17 Aralık 'kumpas davası' yargılamasına devam edildi

Takipsizlikle sonuçlanan 17 Aralık soruşturmasında kumpas kurup usulsüzlük yaptıkları iddiasıyla firari Fetullah Gülen ile eski emniyet müdürlerinin de aralarında bulunduğu 4'ü tutuklu 67 sanığın yargılanmasına devam edildi. Reddi hakim talebine karar vermesi için üst mahkeme sayılan İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine hükmedildi

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 23 Ocak 2017 17:46, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
17 Aralık 'kumpas davası' yargılamasına devam edildi

- Takipsizlikle sonuçlanan, "17 Aralık soruşturmasında kumpas kurup usulsüzlük yaptıkları iddiasıyla firari Fetullah Gülen ile eski emniyet müdürlerinin de aralarında bulunduğu 4'ü tutuklu 67 sanığın, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, silahlı terör örgütü kurma veya yönetme, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek ve gizliliğin ihlali'' suçlarından yargılanmasına devam edildi.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar eski emniyet müdürleri Yasin Topçu ile Duran Denizci, Adem Atik ve Mehmet Akif Üner katıldı. Başka suçlardan tutuklu ve bazı tutuksuz sanıkların da hazır bulunduğu duruşmada müştekileri ise avukatları temsil etti.

Duruşmada, bazı sanık avukatlarının reddi hakim talebiyle ilgili mahkemenin diğer heyetinin 19 Aralık'ta "ret" kararı verdiği ve bu karara yapılan itiraz sonrası talebi değerlendiren İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesinin de "reddi hakim talebinin reddi" yönünde hüküm kurduğu hatırlatılarak, bugün itibariyle iddianame özetinin okunmasına geçileceği bildirildi.

Söz alan kimi sanık avukatları, mahkemenin özel yetkili mahkemelerin devamı niteliğinde olduğu ve bağımsız sayılamayacağını öne sürerek, reddi hakim taleplerinin sadece heyet ya da üye hakimlere yönelik değil, tüm mahkemeyi bağladığını, bu yüzden taleplerini yinelediklerini beyan etti. Avukatlar, bir mahkemede iki heyet olduğunu hatırlatarak, itiraz merciinin diğer heyet değil, üst mahkeme sayılan İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi olduğunu da söyledi.

- Mahkeme heyeti başkanından "Ergenekon" örneği

Mahkeme heyeti başkanı ise Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun (CMK) mahkemenin toptan reddine cevaz vermediğini, bununla ilgili bir usul bulunmadığını ve prosedürün işlediğini belirterek, şartlar gereği Ergenekon davasına bakan dönemin özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin de iki heyetten oluşturulduğunu hatırlattı.

Söz alan müşteki avukatlarından Müşir Deliduman ise sanık avukatlarının yargılamayı sürüncemede bırakmak istediklerini ve reddi hakim taleplerinin hukuki olmadığını kaydederek, "Mahkemenin tarafsız olmadığı' beyanı, mahkemeyi tanımadıkları anlamına gelir. Mahkemenin tamamının reddi talebi mesnetsiz ve yersizdir. Reddedilmesini talep ederiz." ifadesini kullandı.

Talepleri değerlendirmesi istenen Cumhuriyet Savcısı, mahkemenin reddi taleplerinin yerinde olmadığını belirterek, reddedilmesine karar verilmesi ve yargılamaya devam edilmesini talep etti.

Taleplere ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık avukatlarının reddi hakim taleplerinin değerlendirilmesi için dosyanın İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesi ve tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına hükmederek duruşmayı 27 Şubat'a erteledi.

- İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, takipsizlikle sonuçlanan 17 Aralık soruşturma dosyasında, usulsüz işlem yapıldığı iddiasıyla, aralarında Fetullah Gülen ile eski emniyet müdürleri Yakub Saygılı, Nazmi Ardıç, Hamza Tosun ve Yasin Topçu'nun da bulunduğu 67 sanık yer alıyor.

İddianamede, 1 numaralı sanık olarak yer alan Gülen ile eski emniyet müdürleri Yakub Saygılı, Nazmi Ardıç, Hamza Tosun ve Yasin Topçu hakkında ''silahlı terör örgütü kurma veya yönetme", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek, gizliliğin ihlali'' suçlarından ayrı ayrı hapis cezası verilmesi talep edildi.

Diğer 62 şüpheli polisin ise ''silahlı terör örgütüne üye olma", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek, gizliliğin ihlali'' suçlarından cezalandırılması isteniyor.

FETÖ/PDY Terör Örgütü'nün yargı ve emniyet teşkilatı içerisine yerleşerek, yasal hiyerarşik yapının dışındaki bir hiyerarşik yapılanmayla hareket ettiklerinin, yapılan soruşturmalardan anlaşıldığı belirtilen iddianamede, "FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü mensuplarının, örgüt lideri Fetullah Gülen'in talimatı ile devletin tüm kılcallarına sızmakla kalmayıp kamu imkanlarını kullanarak kendilerine rakip olarak gördükleri ve hedefledikleri iktidara ulaşmak için karşılarına çıkabilecek devlet kurumlarını ve şahısları bertaraf etmek için de her türlü hile ve yöntemi acımasızca kullandıkları görülmüştür.'' ifadeleri kullanıldı.

İddianamede, 17 Aralık'ın, soruşturma kılıfında bir darbe girişimi olduğu, Türkiye Cumhuriyeti 61. Hükümetinin ulusal ve uluslararası baskı altına alınıp istifa etmesini sağlama amacına yönelik olduğu vurgulanan iddianamede, Rıza Sarraf'ın ABD'de de tutuklanmasına da değinilerek, 17 Aralık'ta örgütün başarısız olmasının ardından, bu başarısız girişiminin ABD üzerinden yeniden canlandırılmaya çalışıldığı, örgüt mensupları tarafından yurt dışına çıkarılan bilgi ve belgelerin ABD'de Preet Bharara isimli savcıya teslim edildiği aktarıldı.

Bu bilgi ve belgeler üzerinden ABD'de iddianame hazırlanarak FETÖ tarafından gerçekleştirilmeye çalışılan 17 Aralık girişiminin yeniden sahneye konma çabasına girişildiği anlatılan iddianamede, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, İran ve Brezilya arasındaki doğal gaz ve petrol başta olmak üzere ticari ilişkileri hedef alan, bu sebeple de Türkiye Cumhuriyeti Devleti menfaatleri aleyhine yürütülen saldırıda ABD ve ABD savcısı ile iş birliğine giren FETÖ terör örgütünün bu planlamanın yerli ayağı olduğu ifade edildi.

Şüphelilerin, Dışişleri Bakanı olduğu dönemde Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'ın yurt dışına giriş çıkış kayıtlarını tuttukları, takipsizlikle sonuçlanan 17 Aralık soruşturmasını şüphelileriyle irtibatlandırmaya çalıştıkları ve kayıtları adli rapor haline getirdikleri belirtilen iddianamede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, eski başbakanlardan Ahmet Davutoğlu, eski başbakan yardımcıları Beşir Atalay, Bülent Arınç, Ali Babacan, Bekir Bozdağ ile eski bakanların da aralarında bulunduğu 30 mağdur-müşteki yer aldı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber