'Darbe olduğunu bilseydim, astsubayı etkisiz hale getirirdim'

İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesindeki ilk duruşmada, tutuklu sanık Astsubay Yusuf Yıldız ile 19 tutuksuz sanık ve avukatları hazır bulundu. Tutuksuz 3 sanık da Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı.

Duruşmada müştekiler Gülseren Özbek, Ayşe Akkuş hazır bulunurken, Hazine'yi avukatı temsil etti.

Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanıklardan Gökhan Baysal, 15 Temmuz Cuma günü araç bakımlarının yapılması nedeniyle garajlar bölgesinde bulunduğunu belirterek, öğleden sonra başka bölükteki bir silahın kaybolması nedeniyle tüm giriş çıkışların durdurulduğunun söylendiğini aktardı.

İki haftalık er olduğunu anlatan Baysal, akşam yat içtiması yapıldıktan hemen sonra koğuşlara geçmeden Uzman Çavuş Alparslan Karademir'in 5 dakika içerisinde tam teçhizatlı olarak toplanma emrini verdiğini dile getirdi.

Baysal, bu sırada bölükte koşuşturmacanın hakim olduğunu belirterek, "Komutanların hiçbiri dışarı çıkmamıştı. Bize 'Valiliğe terör saldırısı' olduğu söylendi. Kasalarla mühimmatı getirip önümüze koydular. 4-5 kişi mühimmatları şarjörlere basarak, bize ikişer şarjör dağıttı. Araçlara bindirdiler. 'Valiliğe gidip güvenliğini alacağız.' dediler." şeklinde konuştu.

Yola çıktıktan sonra Haliç civarında halkın biriktiğini gördüğünü ifade eden Baysal, "Vatandaşlar 'Asker kışlaya', 'darbeci askerler' diyerek tepki gösteriyordu. Ben darbenin ne olduğunu ilk defa duydum. Biz bunun üzerine telefonla polisi arayıp halkın arasında kaldığımızı söyleyerek, gelip bizi vatandaşların arasından almasını istedik. Polisler geldi. Kimliklerini göstermesi üzerine silahlarımızı teslim ettik. Bizi karakola götürdüler." ifadelerini kullandı.

"DARBE OLDUĞUNU BİLSEYİM, ASTSUBAYI ETKİSİZ HALE GETİRİRDİM"

Tutuksuz sanıklardan er Hasan Çaylı da 66. Mekanize Piyade Tugayında er olduğunu ve olay günü bir uzman çavuşun kendilerine "Valiliği teröristler basmış polise yardıma gidiyoruz." diyerek silahları dağıttığını anlatarak, "1 günlük askere bile silah verdiler. Kasalarla mühimmatları getirip boş şarjörlere doldurmamızı söylediler. Ne olduğunu sorduğumuzda 'Teröristler Valiliği basmış, polise yardıma gidiyoruz, karışmayın.' cevabını verdi. Sonra da araçlara binip çıktık." dedi.

Çaylı, tutuklu sanık Yusuf Yıldız'ın araç komutanı olduğunu vurgulayarak, Yıldız'ın telefona bakarak kendisini yönlendirdiğini aktardı.

Seyir halindeyken önlerine çıkan polislere yolu açtırarak devam ettiğini belirten Çaylı, şunları anlattı:

"İkinci polis çevirmesinde Yusuf Yıldız Astsubay, araçtan inip polislerin yanına giderek onlarla bir şeyler konuştu. Sonra da araca geldi. Komutanımıza 'Ne oluyor?' dedim o da 'Onlar da emir almış, biz de emir aldık.' cevabını verdi.' 'Ne emri?' diye tekrar sorduğumda ise cevap vermedi. Bu sırada halk birikmişti. Biz de araca binip kilitledik. Daha sonra komutan ilerlememizi söyledi. Hareket etmem için zorladı. 'Önümü göremiyorum, gidemem.' dedim. Emrine itaat etmemi söyledi. Askerde emre itaatsizliğin cezası anlatıldığı için ben de ilerledim. Darbe olduğunu bilseydim Yusuf Astsubayı etkisiz hale getirirdim."

Mahkeme Başkanı'nın "Biri sivil iki polis aracının ezildiğini görmedin mi?" sorusuna sanık Çaylı, "Araçları ezdiğimin farkında değildim." yanıtını verdi.

"TANKIN İÇİNDE PANİK YAŞADIK"

Tutuksuz sanıklardan Fırat Aydın da olay gecesi kışladan çıktıktan sonra Ayvansaray durağında durduklarını fark ettiklerini anlatarak, orada toplanan vatandaşlar arasındaki bir kadının "Bizi vuracak mısınız?" diye sorması üzerine, Astsubay Yusuf Yıldız'a bu insanların neden böyle konuştuğunu sorduğunu, Yıldız'ın da "Muhatap olmayın." dediğini aktardı.

Vatandaşların araçlarına saldırmasıyla tankın içinde panik yaşadıklarını ve bu sırada iki askerin havasızlık nedeniyle bayıldığını dile getiren Aydın, yaklaşık 3-4 saat böyle bekledikten sonra polislerin gelmesiyle teslim olduklarını söyledi.

Sanık Aydın, darbe girişiminin olduğunu götürüldüğü karakolda öğrendiklerini savunarak, "Kendi insanımıza silah sıkacak kadar hain değilim." dedi.

Duruşma, tutuksuz sanıkların savunmasıyla sürüyor.

Murat Paksoy