'Sosyal güvenlik reformu basit bir emeklilik tartışması değildir'

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 16 Ocak 2007 19:05, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Türkiye'nin anne ve bebek ölümlerinde 'az gelişmiş ülke' liginden, 'gelişmiş ülke' ligine yükseldiğini belirterek, "6-7 yıl öncesine göre bugün anne ve bebek ölümleri yarı yarıya azaldı. 100 bin gebelikten 60-70'i ölürken, şimdi kaybımız 100 binde 28.5'e düştü" dedi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu ise Sosyal Güvenlik Reformu'nun 'emeklilik tartışmasına kurban edilmemesi gerektiğini ifade ederek, reformun sosyal koruma sistemini kapsadığını kaydetti. Sağlık Bakanlığı, Tüm Özel Eğitim Kurumları İşverenleri Sendikası (TEKİS), Hak-İş ve Türkiye Halk Sağlığı Kurumu'nun "Türkiye Üreme Sağlığı Programı" kapsamında ortaklaşa yürüttüğü, "İşçi ve İşveren Kesiminde Üreme Sağlığı Konusunda Farkındalık Yaratma Projesi" tanıtım toplantısı yapıldı. Toplantıda konuşan Bakan Başesgioğlu, sanayide kullanılan kimyasal ve biyolojik maddelerin çalışanların üreme sistemine olumsuz etki yaptığını hatırlatarak, bu konuda yasal düzenlemeler yaptıklarını kaydetti. İş sağlığı konusunda güvenlik kültürü oluşturmak için uzun süredir çalışmalar gerçekleştirdiklerini anlatan Başesgioğlu, özel sektör de dahil tüm çalışanların iş sağlığı mevzuatından yararlanabilmesi için mevzuat değişikliği yapacaklarını söyledi. Anayasa Mahkemesi'nin bazı maddelerini iptal etmesi nedeniyle yürürlüğü 6 ay ertelenen Sosyal Güvenlik Reformu kapsamında Genel Sağlık Sigortası (GSS) Yasa Tasarısı'nın da yer aldığını vurgulayan Başesgioğlu, GSS'nin koruyucu sağlık hükümlerini içerdiğini bildirdi.

Sosyal Güvenlik Reformu'nun 'emeklilik tartışmalarına' kurban edilmemesi gerektiğini savunan Başesgioğlu, reformun nüfusun tamamını kucaklayan bir sosyal koruma sistemini öngördüğünü kaydetti. SGR'nin mutlaka yasalaşması gerektiğinin altını çizen Başesgioğlu, reformun ana temelini GSS'nin oluşturduğunu ifade ederek, "Genel Sağlık Sigortası, Sağlık Bakanlığı'nca akredite olan tedaviler ve tıbbi zorunluluk içermeyen estetikler dışında bütün tedavileri kapsıyor" diye konuştu. Bakan Akdağ ise konuşmasında aile planlaması adı altında insanlara yapılan baskılara tepki göstererek, konunun eğitimle çözülebileceğini savundu. "Artık emir buyurur gibi, 'Sen şu kadar çocuk sahibi ol' gibi dayatmaların ters teptiğini biliyoruz" diyen Akdağ, bütün dünyanın bu anlayıştan vazgeçtiğini vurguladı. Sağlık Bakanlığı'nın AB destekli 20 milyon Avro bütçeli "Türkiye Üreme Sağlığı Programı" başlattığını ve 88 kuruluşun projeye destek verdiğini anlatan Akdağ, şimdiye kadar yaklaşık bir milyon kişiye ulaşarak yüz yüze eğitim verildiğini kaydetti. Türkiye'de kırsal kesimde özellikle Doğu ve Güneydoğu Bölgesinde anne-bebek ölüm oranlarının yüksek olduğunu anlatan Akdağ, bu oranları aşağıya çekmek için seferberlik ilan ettiklerini söyledi. "Yolu kapalı bir köye ulaşamıyorsam Sağlık Bakanı olarak ben ne yapabilirim?" diye soran Akdağ, Köydes Projesi ile kırsal kesimlere ulaşmanın yollarını aradıklarını ifade etti. Akdağ, şunları söyledi:

"Hemşirenin aşı yapmak için ilkel sallarla nehri geçmeye çalıştığı manzaraları çok yaşadık. Köydes Projesi ile şimdi köylere daha kolay ulaşabiliyoruz. 34 tane kar paletli ambulansı Ağrı, Erzurum, Kars gibi kışın iklim şartlarının sert olduğu illerimize gönderdik. Önümüzdeki yıl hava ambulans sistemine geçiyoruz. Anne ve bebek sağlığı bizim için çok önemli. Ebeyi köye göndererek doğum yaptırıyorsanız buna koruyucu sağlık hizmeti diyemezsiniz. Çünkü doğumların mutlaka sağlık merkezlerinde yapılması gerekir. Düzenli sağlık kontrolünden geçmesi şartıyla ailelere nakit para yardımı yapıyoruz. 2005-2006 yılları arasında bu konuda bir çalışma başlattık. Tüm anne ve bebek ölümlerini tek tek bir dedektif gibi takip ederek izledik. 6-7 yıl öncesine göre anne ve bebek ölümleri yarı yarıya azaldı. 100 binde 60-70 ölüm gerçekleşirken bu rakam 100 binde 28.5'e düştü. Bu rakamın AB ülkelerindeki ortalaması 100 binde 14.5'dir. Anne ve bebek ölümlerinde az gelişmiş ülkeler liginden çıkıp, gelişmiş ülkeler ligine yükseldik. Tabiki tek bir annenin ve yavrumuzun ölümü bizi çok üzer, bunu kabul edemeyiz. Bu konuda çalışmalarımız sürüyor. Yakında 'Bebek Dostu İşyeri" uygulamasına başlıyoruz. Uygulamanın başarı ile gerçekleştiği işyerlerine, 'Bebek ve Anne Dostu" ünvanı vereceğiz".

Toplantıda konuşan 11 çocuk sahibi işçinin anlattıkları salondaki herkesi hem güldürdü hemde düşündürdü. Erzurum'da Orman İşletmelerinde çalışan işçi Mehmet Sıddık Sucu, eşinin fazla doğum yapmaktan hasta olduğunu ve son çocuğun öldüğünü belirterek, "Eğitim programına beni davet ettiklerinde, 'Olan olmuş 11 çocuğum var, bu saatten sonra eğitim alsam ne olur' diye düşünmüştüm. Sonra öğrendiklerimin yakınlarımın eğitiminde kullanabileceğime karar verdim. Artık veli toplantılarına yetişemiyorum. Okulda veli toplantısına gidiyorum, sadece benim 7 öğrencim var. Herkes gülüyor" şeklinde konuştu. Erzurumlu işçinin sözleri Bakan Akdağ ve Bakan Başesgioğlu başta olmak üzere salondaki herkesi kahkahaya boğdu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber