Başbakan Yıldırım: Sürekli istikrar için kararımız 'Evet'

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Yıldırım ile eşi Semiha Yıldırım'ın salona gelmesiyle toplantı başladı. Yıldırım'ın salonu selamladığı sırada AK Parti'nin "Evet diyoruz" adlı yeni kampanya şarkısı çalındı

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 25 Şubat 2017 12:28, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Başbakan Yıldırım: Sürekli istikrar için kararımız 'Evet'

- AK Parti'nin Halk Oylaması Kampanya Tanıtım Toplantısı, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım ile eşi Semiha Yıldırım'ın salona gelmesiyle başladı.

AK Parti, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Halk Oylaması Tanıtım Toplantısı'yla 16 Nisan'da yapılacak halk oylaması için kampanya startını verdi.

Yıldırım, eşi Semiha Yıldırım ile Ankara Arena'ya gelişinde, salon dışında toplanan kalabalık tarafından coşkuyla karşılandı. Buradaki kalabalığa, "Bugün sel oldunuz, Ankara'yı doldurdunuz" diye seslenen Yıldırım, gönüllerinin 80 milyonu alacak kadar geniş olduğunu belirtti.

Başbakan Yıldırım, şunları söyledi:

"Bugün Türkiye'nin aydınlık yarınlarına kapı aralayacak, muasır medeniyetler seviyesine ülkemizi ulaştıracak 16 Nisan halk oylaması için resmen kampanyamızı başlatıyoruz. Bugünden itibaren siz değerli yol arkadaşlarım, gençler, hanımefendiler, beyefendiler, bütün teşkilatımız, Bursa, İzmir, Zonguldak, Kütahya, Kepez, Şanlıurfa, Erzurum, Erzincan, Kastamonu, dünürlerim siz de hoş geldiniz. Türkiye'nin her ilinden, ilçesinden, her renginden, her kokusundan ülke insanı 80 milyon akın akın burada ve yükselen bir ses var. Meydanlardan güçlü Türkiye için, sürekli istikrar için kararımız, 'Evet'. İşte karar, işte gelecek."

Konuşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a selam gönderen Yıldırım, "Eminim ki kutlu yürüyüşün ilk adımını atan kurucu liderimiz, Cumhurbaşkanımız, bu muhteşem tabloyu izliyor. Buradan Cumhurbaşkanımıza, Recep Tayyip Erdoğan'a selamlarımızı gönderiyoruz." ifadelerini kullandı.

Yıldırım, selamlama konuşmasının ardından eşi Semiha Yıldırım'la, AK Parti'nin kampanya şarkılarından ilki "Tabii ki evet" eşliğinde Ankara Arena'ya girdi.

Başbakan Yıldırım ve eşi Semiha Yıldırım, salona girişte, oluşturulan turkuaz renkli platform üzerinde yürüyerek partilileri selamladı, salondakilere kırmızı karanfil dağıttı.

Bu sırada AK Parti Gençlik Kolları'nca hazırlanan ve üzerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafının yer aldığı "Büyük düşünen, güçlü lider" yazılı dev pankart ile üzerinde 15 Temmuz şehitlerinin fotoğraflarının bulunduğu "Kahramanlar can verir, yurdu yaşatmak için" yazılı pankartlar açıldı.

Yıldırım'ın salonu selamladığı sırada AK Parti'nin "Evet diyoruz" adlı yeni kampanya şarkısı çalındı.

Uğur Işılak tarafından seslendirilen şarkının sözleri şöyle:

"Düşündük inceden ince, evet, biz evet diyoruz, vatan ve millet deyince evet, biz evet diyoruz, artık bahar gelsin diye, bütün yüzler gülsün diye, kavga değil kardeşliğe, evet diyoruz, bayrak bizim, millet biziz, vatan bizim, devlet biziz, memlekettir tek derdimiz, evet diyoruz, bitecek tüm dayatmalar, artık büyük Türkiye var, madem milletindir karar, evet diyoruz, güçlü lider, güçlü devlet, hedefe hız katar elbet, bize düşen son bir gayret, evet, biz evet diyoruz, On beş temmuz bize ne der, iyi düşün, bir karar ver, rahat uyusun şehitler, evet diyoruz, bayrak bizim, millet biziz, vatan bizim, devlet biziz, memlekettir tek derdimiz, evet diyoruz, bitecek tüm dayatmalar, artık büyük Türkiye var, madem milletindir karar, evet diyoruz."

Başbakan Yıldırım'ın salondaki yerini almasının ardından, 15 Temmuz Şehit ve Gazi Yakınları Derneği üyeleri, "Referanduma evet" pankartıyla platform üzerinde yürüyerek, partilileri selamladı.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, "Yurt dışıyla beraber 59 milyon seçmenimiz var. Seçmen sayısı neredeyse iki katına çıkmış ama artırdığımız 50. Bütün ülkelere göre seçmen sayısı başına düşen milletvekili adedi hala en az olan ülkeyiz. Onun için Sayın Kılıçdaroğlu, istismarı bırakın, eğer yapmaya çalışırsanız eski kayıtlara girer, yaptığınız yanlışları bir bir önünüze koyarız." dedi.

Yıldırım, Ankara Arena Spor Salonu'nda düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Halk Oylaması Kampanya Tanıtım Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "Bu anayasa değişikliği neden yapılıyor?" diye sorarak, önce bunun anlaşılması ve vatandaşların bunu mutlaka bilmesi gerektiğini ifade etti.

Başbakan Yıldırım, "Aksi halde ortalıkta aslı astarı olmayan bir sürü yalan yanlış dedikodu dolanıp duruyor." diye konuştu.

2007'de cumhurbaşkanı seçimi sırasında yaşanan 367 krizini anımsatan Yıldırım, şunları söyledi:

"Yıl 2007. Mecliste AK Parti var ve 354 tane de milletvekili var. Cumhurbaşkanı seçeceğiz. Ana muhalefet partisi yeni bir icat çıkardı, 367 icadı. 367 milletvekili Meclise girmezse oylama yapılmaz, seçim başlamaz. Cumhuriyet tarihinden beri hiç ama hiç uygulanmamış yeni bir usulle, yeni bir icatla karşı karşıya kaldık. Tabii oylamayı yaptık ve ana muhalefet partisi hemen bu oylamayı Anayasa Mahkemesine taşıdı ve mahkeme de jet hızıyla görüşerek bunu iptal etti.

Biz bir oylama daha yaptık, yine 367'nin altında çıktı. İş kilitlenmişti, kriz artık zirveye ulaşmıştı. Meclisin yapacağı bir şey kalmadı. Kavga edecek halimiz yok, biz milletin vekilleriyiz. Karar aldık, işi aslına, millete götürmeliydik. Hemen toplandık, Sayın Genel Başkanımız 'Seçime gidiyoruz, millete dönüyoruz.' dedi. Seçim kararı aldık. 22 Temmuz 2007'de seçim gerçekleşti ve millet bize bir önceki seçimde verdiğinin çok üzerinde, yüzde 47 destek vererek bu yanlışı düzeltti. Tekrar toplandık. Bu sefer, 'Artık bu rezillik, bu kepazelik bitsin, bu krizi çözelim.' dedik. Referandum kararı aldık. Referandumun konusu ne? Cumhurbaşkanını halk doğrudan seçsin. Bunu da o günkü Cumhurbaşkanı geri gönderdi, veto etti. Biz ısrar ettik, Meclisten tekrar çıkardık, gönderdik. Bu sefer Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer mecburen imzaladı ama konuyu mahkemeye taşıdı."

Yıldırım, mahkemenin kendilerinin kararı doğrultusunda karar verdiğini ve 21 Ekim 2007'de referandumun gerçekleştiğini belirtti.

Milletin yüzde 69 bir çoğunlukla cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesini onayladığını anlatan Başbakan Yıldırım, ondan sonra da Türkiye'de artık her şeyin değiştiğini bildirdi.

Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bugün halk oylamasına götürdüğümüz anayasa değişikliği, 2007'de başlayan işin eksiklerinin tamamlanmasıdır. Esasında cumhurbaşkanlığı sisteminin 2007'de önemli adımı atılmıştır. Bu değişiklikle, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini de anayasaya, değiştirerek işlemiş oluyoruz. O gün Türkiye'nin bütün demokratik teamüllerini, milli iradenin kararlarını hiçe sayan ve tam bir kaos örneğini Türkiye'ye yaşatan ana muhalefet partisi CHP sanki bu işin sorumlusu değilmiş gibi yine darbe anayasasının arkasına saklanarak 'Hayır' diye var gücüyle bağırıp duruyor. Başlanan bu kutlu yürüyüş, 16 Nisan'da aziz milletimizin evet oylarıyla tamamlanacaktır."

- Anayasa değişikliği

Yıldırım, 16 Nisan 2017'de referanduma gidecek olan 18 maddelik anayasa değişikliğinde yer alan düzenlemelere ilişkin şunları anlattı:

"Birinci maddede, Anayasa'nın 9. maddesi 'yargı bağımsızdır' diyor, biz de diyoruz ki 'Yargı hem bağımsız olsun hem de tarafsız olsun.' Bağımsızın yanına 'tarafsız' ibaresini de ekliyoruz. Peki bunun nesi yanlış? CHP buna niye karşı çıkıyor? CHP yargının bağımsız ve tarafsız olmasını istemiyor mu? Milletimizin takdirine bırakıyorum."

İkinci maddenin, Anayasa'nın 75. maddesinde değişiklik yaptığını kaydeden Yıldırım, milletvekili sayısının 550'den 600'e çıktığını belirtti.

Ana muhalefet partisinin bunu da istismar ettiğini vurgulayan Başbakan Binali Yıldırım, SHP-DYP koalisyon hükümetinde anayasa değişikliğiyle milletvekili sayısının birdenbire 450'den 550'ye çıkarıldığını hatırlattı.

Yıldırım, "Efendim yazıkmış, günahmış, israfmış. O zaman 100 milletvekili artırdınız. Türkiye'nin nüfusu ne kadardı? 59 milyon. Seçmen sayısı ne kadardı? 29 milyon. Şimdi nüfus ne kadar? 80 milyon. Yurt dışıyla beraber 59 milyon seçmenimiz var. Seçmen sayısı neredeyse iki katına çıkmış ama artırdığımız 50. Bütün ülkelere göre seçmen sayısı başına düşen milletvekili adedi hala en az olan ülkeyiz. Onun için Sayın Kılıçdaroğlu istismarı bırakın, eğer yapmaya çalışırsanız eski kayıtlara girer yaptığınız yanlışları bir bir önünüze koyarız." diye konuştu.

- "Şimdi de 18'e düşürüyoruz gençler hazır olun"

Değişikliğin 3. maddesinde de milletvekili seçilme şartlarının yer aldığını kaydeden Yıldırım, AK Parti iktidarının daha önce milletvekili olma yaşını 30'dan 25'e indirdiğini anımsattı.

Yıldırım, "Seçilme yaşını şimdi de 18'e düşürüyoruz, gençler hazır olun." dedi.

Buna da karşı çıkıldığını belirten Başbakan Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:

"Ne lüzumu var canım. Biz dururken, yaşını başını almış adamlar, hanımlar dururken gençlere ne oluyor? Beklesinler. Oy verirken gençleri çağıracağız, 'Buyurun oy verin, bizi seçin.' Ama 'Biz de milletvekili olmak istiyoruz.' dedikleri zaman 'Ya ne acelen var, bekle.' Seçen, seçme yeterliliği olan mutlaka seçilir. Bu değişiklikle 7,5 milyon gencimize siyasete girmenin imkanı geliyor, onların önleri açılıyor. 15 Temmuz'da 'bu ülkenin gençleri memleket meseleleriyle ilgilenmez' diyenlere, o gece göğsünü tanklara, toplara, mermilere siper eden bu gençlerin ülkesine, milletine, bayrağına ne kadar sahip olduğunu bütün dünyaya gösterdi. Sizin bu yaptığınız karşısında bizim seçilme yaşını 18'e indirmemizin çok da büyük bir iş olmadığını ifade etmek istiyorum."

Yıldırım, değişiklik çerçevesinde 4 yılda bir yapılan seçimlerin bundan böyle 5 yılda bir olacağını ifade ederek, "Milletvekilleri seçiliyor, Meclise geliyor ve Mecliste hükümet kurulma çalışmaları başlıyor. Sonra bu hükümet güvenoyu için program hazırlıyor. Güvenoyu alıyor, almıyor zaman geçiyor. Sonra 6 ay tebrikler başlıyor ve kaldı 3,5 yıl. Son 6 ayı da vedalaşma ziyaretleri ve elde kalıyor 3 sene. 3 senede hangi işi tamamlayacaksınız? Bu bürokrasiyle, bu kırtasiyecilikle 3 senede bu projeleri nasıl bitireceksiniz?" diye konuştu.

Seçimde iki sandık kurulacağını ve bu değişikliğin en önemli getirisinin bu olduğunu, sandıklardan birinde cumhurbaşkanının, diğerinde de milletvekillerinin seçileceğini anlatan Başbakan Yıldırım, "Birinde hükümet, birinde de Meclis seçiliyor. Yani Meclisi seçelim, başbakanın kim olduğu belli değil. Daha sonra Mecliste birtakım ayak oyunları hükümet kurulamıyor. Ülke zaman kaybediyor." değerlendirmesini yaptı.

Şu anda cumhurbaşkanının yüzde 50 artı bir oyla seçildiğini hatırlatan Yıldırım, "Yetkiyi veriyoruz ve 5 yıl boyunca 'Verdiğin sözleri yerine getir.' diyoruz." ifadesini kullandı.

Aynı zamanda Meclise de milletvekillerinin seçildiğini, onların da memleketin ihtiyacı olan kanunları çıkardıklarını ve hükümeti denetlediklerini aktaran Yıldırım, bu şekilde ülkede güçlü bir iktidar ve sürekli icraat olduğunu belirtti.

- "Milletvekilleri dışında kimse kanun teklifi veremiyor"

Başbakan Yıldırım, "Meclis'in yetkileri azalıyor. Meclis etkisiz hale geliyor." denildiğine işaret ederek, şunları söyledi:

"Nasıl geliyormuş? Efendim hükümete güvenoyu kalkıyor. Doğru kalkıyor. Niye kalkıyor? Çünkü güvenoyunu millet doğrudan veriyor. Hükümeti millet kendisi seçiyor, vekillere bırakmıyor. Onun için güvenoyuna ihtiyaç var mı? Tabii ki yok. Meclis denetimi, genel görüşme, Meclis araştırması, Meclis soruşturması aynen devam. Yazılı soru... Milletvekilleri bütün bakanlara, başkan yardımcılarına yazılı soru verebilecek. 15 gün içinde de cevabını alacak. Ama Meclise çok ama çok önemli bir yetki geliyor. Nedir? Artık milletvekilleri dışında kimse kanun teklifi veremiyor. Bir istisnayla, hükümetin başındaki cumhurbaşkanı sadece bütçe ve kesin hesap kanununu teklif edebiliyor. Onun dışındaki bütün kanun teklifleri milletvekilleri tarafından veriliyor. Bu da yeni getirilen bir şey."

Başbakan Binali Yıldırım, "Artık Bakanlar Kurulu yok, Başbakanlık yok, Başbakanın yetkileri de Cumhurbaşkanına devrediyoruz, yetkileri birleştiriyoruz. Bakanlar Kurulu kararı yerine, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi getiriyoruz. Değişiklik bu." dedi.

Başbakan Yıldırım, partisinin Ankara Arena Spor Salonu'nda düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Halk Oylaması Kampanya Tanıtım Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, anayasa değişikliğiyle birlikte Mecliste milletvekillerinin daha da güçleneceğini söyledi.

Anayasa değişikliğine ilişkin kanunun 7'nci maddesinin, cumhurbaşkanının aday olma şartlarını içerdiğini ifade eden Yıldırım, 40 yaşını doldurmuş Türk vatandaşı, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip herkesin milletvekili adayı olabileceğini belirtti. Aday olma yollarının da artırıldığını aktaran Yıldırım, her siyasi parti grubunun ayrı ayrı ya da beraber aday gösterebileceğini söyledi.

En son seçimde toplam yüzde 5 oy alan siyasi partilerin de birlikte cumhurbaşkanı adayı çıkarabileceğini, 100 bin seçme yeterliliğine sahip vatandaşın da cumhurbaşkanlığına aday gösterebildiğini bildiren Yıldırım, aday gösterme işinin kimsenin tekelinde olmadığını vurguladı.

- "Yetki gani, sorumluluk mafi"

Anayasa değişikliği kanununun 8'nci maddesinin, cumhurbaşkanının görevleri ve yetkilerini içerdiğini ifade eden Yıldırım, cumhurbaşkanına çok geniş yetkiler verildiği yönündeki eleştirilere de yanıt verdi. 1982 Anayasası'nın parlamenter sisteme göre yapıldığını ifade eden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Cumhurbaşkanı var, Meclis var, Meclisten çıkan hükümet var, Başbakan, Bakanlar Kurulu var. Anayasayı yazarken sıra 104'ncü, 105'nci maddeye geliyor. Cumhurbaşkanlığının yetkilerine, o zamanın paşaları Evren Paşa, Aldıkaçtı Hoca'ya diyor ki 'Sen burada parlamenter sistemin ne yetkisi varsa onu yaz' diyor. Zaten iş orada bozuluyor. İşin çivisinden çıkmasının kurgusu 82 Anayasası'dır.

Bir yandan parlamenter sistem düşüneceksiniz bir yandan da cumhurbaşkanına başkanlık yetkisi vereceksiniz. Sorumluluk sıfır, yok. Sadece vatana ihanetten suçlanabilir. Vatana ihanet diye bir suç var mı? Ceza mevzuatımızda olmayan bir suçtan suçlanabilir diye göstermelik bir madde konmuş onun dolması mümkün değil. Yetki gani, sorumluluk mafi. Böyle bir sistem bu sistemle biz nereye gideceğiz? Şimdi diyoruz ki, 'Yetkiler var ama sorumluluk da var.' Aynı yetkileri veriyoruz biraz daha fazla veriyoruz. Artık Bakanlar Kurulu yok, Başbakanlık yok, Başbakanın yetkileri de Cumhurbaşkanına devrediyoruz, yetkileri birleştiriyoruz. Bakanlar Kurulu kararı yerine, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi getiriyoruz. Değişiklik bu. Valileri, kaymakamları, büyükelçileri, müsteşarları, genel müdürleri, kurum başkanlarını bakanları atayacak, görevden de alacak. Şimdi de zaten böyle. Ne değişiyor?"

Başbakan Yıldırım, vatandaşların anayasa değişikliği konusunda bir bilgi kirliliği ile karşı karşıya olduklarını belirterek, milletin iradesinin tam hakim olacağı bir değişiklik yaptıklarını söyledi.

Seçime gittiklerini, vatandaşın derdini dinlediklerini, taleplerini aldıklarını, sitemlerini işittiklerini ve her türlü fedakarlığı yaptıklarını belirten Yıldırım, "Bir de baktık, her taraftan kafayı uzatanlar var. Hoşgeldiniz biz sizin yeni ortaklarınız. Nereden çıktınız kardeşim? Siz bizimle seçim meydanlarında var mıydınız? Bizimle ter döktünüz mü? Bizimle milletin derdini dinlediniz mi? Yok, biz bunları yapmayız. Biz burada otururuz, gelenlerden hakkımızı alırız. Yağma yok. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa darbelere, dayatmalara cevabı veren parti AK Parti olmuştur." dedi.

27 Nisan e-muhtırasının, cumhurbaşkanının seçilmemesi için kendilerine verilen bir post modern darbe belgesi olduğunu belirten Yıldırım, o gün TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in milletin önüne çıktığını ve "Milletin önünde siz bizim emrimizdesiniz, bize talimat veremezsiniz. Herkes işini baksın" diyerek, bildirgeyi geri postaladığını hatırlattı.

Yıldırım, 17 Aralık'ta da yargı darbesinin yapılmaya çalışıldığını dile getirerek, AK Parti'nin onlara da gereğini yaptığını söyledi. 15 Temmuz darbe girişiminde ise tank ve tüfekle gelenlerin boylarının ölçüsünü aldığını ifade eden Yıldırım, "Düşünün çok partili hayat, yüzde 50 oyla seçilmiş Adnan Menderes on yıl Türkiye'yi baştan sona mamur etmiş ve ihtilalle görevden uzaklaştırdılar sonunda bir Başbakan ve bakanlarını darağacına gönderdiler. 1971'de yine Cumhurbaşkanı seçimini bahane ederek yine muhtıra yine istikrarsız dönem." değerlendirmesinde bulundu.

1979'da da cumhurbaşkanı seçilemediğini anımsatan Yıldırım, 124 tur seçim yapıldığını ve anarşinin körüklenmesiyle 80 darbesinin yaşandığını söyledi. Yıldırım, 28 Şubat'ta da "irtica" hikayesi ile tekrar hükümetin alaşağı edildiğini dile getirerek, "Bunlar Türkiye ne zaman istikrarı yakalamış tek başına iktidarlara sahip olmuşsa hep büyümüş. Milli gelirini artırmış, işsizliği azaltmış ve refahı yakalamış ama devam eden istikrarsız kısa dönemli yönetimlerde bütün kazanımlar yok olup gitmiş." dedi.

Anayasa değişikliği kanununun 9'ncu maddesinin cezai sorumluluk içerdiğini aktaran Yıldırım, cumhurbaşkanı, bakanların ve yardımcılarının artık her suçtan sorgulanabildiğini ve yargılanabildiğini belirterek, "Meclis eğer karar verirse yargılamak için gönderiyor. Bugünkü orandan daha düşük. Daha önce Meclisteki milletvekili sayısının yüzde 75 ile Yüce Divan'a gönderilirken, bugün yüzde 66'sının 'evet' kabul oyu ile gidebiliyor. Hani nerede bunun cumhurbaşkanı sorumsuz? Cumhurbaşkanı hem sorumlu hem de yetkili. Millete karşı sorumlu ve Meclise karşı sorumlu." ifadelerini kullandı.

- "Meclis'i feshetme külliyen yalan"

Başbakan Yıldırım, anayasa değişikliği kanununun en önemli maddesinin 11'nci madde olduğuna dikkati çekerek, muhalefet ve bazı uzmanların bu maddeye çok takıldığını söyledi.

Cumhurbaşkanının Meclisi feshettiği yönünde eleştiriler bulunduğunu belirten Yıldırım, şöyle konuştu:

"Böyle şey olur mu? Cumhurbaşkanını kim seçiyor? Millet seçiyor, Meclisi kim seçiyor? Onu da millet seçiyor aynı anda seçiyor. Bir kere feshetme diye bir şey yok bu külliyen yalan, koca bir yalan. Ne var? Seçimin yenilenmesi var. Seçimin yenilenmesi hakkı hem Cumhurbaşkanında var hem de Mecliste var. Cumhurbaşkanı seçim kararı alabilir, Meclis de seçim kararı alabilir. Peki, durup dururken niye seçim kararı alsın? Demirel ile rahmetli Özal'ın durumunu hatırlayın, Demirel ile Erbakan, Çiller'in durumunu hatırlayın. Ecevit ile Ahmet Necdet Sezer'in durumunu hatırlayın. O anlaşmazlıkların Özal ile Yıldırım Akbulut'un durumunu, Mesut Yılmaz'ın durumunu hatırlayın. O anlaşmazlıkların ülkeye ne büyük bedeller ödettiğini hepimiz biliyoruz. 2001 krizinde Türkiye'nin bir gecede yüzde yüz fakirleştiğini unutmuyoruz.

Diyelim ki, cumhurbaşkanı seçim kararı aldı kendi seçime gidiyor, Meclis de beraber gidiyor. Meclis aynı kararı aldı, Meclis seçime gidiyor, cumhurbaşkanı da onunla beraber gidiyor. Yani bu, iki erkin milletin yetki verdiği iki kurum var. Cumhurbaşkanlığı bir, Meclis iki. İkisinin de aynı gücü elinde tutması demek. Aynı silaha sahip olması demek. Bu ne demek uzlaşın. Amerika, Fransa bugün bunu tartışıyor. İyi güzel de başbakanlık sistemi eğer anlaşmazlık olursa Meclislerle ne yapacağız? Süre sonuna kadar bekleyecek miyiz? İşte bu sistem, kriz çözüyor uzlaşma kültürü geliştiriyor. Diyelim ki, inat etti seçime gitti. Cumhurbaşkanı yahut Meclis seçim kararı aldı. Millet bunun hesabını sorar. Hiçbir haklı gerekçe olmadan seçime giderseniz, millet bunun hesabını sizden sorar ama bir imkanı da elinde bulundurması lazım. Artık yürümüyorsa, işler tıkanmışsa, iş inada binmişse bunun çözümünü de anayasanın sağlaması lazım getirdiğimiz budur."

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, "Bürokratlar kendi aralarında seçince yargı bağımsız, tarafsız oluyor, milletin seçtiği Meclis seçince yargı taraflı oluyor. Ey Kılıçdaroğlu, temsil ettiğin milli iradeyi, siyaseti bu kadar küçümseme. Meclisi bu kadar aşağılama. Bu Meclis ki Gazi Meclistir, 15 Temmuz'da aslanlar gibi bombalara karşı koyan Meclistir. İstiklalimizin, istikbalimizin, Türkiye'nin kurulduğu Meclistir." dedi.

Yıldırım, Ankara Arena'da gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Halk Oylaması Kampanya Tanıtım Toplantısı'nda yaptığı konuşmada anayasa değişikliğiyle sıkıyönetimin tarih olduğunu belirtti.

Darbe teşebbüsü, yaygın şiddet eylemleri ve ekonomik kriz varsa olağanüstü halin ilan edilebileceğini anlatan Yıldırım, mevcut sistemde OHAL'in ilan edildiğini, kanun hükmünde kararnameler çıkarıldığını ancak bunlarla ilgili bir açıklayıcı hüküm bulunmadığını ve bu alanda bir boşluğun söz konusu olduğunu söyledi.

Yıldırım, değişiklikle OHAL'in ilan edilebileceğini ama kararların 3 ay içerisinde Mecliste onaylanmazsa tamamen yürürlükten kalkacağını dile getirdi.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'un yeniden yapılandırılarak, üye sayısının 22'den 13'e düşürüleceğine, üyelerin 4'ünü cumhurbaşkanının seçeceğine dikkati çeken Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ne değişiklik yapılıyor? Yargı bürokrasinin kendi içerisindeki seçim kalkıyor, onun yerine milli egemenliğin temsilcisi Meclis seçiyor. 7 taneyi Meclis kendisi seçiyor. Hangisi daha demokratik, milli iradeyi daha iyi temsil ediyor. Milletin takdirine veriyorum. Bürokratlar kendi aralarında seçince yargı bağımsız, tarafsız oluyor, milletin seçtiği Meclis seçince yargı taraflı oluyor. Ey Kılıçdaroğlu, temsil ettiğin milli iradeyi, siyaseti bu kadar küçümseme. Meclisi bu kadar aşağılama. Bu Meclis ki Gazi Meclis'tir, 15 Temmuz'da aslanlar gibi bombalara karşı koyan Meclistir. İstiklalimizin, istikbalimizin, Türkiye'nin kurulduğu Meclistir."

- "AK Parti hiçbir işi yarım bırakmaz"

Bütçeyi cumhurbaşkanının kurduğu hükümetin verdiğini ancak bütçe hakkının Mecliste bulunduğunu, görüşmeler sonucu bütçe ve kesin hesabın onaylandığını anlatan Yıldırım, onaylanmazsa kriz çıkmayacağını, bir önceki yılın bütçesinin enflasyon oranında artırılacağını, bütçe onaylanınca da yeni bütçenin yürürlüğe gireceğini söyledi.

"Görüyorsunuz her şeye çözüm var, işi ortada bırakmak yok. AK Parti hiçbir işi yarım bırakmaz. Başladığı işi bitirir." diyen Yıldırım, darbe ürünü olan Askeri İdare Mahkemeleri ve Askeri Yargıtayın da kaldırılacağını ifade etti.

Bunun modern demokrasilerde olamayacağını vurgulayan Başbakan Yıldırım, CHP'nin buna da karşı olduğunun altını çizdi.

Yargıda birlik sağlandığını, askeri mahkemelerin Anayasa Mahkemesine verdiği üyelerin de düştüğünü ve sayının 15 olduğunu aktaran Yıldırım, "Değişiklik bundan ibaret, başka bir şey yok. Bunun üzerine de bir sürü laflar, külliyen tezvirat, külliyen yalan." dedi.

- "Bütün kanunlar elden geçecek"

Anayasa değişikliğini 16 Nisan'da halk oylamasına sunacaklarını anımsatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Milletimize güveniyoruz, olumlu sonuçlanacak, 'evet' oylarıyla kabul edilecek. Şöyle bir tezvirat yapıyorlar. 'Efendim bu anayasa değişikliği kabul edilince otomatik olarak Tayyip Erdoğan yeni sisteme göre cumhurbaşkanı olacak.' Yok böyle bir şey. Bu da külliyen yalan. Bu anayasaya göre cumhurbaşkanı seçimi 2019'da. Yani önümüzdeki seçim yapılacak ve ondan sonra bu tamamıyla bu uygulanacak. Uygulanan iki tane madde var. Birisi cumhurbaşkanın partisiyle ilişiği tekrar kuruluyor, bu hemen yürürlüğe girecek, diğeri de Hakimler Savcılar Kurulunun yeni yapısına göre seçim yapılacak ve bu yürürlüğe girecek. Bunun dışındaki maddeler için bir hazırlık zamanı var. Bütün kanunlar elden geçecek hepsi yeni sisteme hazır hale gelecek, ondan sonra seçim yapılacak ve yeni Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi yürürlüğe girecek. "

- "Türkiye'de artık vesayet dönemi tarih olacak"

Anayasa değişikliği hakkında bir bilgi kirliliği bulunduğuna dikkati çeken Yıldırım, "Bu değişiklik ülkemiz için tarihi bir fırsattır. Güçlü yönetim sayesinde Türkiye'de artık vesayet dönemi, güç odakları dönemi, darbe dönemleri tarih olacak, inşallah bu ülkenin gündemine bir daha gelmeyecek. Hiç kimse, hiçbir şekilde milletin seçtiklerine yani millete ayar vermeye kalkamayacak. Yeni sistemle birlikte ekonomi daha güçlü, daha sağlam ve daha sağlıklı bir zeminde ilerleyecek. İstikrar sayesinde yatırımlar artacak, üretim artacak, istihdam, yeni iş, aş alanları sağlanacak." şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle Türkiye'nin, enerjisini gereksiz tartışmalara değil büyümeye harcayacağını belirten Yıldırım, şu açıklamalarda bulundu:

"Yeni sistem bürokrasiyi azaltacak, devletin her biriminin daha fazla uyum içinde, tıkır tıkır işlemesini temin edecek. Yeni sistem terörün sonunu getirecek, terörü yok edecek. Siz zannediyor musunuz ki PKK, DEAŞ, FETÖ avaz avaz 'hayır' kampanyasını boşuna yapıyor? Onlar 'hayır' çıksın diye kendilerini parçalıyor. Bunun anlaşılır bir tarafı var. Çünkü bu değişiklik onları yok ediyor, onların hayat damarlarını kesiyor. Ne yaparlarsa yapsınlar, yok olacaklar. Bu ülkenin enerjisini, bu ülkenin vaktini, bu milletin enerjisini yok etmeye muvaffak olamayacaklar." dedi.

- "En çok da kalbimizle milletin karşısına çıkacağız"

Başbakan Yıldırım, 80 milyonun birlik, beraberlik ve kardeşliğinin terörü sona erdireceğini ve 2023 hedeflerini gerçekleştirmek için gerekli altyapıyı sağlayacağını ifade ederek, "Bu değişiklikle Türkiye bölgesinde daha da güçlü hale gelecek. Tehditlere, içeriden, dışarıdan gelen tehditlere karşı çok daha hızlı hareket edecek. Bu sistem kutuplaştıran siyaseti, korkutma siyasetini ortadan kaldıracak. Ülkenin birliği, beraberliği, kardeşliği daha da muhkem hale gelecek. 80 milyon hep beraber, el ele, omuz omuza geleceğe emin adımlarla yürüyeceğiz." diye konuştu.

16 Nisan'da gerçekleştirilecek halk oylamasına 49 gün kaldığını anımsatan Yıldırım, şunları kaydetti:

"Şimdi buradan ayrılacağız. 81 vilayetimize, ilçelerimize, köylerimize dağılacağız. Semt semt, sokak sokak, kapı kapı dolaşacağız. Bilgilendirme broşürlerimizle, afişlerimizle ama en çok da kalbimizle milletin karşısına çıkacağız. Milletimizle gönül diliyle konuşacağız, ayrıştırmayacağız, birleştireceğiz, kutuplaştırmayacak, kucaklayacağız. Gerginliğin dilini değil muhabbetin, samimiyetin dilini kullanacağız. Parti ayrımı yapmayacağız. Bu bir genel seçim değil. Partiler seçime girmiyor. Onun için siyasetimizde din, dil, mezhep, etnik köken ayrımı hiç olmadı, bundan sonra da olmayacak. CHP'ye oy veren kardeşlerimizi de, HDP'ye oy veren kardeşlerimizi de, MHP'ye oy veren kardeşlerimizi de ve diğer bütün partilere oy veren kardeşlerimizi de muhabbetle selamlayacağız, kucaklayacağız, onlarla gönül diliyle konuşacağız. Bize kavga yakışmaz. Bize ötekileştirmek yakışmaz. Herkese, her karara saygımız var. Biz yaftalayarak yürümeyecek, gönülleri fethederek sonuç alacağız."

Yıldırım'ın salondakilere "Evet şimdi ayrılmadan önce var mıyız arkadaşlar? Tek millet için, tek devlet için, tek bayrak için, tek vatan için, güçlü Türkiye için, diriliş için, yükseliş için, çocuklarımız için, yarınlarımız için, kararımız?" diyerek seslenmesi üzerine, kendisini dinleyenler "evet" karşılığını verdi.

"Gücümüz millet, kararımız, evet" diyen Yıldırım, vatandaşları kapı kapı dolaşmaya, mücadeleye, değişime, güçlü Türkiye'yi inşa etmeye çağırdı.

Yıldırım, "Hep birlikte 'evet', milyonlarca 'evet'. Rabbim bu kutlu yolculuğumuzu mübarek etsin. Rabbim ülkemizi, milletimizi, bütün insanlığı korusun. Çıktığımız bu yolda, Mevlam bizlere zafer nasip etsin." dedi.

Tanıtım toplantısına katılanlara, coşkuları, heyecanları ve muhabbetleri dolayısıyla teşekkür eden Yıldırım, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin hayırlı olmasını diledi.

Başbakan Yıldırım, konuşmasını tamamlamasının ardından kürsüden torunu Bahar Sena Yıldırım ile birlikte indi.

- "Daima millet" filmi

Toplantıda, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından "Daima millet" adlı tanıtım filmi izlendi.

Filmde, AK Parti'nin kuruluşundan bugüne hayata geçirdiği mega projeler, karşılaştığı engellerin yanı sıra Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminin ilk saatlerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın darbeye karşı çıkan konuşmaları yer aldı.

Darbe girişiminin, milletle el ele verilerek püskürtüldüğüne işaret edilen filmde, Başbakan Yıldırım'ın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile Çankaya Köşkü'nde görüşmesi ve Yenikapı'da düzenlenen Demokrasi ve Şehitler Mitingi'nden görüntüler de yer aldı.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi'nin ana hatlarıyla anlatıldığı film, "Gücümüz millet, kararımız evet" sloganıyla sona erdi.

Toplantıya, Bakanlar Kurulu üyeleri, eski TBMM Başkanları Bülent Arınç, Cemil Çiçek, Mehmet Ali Şahin, Köksal Toptan, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları, Grup Başkanvekilleri, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyeleri, çok sayıda milletvekili, belediye başkanı, il başkanı ve teşkilat yöneticisi katıldı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber