir türbülansın içine girmemiştir. Evet, sallandı, kolay bir şey değil. 9 şiddetinde bir deprem oldu. Allah korudu ama Cumhurbaşkanımız yarım saat geç kalmış olsaydı burada bu yayın olmayacaktı, TGRT diye bir televizyon, ekonomi diye bir şey olmayacaktı. Bir korku tünelinden geçtik. Bunlar gerçekten çok vahim. Korku dolu bir geceyi bize yaşattılar. İnşallah son olur."

Kurtulmuş, televizyonda oğlu ile tankın üstüne çıkan emekli bir subayın, "Çanakkale ruhunu konuşurduk ama o ruhun ne olduğunu biz o akşam yaşadık." dediğini anlatarak, "Bu, büyük bir iman, cesaret ve milli birliktir. Bu iman bunların anlamadığı bir şey. Gizli örgütlerde bu iman verilmiyor. Bu imanı veren, bu Anadolu topraklarının, Trakya topraklarının suyu, havası. Bu insanlar bu iman ile sokağa çıktılar. Gerçekten her kesimde insanlar tankların önündeydi o akşam." ifadelerini kullandı.

- "Bir kısmı tutuklandı ama bunlardan kırıntılar kalmıştır"

Üzerlerine düşenin bir daha darbe olmayacak şekilde sistemi temizlemek olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, bunu yapmadıkları takdirde şehitlerin mücadelesine gerekli katkıyı sağlayamayacaklarını dile getirdi.

"Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast yapılacağı yönünde haber alındığı ve koruma ekiplerine takviyeler yapıldığı" iddiasına ilişkin ise Kurtulmuş, "Ana hedefin Cumhurbaşkanımızın şahsı, onun temsil ettiği dava ve fikriyat ile onun ortaya çizdiği 'Yeni Türkiye' ideali olduğu aşikardır. Her türlü haltı işleyecek niyette olduklarından zerre miktarı şüphemiz yoktur. Vazgeçmiş değillerdir ama onların o gücü olmayacak. 15 bine yakın insan gözaltına alındı, bir kısmı tutuklandı ama bunlardan geriye kırıntılar kalmıştır. Bundan dolayı bir daha adım atmak isteyebilirler. Uyanık duracağız. Meydanlarda demokrasiye, Cumhurbaşkanımıza, Türkiye'nin geleceğine sahip çıkacağız. Mesele, yeni ve güçlü bir Türkiye'nin kurulmasını engellemektir." diye konuştu.

- "Millet sadece darbeyi değil, bütün planlarını bozdu"

Kurtulmuş, örgüt ve örgütün dış dünyadaki destekçilerinin algı operasyonu yürüttüklerini, buna karşı kamu diplomasisinin bütün imkanları kullanarak karşı atakta bulunduklarını söyledi.

Medya kuruluşları üzerinden de bu çalışmaları yaptıklarını anlatan Kurtulmuş, sözlerini şöyle tamamladı:

"Eğer yapabilirlerse Türkiye ekonomisi üzerinden bazı spekülatif eylemlerin olmasını sağlamaya çalışacaklar. Her iki alanda da Türkiye, gerekli tedbirleri alıyor. Ayrıca bunlar neden bu kadar çok bozuldu, onu söyleyeyim. Türkiye, bütün çevresindeki dostluk halkalarını genişletmeye ve kendisine yeni pencereler açmaya çalıştı. Dış politikada Rusya ile normalleşme oldu. Sayın Cumhurbaşkanımızın 9 Ağustos'ta Rusya'ya gidecek olması önemli bir adımdır. Bütün bunlar belli ki bu adamları çok telaşlandırdı. Herkesle kavga eden, içine kapanık bir Türkiye istiyorlardı.

Öyle olmayacak, boşuna heveslenmesinler. Bunlar istediler ki siyaset daha kavgalı, gürültülü hale gelsin. Tam tersine, siyaset şimdi daha fazla kol kola, el ele, omuz omuza, kardeşçe bir süreç işletecek. Millet sadece darbeyi bozmadı, onların bütün planlarını ters yüz etti."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber