'Suçlanan personelimizin suçlu olmadıklarını biliyorduk'

Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Koşaner: "Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Kafes, Askeri Casusluk, Amirallere Suikast gibi daha birçok benzeri neye dayandığı daha sonra ortaya çıkan davaların bir planın parçası olduğu ayan beyan tarafımızdan hissedilmekte ve anlaşılmaktaydı"

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 26 Ekim 2016 19:22, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:58
'Suçlanan personelimizin suçlu olmadıklarını biliyorduk'

Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner, "Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Kafes, Askeri Casusluk, Amirallere Suikast gibi daha birçok benzeri neye dayandığı daha sonra ortaya çıkan davaların bir planın parçası olduğu ayan beyan tarafımızdan hissedilmekte ve anlaşılmaktaydı." dedi.

AK Parti Burdur Milletvekili Reşat Petek başkanlığında toplanan, 15 Temmuz darbe girişimini, darbelerin ve gizli oluşumların siyaset üzerindeki etkilerini araştırmak amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, Orgeneral Koşaner'i dinledi.

Koşaner, konuşmasının başında kendisinin FETÖ'nün eylemlerinin suç olarak telakki edilmediği bir dönemde görevde bulunduğunu belirterek, ancak o dönemde de örgütün evlerinden ve okullarından söz edildiğini, güçlü mali kaynakları olduğunun bilindiğini ifade etti.

"Örgüt kendine yandaş bir nesil yetiştirmeye çalışıyordu" ifadesini kullanan Koşaner, askerin kışla dışında istihbarat faaliyet yürütmesinin söz konusu olmadığını, kendi yetki alanları içinde bulunan bilgileri de ilgili makamlarla paylaştıklarını vurguladı.

Örgütün bir nihai amacının olduğuna ilişkin şüpheler taşıdıklarını, ancak bunun 15 Temmuz darbe girişimi gibi bir olaya dönüşeceğini düşünmediklerini kaydeden Koşaner, "Endişelerimiz, 15 Temmuz gibi bir olay olacak şeklinde kesinlikle değildi. O zaman böyle bir şeyi aklımızın ucundan bile geçirmezdik." değerlendirmesinde bulundu.

Silahlı Kuvvetlerin neden bu dönemde kendini korumadığı, önlem almadığı şeklinde soruların sık sık yöneltildiğine dikkati çeken Orgeneral Koşaner, şöyle konuştu:

"Silahlı Kuvvetlerin kışla hudutları dışında istihbarat yapması, birini takip etmesi söz konusu değildir. Böyle bir görevi de yetkisi de yoktur. Bizim istihbarat dediğimiz kışla sınırları içinde veya tatbikat arazisinde personelimizi takip etmekten ibarettir. Peki o zaman ne olacak? Bize gelen tüm bilgiler MİT'ten ve emniyetten gelen bilgilerdi. Onlara itibar etmek durumundaydık. Eğer bilgileri teyit edebiliyorsak, bu personelin TSK'dan ilişiğinin kesilmesine çalışıyorduk. Bunun içinde tek bir yöntemimiz vardı; Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantılarında böyle personelin TSK ile ilişiğini kesmek. Mahkemeye gitmek olmuyordu, YAŞ kararları o dönemde yargıya da kapalıydı. Ancak YAŞ kararları ile silahlı kuvvetlerinden personel ayrılması çeşitli şekillerde yanlış yorumlanarak, bazı basın tarafından halkımıza yanlış anlatılarak, sanki namaz kılan, içki içmeyen atılıyor gibi bir propaganda yapılarak YAŞ'daki faaliyetlerimiz engellenmeye çalışıldı. Yetkili makamlar da bundan sanıyorum ki etkilendi, bir süre sonra bu faaliyetlerimize şerh koymaya ve böyle şahısların silahlı kuvvetler dışına çıkarılmasını önlemeye başladılar. Son 8-9 yılldır aşağı yukarı silahlı kuvvetler kendini koruyamaz duruma geldi. Koruyamayınca ne oldu? Bu kişiler yerleştiler, güçlendiler, rütbe de aldılar, yetkili makamlara da geldiler."

- "Suçlanan personelimizin suçlu olmadıklarını biliyorduk"

Örgüt tarafından sahte bilgi ve belgelerle açılan davalarla TSK'nın önemli kadrolarının tasfiye edildiğini, sonrasında da bu kişilerin önemli görevlere gelmesinin önünün açıldığını belirten Koşaner, kumpas davalarına değindi.

Koşaner, "Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Kafes, Askeri Casusluk, Amirallere Suikast gibi daha birçok benzeri neye dayandığı daha sonra ortaya çıkan dava yürütülmekteydi. Ancak bu davaların bir planın parçası olduğu ayan beyan tarafımızdan hissedilmekte ve anlaşılmaktaydı. Davaların konuları farklı olmakla birlikte amaçları TSK'nın kamuoyundaki itibarını sarsmak ve istedikleri personeli TSK'dan uzaklaştırmaktı. Bu açıkça görülüyordu. Biz suçlanan personelimizin suçlu olmadıklarını biliyorduk. 40 senedir bu kurumun içinde olan bir insan kimin suçlu olup olmadığını anlayabilir. Ancak 'Yargıya müdahale ediliyor' denilmesin diye sesimizi yükseltmedik." değerlendirmelerinde bulundu.

Balyoz davasından örnekler veren ve davanın hukuksuz bir şekilde yürütüldüğünü, süreçte özellikle basın yoluyla TSK'nın itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını anlatan Koşaner, toplu tutuklamalarla kadroların boşaltıldığını, buralara başkalarının atandığını bildirdi.

Tutuksuz yargılanmaları sağlayarak, kadroları sabit tutmaya çalıştıklarını bunun için her türlü girişimde bulunduklarını vurgulayan Koşaner, hükümetle yaptıkları görüşmeler sonrasında yasal bir düzenlemenin önünün açıldığını, ancak bu bilginin "Asker için özel muamele" şeklinde basına sızdırılarak, hükümetin tepkiler sonucu düzenlemeden vazgeçmesine neden olunduğunu aktardı.

"Yetkili makamlar nezdinde tutuksuz yargılamanın sağlanması için elimden gelen bütün gayreti gösterdim." ifadesini kullanan Koşaner, Genelkurmay Başkanlığı görevinden ayrılmasına da değindi.

Koşaner, "Ben, bu tutuklu personelin 2011 YAŞ toplantısında emekli edilmelerinin isteneceğini biliyordum. Nereden biliyordum? Basın, özellikle malum basın bunu açık açık yazıyordu. Yani bunları YAŞ'ta bana 'Emekli et' diyeceklerdir. 'Emekli et' dendiği anda istikballer kararacaktı. Kadrolar zaten boşalmıştı, ileride başımıza gelecek bu felaketin temellerinin atıldığı o günlerde, buna ortak olmuş olacaktım. Ortak olmadım. Ama izah etmekte de başarılı olduğumu pek söyleyemeyeceğim." diye konuştu.

Uzun tutuklulukların cezalandırmaya dönüştüğüne işaret eden Koşaner, "Kanaatimce bu mahkemelerdeki amaç, suçlunun cezalandırılması değildi. Örgütün hedefi TSK kadrolarını boşaltmak, buraya yıllardır silahlı kuvvetler kadrolarına sızdırdıkları bu kişilerin gelmesini sağlamaktı. Maalesef başarılı olduklarını da gördük." dedi.

- "Kimseye, istifa edin ya da etmeyin diye telkinim olmamıştır"

Kısa açıklamasının ardından milletvekillerinin sorularını da yanıtlayan Koşaner, eşlerinin başörtüsü nedeniyle TSK'dan ihraç edilen kişilerle ilgili bilgiler silahlı kuvvetlere ulaştırılırken, FETÖ'cülerle ilgili istihbarat alınamamasına dair sorular üzerine, şu karşılığı verdi:

"Şuradan çıkıp bakarsanız Harp Okulu'nun bahçesinde bizim camimiz var. Herkes, harp okulu talebesi dahil, varsa zamanı gider rahatça namazını kılar, gelir. Buradaki çoğunluk erkek, Herkes askerlik yapmıştır. Lütfen söyleyin, siz askerken orucunuza karışan oldu mu? İftarınız, sahurunuz zamanında hazırlanmadı mı? Bu imkanlar size asker tarafından sağlanmadı mı? Belki birkaç tane münferit olay söylerseniz tamam ama bizim konuya yaklaşımımız böyledir. Bizi kimsenin diniyle, ibadetiyle alakamız olmaz. Belki münferit birkaç olay kaçmış olabilir. Ama bilgimiz dahilinde böyle bir şey olmaz."

Bu sırada bazı AK Parti milletvekilleri ile CHP milletvekilleri arasında askerin dine yaklaşımı konusunda karşılıklı tartışma yaşandı.

AK Parti İstanbul Milletvekili Revza Kavakçı Kan, "Bu ülkede, çok özür dilerim ama 'Başörtülüler ve evcil hayvanlar giremez' şeklinde levha asıldı." ifadesini kullandı.

CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu ise böyle bir şeyin yazılmasının kabul edilemeyeceğini, ancak TSK üzerinden bazı imalarda bulunmanın da yanlış olduğunu belirtti.

Koşaner, Genelkurmay Başkanlığından ayrılmasının ardından, bazı kuvvet komutanlarının da görevlerinden ayrıldıklarına işaret edilerek, "Siz kimseye istifa edin dediniz mi?" şeklindeki soruya, "O konuda kimseye, istifa edin ya da etmeyin diye telkinim olmamıştır. Verilen kararlar herkesin kendi kararlarıdır." karşılığını verdi.

Eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner, genelkurmay başkanlığı görevinden ayrılmasına ilişkin, "Büyük bir general, subay, astubay kitlesi yok yere hapisteydi. Mahkeme görevini yapmıyordu. TSK'ya mesaj veriliyordu. Kamuoyu nezdinde aşağılamak ve kadrolarımızı boşaltmak. Biz asker olarak emir verdiğimiz zaman personelimiz koşarak ölüme gidiyor. Ben de onun hakkını korumak zorundayım." dedi.

AK Parti Burdur Milletvekili Reşat Petek başkanlığında toplanan, 15 Temmuz darbe girişimini, darbelerin ve gizli oluşumların siyaset üzerindeki etkilerini araştırmak amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, Koşaner'i dinledi.

Koşaner, Kozmik Oda soruşturması sırasında Kara Kuvvetleri Komutanı olduğunu, Genelkurmay Başkanı ile Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a giderek görüştüğü hatırlatılarak, sorulan sorular üzerine, "Orası Özel Kuvvetlerin arşivi değil. Ankara Bölgesi'nin bir binası. Oralara girilip karıştırılırsa çıkacak mahsurları anlattım." ifadesini kullandı.

Koşaner, "Orada milli güvenliğimizi riske sokacak bilgiler çıkmış mıdır?" sorusuna da "Milli güvenlikten kastınıza bağlı. Seferberlik Tetkik Kurulu dediğimiz kuruluş; memleketin bir bölümü işgal edilirse burada kalıp görev alacak insanların eğitimi ile ilgili bir şeydir." karşılığını verdi.

CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu'nun "Bir işgal olduğunda bu subaylar direnişi organize edecek subaylar öyle mi? Bu liste çıktığında, işgal sırasında gelip ilk bu adamları tutukladıklarında direnişin de beli kırılacak. Yani bunun için önemli." demesi üzerine Koşaner, "Tabii onun için önemli. Onun için çıkmaması lazım demek istiyorum." ifadesini kullandı.

- "Soğuk asfalt mı bulacaksın sürünmek için?"

Askeri okullardan FETÖ'cülerin mobbingi gerekçesiyle ayrılmak zorunda kaldığını söyleyen öğrencilerle ilgili soruları da yanıtlayan Koşaner, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Mobbing konusunda olaylar muhakkak ki var ama hepsi tek tek araştırıldı incelendi, tahkik edildi. Belki içinde bir, iki tane var ama sebepler başka. Bu tür öğrencilerin ayrılma sebepleri başka, genelde başka nedenleri buna bağlıyorlar. Çünkü kendi arzularıyla ayrılamıyorlar, aileleri büyük bir bedel ödüyor. Hepsi değil, lütfen yanlış anlamayalım. Muhakkak ki bir, iki eziyet gören de olabilir. Şok mangası diye basında birşey çıkardılar. Şok mangası denilen şey; herhangi bir olay karşısında hemen müdahale edecek, bunun için çok iyi eğitimli olması gereken gruplardır. Gazetelerde okudunuz belki, 'Bizi sıcak asfaltta süründürdüler' diyor. Soğuk afsfalt mı bulacaksın sürünmek için? Çamurda da sürüneceğiz, dikende de sürüneceğiz, herşeyi yapacağız. Böyle şeyler mobbing değil. Mobbing konusunda münferit birkaç olay olmasına rağmen çoğunluk başka görünüyor. 4 bin, 5 bin böyle rakamlar yok."

Genelkurmay Başkanı iken personelinin hukuksuz davalarda, hukuksuz mahkemelerin elinde oyuncak olmaması için elinden geleni yaptığını söyleyen Koşaner, "Cemaatçi yapılanmanın nasıl kendini gizlediğini yıllar sonra daha iyi görüyoruz. En yüksek makamların bile burnunun dibine kadar girmişler, haberimiz olmamış. Kolay iş değil. Kendilerini çok iyi gizledikleri için öyle hemen ortaya çıkarılabilecek bir olay değil. Çok zor, zor olduğunu da zaten bugün görüyoruz." şeklinde konuştu.

-"Bırakın asker kendi kendini korusun"

Koşaner, bir başka soruyu yanıtlarken de şunları kaydetti:

"Bırakın asker kendi kendini korusun. Ona yardımcı olun yeter, müdahale etmeyin. Hukuken yardımcı olmak lazım. Kararlarına saygı göstermek, müdahele etmemek lazım. Pek çok yabancı ülke genelkurmay başkanıyla görevimiz gereği görüşmemiz oldu, herkes bizim yüksek askeri şura sistemimize hayrandır. Bu sistemimizi yozlaştırmamamız lazım. Onu iyileştirmemiz, gereğini yapmamız lazım. Ordu kendi kendine sahip çıkarsa bu sorunlar olmaz. Hiçbir zaman darbe taraftarı olamayız. Hiçbirimiz de değiliz. Geçmiş olanların da hesabını lütfen bize söylemeyin."

Koşaner, 15 Temmuz akşamı gelişmeleri televizyondan takip ettiğini ve darbe girişimini FETÖ'nün yaptığının ilk anda aklına gelmediğini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamaları ile olayı anladıklarını da bildirdi.

"15 Temmuz girişimini bir kurmay subay olarak askeri planlama kalitesi açısından değerlendirir misiniz?" sorusunu yanıtlarken de Koşaner, yaptıkları planın ayrıntılarına hakim olmadığını ama gazetelere yansıyan bölümüyle değerlendirdiğinde, hatalı, zayıf, askeri planla alakası olmayan, kendi tabirleriyle "kurmay emeği" yok denecek kadar az olan, üstün körü planlanmış ve amacının ne olduğu belli olmayan bir girişim şeklinde nitelendirdi.

Koşaner, kumpas davaları sırasında tutuksuz yargılanmaları sağlamayı başarabilselerdi, bugün yaşanan olayların büyük bölümünün önlenebileceğini de söyledi. Bu konuya ilişkin "Hükümet yapmadı" gibi bir anlamın çıkmaması gerektiğini de vurgulayan Koşaner, "Hükümete söyleriz takdir kendilerinindir." dedi.

Koşaner, darbe girişimi sonrası yaverlerinden hiçbiriyle ilgili bir sıkıntı olmadığını belirterek, ancak Semih Terzi'nin ise geçmişte kendi karargahında çalışan personellerden biri olduğunu aktardı.

"Neden istifa ettiniz?" sorusunu yanıtlarken de Koşaner, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Büyük bir general, subay, astsubay kitlesi yok yere hapisteydi. Mahkeme görevini yapmıyordu. Savcı ve hakimlerin tutumları hukuka aykırıydı. Ne istiyorlarsa, ne soruyorlarsa hemen yetiştiriyorduk, çabucak karar versinler diye ama hiçbir şey yapılmadığı gibi rastgele ve toplu tutuklamalarla TSK'ya bir mesaj veriliyordu. Kamuoyu nezdinde aşağılamak ve kadrolarımızı boşaltmak. Bu perişan durum yaşatılıyordu. Biz asker olarak emir verdiğimiz zaman personelimiz koşarak ölüme gidiyor, ölüyor. Ben de onun hakkını korumak zorundayım. Ölümüne korumak zorundayım. Yapabileceğim başka birşey yoktu. YAŞ kararında bunların hepsini bana attıracaklardı. İlişiğini kesmemi isteyeceklerdi. Yaptığım zaman bu suça ortak olurdum."

- "Laik ülkedeyiz"

Koşaner, AK Parti Bursa Milletvekili İsmail Aydın'ın askerlik görevini yaparken camileri olmasına rağmen cuma namazlarını kılamadığını söylemesi üzerine, "Sizi engelleyen mi oldu?" diye sordu. Aydın'ın "Evet. Cuma saati eğitim saatine denk geldiği için müsade edilmedi" sözlerine Koşaner, "Eğitim saatine denk gelirse ne yapacaksınız?" karşılığını verdi. Koşaner, Aydın'ın, "Takdir edersiniz ki bu bir ibadet özgürlüğü" demesi üzerine ise "Laik ülkedeyiz. Neyse bu konulara girmeyeyim." ifadesini kullandı.

Koşaner, "Meclis bombalandı. Kuvvet komutanları görevde. Siz olsaydınız ne yapardınız?" sorusuna ise yanıt vermek istemedi.

TSK'nın içinde uzun yıllar geçirdiğini ve pek çok kişiyi tanıdığını söyleyen Koşaner, "40 yıl bir kurumun içinde olursanız pek çok kişiyi tanırsınız. Şu anda gözaltında, tutuklu veya ihraç edilmiş olanlardan önemli bir bölümünün aklanacağını zannediyorum. Tanıdığımız için bu kişilerden böyle bir şey beklenemez kanaatindeyim, yine dilimizi ısırarak bunu söylememiz lazım." değerlendirmesinde bulundu.

- "Emir-komuta birliğini bozduğunuz zaman sonuç felakettir

Darbe sonrası TSK'ya yönelik yeni düzenlemeleri de yanlış bulduğunu belirten Koşaner, "Askerlikte büyük ve önemli bir prensip vardır; emir-komuta birliği derler, bunu bozduğunuz zaman sonuç felakettir. Benim kanaatim öyle. Bu yeni yapılanma 'emir-komuta birliğini sağlıyor' diye savunulursa mesele yoktur ama bence sağlamıyordur. Bu prensibi ihmal etmemek gerekir diye düşünüyorum." şeklinde konuştu.

Koşaner, Meclisten ayrılırken, bir gazetecinin "Bugün baktığınızda istifa etmek doğru bir karar mıydı?" sorusuna, "Evet" karşılığını verdi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber