Eski Yüzbaşı Özay, 'KPSS' sorusuna cevap vermedi

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve iki polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin davanın sanıklarından eski Yüzbaşı Mustafa Serdar Özay, birinci derece yakınları arasında KPSS soruşturmasında tutuklu birisinin bulunup bulunmadığı yönündeki soruyu yanıtsız bıraktı.

Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu'nda görülen duruşmada, özel kuvvetler üyesi eski yüzbaşı Mustafa Serdar Özay, 15 Temmuz'da gizli ve özel bir operasyona katılmanın heyecanı içerisinde olduğunu, ülkede yaşananlar hakkında bilgisinin bulunmadığını iddia etti.

Görev için aldıkları teçhizatın standart bir olduğunu savunan Özay, "Görevimiz Cumhurbaşkanının sağ olarak teslim alınması olduğu için standart teçhizat alındı. Hiçbir hazırlık ve prova yapılmadan çıkılan bir görevde mühimmat planlaması yapmak mümkün değildir." şeklinde savunma yaptı.

Özay'ın "Benim ve hiçbir yakınımın bu yapıyla bir bağlantısı yoktur. Ağabeylerim bu yapının mağdurları arasındadır." sözleri üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın, sanığa, "Birinci derecede yakınlarınız arasında KPSS soruşturmasında tutuklanan var mı?" sorusunu yöneltti. Özay, bu soruya cevap vermek istemediğini dile getirdi.

Sanık, daha önceki ifadelerinde geçen, "İsmail Yiğit'in el bombasını koruma polislerinin bulunduğu binanın içine atığı" ve "Şehit polis memurunu Şükrü Seymen'in vurduğu" yönündeki sözlerini de kabul etmedi.

- Göçmen'in savunması

MAK üyesi eski astsubay Ömer Faruk Göçmen ise 15 Temmuz'da eski binbaşı Taner Berber'in çağırması üzerine göreve geldiğini, birliğe gidince hemen depolara yönlendirildiklerini söyledi.

Yanlarına gelen Taner Berber'in kendilerine, "Birazdan özel kuvvetler ekibi gelecek, bir terör operasyonu var. Biz sadece geri güvenliği alacağız." dediğini aktaran Göçmen, daha sonra özel kuvvetler ekibinin malzemeleri kuşandığını söyledi.

Depoda personelin bulunduğu bölgeye gelen eski Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'in burada yaptığı konuşmada, "TSK yönetime el koydu. Sıkıyönetim ilan edildi. Emirleri Genelkurmay Başkanından alıyoruz." dediğini anlatan Göçmen, ifadesini şöyle sürdürdü:

"Ben mühimmatları hazırlarken görev dağılımı yapılmış ve hangi timde olduğumu söylediler. Ormanlık bir bölgede 2-3 evin bulunduğu bir bölgeye operasyon yapılacağı anlatıldı. Biz MAK ekibi olarak operasyonda sadece geri emniyeti görevi alacaktık. Sönmezateş'in helikopter kalkmadan önce pilotlara tablet bilgisayardan koordinat verdiğini gördüm. Bindiğim helikopterde bir VIP düzeni vardı. Özel koltuklar vardı. Buna bir anlam verememiştim. Bir süre bekledikten sonra havalandık. Gideceğimiz yeri bilmiyordum. Bölgeye indikten sonra öğrendim. Binadan çıkarılan polisleri görünce bir şüpheye düştüm ve bir yanlışın içinde olduğumuzu anladım. Ben bu nedenle oteller bölgesinde polisle çatışmaya girmedim. Görevin Cumhurbaşkanını almak olduğunu da burada öğrendim."

- Otelden ayrılırken çatışma yaşandı

Helikopterden inerken bulundukları yere gelmeye çalışan siviller olduğunu anlatan Göçmen, kendisinin de sivillerin yaklaşmaması için birkaç defa havaya ateş ettiğini, daha sonra Şükrü binbaşı tarafından ateşkes emri geldiğini söyledi.

Cumhurbaşkanının otelde olmadığını öğrenen Şükrü Seymen'in dönüş emri verdiğini belirten Göçmen, otelden ayrılırken de çatışma yaşandığını ve çatışmaların arasından ormanlık alana kaçtıklarını anlattı.

Arazide belli bir yere kadar 18 kişi devam ettiklerini, bu sırada Çetibeli'nde bir bakkaldan alışveriş yaptığını belirten Göçmen, "Taner Berber yürüyemeyince alışveriş yapıp geldim. Gittiğim yerde jandarma karakolunu görünce Çetibeli'nde jandarmaya teslim olduk" diye konuştu.

Duruşmanın ardından tutuklu sanıklar, yoğun güvenlik önlemleri altında Muğla E Tipi Kapalı Cezaevine götürüldü. Duruşmada yarın helikopter pilotlarının dinlenmesinin planladığı öğrenildi.