Lojmanı boşaltmayana, disiplin cezası verilir mi?

Danıştay Onikinci Dairesi, kamu görevlilerinin lojmanı boşaltmaması halinde haklarında bu durumdan dolayı disiplin cezası verilmesinin uygun olmadığını hükmetti.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 23 Mart 2017 00:02, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Lojmanı boşaltmayana, disiplin cezası verilir mi?

Danıştay Onikinci Dairesi tarafından, İl Sağlık Müdürü olarak görev yapan davacının lojmana usulsüz girdiği ve kullandığından bahisle, yazılı bildirimlere rağmen yasal sürede lojmanı boşaltmaması sebebiyle verilen "Aylıktan Kesme" cezası iptal edilmiştir.

Kararda, Kurumların konutta oturma süresi sona erenlere, yetkili makam tarafından kendilerine tahsis yapılmadan konutları işgal edenlere ve tahsis yapıldıktan sonra gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu anlaşılanlara karşı idarelere yasal olarak sadece "KONUTU BOŞALTTIRMA" yetkisi tanındığı, 2946 sayılı Kanun ile Kamu Konutları Yönetmeliği'nin ilgili hükümleri uyarınca LOJMANIN KOLLUK KUVVETLERİ KULLANILMAK SURETİYLE BOŞALTTIRILMASI YOLUNA GİDİLMESİ GEREKİRKEN, bu husus göz ardı edilerek kamu görevlilerine disiplin cezası verilmesinin uygun olmadığı gerekçe gösterilmiştir.

Diğer taraftan, kararda, lojmanı boşaltmayanlara işgaliye cezası verilmesini öngören yönetmelik hükmünün de Danıştay tarafından iptal edildiğine dikkat çekildi.

İŞTE DANIŞTAY KARARI

T.C

DANIŞTAY

Onikinci Daire

Esas No: 2015/2702

Karar No: 2016/664

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : ...

Vekili : Av...

Karşı Taraf (Davalı) : Sağlık Bakanlığı

Vekili : .... Hukuk Müşaviri (Aynı yerde)

İstemin Özeti : Isparta İdare Mahkemesince verilen 19/02/2015 tarihli ve E:2014/1187; K:2015/153 sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenmektedir.

Savunmanı Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : Derya Eroğlu Kablan

Düşüncesi : Kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği görüşüldü.

Dava; davacının Burdur İl Sağlık Müdürlüğü görevini yürütmekte iken kullanmış olduğu lojmana usulsüz girdiği ve kullandığından bahisle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C-a maddesi uyarınca 1/8 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince, Danıştay Onikinci Dairesinin 27/02/2012 tarihli ve E:2009/558, K:2012/12318 sayılı davacı eyleminin 5525 sayılı Kanun kapsamında kalmadığı ve affa uğramadığı, bu nedenle işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekçesiyle verilen bozma kararına uyularak davacı hakkında yapılan soruşturmada üzerine atılı eylemin sübut bulduğu anlaşılmış olup tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı tarafından, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temziyen incelenip bozulması istenilmektedir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C-(a) maddesinde, "Kasıtlı olarak; verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçleri korumamak, bakımını yapmamak, hor kullanmak" fiili aylıktan kesme cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; Burdur İl Sağlık Müdürü olarak görev yapan davacı hakkında yapılan ihbar dilekçeleri üzerine açılan soruşturma sonucu düzenlenen 05.12.2005 tarihli ve 47/18 sayılı soruşturma raporunda, mevzuata aykırı bir şekilde yerleştiği Burdur Devlet Hastanesine ait lojmanı, anılan hastanenin yazılı talebine karşılık boşaltmayarak oturmaya devam ettiğinden bahisle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C-(a) maddesi uyarınca 1/8 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırıldığı ve bu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2946 sayılı Kamu Konutları Kanunu'nun 7. Maddesinde; " Bu Kanun kapsamında giren;

a) Özel tahsisli, görev tahsisli ve hizmet tahsisli konutlarda oturanlar, tahsise esas görevin son bulduğu tarihten itibaren iki ay içinde konutlardan çıkmak zorundadırlar.

b) Sıra tahsisli konutlarda oturanlar; beş yıllık oturma süresinin bitiminden itibaren onbeş gün veya yararlanacak başka biri olmaması nedeniyle oturmaya devam etmesine izin verilmiş ise çıkması için idarece yapılan tebligat tarihinden itibaren bir ay içinde, emeklilik, istifa, başka bir yere nakil ve her ne sebeple olursa olsun memuriyet sıfatı kalkanlar ilişiklerinin kesildiği tarihten itibaren iki ay içinde konutlardan çıkmak zorundadırlar." hükmüne yer verilmiştir.

Aynı kanunun "Konuttan çıkarılma başlıklı" 8. Maddesinde de, "Konutlar, 7'nci maddede belirtilen süreler sonunda boşaltılmaz ise, tahsise yetkili makam tarafından ilgili mülki veya askeri makamlara başvurulur. Bu başvuru üzerine konut başka bir bildirime gerek kalmaksızın, kolluk kuvveti kullanılarak bir hafta içinde zorla boşalttırılır. Zorla boşalttırmaya karşı, idareye ve yargı mercilerine yapılacak başvuru icra ve infazını durdurmaz.

Konut tahsisine yetkili makam tarafından kendilerine tahsis yapılmadan konutları işgal edenler veya tahsis yapıldıktan sonra gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu anlaşılanlar, konut blok veya gruplarındaki diğer konut sakinlerinin huzur ve sükünunu bozucu, genel ahlak değerlerini zedeleyici tutum ve davranışlarda bulunmakta ısrar ettiği tespit olunanlar hakkında da yukarıdaki fıkra hükmüne göre işlem yapılır." düzenlemeleri yer almaktadır.

16.07.1984 tarihli ve 84/8345 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul edilen ve 23.09.1984 tarihli ve 18524 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Kamu Konutları Yönetmeliği'nin "Konuttan Çıkma" başlıklı 33. maddesinde; "Konuttan Çıkarılma" başlıklı 34. maddesinde de aynı hükümlere yer verilmiştir.

Öte yandan; anılan Yönetmeliğin 34. maddesinin üçüncü fıkrasının iptali istemiyle açılan davada, Danıştay İkinci ve Beşinci Dairelerince yapılan müşterek toplantıda verilen 20.03.2014 tarihli ve E:2013/5756 sayılı karar ile; 2946 sayılı Kamu Konutları Kanun'un 8. maddesinde; konutta oturma süresi sona erenlere karşı idarelere sadece "konutu boşalttırma" yetkisi tanındığı, konutun boşaltılmaması durumunda, idareye işgaliye bedeli tahsil yetkisi verilmediği, dolayısıyla Kanun'un bu açık hükmüne rağmen, Yönetmeliğin 34'üncü maddesinin üçüncü fıkrası ile idareye işgaliye bedeli tahsil etme hakkı tanınmasının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir.

Yukarıda açık metinlerine yer verilen mevzuat hükümleri ile Danıştay'ın anılan kararı bir bütün halinde değerlendirildiğinde, idareye işgaliye bedeli tahsisi yetkisi dahi verilmemekte; lojmanlara ilişkin olarak konut tahsisine yetkili makam tarafından kendilerine tahsis yapılmadan konutları işgal edenler veya tahsis yapıldıktan sonra gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu anlaşılanlar yada tahsis süreleri sonunda konutu boşaltmayanlara yönelik uygulanacak olan idari yaptırım tahsise yetkili makam tarafından ilgili mülki veya askeri makamlara başvurmak ve bu başvuru üzerine bir başka bildirime gerek kalmaksızın, kolluk kuvveti kullanılarak bir hafta içinde zorla boşalttırmak şeklinde düzenlenmiştir.

Bakılan olayda, Burdur Devlet Hastanesi Baştabipliğinin 2003 ve 2004 yıllarında yazdığı çeşitli yazılarda hastane lojmanının, İl Sağlık Müdürlüğü emrinde kullanıldığı, hastane hizmet sunumunda yoğunluğun artması sebebiyle ek binaya ihtiyaç duyulduğu, bu sebeple lojmanın hastane hizmetlerinde kullanılmak amacıyla boşaltılması talebinde bulunulduğu, buna karşılık davacının lojmanı boşaltmayıp oturmaya devam ettiği, lojmandan çıkış tarihinin ise 15.03.2006 olduğu sabit olmakla birlikte davacıya isnat edilen lojmana usulsüz girdiği ve kullandığı eyleminin karşılığı, dava konusu disiplin cezasını gerektirmediği; bir başka ifadeyle, 2946 sayılı Kanun ile bu Kanun'un uygulanması amacıyla yürürlüğe konulan Kamu Konutları Yönetmeliği'nin ilgili hükümleri uyarınca lojmanın kolluk kuvvetleri kullanılmak suretiyle boşalttırılması yoluna gidilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık, aksi yöndeki idare mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 11/02/2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber