'Türkiye özellikle son 3 yıldır adeta bir ateş çemberinden geçiyor'

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Türkiye özellikle son 3 yıldır adeta bir ateş çemberinden geçiyor. Bu mücadelenin adını doğru koymak lazım. Cumhuriyetimizin kuruluşundan 90 yıl sonra yeni bir kurtuluş savaşı veriyoruz

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 26 Kasım 2016 15:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Türkiye özellikle son 3 yıldır adeta bir ateş çemberinden geçiyor'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin özellikle son 3 yıldır adeta bir ateş çemberinden geçtiğini belirterek, "Bu mücadelenin adını doğru koymak lazım. Cumhuriyetimizin kuruluşundan 90 yıl sonra yeni bir kurtuluş savaşı veriyoruz. İçinde bulunduğumuz durumun adı tam olarak budur; yeni bir kurtuluş savaşıdır. Üstelik bu savaşı tek bir cephede değil, askeri, siyasi, diplomatik, ekonomik, sosyal her alanda veriyoruz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Yeni İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisleri ile Çevre Yatırımları Toplu Açılış Töreni'nde, açılışı yapılan hizmetlerin ülkeye, şehre ve belediyeye hayırlı olmasını diledi.

Silivri, Büyükçekmece, Selimpaşa ve Çanta İleri Biyolojik Atıksu Arıtma tesisleriyle birlikte köylere hizmet verecek 27 ayrı arıtma tesisinin, dere ıslah çalışmalarını ile üç İSKİ hizmet binasının bugün hizmete açıldığını aktaran Erdoğan, ayrıca Eyüp Kemerburgaz'da Tıbbi Atık Sterilizasyon Tesisi ile 184 çöp ve temizlik aracını da hizmete aldıklarını söyledi.

Erdoğan, bugün açılışı yapılan tesislerle birlikte Ataköy'den Tekirdağ sınırına kadar olan 100 kilometrelik sahil bandının tamamının atık su tehdidinden kurtulmuş olduğunu ifade ederek, arıtma tesislerinden elde edilecek suyun da park ve bahçelerle sanayide kullanılacağını dile getirdi.

Nüfus büyüklüğü olarak bölgede 1 milyon 200 bin kişiye hizmet verecek bu tesislerde arıtma sonucunda çıkan diğer ürünlerin de yakıt ve biyogaza dönüştürülerek ayrıca İstanbul'a katkı sağlayacağını vurgulayan Erdoğan, şehir genelinde 67 kilometreyi bulan dere ıslahı ile 2045 yılına kadarki ihtiyacı karşılayacak sterilizasyon tesisinin de bulaşıcı hastalıklar başta olmak üzere pek çok sorunun çözümüne vesile olacağını aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hizmete giren 19 çöp, 26 yol süpürme, 10 yıkama aracıyla, 7 deniz temizlik teknesinin, 2 çevre kontrol botunun da İstanbul'u daha temiz hale getirmek için yürütülen çalışmalara katkı sağlayacağını vurgulayarak, "Zira biz şuna inanıyoruz. Temizlik imandandır. Toplam yatırım bedeli 1 milyar 873 milyon lira olan bu tesis ve hizmetlerin şehrimize kazandırılmasında emeği olan Büyükşehir Belediye Başkanımız başta olmak üzere, tüm ekibini tebrik ediyorum. İstanbul için bu güzel ve kutlu şehir için ne yapılsa azdır." diye konuştu.

Necip Fazıl Kısakürek'in, "Canım İstanbul" şiirinden "Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar / Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar / İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim / O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim." dizelerini okuyan Erdoğan, şöyle devam etti:

"İstanbul bu. İstanbul bizim için zamanın ve mekanın üzerinde bir sevgilidir, öyle de kalacaktır. Çünkü İstanbul, bir başka şairimizin ifadesiyle 'Yaşamıştır derim en hoş ve uzun rüyada / Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan...' Hamdolsun İstanbul'da çok yıl yaşadık. İnşallah Rabbim bize bu şehirde ölmeyi, bu şehirde yatmayı da nasip eder. Hiçbir güzelliğe bedelsiz sahip olunmuyor. Türkiye, İstanbul'u ile Rumeli'siyle Anadolu'suyla sahip olduğu muhteşem tarih ve medeniyet mirasıyla, dünyada eşine ender rastlanacak kıymette bir ülkedir. Fatih burada yatıyor, Yavuz Selim burada yatıyor, Kanuni burada yatıyor. Eyüp Sultan Hazretleri burada yatıyor, birçok sahabe burada yatıyor ve Anadolu'suyla Avrupa'sıyla burası bir başka şehir."

- "Bin yıllık mücadelenin tek bir günü bile boş geçmemiştir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anadolu'ya adımın atıldığı, ilk devletin kurulduğu yıllardan beri bu coğrafyayı elde tutmak için emek verildiğini, ter döküldüğünü, gerektiğinde can verildiğini vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu bin yıllık mücadelenin tek bir günü bile boş geçmemiştir, boşa geçmemiştir. Biz de 40 yıllık siyasi hayatımız boyunca Selçuklu'dan Osmanlı'ya, oradan Cumhuriyete uzanan şanlı tarihimizden aldığımız güçle, ecdadımıza laik olabilmek için çalıştık, çabaladık. Hamdolsun milletimizin desteğiyle, önce İstanbul gibi bir dünya şehrine 4,5 yıl belediye başkanı olarak hizmet etme şerefine eriştik. Belediye başkanlığı görevinden haksız, adaletsiz, hoyrat bir şekilde ayrılmak zorunda kalınca bu defa Türkiye'nin tamamına hizmet talebiyle yeniden milletimizin karşısına çıktık. Arkadaşlarımızla birlikte partimizi kurduk, karış karış ülkemizi dolaştık. Kendimizi ve vizyonumuzu anlattı. Partimizi kurduktan 16 ay sonra milletimiz bizi ilk seçimde, hem de ezici bir Meclis çoğunluğuyla, yüzde 63 ile iktidara getirdi. Geçtiğimiz hafta 19 Kasım, hükümeti fiilen devralmamızın 14. yılını geride bıraktık. Bu 14 yıl boyunca bir yandan içeride ve dışarıda bize kurulan tuzaklarla önümüze çıkartılan engellerle mücadele ederken, bir yandan da ülkemize ve milletimize tarihte eşi benzeri görülmemiş hizmetler getirmenin çabası içinde olduk. Burada olduğu gibi."

Erdoğan, eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, enerjide, tarımda, sosyal ve insani yardımlarda, sporda, bilim ve teknolojide, savunma sanayinde, şehirleşmede, her alanda devrim niteliğinde reformlar yaptıklarını vurgulayarak, her biri cumhuriyet tarihinde yapılanların katbekat fazlasını ifade eden bu hizmetleri teker teker anlatmaya çalışmaya haftaların yetmeyeceğini söyledi.

"Biz ülkemize ve milletimize hizmet için gece gündüz çalışırken, birileri de sürekli ayağımıza çelme takmaya çalışıyordu." diyen Erdoğan, 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimi, ardından gelen kapatma davası ve daha sonra yaşanan pek çok iç ve dış krizin aynı anda, aynı amaca yönelik olduğunu kaydetti.

Erdoğan, "Amaç neydi?" diye sorarak, şu değerlendirmede bulundu:

"Türkiyeyi girdiği ve başarıyla sürdürdüğü hızlı büyüme sürecinden, her alanda kendi kendine yeten bununla da kalmayıp tüm dostlarına, tüm mağdurlara, mazlumlara el uzatan, destek veren bir ülke yolundan alıkoymaktı. Dünyada nerede garip gureba var biz oradaydık. Neresi olursa olsun, biz oradayız. Türkiye özellikle son 3 yıldır adeta bir ateş çemberinden geçiyor. Bu mücadelenin adını doğru koymak lazım. Cumhuriyetimizin kuruluşundan 90 yıl sonra yeni bir kurtuluş savaşı veriyoruz. İçinde bulunduğumuz durumun adı tam olarak budur. Yani yeni bir kurtuluş savaşıdır. Üstelik bu savaşı sadece tek bir cephede değil, askeri, siyasi, diplomatik, ekonomik, sosyal her alanda veriyoruz. Gezi ile milletimizin belli kesimlerindeki çevre hassasiyetini, farklı hayat biçimlerine yönelik tehdit algısını tahrik ederek kaos çıkarmak istediler. Bu ahlaksızlara, terbiyesizlere sorun, hayatınızda şu ülkeye kaç tane ağaç diktiniz? Biz milyonlarca değil, milyarlarca ağaç ve fidan diktik. Biz bunu yaptık. Şu anda işte bu diktiğimiz fidanlar, bu diktiğimiz ağaçlar her yerde yeşeriyor, büyüyor. Bunlar Taksim'de tuttular, 12-13 tane ağacın yeri değiştirildi, yeri, bunun için neler yapmadılar, hatırlayın. Bunlar her şeyi yapar. Niye? Cibilliyetlerinin gereği de onun için."

Millet ile birlikte tuzağı çabuk gördüklerini, kararlı bir duruş sergileyerek bu saldırıyı bir ay gibi kısa bir sürede boşa çıkardıklarını, ardından da 17-25 Aralık emniyet, yargı darbesinin geldiğini aktaran Erdoğan, "Yani FETÖ. Bu ahlaksızlar ne dediler? Yolsuzluk dediler, hırsızlık dediler. Bu ülkeyi ayakta tutan ne kadar siyasi ve ekonomik dinamik varsa hepsine birden saldırdılar. Halbuki hırsızın ta kendileri kendileriydi. Yolsuzluk bunlardaydı. Ülkenin iş adamlarını tehdit ediyorlardı. 'Şuraya şu kadar yardım edersen ettin, etmediğin takdirde içeridesin' diyorlardı. Bunları yaptılar." şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Hans'ın ağzına bakarak karar vermem. George'un ağzına bakarak karar vermem, onu iyi bilin. Ben Hakk'a ve halka yönelerek cevabımı veririm. Halkım 'idam' mı diyor, parlamentoya gelir, parlamento eğer 'idam' diyorsa bana gelir. Ben de böyle bir kararı onaylarım, bunu açıkladım." dedi.

Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Yeni İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisleri ile Çevre Yatırımları Toplu Açılış Töreni'ndeki konuşmasında, FETÖ'yle ilgili düşüncelerini hep söylediğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ben Hans'ın ağzına bakarak karar vermem. George'un ağzına bakarak karar vermem, onu iyi bilin. Ben Hakk'a ve halka yönelerek cevabımı veririm. Halkım 'idam' mı diyor, parlamentoya gelir, parlamento eğer 'idam' diyorsa bana gelir. Ben de böyle bir kararı onaylarım, bunu açıkladım. Şimdi AB'deki birileri, 'Niye işte Cumhurbaşkanı siz idam istiyorsunuz?' Sana ne? Milli irade bunu istiyorsa, milli irade vekillerine bunu emrediyorsa vekiller de bunu istiyorsa yasalara göre bunun geleceği yer neresi? Cumhurbaşkanı. Cumhurbaşkanı olarak ben de kararımı bu istikamette veririm. Niye benim 248 şehidim var. Bekara karı boşamak kolaydır. Bunların böyle bir durumu yok. Benim 2 bin 193 gazim var. Bunlar rahat. Biz dertliyiz dertli. Bu kadar parlamento yakılıp yıkılacak, özel harekat binamız bombalanacak, aynı şekilde Boğaz Köprüsü bombalanacak. Orada 36 insanımız şehit olacak. Bunlar hala utanmadan, sıkılmadan kalkacaklar, 'Böyle bir şey isteyemezsin.' diyecekler."

Rabbin "Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz, onlar diridirler ama siz bilemezsiniz." dediğini belirten Erdoğan, kendilerine onların ne dediklerinin değil de milli iradenin dediklerinin önemli olduğunu kaydetti.

Erdoğan, parlamentonun da ona göre bunun kararını vereceğini dile getirerek, Anayasa değişikliğinin hazırlandığını, iktidar partisiyle MHP'nin ortaklaşa bir çalışmayı sürdürdüğünü anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"İktidar partisi ve MHP ortaklaşa bir çalışmayı sürdürüyorlar. Temenni ederim ki buradan isabetli, hayırlı bir adım atılır ve bu atılacak adımla da anayasa değişikliğine bu iki partinin milletvekili sayıları yeterli değil. Fakat anamuhalefetin içinden de destek gelirse o zaman parlamento içinde hallolur. Fakat öyle de olsa böyle de olsa iktidar partisi ve MHP ne diyorlar? 'Bunu yine de milletimize götürelim.' Milletimiz buna ne der? Ben milletimizin ne diyeceğini gayet iyi biliyorum. Zira yaptırdığım kamuoyu araştırmalarında bunu görüyorum. Evelallah milletim bundan önce yüzde 72 ile nasıl bir anayasa değişikliği yaptıysa, yüzde 58 ile nasıl bir anayasa değişikliği yaptıysa, burada da çok daha büyük oranla bu işe destek vererek, bu anayasa değişikliğini yapacaktır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2014 mahalli seçimlerinde ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde şahsı üzerinde Gezi'nin, 17-25 Aralık'ın siyasi ayağının tamamlanmak istendiğini vurgulayarak, milletin yine müsaade etmediğini, bu defa daha kanlı yöntemleri devreye soktuklarını, önce Güneydoğu Anadolu'da çukur eylemleri yaptıklarını söyledi.

- "Gereken dersi ilk yapılacak seçimlerde vermeniz lazım"

Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde terörün yeni bir yönteminin denendiğini dile getiren Erdoğan, yüzlerce güvenlik görevlisi ve vatandaşın şehadetiyle sonuçlanan bu eylemlerin bölge halkının, bölücü terör örgütünün gerçek yüzünü görmesini bir kez daha sağladığını anlattı.

Erdoğan, "Artık bunlara gereken dersi ilk yapılacak seçimlerde vermeniz lazım. Suriye ve Irak'taki güvenlik krizini ülkemize taşımak için DEAŞ'ı kullanarak canlı bomba eylemlerine giriştiler. Gaziantep'te 56 kardeşimizi şehit ettiler. Canlı bombayla şehit ettiler. Utanmadan, sıkılmadan terörün uzantısı çıktı dedi ki 'Bunlar bizim üyelerimiz.' Halbuki hiç alakası yok. Bunlar aynı akraba. Gittim hastanede ziyaret ettim. 6-7 yaşındaki yavrunun kolu, ayağı kopmuş. Bunlar böyle vicdansız. Bunlar böyle alçak. Bunlar böyle adi. Bütün bunlara karşı bizler dik duracağız. Evelallah ve yolumuza da böyle yürüyeceğiz. Güvenlik güçlerimizin ve istihbarat teşkilatlarımızın bütün gayreti, hem de milletimizin tavır koymasıyla bu terör örgütü de kendisinden bekleneni veremedi." şeklinde konuştu.

Türkiye'nin Suriye'de hayata geçirdiği yeni güvenlik anlayışıyla mücadelenin alanını sınırlarının dışına taşırdığını ifade eden Erdoğan, şu anda Cerablus'un ve Rai'nin DEAŞ'tan kurtarıldığını, El-Bab'ın da kuşatıldığını, böylece buraların gerçek sahiplerine teslim edildiğini kaydetti.

- 15 Temmuz darbe girişimi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin son 3 yılda ardı ardına maruz kalınan saldırıların en alçakçası, en cüretkarı olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"FETÖ ihanet çetesi bu milletin çoluğunun, çocuğunun rızkından keserek devletine verdiği kaynaklarla alınan ve namuslarını emanet edilen silahları, uçakları, helikopterleri, tankları, topları, millete çevirdi. Türkiye geçmişte 2 fiili darbe, 2 de darbe tehdidiyle siyaseti dizayn etme operasyonu yaşamış bir ülkedir. Bu darbelerin her biri politik hayatımızda halkımızın gönlünde derin izler ve acılar bıraktı. Fakat bunların hiç biri 15 Temmuz kadar büyük birer ihanet değildi. Çünkü 15 Temmuz Türkiye'nin kendi iç dinamiklerin değil tamamen iradesini dış güçlerin emrine peşkeş çekmiş bir güruhun darbe teşebbüsüydü. Biz buna onun için 15 Temmuz aynı zamanda bir işgal girişimidir diyoruz."

Diğer darbe girişimlerinde devletin silahlarıyla milletin katledilmediğini vurgulayan Erdoğan, bunun için de 15 Temmuz'u diğer özelliklerinin yanında büyük ve kapsamlı bir terör saldırısı olarak kabul edildiğini anlattı.

Erdoğan, elbette 15 Temmuz'un Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yuvalanan asker elbisesi giymiş hainler tarafından gerçekleştirilmiş olması sebebiyle bir cunta girişimi olduğunu, Türkiye'nin böylesine çok yönlü bir darbe girişimiyle tarihinde ilk kez karşılaştığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz günü güneş batarken herkesin bir hesabı olduğunu ifade ederek, ama hiç beklenmeyen, hiç ön görülmeyen bir hesabın devreye girdiğini ve diğer tüm hesapları bozduğunu, Türk milletinin milletlerden bir millet olmadığını, tarihe altın harflerle yazdırdığı şanına, şöhretine boşuna sahip olmadığını gösterdiğini söyledi.

Rabbin izni ve inayetiyle milletin o gece tanklara, savaş uçaklarına, helikopterlere meydan okuduğunu anımsatan Erdoğan, Nur mağarasının kapısındaki örümcek ağının gücünün unutulmaması gerektiğini vurguladı.

Erdoğan, gençlere hitaben Mehmet Akif Ersoy'un "İmandır o cevher ki, ilahi ne büyüktür/ İmansız olan paslı yürek, sinede yüktür" dizelerini okudu.

15 Temmuz gecesi milletin nasıl bir imana, cesarete ve dirayete sahip olduğunu dosta da düşmana da gösterdiğini belirten Erdoğan, "Pensilvanya'ya da göstermiştir ha? Pensilvanya'nın bütün takımı nerede? Şimdi kaçıp gidiyor. Ya yurt dışına kaçtılar ya da burada cezaevlerinde şu anda duruyor. Onlarla hesabımız var. Yasalar neyi emrediyorsa, hukuk neyi emrediyorsa bunun bedelini ödeyecekler. 238 şehidimizin bedelini ödeyecekler, 2 bin 193 gazimizin bedelini ödeyecekler. Kopyalarla kamu personel sınavlarındaki yolsuzlukların bedelini ödeyecekler. Ne insanlar hakkı olduğu halde devletin dairelerine giremedi. Bunlar kopyalarla girdi, bedelini ödeyecekler." dedi.

- "Bu millet korkmadı, her şeyin üzerine gitti"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, Saraçhane, Çengelköy ve Atatürk Havalimanı başta olmak üzere şehrin her köşesinde darbecilere karşı kahramanca direnen İstanbullulara bir kez daha şükranlarını sunarak, ölenlere Allah'tan rahmet, gazilere şifalar, şu anda bu mücadelenin içinde olanlara da aydınlık yarınlar diledi.

Havalimanına indiğinde kendisini, eşini, çocuklarını, torunlarını ve bakanları karşılayan, adeta vücutlarını siper ederek darbecilerin helikopter ve uçaklarından koruyan 10 binlerce kişiye şükranlarını ileten Erdoğan, Facetime'den, "Meydanlara inin, havalimanlarına yürüyün" dediğinde meydanları dolduran millete şükranlarını sundu.

Bu milletin büyük, aziz ve yüce bir millet olduğunu dile getiren Erdoğan, "Bu millet korkmadı ürkmedi ve her şeyin üzerine üzerine gitti. Dün akşam Sancaktepe'de bir gazimizin evini ziyaret ettim, kendisiyle dertleştim, bir şehidimizin de evine gittim ailesiyle görüştüm. Unutmayın hani şair diyor ya; 'Şehitler tepesi boş değil, toprağını kahramanlar bekliyor ve bir bayrak dalgalanmak için rüzgar bekliyor.' Evet o gece milletimiz, toprağını bekleyen kahramanlarının hiçbir zaman eksik olmayacağını, bayrağını dalgalandırmak için gereken rüzgarı hiç eksik bırakmayacağını cümle aleme ilan etmiştir. Rabbim sizlerden ve tüm İstanbullulardan, milletimden razı olsun." diye konuştu.

Erdoğan, darbe girişimini geride bıraktıklarına dikkati çekerek, ancak bu mücadelenin bitmediğini ifade etti.

Kadınların o gece büyük mücadele verdiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "11 hanım kardeşim şehit oldu o gece. Siz Nene Hatun'ların torunlarısınız ve bu meydanlar boş kalmadı" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin, yaşadığı darbe girişimine, kanlı terör eylemlerine rağmen olağanüstü halin ikinci üç ayında bulunduğunu belirterek, "Bununla bitecek değil, belki bir üç ay daha, belki bir üç ay daha uzatılacak. Size ne ya? Bunun kararını hükümet verir, parlamento verir, size ne? Bu ülkeyi Avrupa Parlamentosu mu yönetiyor, bu ülkenin hükümeti mi yönetiyor? Size ne? Haddinizi bilin haddinizi, geçti o, onlar mazide kaldı." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Yeni İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisleri ile Çevre Yatırımları Toplu Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmada, içeride FETÖ'nün, PKK'nın, DEAŞ'ın teröristleriyle mücadeleyi kesintisiz sürdürdüklerini anlatarak, Suriye'de ve Irak'ta da tüm güçleri ile PYD ile YPG ile mücadeleyi sürdürdüklerini ve sonuna kadar mücadele edeceklerini kaydetti.

Avrupa Parlamentosu'nun aldığı karara değinen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Gördünüz değil mi, ekranı başında bizi izleyen milletime sesleniyorum, dün seslendim, bugün de sesleniyorum, şimdi onlar da dünya da tekrar izlesinler, tekrar duysunlar... Neymiş efendim, 'Türkiye'de olağanüstü hal varmış, teröristlerin üzerine çok sert gidiliyormuş, terör örgütleri ile ilişkileri olanlar görevlerinden alınıyormuş, idam cezasının geri getirilmesi tartışılıyormuş, medyaya kısıtlama varmış, vize serbestisinin 72 şartından 7'si yerine getirilmemiş.' Bu kadarla da kalmayarak, Gümrük Birliği görüşmelerine atıfta bulunarak, bizi ekonomiyle de tehdit ediyorlar ve savunma sanayine yönelik, silah veriyorlarmış da bundan sonra artık silah verilmemesi konusunda da karar alacaklarmış. Türkiye gibi topraklarında neredeyse her gün terör eylemi yapılan bir ülkeye, 'terörle mücadele etme' demek aslında 'Dükkanı kapatıp git' demektir. Çünkü terörle mücadele etmemek terör örgütlerine teslim olmaktır. Ey Avrupa Parlamentosu; siz terör örgütüne çanak mı tuttunuz, hayırlı olsun. Hani PKK terör örgütü ilan edilmişti, siz nasıl olur da böyle bir karar alırsınız. Siz teröre yardım yataklık yaptığınızın farkında mısınız?"

Erdoğan, Fransa'nın topraklarında birkaç terör öylemi oldu diye aldığı olağanüstü hali 3 ay, artı 3 ay, artı 6 ay şeklinde sürekli uzattığını ifade ederek, şunları aktardı:

"Siz Fransa'yla böyle bir karar aldınız mı? Şimdi önümüzdeki yıl yapılacak Fransa seçimleri sebebiyle olağanüstü hali yeniden uzatmayı düşünüyorlar. Türkiye, yaşadığı darbe girişimlerine ve kanlı terör eylemlerine rağmen olağanüstü halin ikinci 3 ayında bulunuyor şu anda. Bununla bitecek değil. Belki bir üç ay daha, belki bir üç ay daha uzatılacak. Size ne ya? Bunun kararını hükümet verir, parlamento verir, size ne? Bu ülkeyi Avrupa Parlamentosu mu yönetiyor, yoksa bu ülkenin hükümeti mi yönetiyor? Size ne? Haddinizi bilin haddinizi, geçti o, Onlar mazide kaldı. Avrupa'da hangi devlet ülkemizin şartlarında bulunsa, değil olağanüstü hal ilanı, çok daha ağır yaptırımlara gider. Bunun işaretlerine defalarca şahit olduk. En son mülteci sorununda Avrupa ülkelerinin bırakın hakkı hukuku, insanlıktan ne kadar uzağa düşebileceklerinin sayısız hikayesi gazete arşivlerinde, insanların da hafızalarında mevcuttur. Eğer Avrupa Birliği bize 'Başınıza ne gelirse gelsin sesinizi çıkarmayın' demeye getiriyorsa hiç kusura bakmasın."

Mehmet Akif Ersoy'un "Yumuşak başlı isem kim dedi uysal koyunum/Kesilir belki fakat çekmeye gelmez boynum" dizelerini, alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberin, "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır" hadisini, Hazreti Ali'nin "Haksızlık önünde eğilmeyiniz çünkü eğilirseniz hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz" sözlerini anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Gerek ülke içindeki terör şebekeleri ve vesayet odakları ile mücadelemizde gerekçe dış politikada ülkemizin çıkarlarını savunurken bu iki emri kendimize rehber ediniyoruz. Ne haksızlık ettik ne hakkımızın yenilmesine sessiz kaldık. Sizin emanetinizi namusumuz bilerek, canımız pahasına koruduk, kolladık, koruyacağız. Dik durduk, ama diklenmedik. 40 yıllık siyasi hayatımız boyunca milletimizi utandıracak, onun başını öne eğdirecek hiçbir adım atmadık. Sizler de bizi yalnız bırakmadınız, onun için ben milletimle iftihar ediyorum. Seçimde oylarınızla 15 Temmuz'da olduğu gibi gerekirse canlarınızı ortaya koyarak bizi desteklediniz, yarı yolda bırakmadınız. İşte yüzde 34,3 ile yola koyulduk, ondan sonra yüzde 40'lara çıktık. Ondan sonra yüzde 50'lere ulaştık. Cumhurbaşkanlığında da bu kardeşinizi yüzde 52 ile Cumhurbaşkanı yaptınız."

- "Türkiye daha da güçlenecek"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün de aynı şekilde hareket ederek Hakka ve halka mahcup olmamak için var güçleriyle çalıştıklarını, hak bildikleri yoldan hiçbir gücün kendilerini alıkoyamayacağını ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Batı'dan gelen hiçbir kurusıkı tehdit, bizi bu ülkenin menfaatini canımız pahasına savunmaktan alıkoyamaz. Buradan bir kez daha ilan ediyorum. Koridorları terör örgütü militanlarının posterleriyle süslü Avrupa Parlamentosu'nda veya parlamentolarda alınan kararlarla Türkiye'yi hizaya sokacaklarını zannedenler, büyük bir yanlış içindeler. Türkiye ve bu aziz millet, sizin bu ilkesiz tutumunuz karşısında asla geri adım atmaz. Bugün sırf 'bize zarar vermiyor' diye koynunuzda beslediğiniz eli kanlı katiller, bilesiniz ki bir gün silahlarının namlularını size de doğrultacaktır.

İşte bir tane terörist, köşe yazarı, köşe yazarı müsvettesi, 5 yıl 10 aya mahkum oluyor, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılıyor ve kaçarak Almanya'ya gidiyor. Almanya'da bunu Alman Cumhurbaşkanı ağırlıyor. Bu ne menem iştir ya ve daha sonra İngiltere'de Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı konuşmalarda Türkiyeyi, 'Bir açık hava gazeteci cehennemine' benzetiyor, 'hapishanesine' benzetiyor. Bu nasıl hapishane ki sen rahatlıkla böyle kaçıp gittin. Demek ki bu ülkede bir hukuk var, seni hapishaneye koymuyor, tutuksuz yargılanmak suretiyle serbest bırakıyor ve sen de kaçıp gidiyorsun. Niye kaçtın? Hadi kalsaydın ya niye kaçtın? Karakter meselesi bu karakter... Benim için gazetesinin başlığında 'Diktatör başlığını attı. Diktatörün olduğu bir ülkede sen kaçıp gidebilir misin? Nasıl kaçıp gittin. Eğer bu ülkede diktatör olsaydı sen şu anda kim bilir hangi zindanda olacaktın ama Batı bu işte, Batı bu. Şimdi koynunda bunları besliyor, bunları dolaştırarak yaptıkları konuşmalarla, bunlara yaptırdıkları konuşmalarla zannediyorlar ki Türkiye değişecek. Yok Türkiye Allah'ın izniyle daha da güçlenecek."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kim ne derse desin, biz kendi yolumuzda ilerlemeye, kendi hedeflerimiz doğrultusunda yürümeye devam edeceğiz. Bu yolda Avrupa Birliği bizimle birlikte olursa hem o kazanır hem biz kazanırız. Avrupa Birliği, 'Ben illa başka istikamete gideceğim' diyorsa, biz de kendimize yeni yol arkadaşları bulur hatta gerekirse tek başımıza yolumuza yine de devam ederiz. Bunun için daha çok çalışacağız, daha çok yatırım yapacağız, daha büyük projeler hayata geçireceğiz. Türkiye'yi mutlaka 2023 hedeflerine ulaştıracağız." dedi.

Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Yeni İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisleri ile Çevre Yatırımları Toplu Açılış Töreni'nde, Avrupa Birliğinin ve Avrupa Parlamentosunun Türkiye'ye yönelik politikasının ikiyüzlülüğünü gösterecek bir örnek vereceğini söyledi.

Avrupa Parlamentosunun 23 Kasım'da, Türkiye ile ilgili oylamayı yapmadan önce "Propagandaya Karşı Avrupa Birliği Stratejik İletişim Kararı" aldığına işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bu karar önemli. Bu karar medya özgürlüğü, ifade hürriyeti açısından Avrupa Birliği'nin bize dayattığı ölçülerin tam tersi tespit ve tavsiyelerle dolu. Avrupa Parlamentosu, konu kendi çıkarları olunca ne kadar tehditkar, ne kadar kısıtlayıcı olabileceğini, bu kararla inkarı mümkün olmayan bir şekilde ortaya koymuştur. Herkese, özellikle de Avrupa Birliği ile ilişkilerimiz konusunda ahkam kesenlere, bu kararı alıp ibretle okumalarını tavsiye ediyorum. Kararda, 'Nefret, şiddet ve savaşın kışkırtılması, ifade özgürlüğü kılıfına saklanamaz' deniliyor. Sizde olunca bu ifade özgürlüğü kılıfına saklanamıyor da bizde olunca niçin buna siz kılıf uyduruyorsunuz? Biz terör örgütlerini övenler için hukuk mekanizmalarını işlettiğimizde hemen 'İfade özgürlüğü' diye karşımıza çıkıyorsunuz. İşin ucu kendinize dokununca ölçüleriniz birden nasıl da hemen değişiveriyor."

Erdoğan, kararda "Dezenformasyon ve propaganda hibrid savaşının bir parçasıdır." denildiğini aktararak, şu değerlendirmede bulundu:

"Peki bizde olanlar ne? Bizde olanlar dezenformasyon değil mi? Bu yanlış propagandalar, bunlar ne? Bunlar hibrid savaşına girmiyor mu? Bu kavramlar, bizim yıllardır yaşadığımız sıkıntıları ne güzel ifade ediyor değil mi? Bu kadarla da kalınmıyor. Bu propagandaya karşı geliştirilecek stratejik iletişim çalışmalarında savunmacı değil saldırgan olunması isteniyor. Kim diyor bunu? Avrupa. Bütün bu sert tespit ve tavsiyelerin de sebebi Avrupa Birliği'nin gerçekleri çarpıtmayı, şüphe oluşturmayı, üye ülkeleri bölmeyi, kuzeydeki ortaklarıyla, yani Rusya Federasyonu, aralarındaki stratejik iş birliğini parçalamayı, birlik kurumlarını itibarsız hale getirmeyi, birlik değerlerini zayıflatmayı amaçlayan bir propagandayla karşı karşıya bulunmasıymış. Tabii bütün bu ithamlar Avrupa'nın doğusunda bizim kuzeyimizde bulunan Rusya Federasyonu'na yönelik. Ama bu tespitlerin hepsini de biz Avrupa Birliği ülkelerinden kendimize yönelik olarak isabetli buluyoruz. Hatta 'Terör örgütlerinin yıkıcı propagandalarına karşı savunma değil, saldırı konumunda bulunma' teklifini dahi gayet yerinde buluyoruz.

Bir gün önce işte böylesine bir karara imza atan bu parlamento, ertesi gün Türkiye'yi basın, medya ve ifade özgürlüğüne yönelik sözüm ona sert kısıtlamalardan dolayı eleştiriyor. Biz de bu kararı ve o kararı veren parlamentoyu ciddiye almadığımızı söylediğimizde, beyefendilerin morali bozuluyor. Siz kendinizi ciddiye almıyorsunuz ki ben sizi ciddiye alayım ya. Bir gün önce hibrid savaş tekniklerinden bahsedip, ertesi gün Türkiye'yi terör örgütlerine karşı yürüttüğü mücadeleden dolayı eleştirirseniz, sonuç böyle fiyasko olur. Kim ne derse desin, biz kendi yolumuzda ilerlemeye, kendi hedeflerimiz doğrultusunda yürümeye devam edeceğiz. Bu yolda Avrupa Birliği bizimle birlikte olursa hem o kazanır hem biz kazanırız. Avrupa Birliği 'Ben illa başka istikamete gideceğim' diyorsa, biz de kendimize yeni yol arkadaşları bulur hatta gerekirse tek başımıza yolumuza yine de devam ederiz. Bunun için daha çok çalışacağız, daha çok yatırım yapacağız, daha büyük projeler hayata geçireceğiz. Türkiye'yi mutlaka 2023 hedeflerine ulaştıracağız."

- "Avrupa Birliği ile mi yaptık?"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cumhuriyet tarihinde 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapılırken, son 14 yılda 18 bin kilometre bölünmüş yol yapıldığını ifade ederek, "Bunu Avrupa Birliği ile mi yaptık? Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü Avrupa Birliği ile mi yaptık? Osmangazi Köprüsünü Avrupa Birliği ile mi yaptık? Marmaray'ı Avrupa Birliği ile mi yaptık? 20 Aralık'ta Avrasya Tüneli'ni açıyoruz, Avrupa ile mi yaptık? Bu millet yeni yol arkadaşları buldu, evelallah dimdik durdu ve yoluna devam etti. Rabbim yar ve yardımcımız olsun." dedi.

Açılışı yapılan tesislerin, hizmete alınan araçların İstanbul'a ve Türkiye'ye hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve ekibini, kente yaptıkları hizmetler için kutladı. Erdoğan, konuşmasını, "İstanbul Boğazı'nın altına takılan yeni bir gerdanlık olarak gördüğüm Avrasya Tüneli'nin açılışı için sizlerle bir kez daha 20 Aralık'ta bir araya gelmek dileğiyle." diyerek tamamladı.

- "Ataköy'den Tekirdağ'a 100 kilometre sahil şeridi atık sudan arındırıldı"

Tören alanına helikopterle gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşların yoğun sevgi gösterisiyle karşılandı. Erdoğan da vatandaşlara el sallayarak karşılık verdi.

Alanın değişik yerlerine, Türk bayrağı, Atatürk, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın posterlerinin yanı sıra, "Topunuz gelse ne yazar, Reis ve yeis yok", "Gençlik yeni anayasa istiyor" ve "Adını dağlara yazdık Reis" yazan pankartlar asıldı.

Törene, Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da katıldı.

Erdoğan, konuşması sırasında Büyükçekmecespor atkısı taktı.

AK Parti Büyükçekmece İlçe Başkanı İlker Gürbüz, konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, ilçenin 1849'a ait haritasını takdim etti.

Bu arada, kurdele kesimi dolayısıyla telekonferansla AK Parti İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge'nin bulunduğu Eyüp-Kemerburgaz Tıbbi Atık Sterilizasyon Tesisi'ne bağlanıldı. Mikrofonu alan Erdoğan, tesisin ekrana yansıtılmasını istedi.

Erdoğan, Bürge'nin kısa konuşmasından sonra emeği geçenlere teşekkür edip, tesislerin hayırlı olması temennisinde bulundu. Ardından Bürge ve beraberindekiler kurdeleyi kesti.

Daha sonra AK Parti İstanbul Milletvekili Feyzullah Kıyıklık'ın bulunduğu Silivri İleri Biyolojik Atık Su Arıtma Tesisi'ne bağlanıldı. Buradaki tesisin de ekrana yansıtılması ve Kıyıklık'ın konuşmasından sonra tesisin kurdele kesimi yapıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, içinde atık su, temizlenmiş hali ve üretilen çamur bulunan kavanozları vatandaşlara göstererek, "Bu suyun ilk hali. Gelen su bu. Fakat bu da tabii arıtıldıktan sonra üretilen çamur. Bu çamur aynı zamanda enerjiye dönüşebiliyor, gübre haline gelebiliyor. Son hali de bu. Aynen dediğimiz gibi. Nereden nereye geldi. Çalışınca oluyor. Onlara söyleyin, 'Çalışın sizin de olsun.' diye. Yaklaşık 2 katrilyon liralık bu tesisler tüm İstanbul'a, milletimize hayırlı olsun. Sadece Ataköy'den Tekirdağ'a 100 kilometre bu sahil şeridi atık sudan arındırıldı. İnşallah bu sahiller bundan sonra daha ak olacak." diye konuştu.

Erdoğan, daha sonra beraberindekilerle açılışı yapılan tesislerin kurdele kesimini yaptı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber