Rumeli'yi ikinci defa kaybetmek üzereyiz

Rumeli'yi neden ve nasıl kaybettik?" sorusunun cevabını arşivlerde araştıran Doç. Dr. Hasip Saygılı, elde ettiği bilgileri 'Rumeli Türkleri ve Müslümanları 1878-1918' kitabında anlattı. "Rumeli'nin kaybıyla imparatorluk 10 seneye varmadan yok oldu" diyen Saygılı, isabetli politikaların uygulanmaması halinde o topraklarda Türk nüfusunun silinebileceğini söyledi.

Haber Giriş : 25 Mart 2017 08:50, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Rumeli'yi ikinci defa kaybetmek üzereyiz

DENİZ BARAN

Osmanlı Devleti'nin son döneminde Rumeli'nin elden çıkışının yeterince ele alınmadığını düşünen Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Hasip Saygılı, 'Rumeli Türkleri ve Müslümanları 1878-1918' adlı kitabında işte bu konuyu enine boyuna işliyor. Meselenin cephelerde orduların bozulmasıyla izah edildiğini oysa asıl sorunun sosyal bünyedeki arızaların ortaya çıkması olduğunu söyleyen Saygılı, kitabında bu sorunlara dikkat çekiyor; Osmanlı'nın son 40 yılının Rumelisini anlatıyor. Saygılı ile kitabını konuştuk.

Rumeli Türkleri ve Müslümanları kitabını yayınlama gerekçenizi öğrenebilir miyiz?

Bu kitap bölgede devletin üniformalı bir memuru olarak 24 ay görev yapmış birisinin gözlem ve tespitleriyle ağırlıklı olarak Osmanlı arşiv evrakı ve diplomatik vesikalardan imparatorluğun son 40 yılının Rumeli üzerinden muhtasar hikayesinin özeti olarak alınabilir. Bu hikaye hamasete kurban etmeden yakıcı hazin olayların mümkün mertebe tarafsızca resmedilmesidir. Devlet ve millet olarak nasıl küçük düşürüldüğümüz ve hakaretlere uğradığımızı ideolojik çarpıtıcı gözlüklere başvurmadan bu kitapta olanca çıplaklığıyla anlatmaya çalıştım. İnsan kalitemizden kaynaklanan zaaflarımızı hayatlarını hiçe sayan kahramanlarımızın çıkmasına rağmen telafi edemedik. Avrupa Türkiyesinin neredeyse tamamını kaybettik.

Yakın tarihimiz açısından Rumeli ne anlama geliyor?

Rumeli, Osmanlı İmparatorluğu'nun üzerinde inşa edildiği toprak kesimi. Anadolu ve diğer topraklara göre devletin tabii ve beşeri zenginliğini temsil etmiştir. 19'uncu yüzyıldaki siyasi, idari, askeri ve mülki kadrolara baktığımızda Avrupa-i Osmani de denilen Rumeli'nin ağırlığı tartışmasızdır. Belki biraz daha ileriye gidilerek Osmanlı'nın diğer yönlerini yok saymadan bir Avrupa devleti olduğunu da iddia etmek mümkündür. Belki bu yüzdendir ki Rumeli'nin kaybıyla imparatorluk 10 seneye varmadan yok olmuştur. Diğer taraftan kurucu lider başta olmak üzere Cumhuriyeti kuran askeri ve mülki kadronun ağırlığı da Rumeli'dendir.

Osmanlı sonrası Rumeli bizim için ne anlama geldi?

Galiba 'unutulma' dememiz gerekir. Rumeli asırlarının hatıraları, sosyal hafızada hak ettiği yeri tutmadı.

Neden?

Yakın geçmişimizin muhasebesine yanaşmamayı tercih ettik. Uğradığımız ağır travmaların yasını da tutmadık. Unutmanın bir hal tarzı olduğunu sandık. 100 küsur sene sonra halimiz, çok sevdiği yakınlarını kaybeden birisinin uyku hapları alarak acısını ötelemesi gibi tuhaf bir psikolojiyi temsil ediyor.

Ne yapılmalıydı?

Cihan Harbi ve onun devamı olan Milli Mücadele sonrasında millet olarak uğradığımız ağır felaketlerin, günübirlik politik önceliklerin dışında, bilançosunu çıkarmak gerekirdi. Tarih ve edebiyat gibi derslerin de yardımıyla yediğimiz darbelerin unutulmaması sağlanabilirdi. Rumeli muhaciri ailelerin çoğunun çocukları bile bugün dedelerinin maruz kaldıkları sistemli mezalimi bilmiyor, daha kötüsü bilmek bile istemiyor. Ordumuzda tümgeneral rütbesine ulaşmış Rumeli kökenli bir subay 'Ben Makedonum' demekte bir düşüklük hissetmemektedir.

Cumhuriyet devrinde Rumeli'den Türk ve Müslümanların Türkiye'ye göç sürecinin sonuçlarını nasıl değerlendirirsiniz?

Bugün 1920-1950 döneminde zafiyet sahası olarak görülen nüfus yetersizliği problem olmaktan çıkmıştır. Ama diğer taraftan Rumeli'de Bulgaristan'ın bazı merkezleriyle Batı Trakya'yı saymazsak koskoca Rumeli'de Türk nüfus silinme noktasına gelmiştir. İsabetli politikalar uygulamaya konulmazsa kayda değer Türk nüfus barındıran Üsküp ve Prizren asimilasyon ve Türkiye'ye göçlerle Ohri ve Yakova haline gelecek, Türklük etnografik müze malzemesi olacaktır. Bölgeden Türklerin silinmesinin orta ve uzun vadede Arnavut kardeşlerimizin hak ve çıkarlarına da hizmet etmeyeceği görülmelidir.

BASKILARA KARŞI SİYASET GELİŞTİRİLEMEDİ

Rumeli Türkleri için takip edilen belli bir siyaset oldu mu?

Maalesef olumlu cevap veremiyorum. İkinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü'nün 'Türk milleti Türkiye'de yaşar, ülke dışında yaşayanlar bizden farklıdır' anlamındaki beyanlarını 'şu anda güçsüzüz, uğraşamayız' diye anlamak yanlış olmayacaktır. Yine 90'lı yılların başında Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın Azerbaycan'la ilgili 'Onlar Şiidir, bizden ziyade İran'a yakındırlar' mealindeki açıklaması da Türkiye'nin manevra sahasının kısıtlılığı olarak yorumlanabilir. Ama keşke 1947 yılında Makedonya'da Türk kültür teşkilatının 'Yücelciler' olarak bilinen mensupları asılsız terörist ithamıyla güdümlü mahkemelerce idam edilirken Türkiye Cumhuriyeti sesini çıkarabilseydi. Bunu yapacak cesaret ve dirayeti olmayan hükümetler keşke soydaşlarımıza Tito Yugoslavya'sında parasız olan eğitim fırsatından faydalanmalarını telkin etseydi.

Kaynak: Karar Gazetesi

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber