Işık: İkide bir mahkemeye mi gideceğiz?

Bakan Işık, "O zaman kimin dediğinin olacağına kim karar verecek? İkide bir mahkemeye mi gideceğiz? Mahkemelik bir sistemle Türkiye yoluna devam edebilir mi? Bakın biz Fırat Kalkanı Harekatı'nı başlattık. DEAŞ sürekli canlı bomba eylemi yapıyor, Kilis'e, Antep'e füze atıyor.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 19 Mart 2017 18:16, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Işık: İkide bir mahkemeye mi gideceğiz?

Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, 16 Nisan'da yapılacak halk oylamasına ilişkin, "Niye bugün yapıyoruz? AK Parti bugün güçlü, Türkiye bugün yapmazsa bir daha da yapamaz. Ve bu defa Türkiye bir sistem krizinin içerisinden bir türlü çıkamaz." dedi.

Gebze ilçesindeki bir otelde sivil toplum kuruluşlarının kadın üyeleriyle bir araya gelen Bakan Işık, burada yaptığı konuşmada, 16 Nisan'daki halk oylamasında vatandaşların oylarını bilinçli bir şekilde kullanmasının önemli olduğunu belirtti.

Türkiye'nin hızını yavaşlatan birtakım düzenlemelerin ve var olan birtakım sıkıntıların 2007'deki "367 garabeti"yle iyice ortaya çıktığını vurgulayan Işık, sistemin tıkandığına işaret etti.

Bugünkü sistem devam ettiği takdirde çift başlılığın olacağını aktaran Bakan Işık, şunları söyledi.

"O zaman kimin dediğinin olacağına kim karar verecek? İkide bir mahkemeye mi gideceğiz? Mahkemelik bir sistemle Türkiye yoluna devam edebilir mi? Bakın biz Fırat Kalkanı Harekatı'nı başlattık. DEAŞ sürekli canlı bomba eylemi yapıyor, Kilis'e, Antep'e füze atıyor. Ciddi bir güvenlik tehdidi vardı. Şimdi size soruyorum, böyle zayıf, parçalı bir hükümet yapısıyla bu kararları almak mümkün olabilir mi? 7 Haziran'dan sonra bu hükümetin kurulduğunu varsayalım, HDP böyle bir karara 'evet' der mi? Terörle mücadeleye evet der mi? Ne olacak, tam bir kaos. Niye bugün yapıyoruz? AK Parti bugün güçlü, Türkiye bugün yapmazsa bir daha da yapamaz. Ve bu defa Türkiye bir sistem krizinin içerisinden bir türlü çıkamaz."

Halk oylamasına yönelik eleştirilere değinen Bakan Işık, "Yoksa efendim 'Tayyip Erdoğan kendisi için istiyor, inanın Sayın Cumhurbaşkanımız kendisi için bir şey isteyecek olsa, söyleyeceği tek cümle var. 82 Anayasası'na dokunmayın. Niye? Yetki çok, sorumluluk yok. Her türlü yetki var cumhurbaşkanın da ama hiç sorumluluğu yok. Kendisi için bir şey isteyen bir kişi, bunu değiştirir mi? Siz ne yaparsanız yapın vatana ihanet dışında yargılanamıyorsunuz. Buna mukabil her atamada siz yetkilisiniz. Bakanlar Kurulunun hiçbir kararı, cumhurbaşkanının imzası olmadan yürürlüğe giremiyor şu andaki sistemde. Peki kendisi için bir şey istese bunu niye değiştirsin? Bu Türkiye için gerekli. Niye? Türkiye'de maalesef bir gövdede iki baş oluştu. Bir gövde iki başı taşır mı?"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarını da eleştiren Bakan Işık, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Geçen gün Sayın Kılıçdaroğlu örnek vermiş, 'Bir uçakta da 2 kaptan oluyor demiş, pilot oluyor demiş. Tabii Sayın Kılıçdaroğlu, maalesef bu noktada ya gerçeği biliyor da tam söylemiyor, ya da gerçekten bilmiyor. Evet 2 kaptan var ama birinci kaptan var ikinci kaptan var. Uçağın kaptanı belli. Uçağa bindiğinizde ne diyor, 'Kaptanınız konuşuyor.' diyor, 'Kaptanlarınız konuşuyor.' demiyor. Birinci kaptana bir şey olursa ikinci kaptan devreye giriyor. Ama aynı yetkiye sahip, aynı statüye sahip 2 kaptan yok uçakta. Öyle olsa... Bizim askerlerin bir sözü var, 'Bir gemiyi iki kaptan batırır.' derler. Aynı yetkiye sahip iki kaptan olursa bir gemide, işte o gemi ne yapar, batar. Şimdi Türkiye'nin de durumu bu. Bu açıdan bu anayasa değişikliğini yapıp, bu çift başlılığı ortadan kaldırmak zorundayız. Peki Türkiye 'Evet' derse ne olacak, ne değişecek? Türkiye 'Evet' derse bu çift başlılık ortadan kalkacak. Nasıl kalkacak? Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı birleşiyor. Ve halk bunu doğrudan sandıkta seçiyor. Türkiye'de biz demokrasinin yerleşmesini istiyorsak, kökleşmesini istiyorsak, bu sistem bizim için çok daha iyidir. Neden? Çünkü siz, sizi kimin yöneteceğine, ülkeyi kimin idare edeceğine doğrudan sandıkta karar veriyorsunuz. O kişi sandıkta doğrudan yetkiyi aldığı için bir daha mecliste güvenoyu gensoru gibi problemlerle karşılaşmıyor."

Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, "Böyle bir coğrafyada bizim çok hızlı kararlar alabilmemiz ve etkin şekilde hayata getirebilmemiz lazım. İşte bunun için biz 16 Nisan'da, referandumda halk oylamasında 'evet' diyoruz. Bu çocuklarımızın geleceği için önemli." dedi.

Gebze ilçesindeki bir otelde sivil toplum kuruluşlarının kadın üyeleriyle bir araya gelen Işık, burada yaptığı konuşmada, dünyanın en şanslı ve avantajlı coğrafyasında yaşadıklarını söyledi.

Bu konuda Napolyon'un İstanbul hakkında sözünden örnek veren Işık, Türkiye'nin dünyanın merkezinde yer aldığını kaydetti.

Işık, bunun avantajları ve zorluklarının da bulunduğunu dile getirerek, "Dünyada var olan 2 problemden biri bizim bölgemizde. Böyle bir bölgede bir ülke istikrarsız olursa, güçlü hükümetler kurulmazsa ne olur? Türkiye çok geri kalır." diye konuştu.

- "Türkiye, 30 kilometre süratle giden bir araba olamaz"

Güney Kore ile Türkiye arasındaki milli gelir seviyesini yıllara göre anlatan Işık, Güney Kore'nin 1960-2002 arasında milli gelirini yaklaşık 100 kat arttırmasının önemli sebeplerinden birisinin istikrar olduğunu bildirdi.

Işık, Türkiye'nin 1970'li yılları kaybettiğini aktararak, Türkiye'nin 40 yılda 20 yılının kayıp olması nedeniyle Güney Kore'nin kendilerini geçtiğini söyledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Neyimiz var da bu sistemi değiştiriyoruz" dediğini anımsatan Işık, şöyle konuştu:

"Bir araba düşünün saatte 30 kilometre hız yapıyor. Bir araba da düşünün saatte 70-90 kilometre hız yapıyor. O 30 kilometre hız yapan araba iki de bir bozuluyor. Öteki de 90 kilometre hızla yoluna istikrarla devam ediyor. Şimdi bugün Kılıçdaroğlu'nun yaptığı gibi 'Arabamız yürüyor mu? Yürüyor.' 30 kilometre de olsa yol alıyoruz. Haksız mı? Haklı. Arada sırada bozulsa da tamir edip yolumuza gidiyoruz. O zaman neye ihtiyaç duyuyoruz. İyi de rakip 90 kilometreyle gidiyor. Adam otomatik vites araba kullanıyor, 90 kilometre sürat yapıyor. Her saat aramızdaki mesafe açılıyor. Siz çocuklarınızın daha düşük gelir seviyesiyle mi yaşamasını istersiniz? Yoksa en yüksek gelir seviyesine ulaşmasını mı istersiniz? Türkiye, 30 kilometre süratle giden bir araba olamaz. Türkiye en az rakipleri kadar sürata sahip olan, güvenle yoluna giden araba olabilir. Bizim sistemimizin temelinde bu var. Biz Türkiye yoluna güvenle devam etsin diyoruz. Ama rakiplerden geri kalmasın."

- "Türkiye'nin rejimi 1923'de Atatürk tarafından belirlendi"

"Siz aramızdaki bu farkın açılmasına razı mısınız?" diye soran Işık, kendisinin buna razı olmadığını söyledi.

Işık, kendisinin gelecek kuşakların her alanda dünyanın gelişmiş ülkeleriyle yarışmasını istediğini anlatarak, tarih boyunca dünyadaki 5 büyük ülkeden birisinin Türk devleti olduğunu kaydetti.

"Güçlü bir devletimiz olsun diyorsak daha az süratle giden bir araca razı olamayız" diyen Işık, şöyle devam etti:

" 'Efendim, rejim değişiyor.' Hayır rejimin falan değiştiği yok. Türkiye'nin rejimi 1923'de Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından belirlendi. TBMM de onayladı. Hükümetin nasıl belirleneceği rejim meselesi olamaz. O zaman dünya Başkanlık Sistemi'yle yönetilen hiçbir ülke demokrasi değil. Böyle bir mantık kabul edilemez. Böyle bir coğrafyada bizim çok hızlı kararlar alabilmemiz ve etkin şekilde hayata getirebilmemiz lazım. İşte bunun için biz 16 Nisan'da, referandumda, halk oylamasında 'evet' diyoruz. Bu çocuklarımızın geleceği için önemli."

Halkın en iyilerini hak ettiğini vurgulayan Işık, "Bizim de görevimiz halkımıza en iyisini sunabilmek. Bunun için de sürekli arıza yapan bir araçla yolumuza devam etmek yerine güvenle ama rakiplerimizden bizi geri bırakmayacak bir sistemle, bir araçla yolumuza devam etmek durumundayız. Onun için 16 Nisan'da biz 'evet' diyoruz." şeklinde konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber