'Sadece emirleri uyguladım. Kimseyi vurmadım'

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Gölbaşı'nda bulunan Özel Kuvvetler Komutanlığının (ÖKK) ele geçirilme teşebbüsüne ilişkin 69 sanığın yargılandığı davada savunma yapan sanık Bilal Tosun, "Yüksek görev ve mutlak itaat anlayışıyla hareket ettim. Sadece emirleri uyguladım. Kimseyi vurmadım. Silahı kimseye doğrultmadım. Kimseyi rehin almadım. Masumum. Tahliye ve beraatımı talep ediyorum." dedi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 01 Mart 2017 16:15, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Sadece emirleri uyguladım. Kimseyi vurmadım'

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Gölbaşı'nda bulunan Özel Kuvvetler Komutanlığının ele geçirilme teşebbüsüne ilişkin eski Kurmay Albay Ümit Bak ve Kurmay Yarbay Mehmet Ali Çelik'in de aralarında bulunduğu 69 sanığın yargılandığı davanın ikinci duruşmasına sanık savunmalarıyla devam edildi.

Tutuklu sanıklardan eski Piyade Teğmen Bilal Tosun, ifadesinde, özel kuvvet kursuna katıldığını ve suç tarihinde kursiyer olduğunu söyledi. 41 haftalık kursu bitirip 15 Temmuz'da mezun olacakken, birkaç gün önce törenin 14 Temmuz'a alındığını aktaran Tosun, törenin ardından 15 Temmuz'da ayrılık işlemleri için birliğe tekrar geldiğini söyledi.

Tosun, mesai bitmeye yakın tatbikat olduğunu öğrendiğini öne sürerek, Üsteğmen Sezgin Güney'in timinde olduğunun söylendiğini, onun evinde toplanıp birliğe geçmeyi planladıklarını bildirdi.

Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu'nun, "Sezgin üsteğmenin evinde toplanmayı yadırgamadınız mı?" sorusu üzerine Tosun, bunu ön bilgilendirme toplantısı olarak değerlendirdiğini ve yadırgamadığını belirtti. Tosun, mahkeme başkanının sorusu üzerine Sezgin Güney'in evinde 8 kişi olduklarını söyledi ve evde bulunan sanıklardan tanıdıklarını teşhis etti.

Bilal Tosun, Sezgin Güney'in evinde toplanıp Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na geçtiklerini, burada silahlarını alıp teçhizatları kuşandıktan sonra terör saldırısı ihbarı üzerine Sezgin üsteğmenin emriyle hep birlikte Özel Kuvvetler Komutanlığına gittiklerini anlattı.

Özel Kuvvetler Komutanlığına girdiklerinde helikopterden üstlerine ateş açıldığını aktaran Tosun, bir süre arabada beklediklerini ve ardından nizamiyeye geçtiklerini, burada Yüzbaşı Vural Volkan Bal ile karşılaştıklarını, araçların kontrol edilerek sırayla içeri alındığını söyledi.

Nizamiye bölgesinin emniyetini almakla görevlendirildiklerini belirten Tosun, silah sesleri duyduklarını, ardından kendilerine ateş açıldığını, kendilerinin de içeri giren grubu korkutmak amacıyla havaya ateş ettiğini bildirdi.

Tosun, Sezgin Güney'in komutasında 20'nin üzerinde askerle sabaha kadar nizamiyede güvenliği sağladıklarını, sabaha doğru karargah tarafına çekildiklerini, ardından Mihrali Atmaca'nın timi tarafından derdest edildiklerini söyledi.

Sadece emirleri uyguladıklarını, başka bir çıkış yolu göremediklerini öne süren Tosun, "Karşı taraf ateş ediyor ama karanlık. Kim olduklarını bilmiyoruz. Uyarı amacıyla havaya ateş açtık." dedi.

Mahkeme Başkanı Ademoğlu, araya girip, müşteki İsmail Oğuz'dan nizamiyede olanları anlatmasını istedi. Oğuz, nizamiyede bulunanların kendilerini tanımamasının imkansız olduğunu belirterek, "Okul komutanınız geldi. Nasıl tanımazsın? Okul komutanı, 'Arkadaşlar, teslim olun.' diye bağırdı. Bizi duymamaları imkansız. 15 dakika, yarım saat olmadı 01.50'den 05.40'a kadar karşı karşıya geldik. Defalarca uyardık. Ben 3 saat 40 dakika o tel örgülerde cirit attım. Uyarmanın çok ötesi. Normalde bir kez yapılır. Teslim ol. Anlamamaları imkansız." dedi.

SAVCILIK İFADESİNİ YALANLADI

Oğuz'un beyanı üzerine Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu, sanık Tosun'a "Nasıl oldu da bu kadar uyarıya rağmen fark edemedin?" diye sordu. Tosun da arka tarafta bulunduğunu ve ses duymadığını belirterek, "Karanlıktan bir ses geliyor. Siz bir komutanın emrindesiniz, karşıda karanlıktan sesler geliyor. Ben bu durumdaydım. Ben hangisine inanayım. Arkamda gelen emir var. Karşı tarafta ise belirsiz bir ses." diye konuştu.

Nizamiye bölgesinde 2 kişinin vurulup düştüğünü gördüğünü aktaran Bilal Tosun, elinde uzun namlulu silah olduğunu, kimseyi vurmadığını, silahı kimseye doğrultmadığını ve kimseyi rehin almadığını ifade etti.

Mahkeme başkanının hem Sezgin Güney hem de Yarbay Mehmet Ali Çelik'in üzerinde bulunan listelerde adının geçtiğini hatırlatması üzerine Tosun, birliğinde sürekli tatbikat yaptıklarını, Sezgin Güney'deki listenin bu amaçla hazırlandığını düşündüğünü bildirdi. Mehmet Ali Çelik'i ise hiç tanımadığını aktaran Tosun, bu listeden bilgisi olmadığını söyledi.

"Gizli numaradan sesini tanımadığım biri beni aradı ve 'Engin Kaya teğmenin talimatlarına uy.' dedi." şeklindeki savcılık ifadesindeki beyanları hatırlatılan Tosun, bu şekilde herhangi bir görüşme yapmadığını, önceki ifadesinin sağlıklı koşullarda alınmadığını öne sürüp, "İnsan aç, susuz kalınca halüsinasyon görmeye başlıyor. Orada bir şeyler açıkladım ama orada normal şeyleri karıştırdığım olmuş. Böyle bir konuşma olmadı." dedi.

Yüksek görev ve mutlak itaat anlayışıyla hareket ettiğini savunan Tosun, sadece emirleri uyguladığını, üzerine atılı suçların hiçbirini kabul etmediğini, FETÖ ile bağının bulunmadığını, masum olduğunu öne sürdü ve beraat talep etti.

Tosun'un avukatı İclal Şahin, mahkemeden dosyayı incelemek için süre istedi.

"BENİM YAŞANTIMA AYKIRI"

Sanıklardan Cem Sinan Yenal, 15 Temmuz öncesi uzman çavuş olarak görev yaptığını, 15 Temmuz'da nöbetçi olduğunu kaydetti. Görevinin kamera izleme olduğunu bildiren Yenal, "15 Temmuz sabahı GATA'ya gittim. Fizik tedavi görüyordum. Bölükten beni aradılar ve bölük komutanı seni çağırıyor dediler. Öğle saat 12.00 ila 13.00 gibi birliğe gittim. Bu sırada Mustafa Koyun üsteğmen geldi birliğe. İzinde olmasına rağmen 10 gün önceden geri dönmüştü. Soranlara 'işim vardı geldim' diyordu. Bölük komutanı da niye geldiğini sordu aynı cevabı verdi." diyerek normal mesaiye devam ettiğini, bunun dışında olağan dışı bir durum olmadığını savundu.

Mahkeme Başkanı Ademoğlu'nun darbe girişimiyle ilgili bir talimat alıp almadığını sorması üzerine Yenal, "Darbe konusuyla ilgili bir talimat almadım. Nöbetçi amiri zaten biz aradık o gece, bilgi verdik. 'Olaylara müdahale etmeyin, asker dışarı çıkmasın' dedi. Helikopterin atışından sonra birlikte karartma yaptık, bizim bölgeye atış etmesinler diye. FETÖ'nün terör örgütü olduğunu medyadan biliyorum. Böyle bir yapılanma içerisinde olmadım. Benim yaşantıma aykırı. Başka bir cemaate de bağım yok. Kesinlikle öyle şeylere girmem. Kimsenin aklına uymam. Dini öğreneceksem kendim öğrenirim." savunmasını yaptı.

Başkan Ademoğlu'nun iddianamede hakkında darbeci askerlere mühimmat verdiği iddiaları olduğunu hatırlatması üzerine sanık Yenal, "Benim öyle bir yetkim yoktur." ifadelerini kullandı.

Yenal'ın avukatı Cihan Koç da müvekkilim hazır kıta binasında bulunduğunu, olayların ise karargah binası, binanın önü ve nizamiyede gerçekleştiğini söyledi.

İddianamede, müvekkilinin hazır kıta manga komutanı olarak nakledildiğini belirten Koç, "Müvekkilimin böyle bir görevi yok. O sadece kamera izleme görevlisi." diye konuştu.

Müvekkilinin acil müdahale mangası ve hazır kıtaya müdahale ettiği ve darbecilere mühimmat sağlamakla suçlandığını ifade eden Koç, "Müvekkilime darbecilere karşı eylemde bulunmasına dair açık ve net bir emir de yok. Müvekkilim o gece nöbetçi astsubaya ve subaya ulaşmak istiyorlar ama ikisi de yerinde yok. Hazır kıta ve acil müdahale mangasına emir ve komuta etme yetkisi müvekkilime ait değil. Müvekkilim silah ve mühimmat sorumlusu da değil. Hazır kıtaya komuta etme yetkisi nöbetçi subaya ait. Silahlığın anahtarı da nöbetçi subayda. Bu yetkilere sahip nöbetçi subay dışarıda, benim müvekkilim sanık olarak karşınızda." dedi.

Müvekkilinin isminin darbecilerin üstünde çıkan listelerde de bulunmadığını savunan eden Koç, tahliye ve beraat istedi.

Duruşmada sanık savunmalarının alınmasına devam ediliyor.

Serdar Açıl

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber