'Türkiye içeride ve dışarıda çok büyük saldırı altında'

Cumhurbaşkanı Erdoğan kaymakamlara hitap etti: "Türkiye içeride ve dışarıda çok büyük bir saldırı altındadır. Bu saldırı zayıf bir ülke olduğumuzdan kaynaklanmıyor. Güçlü, güçlenen bir ülke olduğumuz için bu saldırılar yapılıyor. Suriye ve Irak'ta yaşanan her gelişme ülkemizi doğrudan ilgilendiriyor. Bu ülkelerde ortaya çıkan insani krizlere duyarsız kalmamız kesinlikle söz konusu olamaz"

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 10 Ocak 2017 12:49, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Düne kadar DEAŞ'la mücadeleyi ilk sıraya koyan ülkelerin bugün neredeyse DEAŞ'ı himayeleri altına alacak hale geldiklerini ibretle takip ediyoruz. Bölgenin tarihi, dini, etnik, kültürel yapısını dikkate almadan tamamen kağıt üzerindeki planlamalarla yürütülen projeler birer birer çöküyor. Türkiye işte tüm bu kaos içerisinde hem kendisi hem de kardeşleri için en iyisini yapmanın çabasını veriyor." dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen "Kaymakamlar Toplantısı"ndaki konuşmasında, "10 Ocak İdareciler Günü" vesilesiyle bir araya geldiklerini belirterek, tüm idarecilerin gününü kutladı.

Derik Kaymakamı Muhammet Fatih Safitürk başta olmak üzere görevi başında şehit olan tüm idarecileri rahmetle yad eden Erdoğan, tüm şehitlere Allah'tan rahmet diledi. İdarecinin sadece devletin gücünü değil aynı zamanda şefkatini de temsil ettiğine dikkati çeken Erdoğan, "(İnsanı yaşat ki devlet yaşasın) derken işte bunu kastediyoruz. Bunun için idarecilerimizi devletle millet arasındaki köprüler olarak görüyoruz." diye konuştu.

Özellikle kaymakam unvanı taşıyan idarecilerin doğrudan sorumluluk üstlenen, kişisel kabiliyet ve gayretleriyle görev yaptıkları yere damga vurma imkanına sahip kişiler olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sizler için mesai saati yoktur, olmamalıdır. Sabah 9'da işe başlayan, akşam 5-6 olunca kapısını çekip çıkan kişiden idareci olmaz. Günün 24 saati, haftanın 7 günü, yılın 365 günü çalışacak bir tempoyla işinize sarılmazsanız ne milletle güçlü bir ilişki kurabilirsiniz ne de görev yaptığınız yerde kalıcı izler bırakabilirsiniz. Bu fedakarlığı göze alamayan kişi, açık, net konuşuyorum kusura bakmasın yanlış meslek seçmiş demektir. İdareci değil de memur olacak kişiyi sorumluluk makamına oturtmuşsak biz de yanlış yapmış oluruz." değerlendirmesinde bulundu.

- "Yeni Türkiye'yi biz sizlerle birlikte inşa ediyoruz"

"Öyle idarecilerimiz var ki mazeret üretirken gösterdiği mahareti iş üretirken ortaya koysa zaten mesele bitecek." diyen Erdoğan, "Başarılı olan arkadaşlarımızı 'marifet iltifata tabidir' sözüne uygun şekilde takdir ederken aynı çabayı göstermeyenleri de süratle ayıklamak mecburiyetindeyiz. Unutmayınız ki yeni Türkiye'yi biz sizlerle birlikte inşa ediyoruz, sizlerle birlikte inşa edeceğiz." dedi.

Türkiye'nin içinden geçtiği kritik dönemde idarecilerin basireti ve çabasının belirleyici öneme sahip olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnşallah bu süreci hep birlikte alnımızın akıyla yönetecek ve ülkemizin önünü açacağız, buna iman etmemiz lazım, buna inanmamız lazım." ifadesini kullandı.

- "Suriye ve Irak'ta yaşanan her gelişme ülkemizi doğrudan ilgilendiriyor"

Erdoğan,Türkiye'nin içeride ve dışarıda çok büyük bir saldırı altında olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

"Bu saldırı zayıf bir ülke olduğumuzdan kaynaklanmıyor, güçlü, güçlenen bir ülke olduğumuz için bu saldırılar yapılıyor. Suriye ve Irak'ta yaşanan her gelişme ülkemizi doğrudan ilgilendiriyor. Bu ülkelerde ortaya çıkan insani krizlere duyarsız kalmamız kesinlikle söz konusu olamaz. Tüm dünya sırtını dönse, kapılarını kapatsa dahi bu bölgelerde yaşayan insanlarla ortak geçmişimizi, akrabalık ilişkilerimizi ve müşterek kültürümüzü unutup biz de aynı yola başvuramayız."

Türkiye'de, yaklaşık 270 bini kamplarda ve kalanı şehirlerde olmak üzere 3 milyonun üzerinde Suriyeli ve Iraklı'yı misafir ettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz devlet olarak elimizden geleni yaparken, milletimiz de büyük bir alicenaplıkla bu kardeşlerine sahip çıkıyor, adeta bir ensar hasleti içerisinde. Elbette sıkıntılar yaşanıyor ama bunlar yıllardır barındırdığımız kitlenin büyüklüğü karşısında üstesinden gelinemeyecek meseleler değildir." şeklinde konuştu.

Erdoğan, başlangıçta kısa süreli bir misafirlik olarak gördükleri bu durumun zaman uzadıkça yeni ve daha köklü tedbirleri gerekli kıldığına işaret ederek, "Sınırlarımız içerisinde yaşayan milyonlarca kişi arasında eğitimi, birikimi, imkanları ve diğer şartları o kadar üst seviyede olanlar var ki bu insanları bir kenara koymak inanın insani değerler açısından bir ihanet olur. Onun için bu insanlar arasında ülkemize de ciddi katkı sağlayabilecek olanlar var. İçişleri Bakanlığımız bu tür kişilere aileleriyle birlikte vatandaşlık vermeye yönelik şu anda bir çalışma yürütüyor." dedi.

- "Çözüm yolları kendiliğinden açılacaktır"

Eğitimden sağlığa, sosyal güvenlikten mülkiyete kadar pek çok sorunun çözümüne yönelik çalışmalar olduğunu belirten Erdoğan, "Tabi asıl çözümün Suriye ve Irak'ın yeniden güvene, istikrara, huzura kavuşması olduğu gayet açıktır. Bu yönde de çok ciddi gayret gösteriyoruz. Bölgedeki gelişmelere doğrudan veya dolaylı etkisi olan ülkelerin önemli bir bölümünün Suriye ve Irak halklarını esenliğe kavuşturmak diye bir dertlerinin olmadığı artık çok açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Bu hakikati görenlerin sayısı çoğaldıkça çözüm yolları kendiliğinden açılacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Kendilerinin bu anlayışla Suriye ve Irak'ta her türlü adımı attıklarını ve her türlü inisiyatifi aldıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Bu ülkelerin güvenliği ve huzurunun bizim güvenliğimiz ve huzurumuz anlamına geldiğinin gayet iyi farkındayız. Dikkat ederseniz biz ne zaman sahaya indiysek bu ülkelerle ilgili tehdit değerlendirmeleri ve öncelikleri o anda değişti. Düne kadar DEAŞ'la mücadeleyi ilk sıraya koyan ülkelerin bugün neredeyse DEAŞ'ı himayeleri altına alacak hale geldiklerini ibretle takip ediyoruz. Bölgenin tarihi, dini, etnik, kültürel yapısını dikkate almadan tamamen kağıt üzerindeki planlamalarla yürütülen projeler birer birer çöküyor. Türkiye işte tüm bu kaos içerisinde hem kendisi hem de kardeşleri için en iyisini yapmanın çabasını veriyor. Uluslararası alanda ve sınırlarımız dışında verdiğimiz mücadelenin başarısının birinci şartı ülkemizin içini sağlam tutmamızdır. Eğer biz kendi topraklarımızın içinde huzuru, güveni, refahı temin edemezsek dışarıda ne sözümüzün bir kıymeti kalır ne de tek bir adım atacak zemin bulabiliriz. Terör örgütlerini adeta vardiya usulü ülkemizde eylem yapmaya teşvik edenler işte bunu istiyor."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2013'ten beri yaşanan sıkıntıların hem güvenlik boyutuyla hem siyasi ve ekonomik sonuçlarıyla Türkiye'yi içeride sıkıştırıp, dışarıda etkisiz hale getirme amacıyla tetiklendiğini kaydederek, "Farkında olmadan veya gayet bilinçli bir şekilde bu oyuna dahil olan, figüranlık yapan bir kesim elbette var. Ama hamdolsun milletimiz kahir ekseriyetiyle bu oyunu çözmüştür, çökertmiştir." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Gerek FETÖ gerekse bölücü örgütlerin devlete sızmış elemanları sebebiyle yaşanın sıkıntılara karşı da dikkatli olmalıyız. Terör örgütleriyle iltisaklı kişilerin devletten temizlenmesi, en az silah kullanan teröristlerin etkisiz hale getirilmesi kadar önemlidir. Çünkü, birinin desteği olmadan ötekinin hareket alanı elde edebilmesi mümkün değildir." dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen "Kaymakamlar Toplantısı"ndaki konuşmasında, "10 Ocak İdareciler Günü" vesilesiyle bir araya geldiklerini belirterek, tüm idarecilerin gününü kutladı.

Türkiye'nin bunca badire yaşamasına rağmen, birlik, beraberlik ve huzuru muhafaza edebilmesinin sebebinin milletin feraseti olduğunu belirten Erdoğan, milletin ülkesine ve devletine sahip çıktıkça "karşıdakilerin ahlaksızlık çıtasını" sürekli yükselttiğini bildirdi.

Terör örgütlerinin, 15 Temmuz darbe girişimi başta olmak üzere, bu uğurda ellerindeki tüm malzemeyi kullandığını ve kullanmaya devam ettiğine işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Zahirde birbirlerine düşman gibi gözüken örgütleri, kesimleri bu amaçla bir araya getirip, iş birliği halinde çalıştırıyorlar.

Türkiye'nin karşısında, isimleri farklı harflerden oluşuyor ve söylemleri farklı görünüyor olsa da, aslında aynı örgüt var. Biz, bunların topuna birden 'terör örgütü' diyoruz, mensuplarına da 'terörist' diyoruz.

Maruz kaldığımız saldırılar gösteriyor ki, bölücü örgütte DEAŞ, FETO ve DHKP-C ile arasında bizim açımızdan herhangi bir fark yoktur. Hepsi de ülkemizin ve milletimizin düşmanıdır. Hepsi de gözünü kan bürümüş, ellerine fırsat geçtiğinde devletimizi yok etmeye ant içmiş, zihinlerini ve bedenlerini kiraya vermiş bir katiller güruhudur. Bu örgütler, yıllardır kullananları, sosyolojik tabanları oluşturan kesimleri dahi dehşete düşüren, kan dökücülükleriyle çağımızın barbarları durumundadır.

Dikkat ediniz. Bu tür kanlı yapılar, en büyük gücü, terör konusundaki hassasiyetleri, sadece kendi sınırlarından ibaret olan devletlerden alıyor. Bir terör örgütü Orta Doğu'da, Güney Asya'da, Kuzey Afrika'da ne kadar insan öldürürse öldürsün, aynı örgütün Batı'da bir tek kişiye zarar vermesi karşısında gösterilen tepki, ortaya konmaz. Bunun en basit örneğini Paris'te, Brüksel'de, Berlin'de yaşanan terör saldırılarıyla, İstanbul, Ankara, İzmir'de gerçekleştirilen terör saldırılarına verilen tepkilerde görebiliriz. Daha 15 Temmuz'u saymıyorum bile, daha mültecilere gösterilen insanlık dışı davranışları saymıyorum bile, daha çocukların, kadınların, yaşlıların katledildiği saldırılar karşısındaki duyarsızlığı saymıyorum bile."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada pek çok ülkenin sergilediği bu tutumu "iki yüzlü tavır" olarak değerlendirerek, bundan dolayı üzüntü duyduğunu dile getirdi.

Myanmar'da yaşananları hatırlatan Erdoğan, "O insanları nasıl acımasızca meydanlarda coplarla döverek öldürdüklerini saymıyorum bile. Ama bu durum, aynı zamanda bize 'kendi göbeğimizi kendimizin kesmesi gerektiğini' de gösteriyor." ifadesini kullandı.

- "Türkiye, terörle mücadelesini kendi evlatlarıyla yürütmek mecburiyetinde"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşananların gerçekleri ortaya koyduğunu vurgulayarak, Türkiye'nin terörle mücadelesini ve bunun için bölgesinde yürüttüğü tüm operasyonları tek başına, kendi imkanlarıyla ve kendi evlatlarıyla yürütmek mecburiyetinde olduğuna dikkati çekti.

Bu durumu anlamayan veya buna karşı çıkanların, hakikatlere gözünü kapattığı değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, şu görüşlere yer verdi:

"Dostluk, müttefiklik, iyi ilişkiler, dayanışma, iş birliği gibi hususlar ancak siz güçlüyseniz bir kaşılık buluyor. Yoksa, inanın sözden ibaret kalıyor. Bunun için Türkiye olarak, güçlü olmak zorundayız, ülke olarak güçlü olmalıyız, Hükümet olarak güçlü olmalıyız. Askerimizle, polisimizle, istihbaratımızla, savunma sanayimizle, hariciyemizle güçlü olmalıyız. Elbette, en başta mülkiye teşkilatımızla güçlü olmalıyız.

Sizlerin, normal zamanlardaki görevleri, şöyle bir rutin kavramı içinde ifade edilebilir. Fakat, yaşadığımız dönem, rutin bir dönem değildir, olağanüstü bir dönemdir. Bugün Türkiye, unutmayın, yeni bir istiklal ve istikbal mücadelesi vermektedir. Öyleyse, çalışmalarımızı da bu olağanüstü hale mütenasip bir şekilde yürütmek durumundayız.

Öncelikle, hiçbir terör örgütüne karşı en küçük müsamaha göstermeyeceğiz. Mülki idare amirlerimiz, merkezde ve her ilimizde, ilçemizde isim isim, bina bina, ev ev, sokak sokak, mahalle mahalle her şeye hakim olmalıdır. Bir defa, emriniz altındaki muhtarlarımızla birlikte, çok iyi diyalog kurup, onlarla birlikte bu çalışmaları çok hassas yürütmelisiniz."

Muhtarların da asla ihmal edilmemesi gerektiğine işaret eden Erdoğan, "Zira, sizler oraları onlar kadar iyi tanımayabilirsiniz ama onları siz yanınıza aldığınız, çektiğiniz zaman çok şey değişebilir." ifadesini kullandı.

Erdoğan, güvenlik güçlerinin teröristleri yakalama konusundaki çabalarını ve elde ettikleri neticeleri çok iyi bildiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Ama aradan kaçan bir tane terörist bile amacına ulaştığında bunun tabii ki acı sonuçları ortaya çıkıyor, çok ciddi yansımaları oluyor. Bunun için, siz mülki idari amirlerimizin meseleye çok daha sıkı sarılması, her şeyi çok daha yakından takip etmesi gerekiyor.

Diğer taraftan gerek FETÖ, gerekse bölücü örgütlerin devlete sızmış elemanları sebebiyle yaşanan sıkıntılara karşı da dikkatli olmalıyız. Terör örgütleriyle iltisaklı kişilerin devletten temizlenmesi, en az silah kullanan teröristlerin etkisiz hale getirilmesi kadar önemlidir. Çünkü, birinin desteği olmadan ötekinin hareket alanı elde edebilmesi mümkün değildir. Terör eylemleri, ancak çok sayıda kişinin organize hareket etmesiyle neticeye ulaşabilir. Dolayısıyla örgütleri gerçek anlamda etkisiz hale getirmenin yolu, topyekun mücadeleden geçiyor.

Eğer görev yaptığınız yörelerde terör örgütleri taban buluyorsa, öyle veya böyle oradan bir teröristin çıkıp silahını size ve bu ülkedeki herhangi bir masuma doğrultması, unutmayın, kaçınılmazdır. Bu bakımdan işimizi savsaklama, hata yapma, gaflete düşme, rehavete kapılma hakkımız olmadığını çok iyi bilmemiz lazım. Hani 'milli seferberlik' diyorum ya, işte bu çağrımın en başta gelen muhatapları sizlersiniz. Sizler, bu milli seferberliğin en önemli planlayıcısı ve uygulayıcısı olarak arazidesiniz. Böyle bir anlayışla çalışarak, önümüzdeki dönemde büyük başarılara imza atacağınıza, ben yürekten inanıyorum."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Teröre odaklanıp ekonomiyi ihmal edersek, terörün önünü açmış oluruz, yatırımlarımızı yürütürken güvenlikten ödün verirsek ikisini birden kaybederiz." dedi.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde "Kaymakamlar Toplantısı"nda konuşan Erdoğan, yaşanan tecrübelerin aynı anda hem terörle mücadele etmeyi hem dış politikada etkinlik kurmayı hem yatırımları sürdürmeyi hem de hedeflerden kopmamayı öğrettiğini söyledi.

Erdoğan, "Teröre odaklanıp ekonomiyi ihmal edersek, terörün önünü açmış oluruz, yatırımlarımızı yürütürken güvenlikten ödün verirsek ikisini birden kaybederiz. Küresel gündemin hercümercine kapılıp 2023 hedeflerimizden saparsak istikametimizi tümden yitiririz. Türkiye, bugün işte bu gündemlerinin hepsini birden aynı titizlikle, aynı hassasiyetle takip ediyor. Bu kolay bir süreç değildir." değerlendirmesini yaptı.

Avrupa ülkelerinin, bu konulardan herhangi biri öne çıktığında, diğer hususlarda paniklediklerine dikkati çeken Erdoğan, "2008 küresel finans krizinde geçtiğimiz yıllardaki mülteci sorununda, terör olaylarında nasıl savrulduklarını hep birlikte gördük. Ülkemiz ise tüm bu sıkıntılara rağmen kendi gündeminden kopmadan yolunda yürümeye devam ediyor." diye konuştu.

- "Başarılı hikayeleri ortaya koymanızı bekliyorum"

Kaymakamlardan, görev yaptıkları yerlerde, çok yönlü başarı hikayeleri ortaya koymalarını beklediğini bildiren Erdoğan, "Bir yandan terör örgütlerine nefes aldırmazken bir yandan asayişi sıkı tutmanız, aynı zamanda fakir fukarayı sahipsiz bırakmamanız, bununla birlikte ilçenizin, şehrinizin geleceği için önemli yatırımları takip etmeniz mümkündür." dedi.

"Vali yardımcılarımıza, kaymakamlara bir tavsiyede bulunacağım" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şu anda kış mevsimindeyiz. Yeri geldiği zaman, icabında kömür ihtiyacı olanlar mı var? Daha önce de bunları söyledim, sizler şoförün yanına oturmalısınız, onunla beraber kömür ihtiyacı olanlara adeta kamyonla kamyonetle kömürü bizzat kendiniz götürüp teslim etmelisiniz. Gıda ihtiyacı olanlar mı var? İcabında kamyon, kamyonetle gidip onların gıda ihtiyaçlarını bizzat teslim etmelisiniz ki bununla adeta sizler, bir Hazreti Ömer misali o kapıları açıp, 'Kaymakam filanca geldi, duydum ki kömür ihtiyacınız var kömürünüzü getirdim, duydum ki gıda ihtiyacınız var gıdanızı getirdim, duydum ki evde çocukların giyecek ihtiyacı var, giyeceğinizi getirdim' demelisiniz. İşte bu kaymakam unutulmaz ve bu dalga dalga o ilçede yansır. Herkes der ki 'Bizim böyle bir kaymakamımız vardı, ummadığımız anda kapıyı çalar, ihtiyacımızı sorar, ummadığımız anda ihtiyacımızı tespit etmiş, onu getirir bize teslim ederdi'. Türkiye'de işte bu idareci profilini ortaya koymalısınız. Hep birlikte de bu işleri takip etmek durumundayız."

Erdoğan, özellikle vatandaşların kendilerini sahipsiz hissetmemelerinin çok önemli olduğunun altını çizerek, "Tayyip Erdoğan için el, göz, kulak, ayak sizsiniz, Başbakanımız için sizsiniz, bakanımız için sizsiniz. Siz varsanız bizim elimiz, ayağımız, gözümüz neyse var, siz yoksanız orada biz de olmayız." değerlendirmesini yaptı.

Yurt dışındaki vatandaşlarla 83 milyonluk bir Türkiye bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, onun için bu adımı çok hassas atmak gerektiğine işaret etti. Erdoğan, şöyle konuştu:

"İlçesindeki, şehrindeki tek bir insanı, tek bir aileyi dahi mağdur, mazlum durumda bırakan idareci diğer konularda ağzıyla kuş tutsa benim nezdimde başarısızdır. Önce insan. Eğer biz insanımıza sahip çıkarsak onlar terör örgütleriyle mücadelemizde de darbeciler karşısında da ekonomik saldırılar karşısında da bizim yanımızda yer alacaklardır, hiç endişeniz olmasın.

Şayet insanımızı küstürürsek diğer mücadeleleri zaten kazanamayız. Aynı şekilde şehit yakınlarımıza ve gazilerimize özel önem vermeliyiz. Bu vatandaşlarımızdan tek birinin dahi incinmesine, gönlünün kırılmasına, kendini sahipsiz hissetmesine ben rıza gösteremem. Benim temsilcim olarak sizin de rıza göstermemeniz lazım. Bunu sizlerden, Allah için istiyorum. Aynı şey; benim yıllardır mesai arkadaşım olan Başbakanımızın da istemediğini biliyorum, bakanımızın da istemeyeceğini biliyorum. Sizin de bir eksiğiniz neyse bunları anında bakanlığımıza bildirmelisiniz. 'Şu konuda şu eksiğimiz var'. Bunları anında bizler gideririz. Çünkü bu ülkede Allah'ın izniyle yok yoktur. Biz o devreleri artık geride bıraktık. 14 yıl önce belki vardı ama şimdi böyle bir sıkıntımız bizim yok. Evelallah bu sorunların hepsini çözeriz. Yeter ki iletişimi iyi kuralım."

- "Ekonomiyi ayağa kaldırmalıyız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonominin bu dönemde, özel önem vermeleri gereken bir başka alan olduğunu belirtti.

Erdoğan, kaymakamlara "Sizlerden şehrinizin, ilçenizin ekonomik potansiyelini harekete geçirecek her türlü çabayı göstermenizi özellikle rica ediyorum. Üretimi, ticareti, ihracatı, istihdamı artırmaya yönelik faaliyetleri destekleyerek, teşvik ederek, gerekiyorsa öncülük ederek ekonomiyi ayağa kaldırmalıyız. Eğitim, sağlık, ulaşım, enerji, spor gibi hizmetler alanlarında vatandaşlarımızın memnuniyetini artırmaya yönelik çalışmaları kesintisiz sürdürmeliyiz." sözleriyle seslendi.

Görev yaptıkları yerlerin potansiyelini harekete geçirmeye matuf projeler ile ilgili bakanların her türlü desteği vereceğini kaydeden Erdoğan, "Tıkandığınız noktalarda, İçişleri Bakanlığımızı devreye almaktan, Başbakanlığımıza, gerekiyorsa bakın açık söylüyorum Cumhurbaşkanlığına ulaşmaktan çekinmeyin." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kollarını sıvayıp işin içine giren her idareci benim yol arkadaşımdır, bu kadar açık ve net söylüyorum. Niyet hayır, akıbet hayır derler. Eğer siz hayırlı bir niyetle yola çıkarsanız kendinize destek olacak çok kişi, çok kurum bulursunuz hiç endişe etmeyin." dedi.

10 Ocak İdareciler Günü'nü de kutlayan Erdoğan, kaymakamlara çalışmalarında başarı diledi.

Erdoğan'ın konuşmasının ardından yemeğe geçildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber