'Her zaman güçlü hükümetler bu ülkeyi yönetecektir'

Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan: (Anayasa değişikliği) Kesinlikle bu, ülkenin üniter yapısına zarar verecek bir durum değildir. Anayasamızdaki temel ilkeler bellidir. Bilakis ülkemizin üniter yapısını daha da güçlendirecektir ve her zaman güçlü hükümetler bu ülkeyi yönetecektir

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 02 Şubat 2017 10:43, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Her zaman güçlü hükümetler bu ülkeyi yönetecektir'

Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini de içeren anayasa değişikliğine ilişkin, "Kesinlikle bu, ülkenin üniter yapısına zarar verecek bir durum değildir. Anayasamızdaki temel ilkeler bellidir. Bilakis ülkemizin üniter yapısını daha da güçlendirecektir ve her zaman güçlü hükümetler bu ülkeyi yönetecektir." dedi.

Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olan Elvan, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini de içeren anayasa değişikliğine ilişkin referandum sürecine yönelik AK Parti'nin hazırlıklarının hangi aşamada olduğunun sorulması üzerine, anayasa değişikliğine yönelik yapılacak kampanya çerçevesinde AK Parti Genel Merkezinde bir strateji grubunun oluşturulduğunu, ilgili çalışmaların yapıldığını söyledi.

İlerleyen günlerde kendilerinin de sahaya ineceklerini, milletle buluşacaklarını anlatan Elvan, bu kampanyayı başarılı bir şekilde yürüteceklerini inandıklarını ifade etti.

Elvan, sadece Türkiye'nin değil, dünyanın önemli bir süreçten geçtiğini, çok hızlı değişim ve dönüşümün yaşandığı, karışıklıkların belirsizliklerin arttığını belirterek, böyle bir dönemde güçlü bir liderliğin son derece önemli olduğunu vurguladı. Elvan, "Eğer güçlü bir lidere sahipseniz, liderlik müesseseniz güçlü ve hızlı bir şekilde çalışıyorsa, o ülkenin başarılı olacağına inanıyorum." dedi.

Mevcut sisteme bakıldığında, iki başlı bir sistemin söz konusu olduğunu dile getiren Elvan, Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşabilmesi için hızlı karar alma süreçlerinin mutlaka işletilmesi, yürütmenin son derece hızlı ve dünyadaki gelişmelere ayak uyduran bir yapıda hareket etmesi gerektiğini kaydetti.

Elvan, "İşte bu yeni sistem özellikle bu yürütme boyutu itibarıyla bunu sağlayacak, bu iki başlılık tamamıyla ortadan kalkacak ve güçlü bir liderlik müessesi ortaya çıkacak ve karar alma süreçlerinin çok daha hızlı yaşandığı bir süreci izleyeceğiz." şeklinde konuştu.

-"Parlamenter sistemin Türkiye'de sağlıklı çalıştığını söylemek çok doğru değil"

Anayasa değişikliği ile ilgili 3 temel konunun konuşulduğunu anlatan Elvan, şöyle devam etti:

"Birincisi, Meclis, Meclisin yetkileri. İkincisi yasama, yürütme ve yargı. Yasamayla yürütme arasında, yürütmeyle yargı arasında baktığımız zaman belirgin bir ayrımın söz konusu olduğunu görüyoruz. Çok sık bir şekilde 'tek liderlik geliyor, işte bir kişi tek başına tüm ülkeyi yürütecek, tek başına kararlar verecek' şekilde değişik açıklamalar yapılıyor. Bu aslında hiçbir şekilde gerçeği yansıtmıyor. Mevcut duruma bakalım, yüzde 20 ile TBMM'ye giren bir parti pekala hükümet kurabilir, geçmişte bu yaşandı, bir ülkenin başbakanı olabilir. Yeni sistemde ne olacak? Hükümeti kuracak kişi veya parti yüzde 50'nin üzerinde oy almış olmak zorunda. Mevcut yapıda bu yok. Bunun ötesinde yasama boyutu itibarıyla şu anda hükümet, kanun tasarısını hazırlayıp TBMM'ye sunuyor. TBMM'den de bu yasa tasarıları geçiyor, yani iktidar çoğunlukta olduğu için çok rahat şekilde geçebiliyor. Parlamenter sistemin aslında Türkiye'de sağlıklı çalıştığını söylemek çok doğru bir yaklaşım değil. Yeni sistemde bizzat Meclis, kendisi kanun yapma yetkisine sahip, özellikle yürütmenin yasamaya, kanun tasarısı teklif edemeyeceği bir durum söz konusu. Yani kanunlar, milletvekillerinin teklifiyle Mecliste yapılacak. Bugünkü durumunda hükümetin kanun tasarısı teklif etme yetkisi var ama bu yetki tamamıyla ortadan kaldırılıyor, Başkanlık kararnamesi geliyor. Bu başkanlık kararnamesi de kanunun üzerinde bir kararname değil, yürütmenin daha sağlıklı işletilmesi açısından ortaya konmuş olan bir yaklaşım."

Elvan, dolayısıyla Meclisin bir anlamda hem yasama faaliyetlerini hem de hükümetin denetim faaliyetlerini yürüteceğini ifade etti.

Mevcut durumda cumhurbaşkanının yapmış olduğu iş ve eylemden dolayı herhangi bir şekilde sorumluluk sahibi olmadığını, hükümetin, başbakanın bundan sorumlu olduğunu anlatan Elvan, anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanının yürütme itibarıyla her şeyden sorumlu ve hesap verebilir bir yapıda olacağını bildirdi.

- "Türkiye'nin önünü açacak"

Elvan, "Ben anayasa değişikliğinin gerçekten Türkiye'nin önünü açacağını, 2023 hedeflerimize çok daha rahat ulaşabileceğimize ve Türkiye'nin çok daha dinamik bir süreci yaşayacağına inanıyorum. Şu da konuşuluyor, 'ülkenin üniter yapısına bu zarar verir mi?' Kesinlikle bu, ülkenin üniter yapısına zarar verecek bir durum değildir. Anayasamızdaki temel ilkeler bellidir. Bilakis ülkemizin üniter yapısını daha da güçlendirecektir ve her zaman güçlü hükümetler bu ülkeyi yönetecektir." değerlendirmesinde bulundu.

Güçlü bir AK Parti iktidarı ile Türkiye'nin çok şeyler yaptığına, Cumhuriyet'in ilk yıllarından sonra ilk kez büyük ölçekli altyapı yatırımları hamlesinin AK Parti hükümetleri ile başladığına işaret eden Elvan, "Yani güçlü bir hükümetseniz, karar alma süreçleriniz daha hızlı oluyor ve büyük ölçekli yatırımlara çok rahat bir şekilde girebiliyorsunuz." dedi.

Cumhuriyet'in kuruluşundan bugüne hükümetlerin ortalama ömrünün 16 ay olduğuna dikkati çeken Elvan, "Bu 1,5 yıl bile olmayan bu süreçte bir hükümet ne yapabilir? Bakan, başbakan koltuğuna oturur, hazırlıklarını bile 1 yıllık süreçte anca yapabilir. Dolaysıyla bizim son derece istikrarlı, sağlıklı bir yapıda ülkeyi 2023 hedeflerine götürmemiz gerekiyor. " şeklinde konuştu.

Kalkınma Bakanlığı olarak 2035 yılına ilişkin yeni hedefler ortaya koyma yönünde çalışmaları sürdürdüklerini dile getiren Elvan, Türkiye'nin daha güçlü olabilmesi, birliğini beraberliğini daha da güçlendirebilmesi açısından anayasa değişikliğini çok önemsediğini, milletin de bu yönde destek vereceğine inandığını söyledi.

Kamuoyunda çok değişik anketler yapıldığını kendilerinin ise işlerine baktığını kaydeden Elvan, illerde, ilçelerde, köylerde millete, anayasa değişikliğinin neler getireceğini, ne tür kazanımlar ortaya koyacağını anlatacaklarını söyledi. Elvan, "Daha önceki seçimlerde olduğu gibi bu referandum sürecinde de bunları milletimizle paylaşacağız, milletimizin de bize teveccüh edeceğini ve bu yönde karar alacağını düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Cazibe Merkezleri Programı için kasım ve aralıkta firmalardan ön taleplerin alındığını, geçen haftadan itibaren firmaların resmi taleplerinin başladığını belirterek, "20 milyar liralık bir ön talep oldu. 112 bin kişilik istihdam sağlanacağını görüyoruz." dedi.

Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olan Elvan, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

AK Parti hükümetleri döneminde Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde gelir açısından nispeten göreceli olarak daha geri konumdaki illere yönelik başarılı programlar uygulandığına dikkati çeken Elvan, 23 ili kapsayan Cazibe Merkezleri Programı'nın Türkiye'de ilk kez uygulanan yeni bir yaklaşım olduğunu söyledi.

Elvan, söz konusu programın proje fikrinden, fizibilite çalışmasından arsa tahsisi, bina yapımı, makine teçhizat alımı, işletme sermayesi, üretim gibi tüm süreçleri kapsayan bir destek mekanizması olduğunu vurgulayarak, "Bu bölgelerin makus talihinin yenilmesi için çok kapsamlı bir program ortaya koyduk. Cazibe Merkezleri Programı aslında paket bir program. Bir yatırımcının, girişimcinin işin başında hangi tür destekler alacağını bileceği, resmi bir bütün olarak göreceği bir program." değerlendirmesinde bulundu.

Bu kapsamda ücretsiz danışmanlık desteği, fizibilite çalışması, arsa tahsisi gibi imkanlar sağlayacaklarına işaret eden Elvan, şunları kaydetti:

"20 bin metrekareye kadar kapalı alanı bedelsiz yapacağız. 10 milyon liraya kadar bina yapımını da bedelsiz olarak biz sağlayacağız. Herhangi bir para devlet olarak almayacağız. Fabrikanın kurulması aşamasında yatırımcının alacağı makine ve teçhizata faizsiz 10 yıl vadeli kredi vereceğiz. İlave teminat istemeyeceğiz. Girişimcinin ya da yatırımcının almış olduğu makine teçhizat teminat olarak kabul edilecek. Yerli makine ve teçhizat alınırsa 10 yıl vadeli, ilk 3 yıl faizsiz, ödemesiz kredi desteği sağlanacak. Faizini biz ödeyeceğiz. Yurt dışından alınırsa vadeyi 6 yıla düşürüyoruz, çünkü yerli makine ve teçhizat kullanımını teşvik edeceğiz. Bunun da ilk 2 yılı ödemesiz olacak. Personelin eğitimine destek vereceğiz. İşletme aşamasında da alacağı işletme sermayesinin faizinin yarısını devlet olarak biz karşılayacağız. Bu 23 ilimizde üretilen ürünlere yönelik kamunun herhangi bir şekilde ihtiyaç duyduğu bir mal üretiliyorsa yüzde 15 fiyat avantajı sağlayacağız."

- "23 ilin tamamı destekten yararlanmak istiyor"

Elvan, Cazibe Merkezleri Programı için kasım ve aralıkta firmalardan ön taleplerin alındığını, geçen haftadan itibaren firmaların resmi taleplerinin başladığını anımsatarak, "23 ilin tamamı destekten yararlanmak istiyor. 20 milyar liralık bir ön talep oldu. 112 bin kişilik istihdam sağlanacağını görüyoruz." diye konuştu.

Yatırımcıların, başvurularını programın yürütülmesinden doğrudan sorumlu olan Kalkınma Bankasına yapabileceğini dile getiren Elvan, Kalkınma Bankasında özel bir ofis oluşturduklarını ve yatırımcıların buradan bilgi alabileceğini ifade etti.

Öte yandan, her ilde kalkınma ajanslarına bağlı yatırım destek ofisleri bulunduğuna dikkati çeken Elvan, buralara yapılan başvuruların da Kalkınma Bankasına aktarılacağını bildirdi.

Elvan, program için bir ay süre içinde taleplerin alınacağını vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Yatırımcıya 'her nereye istersen oraya yatırım yap' demiyoruz. Hangi ile ne tür yatırımlar için başvuru yapıldığına bakacağız. Programı başlatmadan önce bu illerde yaptığımız çok kapsamlı çalışmalar vardı. Bu illerimizin rekabet gücü nedir, zayıf yönleri nelerdir, hangi sektörde bu ilimiz ihtisaslaşabilir, bunları belirledik. Yatırımcıların yaptığı başvurular değerlendirilecek. Amacımız bir küme oluşturmak, her ilin belirli bir alanda uzmanlaşmasını sağlamak. Aksi takdirde geçmiş deneyimlere bakıldığında bu işletmecilerin sürdürülebilir bir işletme yapısına sahip olamadıklarını görüyoruz. Kümelenme sağlandığında firmaların rekabet gücü artacak, o üretim alanına yönelik yan sanayiler gelişecek. Bu nedenle yatırımcılarımızı gerektiğinde il tercihinde yönlendireceğiz."

İmalat sanayi içerisindeki tüm alanların programa dahil olduğunu belirten Elvan, çağrı merkezleri ve veri merkezleri dışındaki hizmetler sektörü ile tarım sektörünün programa dahil edilmediğini, tarımda sadece entegre bir tesis söz konusu olduğunda yatırım kapsamına alınabileceğini dile getirdi.

- "Başvurular arasında büyük firmalar var"

Başvurular arasında büyük firmalar bulunduğuna dikkati çeken Elvan, programa oldukça büyük ilgi gösterildiğini, özellikle Doğu Anadolu'da ve Güneydoğu Anadolu'da Türkiye'de önemli yer edinmiş güçlü firmaların da başvuruda bulunduğunu kaydetti.

Elvan, özellikle imalat sanayinde deneyim sahibi işletme ve firmalara öncelik vereceklerini vurgulayarak, "Bu konuda tecrübesi olmayanlara öncelik vermeyeceğimizi net olarak ifade etmek istiyorum. Bu program bu yaklaşımla başarılı olacaktır. Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde imalat sanayinde güçlü bir sanayi altyapısını oluşacağına inanıyoruz

Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, özellikle son birkaç hafta içinde yurt dışı yatırımcıların, Türkiye'ye yönelik bakış açılarında olumluya doğru bir gidişatın olduğunun görüldüğünü belirterek, "Yurt dışı yatırımcılar açısından Türkiye halen cazip bir ülke. Özellikle son iki üç haftada 452 milyon dolar seviyesinde borsaya net girişin olduğunu görüyoruz." dedi.

Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olan Elvan, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Türkiye aleyhine yurt dışında yaptığı algı operasyonlarına karşın alınan tedbirler ile siyasilerin ve uluslararası yatırımcıların Türkiye'ye bakışına ilişkin soru üzerine Elvan, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ'nün kökünü kurutmak amacıyla hükümet, kamu kurum ve kuruluşları, yurt dışı temsilcilikler ile elçiliklerin yoğun bir çalışma içine girdikleri ancak bunu çok kısa sürede gerçekleştirmenin mümkün olmadığını söyledi.

Bunların yurt dışında önemli uzantıları olduğuna işaret eden Elvan, "Birçoğu yurt dışına kaçtı, yurt dışında yoğun olarak ülke aleyhe faaliyette bulunuyorlar. Türkiye'yi karalama kampanyası yürütüyorlar. Gerçekle bağdaşmayan yalan yanlış ifadeleri, başka ülkelerin parlamentolarına, parlamenterlerine ve sivil toplum kuruluşlarına aktarmaya çalışıyorlar. Bizler de Dışişleri ve ilgili bakanlıklarımız, yoğun bir şekilde gerçekleri tüm dünyaya anlatmaya çalışıyoruz ve anlatıyoruz." diye konuştu.

Başta Avrupa olmak üzere tüm dünyanın FETÖ darbe girişimini anladığını ifade eden Elvan, terör örgütü FETÖ yapılanmasının, Türkiye'de darbeye teşebbüs ettiğini, demokratik rejimi ortadan kaldırmak isteğini gördüğünü ancak önyargılı olanlar ile Türkiye aleyhine kampanya yürütenlerle mücadeleye devam edeceklerini söyledi.

Elvan, kamu kurum ve kuruluşlarında yürütülen titiz çalışmaların devam edeceğini dile getirerek, "Özellikle devletimize, milletimize, ülkemize zarar veren bu terör örgütünün kökünün tamamıyla ortadan kaldırılarak, ülkemizin önünün açılmasını sağlayacağız." değerlendirmesinde bulundu.

- "Yurt dışı yatırımcıları açısından Türkiye halen cazip bir ülke"

Son birkaç hafta içinde yurt dışı yatırımcıların Türkiye'ye bakış açılarında olumluya doğru gidişatın olduğunu gördüklerini vurgulayan Elvan, şöyle devam etti:

"Yurt dışı yatırımcıları açısından Türkiye halen cazip bir ülke ama kısa dönemde, son birkaç aylık süre içinde Türkiye üzerine yazılan olumsuz yazılar, hem içeride hem dışarıda Türkiye aleyhine yürütülen kampanyalar, bir ülkenin evladı, kendi ülkesinin aleyhine kampanya yürütebilir mi? Bunun maalesef anamuhalefet partisi lideri bile yapıyor. Biz bunu görmedik geçmişte ama maalesef Sayın Kılıçdaroğlu, Türkiye'yi değişik ülkelere şikayet ediyor. Böyle bir anlayışı nasıl kabul edebiliriz? Biz dışarıya yönelik yaklaşımımızda bir ve beraber olmak durumundayız. Yani bir ana muhalefet partisi lideri, kalkıp kendi ülkesini dışarıya şikayet eder mi? Bu, o liderin acizliğini gösterir. 'Ben, kendim mücadele edemiyorum, gelin bana destek verin' anlamı taşır ki bu son derece yakışıksız bir yaklaşım. Bunu tasvip etmemiz mümkün değil."

Elvan, yabancı yatırımcıların son birkaç hafta içinde hisse senedine doğru yöneldiklerinin görüldüğünü belirterek, "Son iki üç haftada 452 milyon dolar civarında net girişin olduğunu görüyoruz, borsaya. Zaten bu eğilim dünyada da var. Devlet borçlanma senetlerinden, hisse senedine doğru yönelme söz konusu ama Türkiye olarak biz önümüze bakıyoruz. Biz ne yaptığımızı biliyoruz. Bundan sonra ne yapacağımızı da biliyoruz, kendi işimize bakacağız. Türkiye, özellikle son aylarda yaşanan tüketim ve yatırımdaki ertelemeyi, 2017'den itibaren tekrar tüketim ve yatırım itibarıyla ülkenin önü açılacaktır ve yatırımcılar için de cazip bir ülke olmaya devam edecektir." görüşüne yer verdi.

- "Birçok uluslararası kuruluş TÜİK'i tebrik etti"

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK), Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) hesaplamalarında revizyona gitmesinin ardından enflasyon sepetinde de gıdanın ağırlığını düşürmesine yönelik eleştirilerin anımsatılarak, enflasyon sepetinde gıdanın ağırlığının düşürülmesinin gerekçelerinin sorulması üzerine Elvan, bağımsız olan TÜİK'in, kararlarını kendisinin aldığını, çalışmalarını teknik olarak bağımsız bir şekilde yerine getirdiğini ve bundan sonra da aynı mantıkla çalışmalarını yürüteceğini kaydetti.

Elvan, başta Birleşmiş Milletlerin (BM), Avrupa Birliğinin (AB) EUROSTAT'ın ESA 2010 milli gelir hesaplamasında yeni yönteme geçildiğini, AB ülkelerinin de 2014 sonu itibarıyla yeni milli gelir hesaplaması sistemine geçtiğini ifade ederek, Türkiye'nin de hazırlıklarını 3-4 yıldır sürdürdüğü çalışmaları neticelendirdiğini ve uygulamaya koyduğunu bildirdi.

TÜİK'in rakamları açıkladıktan sonra bu hesaplamanın nasıl ve ne şekilde yapıldığını bilmeden, temel ilkeleri dikkate almadan, bilimsel-iktisadi hiçbir altyapısı olmadan birçok gazeteci ve yorumcunun aleyhte değişik ifadelerde bulunduğunu anlatan Elvan, TÜİK Başkanı tarafından bu tür aleyhte yazı yazanlara verilen detaylı brifingin ardından birçoğunun "Biz, böyle bilmiyorduk, özür dileriz. Sizin yaptığınız iş doğrudur şeklinde ifadelerde bulundular." dediğini söyledi.

Elvan, uluslararası camiada EUROSTAT, OECD gibi birçok uluslararası kuruluşun TÜİK'i tebrik ederek, başarılı bir GSYİH revizyonu gerçekleştirdiğini ifade ettiklerini söyledi.

- "Reel veriler dikkate alınarak GSYİH hesabı yapıldı"

Elvan, eski sistemde hesaplamaların iki temel parametreye dayandığını anımsatarak, bunlardan birinin sahada yapılan anketler ve bu anketler neticesinde elde edilen veriler, ikincisinin de 2002'de ortaya konulan girdi-çıktı tabloları olduğunu kaydetti.

O dönemde 2002 yılı girdi-çıktı tablolarının da 1985 yılının girdi-çıktı tabloları dikkate alarak oluşturulduğunu anlatan Elvan, şöyle devam etti:

"Peki ne oldu da yeni sistemde değişikliğe gidildi? Birincisi ESA 2010 GSYH hesabında bazı değişiklikler yaptık. Örneğin Ar-Ge harcamaları yatırım sayılmıyordu artık yatırım sayılıyor. Bunun dışında biz ne yaptık? 2010 yılını baz alan bir girdi-çıktı tabloları oluşturuldu. Bu tabloları oluşturduktan sonra biz geçmişte anket çalışmasına dayalı olarak GSYİH hesabını yapıyorduk. Bu kez ne yaptık? Tüm kamu kurum ve kuruluşlarımızdan, Gelir İdaresi Başkanlığımızdan, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan (EPDK), Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) tüm reel verileri aldık. Örneğin sadece 20 bin işletme üzerinde geçmişte bir GSYİH tahmini yapılırken, bugün Maliye Bakanlığımızdan aldığımız verilerle 3 milyon işletmenin gerçek değerini biz mille gelir serisine yansıttık. Yani gerçek neyse o veriler alınarak bu sonuca ulaşıldı. 2009'dan itibaren tüm bu veriler, 2009-2015 dönemini içeren veriler, Maliye Bakanlığından alındı, bu reel veriler dikkate alınarak GSYİH hesabı yapıldı."

Geçmişte yapılan yöntemin şu anki yönteme göre daha fazla belirsizlik içerdiğine işaret eden Elvan, şu an gerçek resmi net bir şekilde görebildiklerini söyledi.

Sağlıklı, reel verilerle GSYİH hesabının gerçekleştirdiğini vurgulayan Elvan, bununla ekonomi politikaları belirlerken çok daha sağlıklı karar alma gücüne sahip olunduğunu kaydetti.

Elvan, "Gerçek rakamlara göre çok daha sağlıklı bir politika koyma ve uygulama şansına sahipsiniz. Örneğin bizim çıktı açığı dediğimiz, hasıla açığı dediğimiz bir hadise, diyelim ki potansiyel büyüme ile gerçek büyüme arasındaki fark, eğer siz bunu tam olarak göremiyorsanız, sizin uygulayacağınız bazı politikalar yanlış olabilir ama gerçek resmi gördüğünüz anda daha sağlıklı bir politika uygulama şansına sahipsiniz." ifadelerini kullandı

Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) revizyonuna ilişkin, "Bu milli gelir hesabı Türkiye için bir milattır. Bundan sonraki süreçte elbette, Avrupa İstatistik Ofisinin (EUROSTAT) yapmış olduğu bazı değişikliklere yönelik biz de belki revizyona gideceğiz. Ancak bundan sonraki süreçte bu ölçekte büyük bir değişiklik söz konusu olmayacak." dedi.

Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olan Elvan, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Elvan, TÜİK'in GSYH revizyonundaki yeni milli gelir hesabının Türkiye için bir milat olduğunu belirterek, "Bundan sonraki süreçte elbette, Avrupa İstatistik Ofisinin yapmış olduğu bazı değişikliklere yönelik biz de belki revizyona gideceğiz. Ancak bundan sonraki süreçte bu ölçekte büyük bir değişiklik söz konusu olmayacak." diye konuştu.

Revizyona ilişkin eleştirilere yönelik değerlendirmelerinin sorulması üzerine, 2009 yılını ilk başta eleştirildiği gibi baz yılı olarak değil, referans yılı olarak aldıklarını dile getiren Elvan, TÜİK'in bir zincirleme endeks oluşturduğunu, dolayısıyla 2009 yerine 2008 veya 2010 yılı alınsa dahi hiçbir değişikliğin söz konusu olmadığını söyledi. Eleştirenlerin bu durumu daha sonra anladıklarını ifade eden Elvan, revizyon açıklaması için aralık ayını taahhüt ettiklerini ve bu ayda kamuoyuna duyurduklarını hatırlattı.

Elvan, her yıl aralıkta enflasyon sepetinin hane halkı anketi sonuçlarında tüketim kalıbında bir değişiklik varsa gözden geçirildiğini ve revize edildiğini dile getirerek, bu yıl da hane halkından alınan veriler ışığında enflasyon sepetinde revizyon yapıldığını vurguladı. Gıda enflasyonunda meyve ve sebze ürünleri başta olmak üzere ağırlıklandırmada bir değişikliğe gidildiğine dikkati çeken Elvan, şöyle konuştu:

"Örneğin domates tüketimi aylara göre değiştiği için yaz aylarındaki domatesin ağırlığı yüksek, kış aylarında düşüktü. Bu da özellikle aylık fiyat dalgalanmalarını oluşturuyordu. Ama domatesin yıllık ağırlığı değişmiyor. TÜİK bunu sabite dönüştürdü. Her ay sabit bir ağırlıkta alarak bu aylık bazlı dalgalanmaları minimize edecek bir yaklaşımı benimsedi ki Avrupa ülkelerinin bir çoğu bu yöntemi kullanıyor. Aylık dalgalanmalardan kaynaklanan, domatesin fiyatı arttığında enflasyonda ciddi bir artış olacak algısı ortaya çıkabiliyor. Halbuki yıllık olarak bakıldığında böyle bir algının olmaması gerekiyor. Bunu ortadan kaldırmaya yönelik TÜİK dünyada birçok gelişmiş ülkenin uyguladığı sabit ağırlıklı sisteme geçti. Sabit ağırlıklı sisteme geçmesi, yıllık enflasyonu herhangi bir şekilde değiştirmiyor. Aylık ağırlıkların değişmesi ile sabit ağırlık uygulanması, hangi yöntemi uygularsanız uygulayın, yıllık enflasyon rakamını etkileyici bir yönü yok."

Elvan, revizyonlara ilişkin TÜİK'in tüm uluslararası kuruluşlara veya kafasında en ufak bir soru işareti olan herkese açık olduğunu belirterek, "Fitch'den Türkiye İstatistik Kurumuna geldiler, arkadaşlarımızla 3-5 saat süren uzun görüşmeler yaptılar ve nasıl bir hesaplama yapıldığı nasıl bir yöntem izlendiği şeffaf bir şekilde anlatıldı. Fitch de raporunda son derece güvenilir bir GSYH revizyonu yapıldığını açıkladı." dedi.

Tasarruf oranı ile yapılan yatırım oranı arasında ciddi bir ilişki bulunduğunu, özellikle cari açık açısından tasarruf oranının düşük olması ve yatırım oranının biraz daha yukarıda olmasının arada boşluk oluşturduğunu anlatan Elvan, revizyon sonrasında yeni seride yatırımların oranının yukarıya doğru arttığını, benzer şekilde de tasarruf oranlarının arttığını ancak aradaki mesafenin muhafaza edildiğini, tasarruf oranlarında yüzde 4'lük bir düşüklüğün bulunduğunu, bu hesaplamanın da yapılan çalışmanın sağlıklı olduğunu net olarak ortaya koyduğunu vurguladı.

- "OVP'yi revize etmeyi düşünmüyoruz"

Bakan Elvan, Orta Vadeli Program'da (OVP) bir değişikliğe gidilip gidilmeyeceğinin sorulması üzerine de "Orta Vadeli Programımızı hazırlıyoruz. Bundan sonra bütçe çalışmalarına başlıyoruz. Merkezi Yönetim Bütçesi de OVP'nin bir parçası. Programda birtakım makro ekonomik büyüklüklerimiz var. Bunların yanında yapacağımız yapısal reformlar, izleyeceğimiz politikalar var." ifadesini kullandı.

Makro ekonomik göstergelere yönelik çalışmalarını yaptıklarını vurgulayan Elvan, "Biz şu aşamada bir bütün olarak OVP'yi revize etmeyi düşünmüyoruz. Çünkü OVP'nin sadece makro ekonomik göstergeleri içeren bir yapısı yok. Yapısal reformlarımız var, merkezi yönetim bütçemiz var ve diğer sektörlere yönelik politikalarımız var. Bunları biz yine uygulamaya devam edeceğiz. Ama gelişmelere göre de elbette rakamların biz kendi içimizde revizelerimizi yapıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

- "Türkiye'nin başarıları söz konusu olduğunda kaplumbağa hızıyla karar veriyorlar"

Fitch'in geçen hafta Türkiye'nin kredi notunu düşürdüğü, S&P'nin de takvim dışı değerlendirme yaparak görünümü durağandan negatife indirdiği hatırlatılarak, kredi derecelendirme kuruluşların kararlarının sorulması üzerine Elvan, ekonomik göstergelere bakılınca piyasaların bu kararlardan çok fazla etkilenmediğinin görüldüğünü söyledi.

Elvan, S&P'nin Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) kararının etkilerini görmeden değerlendirme yapmasının sağlıksız olduğunu ve bunun, bu kuruluşun kredibilitesini düşürdüğünü belirtti. S&P'nin, 15 Temmuz darbe girişimi gibi sıra dışı bir süreç sonrasında da gelişmeleri görmeden açıklama yaptığını hatırlatan Elvan, "S&P, PPK kararından 3 gün sonra, bu kararın etkilerini görmeden yine açıklama yaptı. Aslında bu yaklaşımlar bu kuruluşların kredibilitelerini daha da aşağı çeken yaklaşımlar ki 2009 krizi sonrasına baktığımızda onların kredibilitelerinin yavaş yavaş aşağı indiğini görüyorsunuz." dedi.

"Kredi derecelendirme kuruluşları, Türkiye'nin net başarıları görüldüğü zaman kaplumbağa hızıyla bir karar verme sürecine giriyor ama olumsuz herhangi bir husus oluştuktan hemen sonra hızlı bir şekilde karar verdiklerini görüyoruz." diyen Elvan, bu yaklaşımın sağlıklı olduğunu düşünmediğini söyledi. Elvan, "Ama Fitch'den sonra doların daha da aşağı indiğini hepimiz gördük. Biz önümüze bakmalıyız. Onlar ne derlerse desinler. Türkiye, 'yatırım yapılamaz' dendiğinde çok büyük başarılar gösterdi. Yabancı sermaye girişi hızlanmıştır. Biz kendi çalışmalarımızı yürütelim, elbette bu kuruluşlar da Türkiye'nin başarısını anlayacaklardır. Geç de olsa bu kararlarında değişikliğe gideceklerdir." şeklinde konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber