ABD senatosunda FETÖ şov
ABD Senatosu'ndaki '15 Temmuz Darbe Girişiminden Sonra Türkiye' konulu toplantısı, teröristbaşı Fetullah Gülen'in avukatlığına soyunan milletvekillerinin şovuna dönüştü. Seviyesizliğin tavan yaptığı toplantıda haddini aşan Alt Komite Başkanı Cumhuriyetçi Dana Rohrabacher, FETÖ ağzıyla konuştu.
ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nin düzenlediği '15 Temmuz Darbe Girişiminden Sonra Türkiye' konulu toplantı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümete ağır eleştirilerin yöneltildiği FETÖ'nün şovuna dönüştü. Konuşmacıları arasında kanlı darbe girişimini düzenleyen FETÖ üyesi eski Emniyet Amiri Ahmet Sait Yayla'nın bulunduğu toplantıda Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümeti hedef alan ABD Meclisi üyeleri, örgütün elebaşı Fetullah Gülen'in avukatlığına soyundu.
SON ANDA EKLENDİ
Organizasyonu düzenleyen Avrupa, Avrasya ve Yükselen Tehditler Alt Komitesi, internet sitesinden topmlantıya kıtılacak konuşmacıların Gazetecileri Koruma Komitesi Avrupa ve Orta Asya Programı Koordinatörü Nina Ognianova, Amerikan İlerleme Merkezi'nden Alan Makovsky ve Atlantik Konseyi'nden Aaron Stein olduğu duyurmuştu. Ancak, son bir kaç saat kala listeye Uluslararası Şiddet İçeren Aşırılıkları Çalışma Merkezi Başkan Yardımcısı olan FETÖ'cü eski Ahmet Sait Yayla'nın da adı eklendi.
HEDEF ERDOĞAN'DI
15 Temmuz'dan başlatılan soruşturma kapsamında Türk pasaportu iptal edilen firari Ahmet Sait Yayla, konuşmasında darbe girişiminin arkasında FETÖ'nün elebaşı Fetullah Gülen'in olmadığını ileri sürerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümeti suçladı. Konuşmalarında Erdoğan ve hükümete küstahça saldıran sadece Yayla değildi. FETÖ'nün darbe girişiminden haberdar olmadığını ileri sürse de, elde edilen belgeler ve itiraflarla bizzat desteklediği ortaya çıkan sözde müttefik ülke ABD'nin meclis üyeleri de Erdoğan ve Türk hükümetini hedef aldı.
GÜLEN 'DİNİ FİLOZOF'
Avrupa, Avrasya ve Yükselen Tehditler Alt Komitesi Başkanı Cumhuriyetçi Parti California Milletvekili Dana Rohrabacher, "Erdoğan, başarısız darbe girişimini siyasi gücünü daha da artırmak için fırsat olarak kullandğını iddia ederek, "Zaten kötü olan vaziyeti daha da kötü hale getiriyor" ifadesini kullandı. Rohrabacher, Türkiye'de Erdoğan'ın vizyonunu paylaşmayanların baskı altında olduğunu, 'dini filozof' olarak nitelediği Fethullah Gülen'in hareketine sempati gösteren herkesin kanıtsız 'darbeci' olarak görüldüğünü iddia ederek, 15 Temmuz sonrası uygulanan 'temizlik' operasyonlarının da 'saçma' seviyelere ulaştığı görüşünü savundu.
OPERASYONLAR CADI AVI
Amerikan İlerleme Merkezi'nden Alan Makovsky de, Türkiye'deki 'temizlik' operasyonlarının 'cadı avı'na dönüştüğü ileri sürdü. Makovsky, darbe girişimi sonrasında Erdoğan'ın bölücü bir yaklaşım izlediğini, Kürtleri dışlandığını, daha önce hiç olmadığı kadar baskın hale geldiğini iddia etti. ABD ve AB'nin Türkiye'deki darbe girişimine verdiği tepkinin beklenenin altında olduğuna işaret eden Makovsky, bu durumun da ister istemez Türkiye'deki komplo teorisi ortamını beslediğini söyledi.
GİZLİ TARAFLARI VAR
FETÖ'nün düşmanlarını takip için Türkiye'de devlet kurumlarını kullandığı gizli bir tarafının bulunduğuna dair dolaylı kanıtların olduğunu, Ergenekon ve Balyoz davalarında bunun görüldüğünü ifade eden Makovsky, bunların Fetullah Gülen'in darbe emrini bizzat verdiğini kanıtlamayacağını, konunun Türkiye'nin sunacağı delillerle karara bağlanması gerektiğini dile getirdi.
BU İLK DESTEĞİ DEĞİL
Makovsky daha önce de FETÖ'yü övücü ifadeler kullanarak, "Birincisi, Gülen hareketinin barışı desteklemek dışında bir şeye destek verdiğini gösteren bir kanıt parçası bile görmedim. Bu nedenle Türk hükümetinin, Gülen hareketini, terörist grup ilan etmesi saçma" demişti.
DERİNLİKLİ BAKILMALI
FETÖ'nün uzun yıllardır devlet kademelerine ve orduya sızdığının herkes tarafından bilindiğini belirten Atlantik Konseyi'nden Aaron Stein, "ABD'de 15 Temmuz gecesi yaşananlar hala tüm boyutlarıyla anlaşılmamıştır. Bu ölçekteki bir girişime daha ciddi ve derinlikli bakılması gerekir" dedi. Stein, darbe girişiminde FETÖ'nün varlığının olduğu yönünde açık kaynaklarda yeterli kanıtın bulunduğunu ancak başkalarının da bu teşebbüse karıştığının görüldüğünü söyledi. Stein, Türkiye'deki ABD karşıtlığı düzeyinin daha önce görülmemiş düzeylere eriştiğini de vurguladı.
DARBE SEVİCİ OBAMA
ABD yönetimi FETÖ'nün darbe girişimi sürecinin başından itibaren sessiz kaldı. Girişimin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine Beyaz Saray "Türkiye'de demokratik yönetimden yanayız" açıklamasını yaptı. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, "Türkiye'deki gelişmeleri takip ediyoruz" demekle yetindi.
CIA'NIN ROLÜ
ABD'deki bazı çevrelerden darbe girişimininz ilk saatlerinden itibaren destekleyici açıklamalar geldi. CIA'ye yakınlığı ile bilinen Stratfor düşünce kuruluşu oldu. Sosyal medyadaki ilk paylaşımlarında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya'dan sığınma talebinde bulunduğunu ileri süren Stratfor, "Askerler yönetimi ele geçirerek kontrolü sağladı" gibi kara propaganda yaptı. ABD meydasıyının yanı sıra birçok akademisyen, senatör ve siyaset bilimci darbe girişimine açık destek verdi.
BARKEY ADADAYDI
15 Temmuz günü çoğu yabancı uyruklu 17 kişinin Büyükada'da bir otelde 2 gün toplantı yaptığı orntaya çıkmıştı. Toplantıya katılanlar arasında CIA'ya çalışan ABD'li profesör Henri Barkey'in de olduğu belirlenmişti.
GÜLEN'LE GÖRÜŞTÜLER
YeniBirlik Gazetesi de dünkü sayısında Gülen'in iade edilmesi konusunda öne sürülen hukuki girişimlerin Türkiye tarafından noksansız yerine getirmesinin ardından ABD'nin çözüm arayışı içine girdiğini yazdı. Haberde, CIA'nin Pelsinvanya'da Fetullah Gülen ile çok gizli bir görüşme yaptığı duyuruldu.
İTİRAF GİBİ AÇIKLAMA
"Darbede CIA'nin rolü' ile ilgili bir soruya "Erdoğan karşıtlığından haberdardık" diye kaçamak bir cevap veren CIA Başkanı John Brennan, "Türkiye'de gerilmeler yaşanacak" ifadesini kullanmıştı. Eski ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'in Özel Kalem Müdürü Lawrence Wilkerson da John Brennan'ın Türkiye'de neler olup bittiğinden haberdar olduğuna şüphe yok" demişti.
GÜNLERCE SUSTU
ABD Başkanı Obama, 15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişimiyle ilgili yaklaşık bir hafta sonra konuştu. Obama, "ABD'nin darbe girişiminden bilgisi olduğu iddiası yanlıştır" dedİ.
YAYLA 2015'TE KAÇMIŞ
ABD'deki toplantıda FETÖ'nün elebaşı Gülen'i savunup, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı eleştiren Ahmet Sait Yayla'nın uzun yıllar emniyet amirliği yaptıktan sonra 2014'te mahkeme kararıyla Harran Üniversitesi'ne atandığı, 2015 yılının Kasım ayında bir haftalık izin alarak ABD'ye gittiği ve sağlık sorunlarını gerekçe göstererek bir daha geri dönmediği öğrenildi.
DAVET EDİLMESİ TEPKİ ÇEKTİ
ABD''deki '15 Temmuz Darbe Girişiminden Sonra Türkiye' konulu toplantıya FETÖ üyesi eski Emniyet Amiri Ahmet Sait Yayla'nın son anda konuşmacı olarak davet edilmesini, Washington DC'deki Türk sivil toplum kuruluşları tepkiyle karşıladı. Turkish Heritage Organization (THO) Başkan Yardımcısı Ali Çınar, kendilerinin Türkiye ile ilgili bu oturuma katılmak için birkaç haftadır çaba gösterdiklerini, ancak alt komite yöneticilerinin "sadece üç kişilik yerimiz var" mazeretiyle karşılaştıklarını söyledi. Çınar, "Programa baktığımızda üç kişi vardı, oturum sabahı Yayla'nın eklendiğini üzülerek gördük. Bu tür çabalar, Türk-ABD ilişkilerinin daha iyi olmasına hizmet etmiyor" diye konuştu.
KÜSTAH TEHDİT
Demokrat Parti New York Milletvekili Gregory Meeks de, darbe girişimini "travmatik bir şok" olarak niteleyerek, böyle birşeyin Washington'da olduğunu hayal bile edemediğini dile getirdi. Meeks, darbe girişimi sonrasında tutuklananların sayısına bakıldığında bunun bir insan hakları ihlali olduğunu, Türkiye müttefik ülke de olsa ABD olarak bu uygulamalara karşı net ve güçlü mesajlar vermeleri gerektiğini söyledi. Meeks, Türkiye'deki darbe girişiminden ABD'yi sorumlu tutmanın sadece yanlış olmakla kalmadığını, aynı zamanda iki ülke arasındaki önemli ilişkilere de zarar verdiğini dile getirdi.
DANA HADDİNİ AŞTI
Darbe girişiminin arkasında FETÖ'nün olduğuna inanmadığını söyleyen ve örgüt üyeleri için "cesur insanlar" diyen Rohrabacher, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için kullandığı 'megalomanyak' ifadesiyle de haddini aşan sözler sarfetti. Rohrabacher, hükümetin darbe sonrası attığı adımlarla sınırlarını fazlasıyla aştığını ileri sürerek, Fetullah Gülen'in iadesi için Türkiye'nin daha fazla ve somut kanıtlar sunması gerektiği görüşünü savundu.