'Avrupa bir kez daha suçüstü yakalanmıştır'

Canikli: (Bakanların Avrupa'daki programlarına izin verilmemesi) Bir kez daha aslında tarih tekerrür ediyor. Görülen manzara şudur. Avrupa bir kez daha suçüstü yakalanmıştır, maskeleri bir kez daha düşmüştür. Avrupa demokrasinin beşiği falan değildir

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 11 Mart 2017 14:32, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Avrupa bir kez daha suçüstü yakalanmıştır'

Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Bakanların Avrupa'daki programlarına izin verilmemesi ile ilgili, "Bir kez daha aslında tarih tekerrür ediyor. Görülen manzara şudur. Avrupa bir kez daha suçüstü yakalanmıştır, maskeleri bir kez daha düşmüştür. Avrupa demokrasinin beşiği falan değildir." dedi.

Canikli, Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu'nu makamında ziyaret ederek, burada gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtladı.

Almanya ve Hollanda'nın Türkiye'ye karşı tutumumu değerlendiren Canikli, "Bu gelişmeler önemli hadiselerdir. Genelde Avrupa'nın, özellikle bazı ülkelerin, Almanya, Hollanda ve Avusturya başta olmak üzere Türkiye'ye yönelik çok açık düşmanlıkları söz konusu. Artık bunu gizlemeden maalesef fütursuzca her ortamda her fırsatta ortaya koyuyorlar. Yaklaşımlarında da bunu görüyoruz." diye konuştu.

Bunun perde gerisinde İslam düşmanlığı, İslam ve Türk karşıtlığı üzerine kurulan bir zihniyet ile yaklaşımın yansımaları olduğunu vurgulayan Canikli, "16 Nisan'daki halk oylaması vesilesiyle arkadaşlarımızın orada yapacakları toplantıların, konuşmaların ve görüşmelerin engellenmesi en temek hak ve hürriyetler olan ifade özgürlüğünün ayaklar altına alınması, ortadan kaldırılmasıdır." ifadesini kullandı.

"AVRUPA DEMOKRASİNİN BEŞİĞİ FALAN DEĞİLDİR"

Canikli, tarihte sayılı kereler bunlara şahit olunduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Bir kez daha aslında tarih tekerrür ediyor. Görülen manzara şudur. Avrupa bir kez daha suçüstü yakalanmıştır, maskeleri bir kez daha düşmüştür. Avrupa demokrasinin beşiği falan değildir. Evrensel değerler, hukukun üstünlüğü, demokratik ilkeler konusunda hiçbir hassasiyeti yoktur. Sadece bugüne kadar yaptıkları söylemlerden ve algı operasyonlarından ibarettir. Çünkü söylemleri ile uygulamaları hep farklı olmuştur. Avrupa Birliği, Avrupa ülkeleri ve Batı, bugüne kadar dünyada hep darbecileri desteklemiş, halkın iradesini yansıtan siyasi iktidarlara hiçbir zaman destek vermemişlerdir. Bunun en somut örneklerinden birini Mısır'daki darbede gördük, en son 15 Temmuz darbe teşebbüsünde yaşadık."

"AVRUPANIN GERÇEK YÜZÜ BUDUR"

Mısır'daki darbede Avrupa'nın açıkça seçilmiş olan ve halkın iradesini yansıtan Cumhurbaşkanı'nın silahlı darbe sonucu devrilmesine göz yumduğunu vurgulayan Canikli, şunları söyledi:

"Hatta alkış tutmuş, daha sonra da her türlü desteği vermiştir. Bugünlerde biliyorsunuz darbecilere Avrupa'dan yoğun şekilde ziyaretçi akını söz konusudur. 15 Temmuz darbe kalkışması sonrasında da AB aslında bir kez daha suçüstü yakalanmıştır. Muhtemelen darbe teşebbüsünün başarılı olmasını bekliyorlardı. Bütün söylemlerini, tavır ve davranışlarını onun üzerine kurmuşlardı. Çünkü 15 Temmuz'dan sonra, milletimizin iradesiyle darbe teşebbüsünün bastırılmasından sonra şaşkınlık geçirdiler. Nasıl konuşacaklarını, nasıl tavır alacaklarını Avrupa bilemedi. Böyle bir sonuçta beklemiyorlardı, büyük ihtimalle. Avrupa'nın gerçek yüzü budur. Batı budur. Bunu biz biliyorduk. Haksızlığa uğrayan mazlumun yanında değil, adaletin tesisi noktasında değil, insan haklarının tahakkuk etmesinin yanında değil, hep bunların karşısında olmuştur. Milli iradeyi savunmamış, milli iradenin yanında durmamış, hep kendi çıkarları neredeyse tamamen bütün politikalarını kendi çıkarları üzerine kurmuştur."

Bugün de aynı şeylerin yaşandığını anlatan Canikli, "Bakan arkadaşlarımız tamamen kendi kanaatlerini, düşüncelerini vatandaşlarımızla paylaşmak ve cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin getirdiği düzenlemeleri anlatmak üzere orada bulunuyorlar. Bunları dahi anlatmalarına, konuşmalarına fırsat verilmiyor. Aslında aynı zamanda Avrupa, 'hayır' cephesine destek veriyor, onlarda kol kanat geriyor." diye konuştu.

Canikli, bu tutumun sürpriz olmadığına dikkati çekerek, şu görüşlerini aktardı:

"Çünkü bugüne kadar bütün terör örgütlerine her türlü desteği veren, yani Türkiye'nin toprak bütünlüğünü hedef alan ve bugüne kadar Türkiye'ye çok bedel ödeten terör örgütlerine yıllardan beri inanılmaz destek veren Avrupa'nın, Batı'nın, Almanya'nın, Hollanda ve Avusturya'nın bugün en temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasına engel olması aslında çok şaşırtıcı olmasa gerekir. Yine insanlar şaşırıyor ama şaşırtıcı olmaması gerekir. Çünkü bunlara benzer sayısız hadiseler yaşadık. Bugün de şer cephesiyle birlikte Almanya, Avrupa 16 Nisan referandumunda 'hayır' tarafındandır. PKK ve terör örgütleriyle beraber hareket ediyor. Zaten bu konuda finansal destek veriyor, yıllardan beri kucak açıyor. Onların rahatça propaganda yapmalarının önünü açıyor."

"BUNLAR TERÖR ÖRGÜTÜNE HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERDİLER"

Aynı şekilde FETÖ'nün de bu kampanyada "Hayır" tarafında bulunduğuna işaret eden Nurettin Canikli, "Avrupa bunlara destek veriyor. Yine PKK'nın siyasi uzantısı olan HDP, hatta DEAŞ bu referandumda hep birlikte hareket ediyor. Arazide zaten her türlü paslaşmaları kendi aralarında yapıyorlar. Avrupa'nın silah desteği dahil parasal her türlü destekleri de var." dedi.

Canikli, tablonun netleşmeye başladığını belirterek, "16 Nisan referandumu vesilesiyle bir kez daha hepsinin gerçek niyetleri, yaklaşımları ve tavırları ortaya çıkmıştır. Bunlar bize zarar vermez. Bunu ilk defa yapmıyorlar. Daha önce el altından gizliden gizliye yapıyorlardı. Türkiye'nin toprak bütünlüğünü hedef alan saldırıları yapanlara destek vererek, onları koruyarak, onlara kol kanat gererek, buna Belçika da dahil, bunlar terör örgütüne her türlü desteği verdiler. Verdikleri silahların sonuçta Türkiye'de siviller dahil insanımızın katliamında kullanıldığını Avrupa biliyor. Bu açıdan bakıldığında gerçek anlamda bir insanlık suçu işliyorlar." diye konuştu.

Türkiye'de terör örgütleri tarafından katledilen masum vatandaşların kanlarında Avrupa'nın, desteklediği terör örgütleriyle payı olduğunu bildiren Canikli, "Ama ne yaparsa yapsınlar, kim devreye girerse girsin, sonuçta korkunun ecele faydası yok. Bunlar bizi bugüne kadar hamdolsun yıldıramadı. Bu millete diz çöktüremediler. Bundan sonra da bu millet yolunda yürümeye devam edecek." ifadesini kullandı.

Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Türkiye-Rusya ilişkilerinin geliştirilmesinin her iki ülkeye ticaret, turizm ve diğer alanlarda çok büyük katkılar sağlayacağını belirtti.

Canikli, Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu'nu makamında ziyaret ederek, burada gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtladı.

Türkiye-Rusya ilişkileriyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Canikli, "Hatırlanırsa hükümetimizin kurulmasından hemen sonra Sayın Başbakanımız 'Bundan sonra düşmanlıkları azaltacağız, dostlarımızı artıracağız' şeklinde özetleyebileceğimiz bir politikanın işaretlerini vermişti." ifadesini kullandı.

Rusya ile ilişkilerin bu politikanın bir yansıması ve sonucu olduğunu vurgulayan Canikli, "Sadece Rusya değil, başta etrafımızdaki ülkeler olmak üzere hepsiyle ilişkilerimizin normalleştirilmesi, dostlukların artırılması ve düşmanlıkların ortadan kaldırılması politikamızı ısrarlı şekilde sürdürüyoruz. Buna devam edeceğiz. İsrail ile ilişkileri, Suriye ve Irak ile ilişkilerimizi bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor." diye konuştu.

Canikli, talihsiz bir hadise nedeniyle Rusya ile ilişkilerde suni şekilde problem yaşandığını ifade ederek, şunları kaydetti:

"Şimdi bunların hepsi geride kaldı. Artık ileriye bakıyoruz. Bu ilişkilerin geliştirilmesi her iki ülkeye çok büyük olumlu katkılar sağlayacak. Ticaretin geliştirilmesi başta olmak üzere turizm ve diğer bütün alanlarda. Nitekim Rusya'ya özellikle tarımsal ürünlerin ihracatında kısıtlamaların getirilmesi nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşamıştık son bir yılda. Şimdi ihracatımızın önündeki bütün engeller kaldırıldı, buna ilişkin kararnameyi Sayın Medvedev imzaladı. Domates başta olmak üzere. Türkiye'nin yıllık 10-12 milyar liralık katma değere sahip bir ürünü. Çok kişinin de geçim kapısı ve istihdam kapısı olan bir ürün. Dolayısıyla onun ihracatının önündeki engellerin kaldırılmış olması da özellikle tarımda çiftçilerimiz nezdinde çok olumlu gelişmelere vesile olacak."

Aynı şeyin turizm için de geçerli olduğuna dikkati çeken Canikli, şu ifadeleri kullandı:

"Turizm akımı, Türk turizmi açısından çok önemli, belirleyici yere sahip. Geçen yıl bu nedenle yüzde 36'ya yakın, turizmde kaybımız oldu. Şimdi bunların hepsi ortadan kaldırıldı. Her geçen gün ilişkilerimiz daha da gelişecek. İlişkilerimizin geliştirilmesi iki ülkenin menfaatinedir. Gerçekten de iki ülkede de güçlü liderlik söz konusu. Bunu her hareketleriyle ortaya koyuyorlar. Kendi ülkelerinin menfaatleri çerçevesinde hareket edip adım atıyorlar. Yapılan budur. Bu ilerleyen aylarda Türkiye'nin büyüme rakamlarının üzerine çıkmasına da vesile olacaktır. Ayrıca istihdam probleminin çözülmesine de önemli katkı sağlayacaktır. Türkiye inşallah yoluna yürümeye devam edecektir."

- 28 Şubat mağdurlarıyla ilgili durum

Canikli, bir gazetecinin, "28 Şubat mağduru askerlerin yaraları ne zaman sarılacak, adalet ne zaman yerini bulacak?" sorusu üzerine, şunları söyledi:

"Bu konuyu biliyoruz ve bu konu gündemimizde. Esasında bununla ilgili düzenlemeleri yaptık. Hemen hemen 28 Şubat sürecinde ortaya çıkan mağduriyetleri giderici bütün yasal çalışmaları yaptık ve uygulamaya konuldu ama sayısı az da olsa bazılarının dışarıda kaldığı, dışarıda bırakıldığı yönünde bilgiler var. Onlar bize intikal etti. Onlarla ilgili çalışmamızı yürütüyoruz ancak OHAL kanun hükmünde kararnamesini, olağanüstü halin ilanını gerektiren nedenlerle bağlantılı olacak şekilde kullanıyoruz. Dolayısıyla bu konu bir yasal düzenlemeyi gerektiriyor. Çalışmamızı yaptıktan sonra hakikaten orada bir mağduriyetin olduğunu tespit edersek gerekli yasal düzenlemeyi hemen yaparız ama şu anda konu masamızda ve inceliyoruz. Konuya vakıfız, bütün ayrıntılarını değerlendiriyoruz."

- "En büyük varlığımız, değerimiz, güzelliklerimizdir"

"Samsun-Sarp Demiryolu Projesi'nde Ordu ve Giresun'u da kapsayacak şekilde bir çalışma olup olmayacağına" ilişkin soruyu Canikli, "Karadeniz'de tüm illerimiz hızlı tren imkanından faydalanacaklar. Buradaki tartışma hangi güzergah kullanılsın, hangi hatlar kullanılsın, nereden geçsin noktasında. Hattın sahilden geçme noktasında ve doğal yapının bozulacağı yönünde başta çevre hassasiyeti olan vatandaşlarımız olmak üzere ciddi bir kesimin itirazı var. Bunda da haksız değiller çünkü sahil yolunun yapım aşamasında da bu tür tartışmalar gündeme gelmişti." şeklinde yanıtladı.

Projenin yerleşim yerlerinden geçmesinin fiilen mümkün olmadığını belirten Canikli, şöyle devam etti:

"Çünkü hem mağduriyet hem de maliyet ortaya çıkar. Diğer seçenek ise sahilin doldurulması. Sahilden de geçerse inanılmaz sıkıntıları beraberinde getirir. Bizim en büyük varlığımız, değerimiz, güzelliklerimizdir. Sahilimiz, yeşilimiz, yaylamız. Oraları korumamız gerekiyor. Dolayısıyla bir taraftan yaparken, diğer tarafı da bozmayalım. Aynı zamanda bu benim şahsi tercihimdir. Sahili kullanmamak, mutlaka her ilimize hızlı tren hattının ulaşacağı şekilde bunu dikey olarak gerçekleştirmek. İleride teknoloji gelişir, yeni sistemler ortaya çıkar, çevre tahribatını en aza indirecek birtakım teknolojiler üretilirse o zaman konuşulur. Şu an itibarıyla burada yeni bir dolgu demek, bu güzelliklerin katledilmesine, doğanın tamamen tahrip edilmesine yol açar. Dolayısıyla olayı bu çerçevede değerlendirmek lazım."

- "Kabul edilmeyecek kadar düşerse her türlü müdahaleyi yaparız"

Canikli, "fındık fiyatlarının artırılmasına yönelik bir çalışma olup olmayacağı" yöndeki soruya da "Burada fiyatın aşağı çekildiği bir durum mu yoksa tamamen fiyat şartlarından doğan, doğal kendi mecrasında ortaya çıkan fiyat dalgalanması mı, onun araştırmasını yapıyoruz. Arz talep çerçevesinde fiyatlar düşüyorsa o zaman bu fiyatın üreticiyi nasıl, ne kadar mağdur ettiğine bakacağız. Kesinlikle hiçbir üreticinin mağduriyeti söz konusu olmayacaktır." cevabını verdi.

Hiçbir zaman fındık üreticisini mağdur etmediklerini ve etmeyeceklerini kaydeden Canikli, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Sezona girilirken eğer fındık kabul edilmeyecek kadar düşerse her türlü müdahaleyi yaparız. Şu an her şey kontrol altında ve fiyattaki dalgalanmanın nedenlerini araştırıyoruz. Arz fazlasından oluşan bir fiyat düşüşü olursa bu şu anda ortaya çıkmaz. Daldaki mahsul bir miktar netleşince ortaya çıkar. Üreticinin rahat edeceği, tamam diyeceği fiyat seviyesini her zaman gerçekleştireceğiz. Bunu sağlamak için normal psikolojik yönetim yeterli olmazsa o zaman en sert adımları da atmakta zerre kadar tereddüt etmeyiz. Müdahale alımı yapılması gerekiyorsa onu da yaparız. Bütün bunların oluşması için de şartların oluşması gerekiyor."

Canikli, fındık üreticisinin mağdur olmaması için her türlü tedbiri alacaklarına işaret ederek, "Bizim için esas olan fındık üreticisidir. Devletin görevi üreticiyi korumaktır. Başkasını korumak gibi bir yükümlülüğümüz yok. Bizim görevimiz üreticinin mağdur olmasını engellemektir. Fiyatın sadece üretici için değil, ülke ekonomisi için de önemli olduğunu unutmamakta fayda var. Sonuç olarak üreticimiz hiçbir zaman mağdur olmayacak." dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber