Şimşek'ten Sanayicilere BMW ve Tesla örneği

Şimşek, : "4. sanayi devrimi çerçevesinde bir firmaya bakalım. Bir de şu an aslında 'geleneksel' diyebileceğimiz bir firmaya bakalım. Bu Bursa için de önemli bir örnek. Otomotiv deyince dünyada önemli markalardan bir tanesi biliyorsunuz BMW'dir. 2015 yılında 2 milyon 430 bin 507 araba üretti. Ciddi bir rakam. Cirosu 92 milyar avronun üzerinde. Dolar bazında bakarsanız 100 milyar doların üzerinde bir cirodan bahsediyoruz. Karı da 6,4 milyar avro. Ciddi rakamlar bunlar.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 22 Şubat 2017 21:31, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Şimşek'ten Sanayicilere BMW ve Tesla örneği

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Şu an Türkiye'de ciddi Ar-Ge teşvikleri var. Teorik düzeyde yapacağınız harcamalar için ciddi bir destek var ama bunu patente dönüştürdüğünüz zaman güçlü destek devam ediyor. Üretime dönüştüreceğiniz zaman güçlü destek devam ediyor." dedi.

Şimşek, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) tarafından düzenlenen "45. Ortak Akıl ve İstişare Toplantısı''nda, Türkiye vizyonlarının ve uzun vade perspektiflerinin bir çok unsurunun Bursa'da uygulanmaya başladığını hissettiği için bu kentte bulunmaktan memnuniyet duyduğunu dile getirdi.

Konuşmasına başlamadan önce tanıtım filmini dikkatle izlediğini BTSO'nun Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay'ı da dinleyip not aldığını anlatan Şimşek, "Benim aslında gerçekten uzun yıllar özel sektör deneyimimden önümüzdeki 100 yıla ilişkin kendi içimde zaman zaman 'işte şöyle olsa iyi olur' dediğim türden bütün kavramların burada bir miktar somuta dönüştüğünü söyleyebilirim" diye konuştu.

- Sanayicilere BMW ve Tesla örneği

Şimşek, 4. sanayi devriminin hızla başladığını fakat yıkıcı etkilerinin bir süre sonra hissedileceğini dile getirerek, şunları kaydetti:

"4. sanayi devrimi çerçevesinde bir firmaya bakalım. Bir de şu an aslında 'geleneksel' diyebileceğimiz bir firmaya bakalım. Bu Bursa için de önemli bir örnek. Otomotiv deyince dünyada önemli markalardan bir tanesi biliyorsunuz BMW'dir. 2015 yılında 2 milyon 430 bin 507 araba üretti. Ciddi bir rakam. Cirosu 92 milyar avronun üzerinde. Dolar bazında bakarsanız 100 milyar doların üzerinde bir cirodan bahsediyoruz. Karı da 6,4 milyar avro. Ciddi rakamlar bunlar. Ciddi üretim, ciro, kar. Bu aslında eski teknoloji. BMW bildiğimiz 1905 sonrası kitlelere yönelik belki üst düzey, marka değeri yüksek ama sonuçta bugünkü konvansiyonel arabalar."

ABD'de "Tesla" adında elektrikli arabalar üreten bir firmanın bulunduğunu anımsatan Şimşek, şöyle devam etti:

"Tesla da 2008 yılından bu yana toplam 186 bin araba üretmiş. Kurulduğu günden bu yana ürettiği rakam bu. Yıllık bazda bakarsanız 83-84 bin üretimi var. Kar ediyor mu? Hayır. Tesla geçen sene 888,7 milyon dolar da zarar etti. Satış hacmi de 4 milyar doların biraz üzerinde. Dün yani 21 Şubat günü itibariyle BMW ve Tesla'nın piyasa değerini karşılaştıralım. BMW'nin 60,2 milyar dolar. Tesla'nın ne kadar biliyor musunuz? 45,2 milyar dolar. Neden? Satış hacmi, karlılık, ciro ortada. Mesele şu; geçen sene bunlar bir model tasarladılar. Daha 2017-2018'den önce de teslim etmeyecekler. Sipariş düzeyinde toplamda 14 milyar dolarlık talep geldi. Üretilmemiş bir şeye 14 milyar dolarlık ön talep geldi ve bunun bir kısmını da ödediler. Bunu niye söylüyorum? Çünkü doğru yoldasınız. Sizleri tebrik etmek istiyorum. Siz zaten doğru şeyleri konuşuyorsunuz. Doğru strateji ve vizyona sahipsiniz. Güçlü bir perspektife sahipsiniz. Bu beni çok sevindirdi. Çünkü dünya çok hızla değişecek. Dördüncü sanayi devrimine bir anlamda güçlü bir başlangıç yapıyor olmanız inanılmaz cesaret vericidir."

-Ar-Ge ve inovasyon

Şimşek, küresel anlamda 10-15 yıl sonra çok yıkıcı etkilere sahip olacak gelişmelere bugünden bir şekilde hazırlanmak gerektiğinin altını çizerek, bunun da Ar-Ge ile inovasyon ile gerçekleşebileceğini vurguladı.

Hükümet olarak bu zor dönemde dahi Ar-Ge inovasyon ekosisteminin tamamlanmasına yönelik çok güçlü adımlar attıklarını dile getiren Şimşek, şunları söyledi:

"Şu an Türkiye'de ciddi Ar-Ge teşvikleri var. Teorik düzeyde yapacağınız harcamalar için ciddi bir destek var ama bunu patente dönüştürdüğünüz zaman güçlü destek devam ediyor. Üretime dönüştüreceğiniz zaman güçlü destek devam ediyor. Aslında Bursa gibi bir yere bir 6. Bölge desteği de bu bağlamda düşünülmüş bir konudur. Şimdi Ar-Ge teşvikleri ve destekleri Türkiye'de gerçekten güçlü. Olmayanlar baksınlar ve mutlaka bundan yararlansınlar. Bu sadece Ar-Ge teşviği, tasarımıyla olmaz. Ne ile olur bu işin finansman boyutu çok önemlidir. O nedenle biz şimdi Kalkınma Bankasını niyetimiz şu sıfırdan, yüksek teknoloji gelecek vadeden alanlara uzun vadeli güçlü destek verecek yeni bir yapılanma öngörüyoruz. Bunu yakında tamamlayacağız.

Geçen sene biz hazine olarak fonların fonu için bir kaynak ayırdık 500 milyon lira. Türkiye'de ve dışarıdaki fonlara dedik ki; biz miktar kaynak koyalım, siz iki katı koyun ve Türkiye'de gelecek vadeden yüksek teknoloji üretecek şirketlere destek verelim. Mesela Avrupa Yatırım Fonuna o çerçevede biz kaynak koyduk. Şimdi onlar Türkiye'de bu çerçevede ve Bursa'da bu işin merkezinde olmalı. Niye? Çünkü siz zaten çoktan oyun kuruculardan birisisiniz. Biz fonlara çok ciddi vergi teşvikleri getirdik yeter ki bunlar risk alsınlar, Türkiye'deki firmalara destek olsunlar. Melek yatırımcı da o bileşenlerden bir tanesi."

- Kitle fonlaması

Şimşek, BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay'ın konuşmasında kitle fonlamasından bahsettiğine işaret ederek, bunun aslında sadece ABD ve gelişmiş bir kaç ülkede yeni yeni zemin bulan bir finansman modeli olduğunu ifade etti.

Şimşek, şu ifadeleri kullandı:

"Diyelim ki sizin çok çekici bir fikriniz var ama geleneksel sistem sizi kaale almıyor. Bankaya gidiyorsunuz klasik yaklaşımlar. Şimdi bunlar bir platform oluşturuyorlar internet üzerinden diyelim ki ve siz 1 milyon kişiden basitleştiriyorum 100'er lira topladığınız zaman 100 milyon lira ile o fikrinizi hayata geçirebiliyorsunuz. Bir kişi için 100 lira belki çok bir şey değil ama bir milyon hissedarınız oluyor ve siz o fikrinizi hayata geçiriyorsunuz. Buna kitle fonlaması diyoruz. Esasında bunun tasarısını hazırladık. Sonradan Sermaye Piyasası Kurulu, BDDK, TMSF başka bir arkadaşımızın uhdesine verilince olduğu gibi aldık teslim ettik şimdi Mecliste. İnanıyorum ki o kitle fonlaması da yakında yasalaşır."

Başbakan Yardımcısı Şimşek, kitle fonlamasın gibi aynı şeyi hazine taşınır rehni için de yaptıklarını, söz konusu yasa tasarısını hazırlayıp o zaman Gümrük ve Ticaret Bakanına teslim ettiklerini belirterek, "Nitekim geçen kasım ayında bu yasalaştı. Bunları niye söylüyorum? Aslında bu Ar-Ge, inovasyon ekosisteminin birçok bileşeni şimdi yerli yerinde. Yani risk alacak yatırımcı lazım. Fikir sahibi yani orijinal fikirleri olacak bir nesil bir girişimci kesim lazım." dedi.

- Patent Kanunu

Şimşek, yıllardır konuşulan Patent Kanunu'nun da ocak ayında çıktığını hatırlatarak, sözlerine şöyle devam etti:

"Çok önemli bir reformu daha yaptık ocak ayında. Patent Kanunu çıktı. Yıllardır konuşuluyordu. Şimdi entellektüel anlamda söylüyorum. Yani kendi buluşlarınızı, tasarımlarınızı, patentlerinizi biz iyi koruyamazsak taklide, şuna, buna izin verdiğimiz zaman o ekosistem arzulanan performansı ortaya koyamıyor. Onun için Patent Kanunu da çok önemli bir bileşen. Bunları niye söylüyorum? Madem bu vizyon var burada, gerçekten son bir yılda bu sıkıntılı dönemde dahi attığımız adımlar Bursa'nın önünü açacak adımlardır. Biz sizin yanınızdayız, en güçlü şekilde de destek vermeye devam edeceğiz."

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Bu anayasa değişikliği Türkiye'nin hakikaten orta, uzun vadede önünü açacak çok önemli bir değişiklik, çok önemli bir reformdur. Çok kritik bir reformdur. Yapmazsak önümüzdeki 10 yıllarda iki başlılıktan dolayı çok ciddi sıkıntılar yaşanabilir. Bu yeni sistem aslında kutuplaşmayı azaltabilir, uzlaşmayı, birlikte çalışma kültürünü getirebilir." dedi.

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) tarafından düzenlenen "45. Ortak Akıl ve İstişare Toplantısı''na katılan Şimşek, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin bir süredir sıkıntılı süreçten geçtiğini ancak her şeye rağmen ülke ekonomisinin çok iyi bir direnç gösterdiğini söyledi.

Şimşek, 2008 yılından bugüne Türkiye'de ve dünyada yaşanan önemli olaylara değinerek, "Bütün bunlara rağmen aklınıza gelebilecek bütün şokları yaşamış bir Türkiye ne yaptı? 2003-2015 döneminde yüzde 5,9 büyüyen bir ülke. Enflasyonu hala tek hanede tutan, sağlam bir bütçe. O nedenle bu kadar bir destek verebiliyoruz size. Eğer kamu maliyesi bu kadar güçlü olmasaydı bunları yapabilir miydik? Bunları niye anlatıyorum? Moralinizi bozmayın, hedeften sapmayın diye. Çünkü bu işin en önemli kısmı burasıdır." diye konuştu.

- "Bu coğrafya büyük bir nimet"

Türkiye'nin potansiyeli güçlü, parlak bir geleceği olduğunu anlatan Şimşek, şunları kaydetti:

"Demografi yani beşeri sermaye, nüfus. En genç nüfusa sahip ülkelerden biriyiz. Türkiye'de çalışma çağındaki nüfus yılda yüzde 1,7 artıyor. AB'nin 28 üyesinde yüzde 0,1 artıyor ama demografik yapı itibarıyla Türkiye daha nice 10 yıllar güçlü büyümeyi sağlayabilecek bir ülkedir. Bir kere bunu bir yere not edin. Bugün bir çok insan bu coğrafyanın aslında bizim için neredeyse bir yük olduğunu, çok sıkıntılı olduğunu hissediyorsunuz değil mi? İşte sonuçta etrafımızda devlet olma niteliğini kaybetmiş ülkeler var. Bundan terör nemalanıyor ve başımıza musallat oluyor. Bizim turizmimizi, cari açığımızı, istihdamı etkiliyor. Bu coğrafya bugün sıkıntılı gibi görünebilir ama bu coğrafya büyük bir nimet. Belki 3 yıl sonra bu salonda sizler 'biz şu Ortadoğu'yu nasıl inşa edeceğiz' onu konuşacaksınız. Heyecanlı bir şekilde oradaki projelere nasıl mal yetiştireceğinizden bahsedeceksiniz. Onun için bu coğrafya çok ciddi fırsatlar içeriyor. İnanılmaz imkanlar var."

- "İş gücü piyasası reformunu yaptık"

Şimşek, yaşanan onca olaydan dolayı sıkıntıların halen bulunduğuna değinerek, bunların hepsini aşacaklarına inandıklarını bildirdi.

Türkiye'nin gelişmesi açısından reformlar yaptıklarını ve yapmaya devam edeceklerini dile getiren Şimşek, şöyle konuştu:

"Geçen sene iş gücü piyasası reformunu yaptık. Özel istihdam bürolarının önünü açtık. Çok önemli. Çünkü zaman zaman iş hacminiz artacak ama kalıcı bir şekilde birilerini almak kolay değil. Almak, çıkarmak çok zor. Şimdi ona imkan sağlıyoruz. Bu çok önemli. İş gücü piyasasını kısmı olarak esnekleştirdik geçen sene mayıs ayında. Önemli bir alan daha var orada onu henüz yapmadık ama çalışmamız gereken iki alan. Yani aslında iş hukukunun, iş kanunlarının mevcut yapısının gözden geçirilmesi lazım dengeli hale getirilmesi lazım ama iş gücü piyasası reformu kısmen yapıldı."

- Modern arabuluculuk ve ihtisas mahkemeleri

Şimşek, adalet ve yargının hızlı olmasının iş ortamı açısından çok önemli olduğunu vurguladı. Bu çerçevede geçen sene çok önemli iki adım attıklarını anımsatan Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu sene de çok önemli iki adım atacağız. Geçen sene biz istinaf mahkemelerini devreye koyduk. Şu anda Yargıtay, Danıştay'a gelen davaların yüzde 70'ini en az yerel düzeyde nihai olarak tamamlanması demek. Bir sonraki evre yok. Bilirkişi reformu yaptık. Yargının gecikmesindeki en önemli konulardan biri bilirkişi. Şimdi iki şey kaldı. Modern arabuluculuk ve ihtisas mahkemeleri. Bu iki hususta da taslaklar hazır bu sene inşallah bu reformlar hayata geçer ve yargı, performansa dayalı hızlı karar verebilecek bir niteliğe, yapıya kavuşur."

- "Eğitime OECD ortalamasında para harcıyoruz"

Başbakan Yardımcısı Şimşek, küresel yarışta eğitim ve bilimin olmazsa olmazlardan olduğunu bildirdi.

"Biz şimdi eğitime OECD ortalamasında para harcıyoruz. Fakat aldığımız sonuç OECD ortalamasının çok çok altında" diyen Şimşek, şöyle devam etti:

"Bu da şu demek. Nitelik, kalite artırmamız lazım. O nedenle de şu an yoğun bir şekilde öğretmen niteliğini yükseltmek, performansa dayalı bir kültür performansı ölçümü, okul bazlı bütçe, çocuklara yabancı dil öğrenimi tam olarak, özel sektörün payını artırma gibi çok temel konularda kararlar verildi. İki tane çok somut hedef koyduk. Bir tanesi okul öncesi eğitimi zorunlu hale getireceğiz. Çünkü bütün dünyada okul öncesi eğitim ki şu anda Türkiye'de yüzde 55 oranında. Okul öncesi eğitim ciddi bir şekilde fark yaratıyor. Bir de tam gün eğitim. Türkiye eğitimde de doğru yolda. Şöyle bir rakam veriyim size Türkiye nüfusunun tamamına bakarsanız 25 üstü nüfusun ortalama okulda geçirdiği süre 7,6 yıldır. Türkiye 25 yaş üstü nüfus orta terk bir eğitim düzeyine sahiptir. Halbuki şu an eğitim gören ilk, orta öğretim, lise 17 milyonun üzerindeki öğrenci en az 14,5 yıl. Okul öncesi de zorunlu hale gelecek. 14,5 yıl eğitim görecek. 2000 yılında bu 5-5,5 yıldı. Şimdi 8. 14-15 yıldan bahsediyorsunuz. Bu bakın iyimser olmak için bir sebep daha veriyorum."

- AB müzakere süreci

Şimşek, gelecek dönemde yapacakları daha fazla reformlar olduğunu, özellikle Türkiye'nin AB perspektifini güçlü bir şekilde tutması gerektiğini anlattı.

AB perspektifinin Türkiye'ye çeşitli faydaları bulunduğunu belirten Şimşek, şu ifadeleri kullandı:

"Şu anda etrafımıza baktığımız zaman hukuk devleti ilkesi, demokratik standartlar anlamında sorun çözme kabiliyeti, temel hak ve özgürlüklerle birlikte yani şimdi AB hala bu anlamda Türkiye açısından güçlü bir büyüme, kalkınma, gelişme motoru görevini görebilir. O nedenle işin bu boyutu var. O taraf da güçlü bir şekilde devam edecek. Çünkü Türkiye bu yakın coğrafyada sorunlarını ancak daha çok demokrasi daha çok hak ve özgürlük ve daha güçlü bir hukuk devleti çerçevesinde çözecek. Dolayısıyla başımıza gelen bir takım felaketlerden dolayı belki şu anda algı farklı olabilir ama ben inanıyorum ki Türkiye bunları başaracak. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bir çok reform yapıldı bir çok konuda. Bu şekilde Türkiye AB müzakere sürecine başladı. İnanıyorum ki Türkiye o çerçevede tekrar güçlü bir şekilde bütün bu hususlarda ön plana çıkacak. Türkiye reformla, istikrar içinde ve güçlü bir vizyonla bugünlerin çok çok ötesinde bir performans ortaya koyacak."

- Referandum süreci

Şimşek, Türkiye'nin önünde şu an bir referandum süreci olduğunu, bunun da içeriğinin konuşulmasının gerektiğine dikkati çekti.

Yönetimde istikrarın çok kritik bir bileşen olduğunu vurgulayan Şimşek, şunları kaydetti:

"Sık sık değişen hükümetler siz de biliyorsunuz ki geçmişte sorun çözme kabiliyeti açısından arzulanan performansı ortaya koyamadı. 70'li, 90'lı yılları konuşmama gerek yok. Türkiye o dönemde çözüm üretmekte, ortaya performans koymakta sıkıntı yaşadı. Son 15 yıldaki tüm sıkıntılara rağmen bütün bunları alın Türkiye yine yüzde 6 civarı büyümüş. 90 'lı yıllarda yüzde 3 civarı büyümüş, 70'li yıllarda yüzde 4 civarı büyümüş. Yönetimde istikrar reformlarla desteklendiği zaman bu ülke ayağa kakmıştır, şahlanmıştır. Rahmetli Özal öyle yapmıştı. Hem istikrar var, hem reform var. Bu böyledir. Şimdi sistemin temel taşlarına baktığınız zaman bu anayasa değişikliğiyle meclis zayıflamıyor. Kesinlikle zayıflamıyor, güçleniyor. Meclis yasama tekerini elinde tutuyor. Eskiden olduğu gibi iktidar partisi grubunun her şeyi belirlediği bir yapıdan çıkıyor. Denetim noktasında şu anda var olan denetim mekanizmaları olduğu gibi devam ediyor. Diyecekler ki 'gensoru yok' Gensoru yok, çünkü hükümete güven oyunu millet veriyor doğrudan doğruya. O zaman gensoru diye bir şey kalmıyor."

Şimşek, yeni dönemde meclisin yasama ve denetim görevi anlamında bir farklılaşma olmadığını da anlatarak, "Yargıya gelelim. Yargıda meclis nitelikli çoğunlukla şu anda hiç kimse nitelikli çoğunluğa sahip değil. Uzlaşma gerektirecek nitelikli çoğunlukla HSYK üyelerinin çoğunluğunu atayacak. 12 üyenin 7 üyesini meclis nitelikli çoğunlukla atayacak. Nitelikli çoğunluk bulunamazsa kura çekilecek. Bugün Fransa, Almanya gibi bir çok Avrupa ülkesinde ya adalet bakanı atıyor ya cumhurbaşkanı atıyor ya meclis atıyor. Dolayısıyla yargıda da aslında ortaya konulan yargılar yersiz. Dünya normlarından çok farklı bir sistem değil." ifadelerini kullandı.

"Bu sistem, mevcut sistem önümüzdeki dönemde eğer değişmezse krizlere gebedir" diyen Şimşek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Neden? Çünkü 1980 anayasası ile Cumhurbaşkanına inanılmaz, çok güçlü yetkiler verilmiş. Yani bakanlar kuruluna istediği zaman başkanlık yapacak, bütün kararnameler oraya gidiyor, bütün atamalar oradan geçiyor, kanunlar veto edilebiliyor, anayasa mahkemesine gönderilebiliyor, hükümet kurulurken onay gerekiyor, yani mevcut haliyle mevcut anayasa cumhurbaşkanına güçlü yetkiler veriyor. Şimdi cumhurbaşkanını millet seçiyor en az yüzde 50 ve daha fazla oyla seçilecek cumhurbaşkanı. Bu kadar güçlü bir tabana sahip ve yeniden seçilme bir dönem daha olasılığı olan bir cumhurbaşkanı gidip oraya sembolik olarak oturur mu?

Eski sistem değişti. 2007 yılında değişti. Peki bir de icranın diğer boyutu yani hükümet, başbakan, bakanlar kurulu, bu iki başlılık demek. Bu iki başlı sistem bugün idare ediyor, iyi işliyor. Ama bakın ben size söyleyeyim önümüzdeki 10 yıllarda farklı bir siyasi eğilimden bir hükümet farklı siyasi eğilimden halk tarafından seçilmiş bir cumhurbaşkanı nasıl olacak? Çünkü yetkiler o kadar güçlü ki. O nedenle bu anayasa değişikliği Türkiye'nin hakikaten orta, uzun vadede önünü açacak çok önemli bir değişiklik, çok önemli bir reformdur. Çok kritik bir reformdur. Yapmazsak önümüzdeki 10 yıllarda ciddi sıkıntılar iki başlılıktan dolayı çok ciddi sıkıntılar yaşanabilir. Bu yeni sistem aslında kutuplaşmayı azaltabilir, uzlaşmayı, birlikte çalışma kültürünü getirebilir."

Konuşmasının ardından Şimşek, BTSO üyelerinin sorularını yanıtladı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber