'Örgütten olmayan Bylock'a giremez'

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan ilk darbe iddianamesinde, Gülen örgütünün gizli haberleşme programı Bylock'a ilişkin tespitler yer aldı. Savcılık, "Örgüt içerisinde faaliyet göstermeyen bir kişinin programa ulaşması mümkün değildir" tespitinde bulundu.

Haber Giriş : 29 Kasım 2016 15:18, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Örgütten olmayan Bylock'a giremez'

Selahattin Günday

İddianamede örgüt üyelerinin kendi aralarında haberleşmek için kullandığı ByLock programının Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından ortaya çıkarıldığını ifade eden savcılık, bu programın, örgütün lideri Fethullah Gülen'in "Tüm üyeler ByLock programı üzerinden görüşmeler yapsın, normal telefonla görüşme yapanlar hizmete ihanet etmiş olur" talimatı üzerine kullanıldığını belirtti.

Bylock'taki yazışmaların otomatik olarak silindiğini belirten savcılık, bu programın flash bellek ile kurulum dosyasının telefona kopyalaması ile kullanılabildiği vurgulandı.

Giriş şifresi oluşturulduktan sonra Türkiye dışında başka bir ülkenin server'ı üzerinden bağlantı sağlanabildiğinin vurgulandığı iddianamede "Örgüt üyesi bir kişinin programı flash bellek ya da bluetooth yoluyla vermesiyle programa erişim mümkün olabilmektedir. Dolayısıyla örgüt içerisinde faaliyet göstermeyen bir kişinin programa ulaşması mümkün değildir" denildi.

"1 Dolar kişilerin statülerini belirliyor"

İddianamede darbe girişimi sonrası yapılan operasyonlarda ele geçirilen 1 dolarlık banknotlara da değinildi.

Örgütün kendine has bir iletişim dili olduğu ve örgüt dışındaki bir kişinin bu dili anlamayacağını belirten savcılık, "Örgütün böyle bir yola başvurması, gizlilik ve sembolizme verdiği önemi göstermektedir. Bu yüzden örgüt mensuplarına 1 Dolar verilmesinin örgütsel özel bir anlamı olduğu, 1 Dolar'ın örgüt içerisinde belirli bir etkinliğe ulaşan örgüt mensuplarına verildiği, FETÖ/PDY terör örgütünün kişilerin konumlarını belirlemek için bu bankomatlarla özel bir görevlendirme yaptığı, bu paraların kişilerin yapılanma içindeki statülerini belirtmek amacıyla kullanılan materyallerden olduğu değerlendirilmiştir" tespitinde bulundu.

"Sadece Gülen'in bildiği hayalet yapı"

İddianamede örgüt içinde sadece Gülen'in bildiği bir 'hayalet yapı' olduğu belirtildi. Bu yapılanmadan örgüt üyelerinin dahi haberinin olmadığını ifade eden savcılık, "Sadece örgüt lideri Fetullah Gülen'in bildiği ve atamasını yaptığı, hayalet bir yapı bulunmaktadır. Hayalet yapının görevi örgüt içerisinde oto kontrol sistemi ile yapıyı denetlemek ve bizzat Fetullah Gülen'e rapor vermektir. Bu hayalet yapı aynı zamanda mutlak itaat ile yukarıdan gelecek olan emir ve talimatları hiç sorgulamadan eksiksiz ve tam olarak yerine getirmektedir. Hayalet yapı, hizmet içerisinde yer alan bölge, il, ilçe ve semt imamlarının samimiyetini ve hizmete olan inançlarını sarsacak talimatların geri tepmesini engellemek amacıyla kurulmuştur. Bu yapı içerisinde talimatlar kişiye özel olarak verilmektedir ve kimsenin haberi olmadan talimat yerine getirilmektedir. Bu hayalet oluşum aynı zamanda örgüt içerisinde çatlak seslerin ve örgütün düzenini bozacak kişilerin tespiti ve bu kişilerin örgütten kısa sürede gönderilmesi görevini de üstlenmektedir" tespitine yer verdi.

"Örgütün stratejisi: Toplumda değil devlette yapılanma"

İddianamede Gülen örgütünün yapısı ve stratejisi hakkında bilgilere yer verildi. Örgütün, uzun yıllara dayanan örgütlenmesinin stratejisinin özünün 'devleti içeriden ele geçirecek kadroların yerleştirilmesi' olduğu belirtildi. Gülen örgütünün diğer dini yapılanmalardan yani cemaatlerden farklı olduğunu belirten savcılık, örgütün sokak, camii ve mahallelerde örgütlenme yoluna gitmediği anlatıldı.

İddianamede örgütün 'devlet kurumlarında örgütlenecek elit kadrolara önem verdiği' vurgulanarak, "Örgüt toplumun alt katmanlarından örgütlenmeyi hiç bir zaman ön planda tutmamıştır. Bütün dikkatini devletin hücrelerine kadar örgütlenecek olan kadroların eğitilmesine / yetiştirilmesine vermiştir. Bu çalışmanın da oldukça başarılı olduğu görülmektedir" denildi.

Örgütün bağımsız adaylarının seçilememesi

Toplum içinde yapılanmaya önem verilmediğine, önemli olanın devlet kadrolarında yapılanmanın olduğunu dikkat çeken savcılık, 7 Haziran 2015 yılında yapılan genel seçimleri örnek gösterdi. Gülen örgütüne mensup bazı isimlerin bu seçimde bağımsız aday olduğunu belirten savcılık, "Cemaatin seçimlerde istenilen düzeyde başarılı olmamasının temel nedeni, geçmişten beri izlemiş olduğu örgütlenme stratejisiyle ilişkilidir" değerlendirmesinde bulundu.

ALJAZEERA

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber