3 yazarın ölümünde FETÖ şüphesi

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) finansal destek sağlanmasına yönelik İzmir'de yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, örgüt aleyhine kitap yazan ve yazma hazırlığında olan Necip Hablemitoğlu, Haydar Meriç ve Aytunç Altındal'ın şüpheli şekilde hayatlarını kaybetmeleri de yer aldı. İzmir Cumhuriyet Savcısı Zafer Dur'un 2'si tutuklu 3 sanık hakkında hazırladığı ve İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen 56 sayfalık iddianamede 3 gazeteci yazarın ölümünde FETÖ şüphesine dikkat çekildi.

GÜLEN BİR TAŞERON

İddianamede, FETÖ'nün elebaşı Fetullah Gülen'in, CIA, MI6 ve BND gibi yabancı istihbarat örgütlerine taşeronluk yaptığını, bunlar adına hareket ederek karşı devletlerin istihbarat birimlerinde kadrolaşma yoluna gittiğinin, özellikle bu araştırmacı yazarlar tarafından dile getirilen konular arasında olduğu kaydedildi: Gazeteci yazar Necip Hablemitoğlu'nun "Köstebek" isimli kitabına da kaynak olan emniyetteki yapılanmayı deşifre eden raporları düzenleyen dönemin emniyet müdürlerine gözdağı verildiği, FETÖ'ye yakın duranların önünün açıldığı, "dokunanın ise yanacağı" bir yapı oluşturulduğu belirtildi.

SUSTURULDULAR MI?

İddanamede şöyle denildi: "Örgütün bu şekilde sızdıkları devletin gücünü, devleti savunanlara karşı kullanacak düzeye gelmeleri konusunda uluslararası düzeyde yardım aldıkları konusunda da ciddi kaygılar bulunmaktadır. Bu konuda araştırma yapan ve kitap yazan Necip Hablemitoğlu, Haydar Meriç ve Aytunç Altındal gibi gazetecilerin ölümleri, FETÖ bağlantısı nedeniyle şüphedir. Ayrıca, henüz kitabı basım aşamasına gelmemiş Ahmet Şık ile bu konuda kitap yazan Hanefi Avcı ve Nedim Şener'in tutuklu olarak uzun süre yargılandıkları davalarla susturulmaları ve susturulmak istenmeleri üzerinde dikkatle durulması gereken bir konudur."

Eşi zehirlendiğini iddia etmişti

Araştırmacı-yazar Aytunç Altındal'ın ölümündeki sis perdesi hala aralanamadı. 2013'te aniden ortaya çıkan akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybeden Altındal, hastalığıyla ilgili kuşkularını şöyle anlatmıştı: "Biyopsiler tertemiz çıktı. Sonra bir ay içinde bütün vücudumu saran bir kanser olayıyla karşılaştık. Doktorlar da çok şaşırdı. Bunda bir gariplik var, vücuduna verilmiş olan bir kanser ilacı olabilir dediler. Kanser olmadığın halde size kanser ilacı vererek sizi kanser hastası yapıyorlar." Ölüm listelerinde hep üçüncü sırada yer altığını anlatan Altındal, verdiği bu beyanattan kısa süre sonra öldü.

Altındal'ın yakınları da ünlü yazarın kanserden değil, zehirlenerek öldürüldüğünü öne sürmüştü. Altındal'ın eşi Naciye Selin Şenocak Altındal da şunları söylemişti: "Doktorlar eşimin ölümünün altında başka bir şeyler olduğunu, hatta büyük ihtimalle zehirlenme söz konusu olabileceğini söyledi. 8 ay İsviçre'de tedavi gördü. Zehirlenme olayı Türkiye'de gerçekleşti."