Hibrit tohumdan en çok kim memnun?

Hibrit tohumdan en çok kim memnun? Hibrit tohum besleyici mi? Avantajları dezavantajlarından çok mu? Tüketici için avantajı var mı? Yerli tohum firmalarının büyük çoğunluğu, kendi yerli hibrit tohum çeşidini geliştirmediği halde, hibrit tohumda ısrar etmelerinin amacı ne olabilir? Hibrit tohum, global tohumculuk ağının neresinde yada yabancı ağırlıklı hibrit tohum Milli Tarım'ın neresinde?

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 31 Ocak 2017 11:42, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Hibrit tohumdan en çok kim memnun?

M. Murat GÜN

HİBRİT TOHUM ÜZERİNDEN TOHUMCULUĞU TÜKETMEK

Tohumda Mantık Evliliği; Hibrit Tohum

Toprak güvenli, tohum güvenli, tohumu eken eller güvenli ise sorun yok demektir.

Gıdada ve gıdanın hammaddesi olan tohumda, tüketicinin ihtiyacı ve özellikle de doğru beslenmesi hedef alınarak oluşturulması gereken anlayış ve uygulamalar bütünü, hibrit tohumda da ıskalanmaktadır. Hibrit tohum da dahil, tohum ve tohumculuğun sorunlarının temelinde yatan gerçek; sağlığı ve doğru beslenmeyi bir kenara itip, gıdanın hammaddesi olan tohumun, dünya ölçeğinde var olması gereken kulvarın dışına çıkarılarak, tamamen parasal oluşum endeksli, güçlünün zayıfı kontrol altında tutma aracı olarak kullanma anlayışında yatmaktadır. Dünya çapında tarımsal üretim yapan firmaların baş tacı ettiği bu anlayış, ülkemizde de, üreticileri hızla etkisi altına almaktadır. Bu durum tohuma yönelik müdahaleleri içeren teknolojik çalışmaları da beraberinde getirmektedir. Bu tür müdahalelerin olumlu tarafları olduğu gibi olumsuz tarafları da bulunmaktadır. Olumlu taraflarını görüp olumsuz taraflarını görmezlikten gelmek; zaman içinde karşılaşacağımız sorunların büyümesine göz yummakla eş anlamlıdır.

Günümüz tohumculuğunda, gündemi oldukça popüler bir şekilde işgal eden hibrit tohumun bizzat kendisi ile olan kısa söyleşimiz bizi ziyadesi ile bilgilendirdi ve düşündürücü sonuçlara götürdü.

Derviş Yunus'un sarı çiçeği, manevi içerikli konuşturduğu gibi, bizde hibrit tohumu var oluş şekline uygun olarak konuşturduk, bizlere şunları söyledi;

Hibrit tohum der ki;

- Abi ben hibritim, melezim yani, melez tohumum. Ama bu melezlik insanlarda anlaşıldığı gibi bir şey değil. Aslında benimki özel bir özellik. Elbette benimde anam-babam var. Bizim kütükte ona ebeveyn hatlar deniyor. Diğer tohumlara benzemem, kalitem yüksektir, olumsuz şartlara dayanırım. Bir çok ülkede birçok çiftçi beni öncelikli olarak tercih eder. Diğer tohumlardan daha çok kazandırırım. Beni eken daha az zahmet çeker, görünümüm, albenim yüksektir. Olgunlaşma sürem kısadır. Lezzetim, besleyiciliğim düşük deseler de inanmayın, öyle diyenler ağızlarının tadını bilmiyor! -kibre bakar mısın arkadaş!- Şu Yunus'un sarı çiçeğindeki mütevaziliğe karşın şu hibritin kibrine ne demeli!

- Yani hep "en kaliteli" sizsiniz öyle mi?!

- Tam da öyle değil. Bizimde aramızda elbette kendini bilmezler var. Hibrit var, hibritten öte!

- Peki, sizin için kısır diyorlar.

- Ne alakası var. Birinci sene yüksek performans gösterdiğimiz için ikinci yıl biraz daha az ürün veririz. Hepsi bu. Abartıyorlar. İsterseniz göstereyim.

- Ee size pahalı diyorlar.

- Eee bunca önemli özelliğimiz var, haliyle biraz maliyetimiz yüksek.

- Dışa bağımlılık yapar diyorlar.

- O zaman sen yap, sana bağımlı olsunlar.

- Peki her sene seni anandan babandan tekrar istemek gerekiyormuş.

- Şey orasını karıştırma. Hadi ya senin işin gücün yok mu? İşine bak. Ben daha toprakla hemhal olacağım. İşim gücüm var. Seninle oyalanamam!

- Peki peki kızma!

GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar)'dan farklı olan Hibrit tohum, avantaj ve dezavantajlarıyla tarım alanlarımızın büyük bir bölümünde kullanılan tohum çeşidi olma özelliğini sürdürmekte ve giderek yaygınlaşmaktadır.

Üretici iseniz, hibrit tohumu alırsınız, ekersiniz, iyi verim elde edersiniz. Sonra, ertesi yıl bir çuval parayla tekrar hibritçilerin kapısına dayanırsınız. Ya da gider, çoğunlukla yabancı ıslahçıdan, ana-baba hatlarını satın alır anlaşmaya bağlı olarak bir çuval ıslahçı hakkı öder, her sene üretirsiniz. Alan memnun veren memnun, sorun bunun neresinde? diyebilirsiniz. Ama hemen, ilk bakışta bir tür bağımlılık görüyoruz. Böyle bir bağımlılık beni rahatsız etmez diyorsanız sorun yok.

Hemen şimdi insanın zihninde bir baloncuk daha oluşuyor. Pahalılık baloncuğu. Ben kazanıyorum o da kazansın diyorsanız yine sorun yok. Tabi bu ürünü sattığınız tüketiciler sizin gibi düşünmüyor olabilir. Ayrıca fiyatın tek taraflı belirleniyor olması da sizi ırgalamıyor olabilir. Hani üretici olarak siz de iyi kazanıyorsunuz ya! Parası olan alsın diye düşünebilirsiniz. Belki sizde haklısınız.

Evet tarlalarımız hibrit tohumla coşmaya başladı. Merak edilen soru şu; bundan en çok kim memnun? % 90 dan fazlası yabancı olan hibrit tohum ıslahçısı mı? Hibrit tohum ithalatçısı mı? Hibrit tohum üreticisi mi? Pazarcı mı? Tüketici mi? Yoksa hibrit tohumun bizzat kendisi mi? Öyle ya hibritle söyleşiden çıkan sonuç "alem buysa kral hibrit." Bu sayılanların hepsi hibrit tohumdan besleniyor. Tüketici hariç diğer hepsi hibrit tohumun parasıyla besleniyor, tüketici ise bizzat ürünüyle besleniyor. Böylece bunlar arasında tek sorunlu tüketici gibi görünüyor. Bu durumda diğerlerinin memnuniyetinden şüphe yok. Peki tüketici haklı değil mi sizce; Hıyar yerken kabak tadı almak ve bir çuval para vermek haklı yapmaz mı onu? Belki hibritlerin hepsi için değil ama nasıl ayırsın tüketici bunu?! Ayrıca sağlığa zararı bilimsel olarak tespit edilmemiştir deniyor. Bu durum mutlak anlamda sağlığa zararı olmayacak manasına mı geliyor? Bu da başlı başına ayrı bir tartışma konusu.

Hibriti bulan aklını da oluşturmuş. Nasıl mı? Çok uluslu şirketler hibrit tohum ağını kurmuşlar. Geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerin tohumcu firmalarıyla ortaklıklar oluşturmuş, bu sayede o ülkelere girmiş ve onların temsilcisi olma görevini üstlenerek o ülkelerin yasal şartlarını değiştirmeye zorlamışlar. Kendi anayasamızı hazırladığımız şu günlerde çiftçi, üretici ve tüketici dengesi lehine tarımsal kanun ve mevzuatları gözden geçirmenin tam zamanı gibi görünüyor.

Her türlü yabancı hibrite kapıyı açmak, tarlalarımızı açmak, midemizi açmak ne kadar doğru? Özellikle besleyiciliğinden yani besin değerinden çok albenisinin öne çıktığı, görünüşü, rengi, ağırlığı, büyüklüğü gibi değerlerin ölçülmesinin yeterli kabul edildiği düşünülürse. Sadece kısa yoldan para kazanmak için bu hibritleri getiren yabancı gölgesi yerli firmalar bu konuda ne kadar hassasiyet gösterebilirler!?

Hegemonyanın, tekelleşmenin ve fiyat artışının mimarı olan, bu ulus ötesi tohum ağında ilginç olan bir şey daha var. O da, sanki firmalar arası bitkisel çeşit bazında ve bölgesel anlamda branşlaşmaya gidilmiş gibi. A gurubu bitkiler bir firmada ağırlıklı olarak toplanmış, B gurubu bitkiler başka bir firmada. Bölgesellik de buna benzer bir şekilde taksim edilmiş durumda. Elin adamı işi biliyor. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Bu bakış açısıyla baktığımızda tohum aslında bir milli güvenlik sorunu konumuna oturuyor. Böyle bir labirentin içinde yerli olmak kolay ama yerli kalmak zor görünüyor. Yerli kalmak ciddi dirayet istiyor.

Anlamsız olan, kendilerini yerli firma olarak adlandıranların çoğu, sürüyle araştırma kuruluşu yetkisi aldıkları halde, kendi ıslah çalışmalarını yapmak yerine, niye hala yurt dışından yabancının çeşitlerini ve yabancının hibrit tohumunu getiriyor olmalarıdır. Yüzlerce yerli tohum firmasının bizzat kendi yerli hibrit tohumunu geliştirmesi gerekirken yabancı menşeli hibrit tohumları getirip, üretip satmakla kime ne kazandırmış oluyorlar!? Sayı olarak 800'e ulaşmış yerli tohum firmalarına ve onların temsilcileri olan birliklere sormak lazım; hibrit tohumda bu kadar ısrar ediyorsunuz da, kaçınızın yerli hibrit tohum geliştirmişliği var? Emin olun yerli hibrit tohum çeşidi geliştirenlerin sayıları bir elin parmaklarını geçmeyecektir. Doğru davranış; bu alanda çalışan ve ticaret yapan firma, kuruluş ve birliklerin, ciddi ıslah çalışması yaptıklarını ve ciddi projeler ortaya koyduklarını ispatladıkları takdirde, bu manada muhatap alınmalarıdır. Yoksa Milli Tarımın gündeme oturduğu şu günlerde, yerli görünümlü yabancının temsilcileriyle oturup zaman kaybetmenin anlamı yoktur.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber